Theoden

01 Ağustos 2019
Çeviri: 117
Düzenleme: AntiYasuo
997 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Erken Gelen Ayrılık

“ Aile derken ? “

“ İntibah Tugayından bahsediyorum işte. Tugaya katıl ve ailemden ol zaten gideceğin bir yer olmadığından…”

“ Tugayda kız var mı? “

“ Tabi var hem de iki tane ama eğer sapıklık yaparsan seni öldürmek zorunda kalırım. İnan bana öldürdüğüm ilk sapık sen olmazsın hınh hınh “

“ Sapıklık mı ? Tabi ki öyle bir şey yapmam. Ne kadar da iğrenç ama eğer iki beden birbirini arzularsa da buna kimse karşı koyamaz değil mi? “

“ Bilmem öyle mi olur? Her neyse cevabın nedir? “

“İmparatorluk beni öldürmek istiyorken, beni hiç tanımamasına rağmen iki kez kurtarmış ve yaşamamı isteyen kişiye hayır diyemem herhalde. “

“ O zaman aileye hoş geldin Ragnossa. Kısaca Tugayın amacını sana anlatıyorum. İstediğimiz gibi yaşıyoruz ve buna mani olmaya çalışanları dövüyoruz hınh hınh “

“ Basitmiş. Ben de dünyayı daha güzel bir yer haline getirmeye falan çalışacağız sanmıştım “

“ Yok o işi babamlar yapıyor hınh hınh “

İkili yemeklerini bitirdikten sonra, alışveriş yapmak üzere şehir merkezine indiler. Ragnossa öncelikle bir haritaya ihtiyaçları olduğunu söylemişti ve haritanın yanına biraz da yemeklik malzeme aldılar mı başka bir şeye ihtiyaçları kalmayacaktı. Tabi at alabilseler hiç fena olmazdı ama Ragnossanın hiç parası olmadığından, Turgan da pek zengin bir duruş sergilemediğinden ata ihtiyaçları olduğunu söylemedi.

Şehir merkezine indiler ve ilk olarak gizlenmek adına, şapkalı birer pardösü aldılar. Hava sıcak olmasına rağmen, yeni kıyafetlerini üzerlerine geçirdiler ve alışverişe başladılar. İlk işleri hala içinde bulundukları Zaikan kıtasının detaylı bir haritasını almak olmuştu ve bu harita özellikle askerler için çizildiğinden, alırken satıcıya seyyah olduklarını söylemek zorunda kaldılar. Bu harita imparatorluk tarafından bastırılmış olup, imparatorluk topraklarını bir renkte, imparatorluğa bağlı olmayan bölgeleriyse farklı bir renkte gösteriyordu.

Haritayı cebine koyan Ragnossa olmuştu ve Turgandan aldığı sikkelerle, biraz ekmek ve peynir almak adına bir başka dükkana girdi. İşini halledip dükkandan çıktığındaysa, elinde koca bir gergedan butu taşıyan Turganı gördü. Turgan bu haldeyken kamuflajı hiçbir işe yaramıyordu ve elinde kendinden büyük bir çiğ et parçası taşıyorken, normal halinden bile daha çok dikkat çekiyordu. Ragnossa hemen koştu ve Turganın elindeki butu almak istedi ancak Turgan bırakmadı zira ona göre kısa süre içinde Elfy ile buluşacaktı ve Elfy bu eti görünce kesinlikle mutlu olacaktı. İkili etin iki ucundan çekiştirip tartışmaya başladılar.

“ Bırak şunu Turgan çok dikkat çekiyoruz. “

“ Olmaz onu Elfye götüreceğim. “

“ Cidden siz çocuklar bu haldeyken çok dikkat çekiyorsunuz. “

Üçüncü sesin sahibini tanıyamamıştı Turgan ve Ragnossa ama aralarında girmesinden memnun olmasalar gerek ki, aynı anda sert bir ifadeyle söylediler.

“ Sen karışma general. “

Turgan ve Ragnossa kurdukları cümleden sonra önce birbirlerinin yüzüne baktılar. Ardından da arkalarında duran üniformalı adamı göz ucuyla kestiler. Arkalarında duran kişi bir orgeneral üniforması giyiyordu bunu fark eden Ragnossa hemen eğildi ve özür diledi. Turganı kolundan çekiştirerek, hızlı adımlarla oradan uzaklaşmaya çalıştı. Ancak orgeneral, güçlü kollarıyla iki genci de başından tuttu ve birbirinden ayırdı.

“ Öyle hemen kaçmak yok ama. Anlatın bakalım kimsiniz siz ? “

Ragnossa öylece kaçamayacaklarını anlayınca Turgana neyle karşı karşıya olduklarını bilmesi için kısaca anlattı.

“ O bir orgeneral ve galiba bizi öylece bırakmayacak. Eee plan nedir patron savaşacak mıyız ? “

Turgan, intikam alayı üyeleri Attilaya patron dediğinde hep hoşuna giderdi ve bu yeni üyenin de kendisine böyle seslenip kararını bekliyor olması hem gururunu okşadı, hem de en doğru kararı vermesi gerektiği konusunda bir baskı oluşturdu. Turgan öfkeyle kendisini tutan kolu yakaladı ve sert bir hamleyle ondan kurtularak Orgeneralin karşısına geçti.

“ Bana adını söyle Orgeneral ve pozisyonunu al. “

Turganın resmi hala suçlular defterine basılmadığından (Defter iki ayda bir basılıyor ve güncelleniyor), Orgeneral Turganı tanımamıştı ancak özüne bakılırsa boş bir çocuk olmamalıydı. Turganın dediği gibi yaptı ve Ragnossanın başından tutan elini de bırakarak Turgana yöneldi. Durumun farkına varan Ragnossa da Turganın yanına geçmiş ve yeşil tuhaf cismini çıkararak savaşmaya hazır hale gelmişti.

“ Ben Orgeneral Vladimir. Bu kadar panik yaptığınıza göre sizler de binbaşının bahsettiği suçlular olmalısınız. Ben de sizi arıyordum ne kadar da şanslı bir gün “

Turgan kıyımı çıkardı ve sağ dizini geriye atıp bükerek, tuhaf bir pozisyon aldı. Bu duruşuyla arkasından gelecek bir düşmana karşı hazırlanıyor gibi görünüyordu.

“ O zaman koşmaya hazır ol Orgeneral çünkü biz kaçacağız. Çabuk koş Ragnossa hınh hınh “

Ragnossa Turganın sıvışmaya çalıştığını görünce, hemen kaçmaya başladı ancak başka bir yöne doğru yönelmişti ve koşarken de bir yandan bağırıyordu.

“ Madem kaçacağız savaşacak gibi yapmasana lan. O kadar da odaklanmıştım “

Vladimir bu kadar özgüvenli görünen iki gencin kaçmaya başlamasıyla küçük bir şok yaşayıp gülümsemişti ancak onları öylece bırakmaya da niyeti yoktu. İki ayrı yöne doğru koşan gençlere baktı ve birini tercih etmek zorunda olduğunu fark etti. Bin başının söylediklerini hatırladı. Adı Ragnossa olan genç yani sonradan koşmaya başlayan, Barbossanın oğluydu. Diğeriyse Kıyımın taşıyıcısı olmalıydı. Kendisinden kırk metre kadar uzaklaşabilmiş olan Turganın arkasından baktı ve Turgan koşarken elinde salladığı, ara sırada yere dayayıp güç alarak sıçradığı kıyımı gördü ve kararını verdi. Turganı yakalayacaktı. Avucunu açtı ve ortasında kırmızı renkli sivri uçlu bir cisim oluşturdu. Ardından bu cisimle kendi elinde küçük bir kesik açarak, bir damla kanı toprağa değdirdi ve haykırdı.

“ Kanıma biad et toprak ana. Kan Anlaşması – Kazıktan Parmaklıklar (Kişiye özel yaft detayları ileride gelecek) “

Vladımirin bunu söylemesiyle, kanının damladığı yerden başlayarak yüzlerce kan renkli, topraktan oluşmuş beton kazık, ardı ardına Turganın arkasından peyda olmaya başladılar. Kazıklar o kadar hızlı oluşuyordu ki, Turganın koşarak kaçması bile mümkün görünmüyordu. Sadece birkaç saniye sonra mesafe kapandı ve bir kazık Turganın sırtını sıyırıp, pardösüsünü aldıktan sonra, Turganın etrafında kan renginde kazıklardan oluşan ve aralarında bir insanın geçebileceği kadar bile boşluk bırakmayan bir çember oluşturdular.

Bunu gören Vladimir rahatladı ve tam diğer kaçağı da yakalamalıyım diye düşünüp arkasını dönerken, yaklaşık yetmiş metreyi bulmuş olan mesafeden, görme yetisinden şüphe etmesini sağlayan olaya sadece tanıklık etmekle kaldı. Turgan kıyımı çekip, çok sıradan bir şeymiş gibi, kazıkların birkaç tanesini kesmiş ve çemberin içinden yürüyerek çıkmıştı. Çıkar çıkmaz da hiç hız kesmeden koşmaya devam etmişti. Vladimir kan anlaşmasının bu kadar kolay bir şekilde bozulmasından dolayı hüsrana ve şoka uğrayıp olduğu yere çöktü. Şokun etkisinin sona ermesi epey zaman alacak olsa da, kendisini biraz toparladığında iki suçlu da gözden kaybolmuştu.

“ O şey kan anlaşmamı bozabildi. “

Kıyımın varlığının tehlikesi ve imparatorluğun onu neden bu kadar istediği artık daha mantıklı geliyordu Vladimire. Bedel ödeyerek kullanılabilen ve kişiye özel olan bu yaftın anlaşmasını dahi hiçe sayan bir silah… Bu çocuğu mutlaka yakalayacağım ve o silahın sırrını çözeceğim diye söz verdi kendine ve ikiye bir bile olsalar çok rahat kazanıp yakalayabileceği bu suçluları elinden kaçırdığı için hayıflanarak geriye dönmek zorunda kaldı Orgeneral Vladimir.

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar