Theoden

02 Ağustos 2019
Çeviri: 118
Düzenleme: AntiYasuo
910 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Hayal mi Rüya mı?

Turgan, orgeneral peşinden gelmemesine rağmen saatlerce koşmuştu ve bir köyden geçerken de ahırların birinden bir at çalıp az kalan parasından beş altın akçeyi atı aldığı ahıra bıraktı ve daha hızlı olmak adına oradan itibaren at sürmeye başladı. Üç saattir atla ilerliyor olmasına rağmen, at kalitesiz bir şeye benziyordu ve dört nala koşturmayı ne kadar denese de başaramamıştı Turgan. Bir süre sonra atıyla kavga etmeye başladı.

“ Koşsana lan arkamda bir or general var diyorum sana “

At ses çıkarıyordu ancak çıkardığı ses kişnemekten ziyade, anırmaya daha çok benziyordu ama anırmıyordu da. Turgan öfkeyle hayvandan indi ve kızgınlığını göstermek adına, arkasına sağlam bir yumruk geçirdi. Ancak bu hayvan birazcık inatçı ve intikamcı olsa gerek ki Turganı çiftesiyle cezalandırdı. Evet Turgan tam olarak ahırdan bir katır almıştı ve bu hayvanın özelliği hızlı gitmesinden ziyade güçlü olmasıydı. Aynı zamanda inatçılığıyla da nam salmış bu tuhaf hayvan Turganı teptikten sonra hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde geldikleri yöne doğru koşmaya başladı. Katır tepme etkisini tüm detaylarıyla anlatabilecek olan Turgan, zonklayan başını tutarak, katırın ardından baka kaldı.

Saat oldukça geç olmuştu ve Turgan ziyadesiyle yorgundu. Saatlerce koşup bir katırın çiftesine maruz kaldıktan sonraysa istediği tek şey uyumak olmuştu. Birkaç dakika ilerledikten sonra tuhaf renkli bir tepenin yamacını gördü ve uyumak için doğru bir konum olduğunu düşündü. Yamaca yasladıktan kısa bir süre sonra da uyku mu hayal mi bilmediği bir aleme daldı.

 

Tam karanlık olmasa da loş ışıklı ve açık mavi bir sisin olduğu tuhaf bir ortamdaydı. Etrafta ne bir ağaç ne de burasının Theoden olduğuna dair tek bir ip ucu bile görünmüyordu. Turgan biraz önce yattığına emin olmasına rağmen ayaktaydı ve deminki yorgunluğundan eser bile yoktu. Çevresine bakınmaya devam etti ve gözünün görebildiği kadar uzaklıkta kayda değer hiçbir cisim göremedi. Uzun uzadıya düz bir alandaydı ve görebildiği en uzak nokta, mor renkli gökyüzünün bitişi gibi görülen ufuk çizgisiydi.

Turgan hayalle karışık, mavi sisin ortasında bir şeyler gördüğünü düşündü ve oraya doğru ilerledi. İyice içine girmesine rağmen, sis dağılmıyor adeta bir duman gibi görüşünü kısıtlamaya devam ediyordu. Hareket eden sisin altında kırmızı ve yeşil renkli cisimler görünce, bir ip ucu bulabileceğini düşünerek, hemen uzanıp yakalamaya çalıştı ve kırmızı olanı yakaladı. Bu cismi yakaladığına emindi ancak avucunun ortasında hiçbir şey hissetmiyordu. Cisim kısmen elinin içinde kalmış, kısmense dışına taşmıştı ancak Turgan hala hiçbir şey hissedemiyordu. ‘ Bu ne boktan iş ‘ demek istedi ancak yapamadı Turgan ve akabinde nereden geldiğini anlamadığı bir kadın sesi duyunca ürperdi. Buğulu bir kadın sesiydi ve bu sesin sahibi genç olmalıydı.

“ Buradayken konuşamazsın. Boşuna deneme. Biz senin düşüncelerini duyabiliyoruz o yüzden zihninden geçenlere cevap vereceğiz. “

Turgan iyice tedirgin olmaya başlamıştı. Kendisi konuşamıyor olmasına rağmen bir şey onunla konuşabiliyordu ve bu durum hiç hoşuna gitmemişti. Elini hemen sırtına atıp kıyımı almak istedi zira hala hareket edebiliyordu. Anca sırtı boştu daha doğrusu Turgan kendi bedenine de dokunamadığından, elini boşa sallayıp, sırtının içinden geçirip duruyordu.

“ Aradığın şey tam karşında. Daha doğrusu şu an aradığın şeyin içindesin ve güvendesin bu yüzden merak etme. “

Bu kez farklı bir ses duymuştu Turgan. Yine kadın sesiydi ancak bu kez duyduğu ses çok daha naif ve rahatlatıcı bir tınıya sahipti. Turgan hala neler döndüğünü anlayamıyordu ve konuşabilseydi ona anlatmaları için okkalı küfürler edebilirdi. Turganın bu aşamaya geldiğini fark eden ikinci ses devam etti.

“ Şu an kıyımın içindesin ve senin taktığın isimle bizler kıyım ikizleriyiz. Sen buradayken düşüncelerini okuyabiliyoruz ve görüp yakalamaya çalıştığın o kırmızı şey benim, yani kıyımın adalet tarafının ruhuydu. “

Turgan durumun tüm saçmalığına rağmen, duyduğu seslerin, daha önce kıyımdan duyduğu seslerin yanında her ne kadar çok daha gerçekçi ve pes olsa da kıyım ikizlerinden duyduğu seslerle benzerlik gösterdiğini düşündü ama yine de emin olamadı.

“ Şüphe etmeyi bırak seçtiğimiz kullanıcı. Daha önce sana ulaşan ses sadece kulaklarına dokunabilmişti. Şimdiyse ruhun burada ve ruhunla dinleyebiliyorsun. “

‘ Ne ruhum mu burada ? Ruhum bedenimden ayrıldıysa ölürüm ama ‘

“ Normal şartlarda evet ama ruhun kıyımla bir olmuşken ölmezsin. Sadece ruhunun bir seyehate çıktığını düşün ve bu yüzden artık dert etme de sana anlatacaklarımızı dinle. “

Turgan kıyım ikizlerinin ne anlatacaklarını merakla dinlemeye başladı. Zira silahı gerçekten tuhaftı ve imparatorluk ne olursa olsun bu silahı elde etmeye çalışıyordu. Hiçbir şey düşünmeden devam etmesini bekledi adalet ruhunun ancak duyduğu ses diğer buğulu sese aitti.

“ İlk olarak neyi kullanabildiğini bilmelisin Turgan ve seni seçmemizin nedenlerini. “

Ruh bunu söyledikten sonra, bir anda sis dumanı seyrekleşti ve iki genç kadının bedeni Turganın karşısında belirdi. Yeşil renkli ruh; yeşil saçları ve lila ama çok güzel bir ten rengine sahip olan, beyaz bir elbise giymiş ve sırtında minik kanatları olan bir kadın şekline bürünmüştü. Kırmızı renkli ruh ise; açık pembe saçlara ve yemyeşil gözlere sahip, saçına göre çok daha açık pembe bir ten renginde bir kadın şekline büründü. Kırmızı bir elbise giyiyordu ve onun da sırtında küçük beyaz renkli kanatlar göze çarpıyordu. Bir peri kadar güzeldiler ve insanlardan ten renkleri dışında tek farkı minik kanatları olsa da hiçbir insanın bu kadar pürüzsüz ve saf bir güzelliğe sahip olmasına ihtimal vermiyordu Turgan.

‘ Vuhu bu bu çok efsane bir şey ‘ diye düşününce Turgan, yeşil renkli ruh devam etti.

“ Beğendiğine sevindim kullanıcı ama şimdi uzunca anlatacağım şeyleri iyi dinle. İnsanların geçmişinden dolayı kıyım adını verdiği silahı anlatacağım sana. Kıyımın üzerinde gözle görülen dört farklı silah bizim ruhlarımızdan oluşur. Örneğin ben mızrak ucuyum ve kıyımın içindeki iyiliği temsil eden ruhum. “

“ Bende balta tarafıyım ve adaleti temsil eden ruhum “ diye tamamladı pembe saçlı kız. Turgan duruma yavaş yavaş alışmaya başlamıştı ve artık merak ettiği şeyleri düşündüğünde cevap alacağının da farkında olduğundan yeşil saçlı kızın devam etmesini bekledi.

“ Bu durumda senin de tahmin edeceğin üzere, daha önce pek kullanmadığın balyoz ve tırpan uçlarının da ruhları var. Ama onları pek beslemediğinden, buraya gelecek enerjiyi bulamadılar ve enerjileri yokken ancak yaratıcımız dilerse seninle görüşebilirler. Tabi bir de senin farkında olmadığın silah var “

‘ Bir silah daha mı varmış kıyımda ? Ayrıca sizi beslediğimi bile bilmiyordum ki önce söyleseniz kıyımın uçlarının üstüne peynir falan eritirdim. ‘

“ Evet var ama o iki ruha sahiptir ve hepimizden güçlüdür bu yüzden onun sorun etmeyeceği kadarını sana anlatacağım. Silahı toprağın altından ilk aldığında, eline bir yılan dolandığını zannetmeni sağlayan şey oydu silahı tutmayı öğrenene kadar sürekli eline temas eden keskin şey de oydu. Her ne kadar huysuz bir ruh olsa da silahın esas gücünün o olduğunu bilmeni isterim.”

‘ Kullanıcınızı da o mu seçiyor? ‘

“ Bizim bir kullanıcı bulabilmemiz için en az üç ruhun o kullanıcıyı istememiz gerekir ve dört yüz yıldan uzun süredir bir kullanıcı için iki ruh bile hem fikir olmamıştı. “

‘ Hangi üç silah ucunun ruhu sayesinde bu muhteşem silah beni seçti söyle bana iyilik ruhu, en çok o üç ruhu besleyeceğim ‘

“ Yeterince adilsin taşıyıcı. Ama seni altı ruh birden hepimiz istedik. “

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
blood (14 puan) Üye
2019-10-14 17:07:42
öh altı ruh!!?!?!