Theoden

08 Ağustos 2019
Çeviri: 131
Düzenleme: AntiYasuo
1074 Görüntülenme
Bu bölümü 3 Kişi beğendi.

Çocukların Ebeveynleri

Sanki binlerce insanı katleden Turgan değilmiş gibi, şen şakrak bir şekilde geçen birkaç günlük yolculuğun ardından, sonunda bir yerleşim yerine ulaşmışlardı. Turgan nöbet tutanları ve sancağı görünce, burasının bir başı bozuk kampı olduğunu anladı ve sevinçle koşarak içeriye koştu. Çocuklarda kendisiyle beraber koşuyorlardı.

“ Dur nereye gidiyorsun? Sen de kimsin? “

Turgan durdurulmasına bozulmuştu. Yanaklarını şişirip mutsuzluğunu belli etti.

“ Ne yani beni tanımıyor musun ? “

“ Hayır. Ama kim olduğunu söylersen ve ünlü biriysen seni tanıyabilirim ha ha ha”

Nöbet tutan iki başı bozuk karşılıklı gülüşmeye başladılar. Başıbozuklara sinir olan Turgan kollarını birleştirdi ve normalde bunu pek övünülecek bir şey olarak görmese de, bir defaya mahsus gururla söyledi.

“ Ben Dragutun oğluyum. Yani sizin için prens sayılırım. Şimdi içeri girmeme izin verin askerler. “

“ huahahh hauahajla cidden komiksin çocuk. Ama çok kötü rol yapıyorsun. “

Başıbozuklar daha çok gülmeye başlamışlardı ve bu durum da Turganın iyice sinirlerini bozmuştu.

“ Lan babam bana istediğin başıbozuk kampına gidebilirsin dedi. Hıyar mısınız siz gidip ona sorunsana. “

“ Serdarımız bu kampta değil ve gördüğüm en kötü yalancısın. Sadece adını söylesen geçmene izin verirdim ama yalana başvurduğundan, sana artık güvenemem. “

“ Başıbozukların kapısının herkese açık olduğunu sanıyordum. Mirliva Yavuz abi öyle söylemişti. Ama belli ki öyle değilmiş. Bu durumda sizi döverek içeri girmek zorundayım. Tabiatın….”

“ Hey bekle Turgan. Beni hatırladın mı ben Çavuş Sado ( Blm 29) ? Seni tekrar gördüğüme sevindim hey alın onu içeri sizi salaklar. “

Turgan, nöbetçilere tepeden bir bakış attıktan sonra, yanındakilerle beraber içeriye girmişti. İçeride başka başı bozuklarda Turganı tanıdılar. Çavuş Sado hepsi için çay getirttikten sonra, Turganın hak ettiği özrü diledi.

“ Kusura bakma evlat. Nöbetçiler yeni olduklarından, güvenlik işini biraz abartıyorlar. Ama sen de çok kötü yalan söylemişsin be evlat. Dragutun oğluyum da ne demek hahaha “

Mirlivalardan daha düşük rütbede olan hiçbir başı bozuk bu durumun farkında değillerdi ve Turgan da daha fazla ısrarcı olmak istemedi.

“ Aman neyse Sado amca size söylemediğine göre bir sebebi olmalı. Muhtemelen onu yıldırımımla vurduğum için beni evlatlıktan reddetmiştir hınh hınh. Sado amca size hikayesi olan insanlar getirdim. Bu yüzden buranın en tepesindeki kişiyle görüşmeme izin ver. “

“ Mirmiranın geldiğinden haberi var ve birazdan burada olur. “

Sadonun söyledikleri doğru çıkmıştı. Başında turuncu renkli bir bereyle, uzun boylu, iri yapılı, generaller kadar öze sahip olan, siyah kirli sakallı ve üniformasının sol omuzunda bolca metal olan bir adam tüm heybetiyle içeri girdi.

“ Hoş geldiniz misafirler Ben bu şehrin sorumlusu Mirmiran Hiram. Birkaç acemiyi eğitmekle meşguldüm bu yüzden geciktim. “

Sado Turgandan önce onu tanıtmak için söze girdi.

“ Onun adı Turgan. Herakliada müttefikimizdi ve General Oshina ile başa baş dövüşebilmişti. Ayrıca Attilanın öğrencisi oluyor. “

Mirmiran şaşkınlığını gizleyemedi ve bir anda bağırdı.

“ Dragutun oğlu kampımıza gelmiş ve sen onu Attilanın öğrencisi diye mi tanıtıyorsun Sado? “

“ Dragutun oğlu mu ? “

“ Size söylemiştim hınh hınh. “

“ Şey hoş geldin Turgan. Seni tanımadıkları için kusura bakma. Normalde bu bir sırdı ama Fuchi zindanlarında kan bağınız ifşa olduğundan, artık söylememizde sorun yok. Tıpkı baban gibi aptalsın ve cidden kıyımı taşıyorsun. Babanla ben kardeş gibiyizdir lütfen bana amca de. “

“ Tamam Mirmiran amca. Sizden bir şey isteyeceğim. “

“ Söyle. Canının istediği bir yemek falansa hemen hallederiz. Kendini evinde hisset. “

“ Yemek falan değil. Bu yanımdaki kızın adı Luna ve gördüğüm en iyi insanlardan birisi. Benim yanımdayken asla güvende olmayacak ve bir evi de olmayacak. Hikayesi olan kişileri başı bozuk yapıyorsunuz değil mi? Onu ve çocukları da başı bozuklar yapın ve ben kendi bölgemi kurana kadar onları koruyun. Luna hemşirelik yapabilir ve bu işinize yarayacaktır. “

“ Senin misafirlerine tabi ki yerimiz var evlat. Ama baban hikayelerini duymak isteyecektir. “

Turgan beklenmeyecek kadar sert bir şekilde çıkıştı ve ses tonu yavaş yavaş normale dönmeye başladı. Gözlerinde kararlılık vardı ve normalde sadece yönetme konusunda uzman olan Mirmiranlardan savaşçı yönüyle ayrılan Hiram dahi bu kararlılıktan etkilendi.

“ Onların hikayesini bir daha kimse duymayacak. Ben biliyorum ve yeterli sebebe sahipler. Babam çok ısrar ederse gelip bana sormalarını söyle amca. Eğer sözümü yok sayıp, Lunaya tek bir soru dahi sorarlarsa, İntibah Tugayı ile olan ittifakınız bozulmuş sayarım. “

“ Bu kadar önem veriyorsan tamam oğlum celallenme hemen. Babana dediğin gibi iletirim. Bu kararlılığın tam da Dragutun oğlundan bekleneceği gibi. Gel sana bir sarılayım evlat. “

Mirmiran Turganı içten bir şekilde kucakladı. Attilanın da onun sayesinde Herakliada kendilerine yardım ettiklerini biliyordu ve bu çocuğun böylesine güçlü adamlara kendisini nasıl bu kadar sevdirdiğini artık daha rahat anlayabiliyordu.

“ Kendi bölgeni mi kuracaksın cidden ? “

“ Aynen öyle ve orada yenilmez olacağım. “

“ Peki hangi bölgeyi düşünüyorsun? ”

“ Bilmem henüz düşünmedim. “

“ Bir başıbozuk kampının başına geçmeye ne dersin evlat ? Bir tuğ generali öldürebildiysen, mirlivaların çoğundan daha güçlüsün demektir. “

“ Olmaz. Ben kendim fethedeceğim. Zaten babam benimle dalga geçip duruyor. Ona fırsat vermem. Sahi Mirmiran amca sen bana yardım edebilirsin. Bir aydakarın yaşaması için uygun bir bölge seçmeliyim. “

Mirmiranın şaşkınlıktan dili dışarıya çıktı ve tepkisini hiç saklamadan bağırdı.

“ Bir de aydakarın mı var ? “

“ Henüz yok ama bir tanesini gözüme kestirdim ve onun da rahat edeceği bir bölge oluşturmak istiyorum. “

“ Bunu dert etmene gerek yok evlat. Aydakarlar her yerde yaşarlar. Zaten hızlı uçabildiklerinden, gerekirse uçarak başka bir yere gidip ihtiyaçlarını karşılayabilirler. “

“ Ben gitmesine gerek kalmasın istiyorum. “

“ O zaman kocaman bir dağ olmalı bölgende. Yüksek bir dağ. Aydakarlar Yüksek dağları severler. “

Turgan bunu duyduğuna memnun olmuştu. Artık kocaman ve yüksek bir dağ olan bir ada ya da şehri zapt etmesi gerekiyordu. O gece başı bozuk kampında kaldı Turgan ve ertesi gün ayrılmayı düşünüyordu. Mirmiran ile makamında görüştü bu kez ve yanında Luna da vardı.

“ Hemen gidiyormuşsun. Acelen nedir evlat? “

“ Bir an önce Elfy i görmek istiyorum. Bu yüzden bana onun olduğu yeri söyle mirmiran amca. “

“ Tamam. Ama çocuklar ne olacak ? “

“ Nasıl yani? “

“ Bu durumdaki çocukların velayetini gönüllü bir başı bozuğa veririz ve yaşlarına uygun olarak kreş ya da okula göndeririz. Ama bir başıbozuğun onlardan sorumlu görünmesi lazım.”

“ Tamam o zaman benim adımı yazın. “

“ Ama sen burada değilken ne olacak evlat? “

“ O zaman da dedeleri ilgilenir hınh hınh. “

Mirmiran tek tek çocukların kaydını tamamladı. Baba adı yerine Turgan yazmıştı ve belgeleri rafa kaldırmak üzereyken Luna söze girdi.

“ Turgan ve Dragut yokken bir şey olursa diye beni de anneleri olarak yazın Mirmiran. Onlarla ilgilenen hep bendim zaten bu yüzden eğitimleriyle ve tüm sorumluluklarıyla alakadar olmak isterim. “

Luna bunları söylerken yüzü kızarmıştı ama Mirmiran kendisini kırmadı. Toplamda on dört çocuğun tamamının dosyasına baba adı Turgan anne adıysa Luna olarak yazıldı. Ardından da dosyalar rafa kaldırıldı. Mirmiranın ısrarı üzerine Turgan o gece de kalmayı kabul etti. Dosyalarsa çoktan çoğaltılıp yeni minik başı bozukların varlığı tüm kamplara ulaştırılmak üzere yola çıkmıştı.

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar