Theoden
Yanlış Kaynayan Kol
Ortamdaki herkes Nyu-Turgan ikilisini ulu orta bu kadar samimi görmekten şoka girmişken. Durumu doğrudan kabullenip tepkisini gösteren ilk kişi Ragnossa oldu.
“ Oooo patrona bak sen. Cidden kendine bir afet seçmişsin. Gerçi serdarın oğlu olduğundan, en güzel başıbozuğun seni seviyor olması normaldir. Torpilli herif seni. “
Ducia elini bir pençe gibi kullanarak, Ragnossanın boğazını yakaladı. Ragnossa nefes almakta zorlanmasına rağmen, bu haldeyken bile sırıtarak, gördüğü şeyi yorumlamaya devam ediyordu. Elfy’nin Ducia’nın kolunu yakalamasıyla beraber, Ragnossanın sesi duyulur hale gelmişti.
“ Tabi dört buçuk aydır o kayanın altında yalnız başına yatmak kolay olmamalı. Sanırım patron bu gece biraz can yakacakhhh hghghggh öhö öhö “
“ Bırak onu Ducia ne yapıyorsun ? Kendine gel. “
Ducia Elfy’nin müdahalesiyle biraz önce gevşettiği eliyle Ragnossa’nın boğazını artık tüm gücüyle sıkmaya başlamıştı. Ragnossa nedense kaçmaya çalışmıyordu ancak fark ettiği şey, Ducia özellikle naif bir azrak için fazlasıyla güçlü bir bedene sahipti. Elfy’nin çığlıklarını duyan Dragut, Ducia’nın pençesinden Ragnossa’yı kurtardıktan sonra, Ragnossanın öksürme seslerine aldırmadan Turgana odaklandı. Ragnossanın boğazında, Ducia’nın Turgan için uzattığı tırnaklarının izi çıkmışken, iki genç hala diğerlerinin geldiklerinin farkında değillerdi ve Dragut afili bir giriş yapmak niyetindeydi.
Boyut geçişinin çalışma sistemi şu şekildedir. İlk düzlem açıldığında, yaftı oluşturan kişinin düzlemin içine girmek için bir süresi olur. Bu süre içinde düzleme temas ettiği anda da, belirlediği yerde ikinci düzlem ortaya çıkar. Ve ilk düzlemin içine tüm vücut temas ettiğinde, ikinci düzlemin içinden bir anda peyda olur.
Dragut boyut geçişini kullanarak önünde bir düzlem açtı ve düzlemin içine girmek için hamlesini yaptı. Turgan zaten feriklerinden biriyle oynaşmakla meşgul olduğundan, geldiğini fark edemeyecekti. Bu yüzden yürüyerek düzleme bir adım attı. Bacağı temas ettiği anda Turganın hemen arkasında bir başka düzlem belirdi ancak o zaman beklenmeyen bir şey oldu.
“ Yapma hahahah Nyu hahah dur ha. Bu da haha ne? “
Fiuvvvv
Turgan yaftın varlığını hissetmişti ve o yöne bakmadan, refleks olarak silahını havaya savurup, mızrak ucunu düzleme saplamıştı. Gerçi mızrağın düzlemin içinden geçmesi ya da doğrudan yok etmesi gerekiyordu ama o sapladığına emindi. Düzlem o an kaybolurken bir çığlık sesi duyuldu.
“ Lan eşşoğlu eşek mızrağın bacağıma saplandı. “
Dragutun tepkisi, artık Nyu’nun da orada yalnız olmadıklarını fark etmesini sağlamıştı. Serdar Dragutu görünce, nedense kralın oğluyla kırıştıran hizmetçi kız gibi hissetmişti. Suçlu ve mahcup bir ifadeyle Turganı saran kollarını çekip, kızarmış yüzünü önüne eğdi. Turgan ise aynı psikolojide değildi.
“ Öyle bacağını sincap gibi deliklerden çıkarıp durursan olacağı budur. “
Turganın cümlesi, Ragnossa ve Köklu’nun kahkaha krizine girmelerine sebep olmuştu. Kökluyu daha önce Dragon bile bu halde görmemişti. Cüssesine uygun dev ama çirkin kahkahalar atıyor ve bunu yaparken de üzerindekilerin oradan oraya savrulup durmalarına kafayı takmıyor gibiydi.
“ Hua Hua Hua oğluna bir şey söylemek istemediğine emin misin patron? “
Ortamdaki herkes Köklu’nun mutlu değilken daha sevimli olduğunda hem fikirdi. Köklu ürkütücü kahkahalarını sonunda bitirdiğinde, Turgan Nyu’ya dönerek konuştu.
“ Ducia’nın yanına gideceğim sorun olur mu? “
“ Yok zaten seni en çok merak eden belki de oydu. İyi olduğunu ona göstermelisin. Ama umarım burada kalır ve geceyi yanımda geçirirsin. “
Özellikle son cümlesini her zamanki özgüveninden yoksun bir şekilde kurmuştu Nyu. Belki de Dragutun yanındayken bu çekingen hali ortaya çıkıyordu. Kim bilir bir gelinin kayın pederinden çekinmesi gibi hisler taşıyordu belki de.
Turgan Köklu’nun olduğu yere doğru yürürken, üzerindeki kişiler bir bir aşağıya atlamışlardı. Ducia biraz kendine gelmiş olsa da, hala buruktu ve bir süre sesini çıkarmayacaktı. Turganın ilk dikkatini çeken kişi Ragnossa oldu. Zira uyuduğunda Ragnossa burada değildi.
“ Ragnossa bizi bulmuşsun. Oysa yine birilerinden dayak yiyorken seni kurtarmam gerekir diye düşünmüştüm hınh hınh “
“ Bu kez seni uğraştırmak istemedim patron. Uyurken bile güçlenebilen bir patrona sahip olduğum için şanslı mı hissetmeliyim? “
Turgan cevaplamadı ve ikili tokalaştılar. Onun ardından Turgana sarılan kişi Elfy olmuştu. Oldukça zinde ve fit görünüyordu. Yavuz Turganla en kısa süre içinde baş başa konuşmak istediğini söylemişken, Dragutsa şaşkın ve mutsuz görünüyordu.
“ Yaftımı hissettin, bakmadan varlığını fark ettin, onu yok ettin ve beni yaraladın hain evlat. “
Turgan aklına gelmiş gibi bir anda duraksadı ve söze girdi.
“ Bacağın için üzgünüm baba. Bu eğitime annemi bulmak için başladım ve eğitimi tamamlamayı başardım. Bana annemi nasıl bulabileceğimi söyle. Bir an önce onu bulmak istiyorum. “
“ Bunu konuşuruz. Ama öncesinde kolunla ilgilenmemiz gerek. O iyileşene kadar hiçbir yere gidemezsin. “
Ancak Dragut söylediğinde Turganın kolundaki tuhaflığı fark edebilmişlerdi diğerleri. Hem de o kadar kolay fark edilebilecek bir şey olmasına rağmen. Turgan hemen panikle kollarına baktı. Diğerleri de aynı şeyi yapmışlardı. Normal bir insanda bu gülünecek bir durumken, Turgan gibi aylarca bir dağın altında kalmış biri için, dostları endişelenmişlerdi. İlk tepkiyi Turgan verdi.
“ Kolum çarpılmış hüe hüe “
Turgan komik ağlamasına başlamışken Köklu onu rahatlatmak istedi.
“ Çarpılmak da nedir. Cidden komik çocuksun. Sadece kemiğin yanlış kaynamış ama fazla yanlış kaynamış. Bu yüzden kolunu tekrar kırmak gerekebilir. “
Turganın sol kolu cidden tuhaf görünüyordu. Tüm hareketleri yapabiliyor olsa da, iki kolunu da yere ve birbirlerine paralel şekilde uzattığında, sağ kolunda hiçbir tuhaflık yokken, sol kolununsa dirseğinden itibaren, aşağıda olması gereken kısmı yukarıda, yukarıda olması gereken kısmıysa aşağıda duruyordu. Dragut Ducia’nın halledip halledemeyeceğini sormuş olsa da, Ducia halen konuşmamıştı. Elfy onları yalnız bırakmayı teklif etti ve diğerleri oradan ayrıldılar. Tartışmasız en mutlu kişi, Turganın bir süre daha burada kalacağını öğrenen Nyu idi.
Herkes ayrıldığında Turgan ve Ducia baş başa kalmışlardı. Ducia’nın gözleri artık bir ölü balık gibi bakmıyor olsa da, hala durgun olduğu tartışılmazdı. Turgan eliyle tuttuğu sol kolunu bıraktı. Zaten acı falan hissetmiyordu. Duciayı konuşturabilmek için aklına gelen ilk şeyi söyledi.
“ Ben uyuya kalmadan önce söylediğin şeyleri hatırlıyor musun Ducia ? “
Bu soru Ducia’nın yüzünün kızarmasına sebep olmuştu. ‘Demek unutmamış’ diye düşündükten sonra, hevessiz bir ifadeyle yanıtladı.
“ Evet ne olmuş? “
Turgan daha önce tokat yemeyeceğinin sözünü aldığından Ducia’ya doğru sokuldu. Ducia Turgan uyandığında 18 yaşına henüz girmişti ancak Turgan bunu kaçırmıştı. Ducia’ya sokulurken sanki daha da güzelleşmiş olduğunu fark etti. Kendisini göremediğinden, 19 yaşına girmiş olmasına rağmen, nasıl değişimler geçirdiğinin henüz farkında değildi. Ducia’ya iyice sokuldu ve konuştu.
“ Verdiğin sözü de hatırlıyorsundur o zaman. “
Turgan hamlesini yaptı ve Ducianın dudağının kenarıyla, yanağındaki gamzenin arasında bir noktayı hedefleyerek öpmeye çalıştı.
ŞLAAAAAK
Sonuç değişmemişti. Turgan anlam veremese de, bu kez bozulmamıştı. Zira kimse buna şahit olmadığından daha az etkilenmiş gibiydi. Hüzünlü bir ses tonuyla konuştu.
“ Ama söz vermiştin... “
Sadece bunu söyleyebilmişti. Ancak Ducia Turganı aylar sonra gördüğü şekli sindirememişti ve bu yüzden de refleks olarak tokadı yapıştırmıştı. Turganı kırıp kendinden uzaklaştırmayı da hiç istemediğinden, o an aklına gelen ilk savunmayı yaptı.
“ Şey, eğer güçlenerek çıkarsan demiştim. Henüz güçlendiğin kesin değil. “
Bu cevap Turgana bile mantıklı gelmemişti. Çünkü Ducia inandığı şeyi söylemiyordu. Gerçek düşüncesi ise şuydu.
‘ Nyu ile öpüşmekten dudakların uyuşmuştur diye düşündüm. Daha fazla acı çekmeni istemediğimden, dudaklarını dinlendirmene izin vermeye karar verdim ‘
Turgan parmağıyla artık yerinde olmayan dağı işaret etti ve sitemkar bir şekilde açıklamaya çalıştı. Konuşmaya başlamasının hemen ardından eğilip yerden ortalama bir taş kadar küçülmüş, dağdan kopmuş bir parça almıştı.
“ Ducia o dağı ben parçaladım. Bak bu hale getirdim o koca dağı. Cidden güçlenmediğimi mi düşünüyorsun? ”
“ Olsun yine de emin olmam lazım. Şimdi doktora gidelim de kolunu iyileştirelim. “