Azrakların İşbirliği

Dudakları sadece bir saniye birbirlerine dokundular. Turgan refleksle tam elini kaldırmış Ducia’nın başını tutmaya hazırlanıyordu ki, Ducia Turganı geriye itip kendisini çekti. Yanakları fazlasıyla kızarmıştı ve Turgan’ın yüzüne bakamıyordu.

“ Şimdi inandın mı? “

Turgan cevap vermiyordu. Yıldırım hızındaki öpücük onu bir şokun içine sürüklemişti. Gözleri boş bakıyor ve girdiği şokun etkisi hemen bitecek gibi de görünmüyordu. Dudakları biraz aralık kalmıştı ve hiç kıpırdamıyorlardı.

Ducia önce Turganın kolunu dürttü ancak boş bakan gözlerden ve mutlu görünen bir surattan başka bir tepki alamadı. Ardından da eliyle çenesinin altına vurdu. Bu hareket Turgan’ın ağzını kapatmasını sağlasa da, oturur pozisyondan, geriye düşmesine sebep olmuştu. Ancak bu da Turganın kendine gelmesini sağlayamamıştı.

Ducia panikleyerek; nabzına, kalp atışlarına baktı Turgan’ın. Kalbinin fazla hızlı atması dışında her şey normal görünüyordu. Ducia Turganla konuşmaya çalışsa da, Turgan tuhaflıklarına bir yenisini ekleyerek, şokun etkisini atlatamadan uyuyakalmıştı. Ducia başka seçenek göremediğinden, Turgan’ın yanına uzandı ve kısa süre sonra o da uykuya daldı.

Sabah olduğunda, camdan gelen tıkırtıya uyandı Ducia. Başını yataktan kaldırdığında da, camın önündeki birinin içeriye bakmaya çalıştığını fark etti. Yerinden doğrulup kalktı ve yüzünün bir kısmı, perdenin açık kalan küçük aralığından görülebilen kişiyi daha net görebilmek için perdeyi biraz daha açtı. Kıyafetlerini hala değiştirmemiş olduğundan, sadece yüzünü pencerenin önüne getirmiş, kalan vücudunu perdenin arkasına gizlemişti.

Camın önünde duran kişinin Nyu olduğunu görünce bir an paniklemiş olsa da, yanlış bir şey yapmadığının da farkındaydı ve bu aşk üçgenini bugün burada çözmeleri gerekiyordu. Eliyle binanın kapısını işaret ettikten sonra, kapıyı açmak üzere odadan ayrıldı. Kapıyı açtığında Nyu’nun endişeli olduğunu gördü.

“ Turgan nerede biliyor musun? Muayene hane henüz açılmamış ve gece bana gelmedi. Doktora gidip gitmediğini bile bilmiyorum. “

“ Neden sana gelsin ki? Her gece sende kalacak değil ya. “

“ Tamam da, Serdarın evine de gitmemiş. “

“ İçeri geç “

Ducia’nın yol göstermesiyle Nyu içeri girdi. Muhtemelen gece hiç uyumamış ve günün ışımasıyla beraber de Turganı aramaya çıkmıştı. Ducia onu Turgan’ın ilk girdiği odaya aldı, iskemleye oturttu ve anlatmaya başladı.

“ Turgan içeride yatıyor. Benim yatağımda. “

Bunu nedense üzerine basa basa söylemişti Ducia. Nyu’nun kıskanacağını düşünmüş olsa da, Nyunun endişesi azalmış görünerek hemen yerinden kalkmaya yeltendiğini gördü. Omuzlarından ittirerek tekrar iskemleye oturmasını sağladı Ducia ve kısık sesle devam etti.

“ Endişelenecek bir şey yok. Yamuk koluyla annesini aramaya falan gitmedi. Yani en azından benim en büyük korkum buydu. Şimdi de kolu tamamen iyileşti. “

“ Ohh. Bunu duymak rahatlattı işte. Onu görmeme izin vermeyecek misin? Hepsini kendine mi saklayacaksın yoksa hıı “

Nyu endişesinin sona ermesiyle, normal haline dönmüştü. O zaman Ducia’nın üzerindekileri fark edebilmiş olsa da, yorum yapmaya fırsat bulamadan Ducia açıklamalarına devam ediyordu.

“ Bilmen gereken bir şey daha var. Önerine uyup biraz açılıp saçıldım ve galiba Turgan’ın beni fark etmesini sağladım. Ama bir sebepten onu bir saniyeliğine öptüm ve o zamandan beri şokta. Hem de uyuyor. “

“ Ha ha. Hem şokta hem de uyuyor mu yani? Umarım mutlu bir gece geçirmiştir. Benim kadar cömert olmadığına bahse girerim. “

Nyu gece boyunca Turgan tarafından seyredilmekten aldığı keyfi düşününce, garip hissetti. Ama başka bir mevzu vardı. Turgan’ın iki kadına ilgi duyması belki anlaşılabilirdi ancak Ducia’yı korkutan şey; Turganın sevdiği şeyin herhangi bir kadının bedeni olmasıydı ve durumun böyle olup olmadığını bilmek istiyordu.

“ Aslında kendimin bile tahmin edemeyeceği kadar cömerttim. Bir sorunumuz var Nyu abla. Seni kıskanıyorum doğru ve Turganı paylaşmak gibi bir niyetimde yok. Ama bir şey fark ettim. Turgan ikimizi de izin verdiğimiz sürece hayran hayran izledi değil mi? “

“ Bana dokundu da. Tabi bende ona ve … “

Ducia Nyuyu susturdu. Zira bir yere varmaya çalışıyordu ve oraya ulaşana kadar da sorun yaşamak istemiyordu.

“ Evet desen yeterli olurdu. Peki herhangi bir kadın Turganın kendisini izlemesine izin verse ne olurdu bir fikrin var mı Nyu abla? “

“ Muhtemelen izlemezdi. “

“ Buna emin olabilir misin? “

Nyu, Ducia’yı Turgan için bir tehdit olarak görmediğinden ve onun temiz aşkına inandığından dolayı kıskanmıyordu ayrıca Turganı üzmek istemeyeceğini de biliyordu. Kulağa tuhaf gelse de bir kadın olarak onu zerre kıskanmıyordu ancak bir başka kadının Turganla yakınlaşma ihtimali, işte o ihtimal Nyu’yu çılgına çevirmek için yeterli olurdu.

“ N ne nasıl yani? Ne demek istiyorsun? “

“ Dediğim şey şu. Turgan Nyu’yu ya da Ducia’yı değil de herhangi güzel bir kadının bedenini seyretmekten keyif alıyor olabilir. “

Nyunun gözleri kırmızılaştı ve damarları ortaya çıkmaya başladı. Aşık haliyle, bir erkek için hayallerin bile ötesinde olan genç kız adeta kulaklarından dumanlar çıkararak öfke kustu.

“ Turganı öldürmeye kıyamayacağımdan, o durumda tüm güzel kadınları öldürmem gerekir. Ya da Turganı kör edebilirim. “

“ Ooo yavaş ol Nyu abla. Sakinleş de durumu çözmeme yardımcı ol. Bunun cevabını öğrenebileceğimiz iki yol var. “

Ducia önünde duran seçeneklerin ikisini de Nyuya anlatmıştı. Bir tanesi güzel bir kadınla anlaşıp Turganı denemeye kalkışmaktı ki çok riskliydi. Turgan bunu fark ederse ikisini birden silebilir, tuzağa düşüp kadını hayran gözlerle izlerse de, azrakların öfkesine maruz kalıp, hem anlaşılan kadın hem de Turgan canından olabilirdi. İkinci seçenek ise dürüstlük kut taşıydı. Taş Nyu’nun daha çok ilgisini çekmişti. En azından daha az riskliydi.

“ Bu taşı biliyorum. Birkaç sorguda kullanmıştım. Ama uyurken işe yarıyor mu ? “

“ Diğer insanları bilmem ama Turganda yarıyor. Hadi uyanmadan bir an önce başlayalım. “

İki azrak hırsız adımlarıyla Turgan’ın yattığı yere geldiler. Turgan huzurlu bir uyku çekiyor hatta keyifli bir rüya görüyor gibi mutlu bir ifadeye sahipti. Başlayan Ducia olmuştu zira kut taşı ona aitti.

“ Rüya mı görüyorsun? “

“ Evet. “

“ Edepsiz bir rüya mı ? “

“ Hayır. “

“ Yalan söyleme. “

“ Söylemiyorum. “

“ Ne görüyorsun peki? “

“ Kırmızı aydakarın üzerinde annemi kurtarmaya gidiyoruz. Elfy aydakarımı pişirip yemeyi teklif  ediyor. Olmaz Elfy onu yiyemeyiz... “

Kızlar ses çıkarmamaya özen göstererek sessizce kıkırdadılar.

“ Gece neredeydin? “

“ Ducia’nın kaldığı evde. “

İki azrak birbirlerinin gözlerinin içine baktılar. Belli ki her söylediği doğruydu ve artık asıl sorulara geçebilirlerdi.

“ Nyu ablanın vücudunu izlemeyi seviyor musun? “

“ Hem de çok. Özellikle de onu izlerken bana fısıldamasını. “

Ducia biraz bozulmuş olsa da bu cevabı duymayı zaten bekliyordu. Bu yüzden takılmadan devam etti.

“ Ducia’nın vücudunu izlemeyi seviyor musun ? “

“ Hem de çok ama onu tam çıplak görmedim “

Ducia şaşkın ve hafif öfkeyle Nyu’nun yüzüne baktı. Adeta sen ne gösterdin bu çocuğa der gibiydi. Odağını bozmamaya çalışarak devam etti.

“ Elfy’nin çıplak vücudunu izlemek ister miydin? “

“ I ı o bücürük benim kardeşim. “

“ Nyu abladan bile daha güzel bir başı bozuğunkini? “

“ Hayır. “

" Ducia'nın aynısı gibi görünen çırılçıplak bir kadını? "

" Ducia değilse olmaz. "

“ Theodenin en güzel kadınını ? “

“ Cıks “

Ducia sesini değiştirmeye çalışarak devam etti.

“ Ben Maria yakıışıklı. Senin için soyunacağım. İzlemek ister misin? “

Turgan uyuyor olmasına rağmen ellerini gözüne götürdü ve zaten kapalı olan gözlerini daha da kapattı.

“ Hayır git buradan kötü kadın. Neden durup dururken soyunuyorsun dursana… “

Artık emin olabilirlerdi. Turgan galiba sadece ikisini izlemekten keyif alıyordu. En azından Theodendeki tüm kadınları tek tek sormadıkları sürece bu hızlı kanıya varabilirlerdi. Ducia için cevaplar yeterli olsa da Nyu durmadı. Ducia’nın elindeki taşı aldı ve sorguya o devam etti. Bir azrak olduğundan taşı kullanmakta sorun yaşamıyordu.

“ Aşık olduğun birisi var mı? “

“ Evet. “

“ Adı Nyu mu ? “

“ Evet. “

Ducia’nın birkaç ay önceki hali olsa, çoktan yenilgiyi kabul edip düşmüş yüzüyle bir başka odaya kaçmıştı ama artık o halinden çok farklıydı Ducia. Kut taşını Nyu’nun elinden aldı ve sordu.

“ Yani Ducia’ya aşık değil misin? “

“ Ona da aşığım. “

“ Kaç kişiye aşıksın sen ? “

“ İki hınh hınh. Ducia ve Nyu. “

Geriye sorulması gereken tek bir soru kalmıştı. Hangisine olan aşkının daha büyük olduğu. Nyu bunu pek umursamıyor olsa da, Ducia sonuna kadar götürmeye kararlıydı.

“ Peki Nyu’ya olan aşkın mı büyük yoksa Ducia’ya olan aşkın mı? “

Turgan cevap vermedi. Bu imkansızdı. Kut taşına maruz kalan kişinin doğru cevabı bildiği sürece vermesi gerekirdi. Bilmediği cevaplara da bilmiyorum derdi ancak Turgan cevap vermemişti. Nyu taşı alarak soruyu tekrarladığında yine cevap alamadılar. Ducia son bir kez daha denedi.

“ Nyu’ya mı yoksa Ducia’ya mı daha çok aşıksın? “

“ Bzzzzzzt bzzzzzzzzzzt ğşşhghghhgh yyyyyyyyyyyy iğicvkgtş “

Turgan tuhaf sesler çıkarmaya başlamıştı. Bu durum Ducia’nın panik olmasına neden oldu. Nyu’ya bakıp bir şeyler yapmasını istese de, Kut taşını Ducia’nın elinden alıp kenara koyan Nyu, bu kadar zorladığı için Ducia’ya kızmayı tercih edecekti.

“ Ducia ne yaptın? Yaktın dağ gibi çocuğun devrelerini. Zaten istediğimiz cevabı almışken, neden bu kadar zorladın? “

“ Abla ben çok üzgünüm bir şeyler yapalım. Uyandırsak düzelir mi acaba ? “

“ Denemekte fayda var. “

Ducia Turganı dürtmeye hazırlanırken, Turgan Tuhaf sesler çıkarmaya devam ediyordu. Uyanmadan hemen önce de şu manidar sesleri çıkarmıştı.

“ bzzzzzz cyyyyyyyyyyyy şğşğğşşğşğşğ vhvhvhvhvhvhv nynynyyn NYUCİA “