Theoden

09 Mart 2020
Çeviri: 175
Düzenleme: AntiYasuo
620 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Kafası Güzel Ragnossa

“ Karia seni özlemişim. Bundan sonra ayrılmayalım olur mu? “

Genç kadın başıyla onaylayıp, konuşmadan Dragut’u sarmalamaya devam etmişti ancak bir sıkıntı vardı. Bu Karia çok gençti hem de yirmi yıl kadar.

“ Abinle zaman geçirmek sana yaramış Karia, ilk tanıştığımız zamanki kadar genç görünüyorsun hıah hıah. “

.

.

.

 E konuşmayacak mısın? “

Dragut durumdan şüphelenmişti, bir anda kadını sarmayı bırakıp ittirdi.

“ Zihin Hükmü- Toplu Sorgu(8. Seviye yaft 4. Kapı) “

Dragut bir anda kendisine gelmiş gibiydi. Daha doğrusu kendine henüz gelemese de, çevresindeki tüm kadınların zihinlerine hükmedebilecek kadar güçlüydü hala.

“ Tabi ki konuşamazsın. Çünkü sen Karia değilsin. Kafam bir ara hoşlaşmış olsa da, Karia’nın kokusuna bile sahip değilken o olduğuna nasıl ikna olabilirim? Anlatın şimdi bana bu cennetin sırrı nedir? Sen anlat büyük dai. “

Kadın yaftın etkisi altındaydı ve karşı koymak gibi bir şansı bulunmuyordu. Bir nevi dürüstlük taşının etkisinin benzerini yaşadığı söylenebilirdi.

“ Geçtiğimiz koridorda, uyuşturucu otlar var ve onun etkisinde buraya gelenler, cariyeleri huri gibi görürler. Cariyeler de kendilerinden ne istenirse yaparlar. Senin gibi elindekilerle eğlenmeyi tercih etmeyip, tuhaf bir şey görmek isteyenlerin zihnini okuyabilen bir yaft kullanıcısına sahibiz. O her zaman misafirlerin zihnine odaklanır ve gördüklerini biraz yaft, biraz da makyaj hilesiyle herhangi birisine uygulayabilir. “

“ Ortağım olan aydakarı da burada ortaya çıkarabilir miydi yani? “

“ Bilmiyorum. Buraya sadece önemli işler başaran ve ölüme gönderilen fedailer girerler. Varlığı halk tarafından bilinse de, bahsettiklerim dışında içine girebilen yoktur. Onların da hiç birisi böyle absürt bir istekte bulunmamıştı. “

“ Demek bu sahte cennete tekrar girebilmek için imparatora bile suikast düzenlemeyi göze alabiliyorlar. Özgürlüğe aykırı olsa da, akıllıca bir insan yönetme sanatı. “

Dragut yaftını sona erdirip, üzerini giymeye yelteniyordu ki, odadaki en genç kadının, elini kasığında hissetti. Hemen yakalayıp sertçe ittirdi.

“ Kaç yaşındasın sen ? “

“ Hurilerin yaşı olmaz. “

Kadınların hiç birisi biraz önce zihinlerine girildiğinden haberdar değildiler. Son hatırladıkları şey Dragutun karısını itişiydi.

“ Uyuşturucunuzun etkisinden kurtuldum ve biraz önce de hepinizin zihnine girip, sorularımın cevabını ve bu cennetin sırrını öğrendim. Bu yüzden bir an önce sorumu cevapla yoksa bilgi almak için geldiğim Seyduna krallığını yıkmaya bu cennetten başlarım. “

Kadın uyuşturucu etkisindeydi ve hala huri olduğunu iddia ediyordu. Koridordan nefesini tutup geçmiş olduğundan, zihni bulanık olmayan Zerare Dragut'un doğru söylediğini fark edip söze girdi.

“ O kız on yedi yaşında. “

“ Ve istesem benimle her şeyi yapacaktı değil mi? Ne kadar da iğrenç. Benim ondan büyük kızım var bu cennet tam bir saçmalık. “

“ Draguttan da daha azını beklemezdim. Ne yazık ki fedailer aynı şekilde düşünmüyorlar ve bu cennete bir kez girebilmek için, her türlü tehlikeyi göze alıyorlar. Tabi göreve çıkarken de onları cesaretlendirecek bazı maddeler veriyoruz. “

“ Düşündüğümden de iğrençsiniz. Üzerine bir şey alıp benimle gel. Yoldaşlarımı da alıp buradan çıkıyorum.“

“ Nasıl istersen Serdar Dragut ama şunu bil ki ben yıllardır senin hayalini kurdum ve bir cariye olduğumdan değil, istediğimden buraya geldim. Enfiye etkisinde falan da değilim. “

Dragut yaşadıklarından sonra karşısındaki kadının kırılmasını umursamayacaktı.

“ Keşke hayalimi kurarken, medeni durumumu kontrol edip, evli bir adam olduğumu da hatırında bulundursaydın. Yolu gösterecek misin? Şatafatlı bir genelevde harcayacak zamanım yok. “

“ Beni takip edin. “

Dragut yemyeşil otların ve beyaz sislerin arasından geçerek, bahçedeki bir başka odanın önüne geldi. Odanın kapısı açıktı ve kızlar odadan dışarıya taşıyorlardı. Sürekli kıkırdamalar ve Ragnossa’nın inleme sesleri duyuluyordu. Sert bir giriş yapmayı düşünürken, cariyelerden birisinin sorduğu soruyla duraksadı.

“ Peki başıbozuk Serdar’ı Dragut’la nasıl tanıştın onu da anlatsana “

“ Ha ha o mu? Aslında anlatmak istemiyorum. Dragutu seviyorum ve siz ona o kadar değer veriyorken, gözünüzden düşmesini istemem. “

Dragut duydukça düşünüyordu, düşündükçe daha tuhaf şeyler duymaya devam ediyordu.

‘ Gözlerinden düşmek mi? Biz Ragnossayla nasıl tanıştık ki? Camthalion’dan döndüğümde zaten kamptaydı.‘

“ Olsun yine de anlat. Senin kadınların olarak bilmeye hakkımız var. “

“ Peki madem istiyorsunuz anlatacağım. Hey Yeşil saçlı olan ben anlatırken deminkinden bir daha yapmanı istiyorum. “

.

.

“ Mmm işte böyle. Bakın şimdi buradan ayrılmıştım ve kendi yoluma gidiyordum. Bir bölgeye geldiğimde bir tepenin ardından büyük patlama sesleri geldiğini duydum. O tarafa baktığımda toz dumana karışmıştı ve ben de ne olduğunu merak ettiğimden, oraya gitmeye karar verdim. Tabi yürümek koskoca Başıbozuk Serdarına yakışmaz… “

Dragut her cümlenin ardından öyle şaşırıyordu ki yüz ifadesi istemsizce değişip duruyordu.

‘ Başıbozuk serdarına? En son kendi yaptıklarını anlatmıyor muydun? Ne ara beni anlatmaya   başladın? ‘

“ O yüzden tek sıçrayışta yedi yüz metre ilerideki tepenin üzerine çıktım. “

“ Aydakarınız yok muydu? “

“ Yok ona o gün serbest uçuş izni vermiştim. Sıkılıyor gariban, arada bırakıyorum öyle. “

‘ Lan aydakarında mı var senin? ‘

“ Neyse bir baktım tepenin altına üç tane zayıf herif dövüşüyorlar. Biri Orgeneral Vladimir, biri Orgeneral Attila karşılarında da kim olsa beğenirsiniz? “

“ Kim vardı Serdar Ragnossa? “

‘ Ya sabır… ‘

“ Bizim Çavuş Dragut ha ha ha “

Kızlarda kıkırdamaya başladılar. Dragut dişlerini ısırmaktan bir kaçını kırmak üzereydi ama buna rağmen de, dinlemekye devam etmekten kendini alıkoyamıyordu.

“ İki orgeneral almışlar benim çavuşu ortalarına, Attila vuruyor taa elli metre ilerideki Vladimire kadar yuvarlanıyor Dragut, Oradan Vladimir vuruyor bu kez Attila’ya doğru yuvarlanıyor. Anlayacağınız top gibi oynuyorlar çocukla ha ha ha hık… “

‘ Çocuk ben oluyorum galiba. Ne dayak yemişim be. Sonra ne oldu acaba? ‘

“ Mmm o yaptığın iyiydi bak yeşilli aynen devam et. Kıyamadım tabi atladım hemen ortalarına. Ben atlayınca zemin 4-5 metre kadar içeri çöktü tabi. Yanlış anlamayın ha yaft falan kullanmadım, sadece beden gücümle içeri çökertince Attila ve Vladimir benim serdar olduğumu anladılar hemen. Bir panik kaçma çabası falan. Dedim yok öyle çoluk çocuğu dövüp kaçmak. Abisi geldi hesabını vereceksiniz. “

“ Dragut’un abisi mi oluyorsun mevkinden dolayı aşkım? “

“ Bizim abiliğimiz mevkiden değil güzellik, nerede bir gariban görsem abilik yapasım geliyor. Hatta Dragutta bana abi der normalde. Ama teşkilatımız gizli olduğundan, gerçek serdar olan kendimi saklıyorum. Çavuşa serdar dedirtiyorum yem gibi düşünün onu yani ha ha “

“ Ki ki ki “ “ kıh kıh kıh ” “ eki eki eki “ “ yiha yiha “

Kıkırdaşmaların ortasından yükselen bir başka kadın sesi sordu.

“ Eee kurtardın mı çavuşunu? “

“ O zamanlar çavuş bile değildi ama kurtardım, tuttum Attila ve Vladimiri, vurdum kafalarını birbirlerine. Debeleniyorlar, kaçmaya çalışıyorlar ama kaçmak mümkün mü, kerpeten gibidir ellerim “

Tam o sırada kerpetenlerden birisine yakalanan bir kadının tepkisi duyuldu.

“ Ayy yavaş ol aşkım korktum. “

Ragnossa ellerinin kerpeten gibi olduğunu, etrafındaki kadınlara kanıtlamak istemiş olmalıydı. Anlatırken ellerinin ikisiyle de kadınları mıncıklamaya devam ediyordu.

“ Bırakmadım ikisini de, 3-4 defa bunların kafasını birbirine çarptım. Bi baktım Vladimir bayılmış. Attila da ağlıyor bırak lütfen rezil oldum falan diyor. Ben de döndüm Attila’ya dedim ki “

“ Ayyyyy çok kötüsün Ragnossa “

“ Mmmm El yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu balyoz zanneder aslan dedim. Bu haklısın abi falan deyince de bıraktım kaçtı çocuk. “

“ İntikamın Kılıcı Attila’dan bahsediyorsun değil mi? “

“ Aynen ondan bahsediyorum. Mmmm “

“ Hem Dragut’u hem de orgeneralleri tek başına yenebilir miydin yani aşkım? “

“ Mmmm yenerdim tabi hatta Dragut’un o korktuğundaki halini hiç unutmam. Ne komik suratı vardı ha ha ha “

Yüz üstü yatan Ragnossa’nın üzerindeki ellerin sayısı bir anda azalmıştı. Avuçlarının içindeki yumuşak kadın tenleri bir anda kayıp gitmiş, ilk önce kasığındaki, ardından boynundaki, ayaklarındaki eller tek tek kaybolmuşlardı. Kahkahalardansa eser bile kalmamış, ortam bir anda sessizleşmişti. Biraz öncekilere kıyasla çok rahatsız edici hissettiren bir dokunuş Ragnossa’yı sırtından dürttü.

“ O komik suratı şimdi görsen hatırlar mısın Serdar Ragnossa? “

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar