Theoden

09 Mart 2020
Çeviri: 178
Düzenleme: AntiYasuo
634 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Miralaylık Sınavı

Dragut’un bu tepkisi odadaki herkesi şaşırtmış olsa da kimse itiraz etmemişti. Zira hala korkutucu bir öz salgılıyordu. Miralay William kararlıydı ve her türlü testin üstesinden gelecekti. Maruz kaldığı öze rağmen düşünceleri halen sağlıklıydı.

‘ Ben bir başıbozuğum, gerçek ailemi buldum ve bana babam gibi davranan ustam Adal’ı utandırmayacağımBir şekilde başı bozuk olmaya, hayır Miralay olmaya devam edeceğim. ‘

“ Nasıl isterseniz serdarım. Her türlü teste girmeyi memnuniyetle kabul edeceğim. “

“ Başıbozukların ilk üç liderini say bana. “

‘ Lan başıbozuk tarihiyle ilgili hiçbir şey bilmiyorum ki ben ‘

“ Bilmiyorum serdarım. “

Dragut göğsünden bir kağıt ile kalem çıkarıp, orada bulunan Sancar Paşa’ya uzattı.

“ Kendi tarihini bile merak etmedin demek. Buraya bir eksi koy Sancar Paşa. “

Sancar paşa söyleneni yaptı ve kağıda kısa bir çizgi çekti.

“ Mirliva Sedaru’yu buraya getirin. “

Dragut’un emrinden sonra duruma vakıf olan Castro selamını verip dışarı çıktı. Ardından devam etti Dragut.

“ Bu odada demin çıkan Castro ile beraber 22 kişiyiz William. Beni ve Castro’yu aynı takımda yapmak koşuluyla, 11er kişilik iki savaş ekibi kur ve  benim takımımın kaybetmesini sağla. Bakalım taktik konusunda da ümitsiz vaka mısın… “

William bu konuda kendisine güveniyordu. Zaten rütbe alması da soğukkanlılığı ve stratejileri sayesinde olmuştu. İşini garantiye almak için komutanlara dokunmak ve özleri konusunda daha detaylı bilgi almasının gerektiğini düşündü.

“ Komutanlara dokunabilir miyim Serdarım? “

Dragut cevabı kendisi vermeyecekti…

“ Mirliva Sophia , William’ın vücuduna dokunmasına izin veriyor musun? “

“ Tabi ki hayır. O da kim oluyormuş sinsi sapık herif. “

William duyduğu cevaptan dolayı şaşkındı. Bu durumda onlara dokunma amacı gayet açıktı ve bunu cinsiyetçi bir şekilde algılamak akıl yoksunluğu gerektirirdi.

“ Serdarım ben sadece… “

“ Ferik Mina, senin için bir sorun var mı? “

“ Bana dokunursa kolunu kırarım Serdarım. “

William ağlamak istiyordu. Durumu toparlamak adına kadınların özüne bakmaktan vaz geçmişti. Onları özlerini hissettiği kadarıyla takımlarına yerleştirebilirdi. Bu düşüncelerle söze girdiğinde, kapı açılmış ve Castro yanında bir çocukla beraber içeri girmişti. Vazgeçmeyecekti William.

“ O zaman erkek komutanlara dokunma izni istiyorum Serdarım “

“ İtirazınız var mı beyler ? “

İlk konuşan babası yerine koyduğu Adal olmuştu.

“ Erkeklere dokunma arzusu olduğunu bilmiyordum Serdarım , erkeklere ilgi duyduğunu bilseydim ona bu rütbeyi vermezdim, gerçekten üzgünüm. Böyle bir adamın binlerce askere emir verebileceğini düşünsene ne iğrenç fanteziler yapardı. “

Adal’ın sözleri William için acı verici olmuştu zira kendisine her zaman destek olacağını söyleyen adam ilk sırtını dönen olmuştu ve yüz kızartıcı bir şeyle itham ediyordu öğrencisini.

‘ Erkeklere ilgi duymak mı? Bu komutanların hepsi mi manyak yoksa ben mi farkında olmadan saçma şeylerden bahsediyorum? Ne olursa olsun üstesinden geleceğim. Ben değiştim... ‘

William vaz geçmemişti, iki elini de göğüs hizasına kaldırıp, avuç işleri karşıya bakacak şekilde etrafında bir tur attı. Adeta daha fazla üzerime gelmeyin der gibiydi.

“ Peki. Kimseye dokunmayacağım. Sadece bana on dakika süre verin. “

“ 100 saniye olan süren başladı. “

“ Ama serdarım o kadar kişinin özlerine odaklana….”

“ 94, 93, 92….”

William hemen koşarak masanın üzerine çıktı. Bağdaş kurdu ve herkesin özünü hissetmeye odaklandı.

“ 2, 1 süre doldu. Yapabildin mi takımları? “

“ Yapamadım efendim. “

“ Neden, bir komutan değil misin sen ? Miralaylığı hak etmediğine karar verdiysen benim için sorun yok. “

“ Öyle değil efendim ama dediğiniz şartlarda, karşı tarafın kazanması imkansız. Yani benim ya da bir başkasının eşleştirmeyi yapması durumu değiştirmez. “

“ Ne demek istiyorsun ? “

“ Siz ve Başbozuk Castro aynı taraftayken, her türlü kazanırsınız. Kendimi dahi sizin takımınıza eklediğimde, kaybetme şansınız olmuyor. “

Duydukları Dragut’un hoşuna gitmişti.

“ Benim olduğum takım her türlü kazanır diyorsun yani? “

“ Neredeyse evet ama illa kaybeden tarafta olmak istiyorsanız, sağlamamız gereken iki koşul var. “

“ Nedir bunlar William? “

“ İlki odadaki en güçsüz komutan olan ben kesinlikle sizin takımınızdan olmalıyım. İkinci koşulsa Ferik Mina, Başbozuk Castro ve Başbozuk Adal’ın aynı takımda olmaları. Bu durumda karşınızdaki takımın bir şansı olabilir. “

Dragut böyle bir çıkarım beklemiyordu zira bu kadar kısa sürede herkesin güç seviyeleri hakkında bilgi edinebilmiş olması muazzamdı ama duygularını sözlerine yansıtmayacaktı.

“ Yanlış. Bir eksi daha at Sancar Paşa “

“ Ne yanlış mı? En doğru seçimleri yaptığıma emindim Serdarım. “

“ Bana hata yaptığımı mı söylüyorsun sen çömez ? “

“ Hayır efendim ama doğrusunu merak ediyorum. “

Dragut Castro’nun yanında etrafı tanımaya çalışan Sedaru’yu omuzlarından tuttu ve konuşmaya girdi.

“ Doğru cevap şu ki çömez çocuk, Mirliva Sedaru karşımda olduğu sürece kazanmam imkansızdı. Ama sen onu fark edemeyecek kadar gözlem yoksunusun. “

‘ Kesinlikle bu bir şaka olmalı. Hepsi bir oldu benimle kafa buluyorlar başka açıklaması olamaz… O sadece küçük bir çocuk... '

“ Ama nasıl? “

“ Hala fark edemedin değil mi? Tıpkı tahmin ettiğim gibi… Asla bir başıbozuk komutanı olamayacaksın.”

“ Olacağım. “

“ Ortamdaki en nadir şeyin farkına bile varamıyorken mi? “

“ Aydınlatırsanız, doğrusunu öğrenirim ve bir daha aynı hataya düşmem efendim. “

Dragut Sedaru’yu omuzunun üzerine aldı ve konuşmaya öyle devam etti.

“ Mirliva Sedaru… O bir AZRAK İMPARATORUdur. Yani azrak kralın bile ötesi. Beni hatta hepimizi birden yenebilecek kadar yıkıcı bir güce sahip. Bizim tarafımızda olduğu için cidden şanslıyız. Şükranımı göstermem için elini öpmeme izin ver Mirlivam. “

Dragut Sedaru’yu götürüp masanın üzerine oturttu, William’ın hemen yanına koymuştu ve bacaklarını sallayıp sırıtan çocuğun önce orta parmağının dış kısmını, ardından da el sırtını öpmüştü. Kalan başı bozuk komutanlarıysa sırasıyla aynısını yaptılar. William gördüklerini kabullenmekte zorlanıyordu zira bir yıldan uzun süredir başıbozuklarlaydı ve şu ana kadar hiç böyle saçmalıklarla karşılaşmamıştı.

Tüm başıbozukların el öpme işlemi bittikten sonra Miralay William etrafa boş gözlerle bakıyordu. Azrak imparator olan bir çocuğa tüm büyük komutanlar saygı gösterisinde bulunuyorlardı... Ne kadar da saçmaydı, sonuçta halen bir çocuktu ve Mirlivalık gibi önemi bir rütbeyi taşıyabilmesi mümkün değildi. William düşüncelerin içinde kaybolmuşken, Dragut’un sesiyle toparlandı.

“ Kararımı açıklıyorum. “

Dragut’un bunu söylemesiyle tüm komutanlar tekrar ayağa kalktılar. Hepsi oldukça ciddi ve saygılı görünüyorlardı. William hala masanın üzerinde oturduğundan o da aşağı inip ayakta beklemeye başladı.

“ Miralay William’ın rütbesi çavuşluğa düşürülecek. Fazlasıyla aciz ve strateji yoksunu olduğundan, en güçlü ve bilgemiz olan Mirliva Sedaru tarafından bizzat eğitilecek. “

William bu saçmalıklarda tek bir mantık bulamasa da başını eğip itiraz etmemişti.

“ Ayrıca verdiği rütbenin sorumluluğunu alması gereken Başbozuk Adal da birkaç rütbe düşürülüp, Mirliva Adal olarak görevine devam edecek. “

William bu kadarına da katlanamazdı. Kendisi bir hata yapmamıştı ama yapmış olsa bile bu kadar bir ağır cezanın ustasına verilmesi mantık dışıydı. Tüm cesaretini topladı ve bir anda bağırmaya başladı.

“ Bu kadarı yeter. Bana ne istiyorsanız yapın. Bir çocuğun tuvalete götürmemi istemesini dahi emir olarak kabul edip, sorgulamadan yaparım. Ama bana hayatı öğreten adama, ustama dokunmayın. “

“ Bana karşı mı geliyorsun çömez ? “

“ Evet Serdarım bu saçmalığı yapan siz de olsanız karşı geliyorum. En fazla öldürürsünüz ama artık böyle ahmaklıklara sessiz kalmayacağım. Bana hayatı, hakkımı aramayı öğreten ve bu cesareti aşılayan ustamın rütbesini almaya hakkınız yok. O buradaki en güçlü savaşçı ve bana Dragut’un bir diktatör olmadığını söylemişti. Sizi görmeden sevgi duymuştum ama yanılmışım. Bencil diktatör herifin tekisiniz serdarım. “

“ Bunun anlamı savaş demektir. Çek kılıcını hain. “

William düşünmeden kılıcını çekmişti. Biraz önce kaybetmesini mümkün olarak göremediği adama karşı tek başına savaşacaktı. Dragut hiç hareket etmeden bekliyorken bir anda bağırmıştı.

“ En iyi saldırınla gel erkek sevici. “

“ hııııııağğğğğğğğğğğğğ “

Tüm gücüyle kılıcını savurmuştu William. Hatta öylesine öfkeyle saldırmıştı ki gözlerini kapatmıştı kılıcı savururken. Gözlerini açtığındaysa Dragut ona sarılmış vaziyetteydi ve odadaki herkes kahkaha atıp, masanın üzerindeki çocuğu mıncıklıyorlardı. Her biri arka arkaya konuşmaya başladılar.

“ Ha ha ha bu cidden iyiydi. Aramıza hoş geldin Miralay William. “

“ Cesur çocukmuşsun Miralay, zaten Adal’ın yanlış karar vermesi mümkün değildi. Ama iyi eğlendik sayende sağol ho ha ha “

" Yanlış karar bile versem Dragut'un rütbemi alacağına inanmadın herhalde evlat, benim içinde olmadığım başıbozuklar, ruhunu kaybetmiş bir grup olurdu... Bu kadar uzattığım için üzgünüm ha ha "

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar