Theoden
Orgeneral Havan
Miralay William eşleştirmeleri çoktan yapmıştı ve buna göre kendisi dahil herkes bir generalin karşısına geçmek zorunda kalıyordu. Herkesi kazanabileceği bir rakibin karşısına göndermeye çalışmıştı ve neredeyse tüm generalleri tanıdığından, bunu sadece özlerini değil, yaft türlerini de göz önüne alarak yapmıştı. Buna göre başıbozukların rakipleri şu şekildeydi.
Sezar-Jeo, Havan-Turgan, Vladimir-Dumrul
Zulu-Aytar, Nebia-Rohir, Subutay-Tuna, Lars-Barkan
İndira-Ducia, Narendra- Darga, Pomah-Sadak, Yash-Nyu, Ashok-Arya
Berfu-Pamir, Tetsu-Tunca, Floki-Kasim, Maxim-Kubay
Lianje, Gao-Mao ve Tanaka dörtlüsünün karşısınaysa, Sofia, Kasim, Elfy ve William dörtlüsü çıkma durumunda kalıyorlardı.
İtiraz eden tek kişi Turgandı ve kendi eşleşmesinden memnun değil gibi görünüyordu. Başta sesini çıkarmamış olsa da üzgün suratı ve büzüşmüş dudaklarıyla ağzındaki baklayı çıkarması çok uzun sürmemişti.
“ Ben neden kadınla dövüşüyorum? “
“ Lan buna mı takıldın, o bir orgeneral farkında değil misin? “
“ Farkındayım ama yine de kadınlar güçsüz olurlar değil mi? Bu yüzden rakiplerimizi değişmemize izin vereceğim Kasim amca. “
Mirliva Kasim’in gözlerinin etrafı morarmış, yüzü siyahlaşmış ve gözbebekleri büyümüştü Turgan’ın bu planı üzerine ve bu haldeyken, öfkeyle tepkisini göstermişti.
“ Lan kadın orgeneral diyorum, ben nasıl durayım onun karşısında? Çok istiyorsan Dumrulla değiş. “
“ Kadınlara bende vurmam, Serdarım bunun kabalık olduğunu söylemişti. “
Kasim’in yüzü iyice kızarmış ve daha savaşmadan psikolojisi yerle bir olmuştu.
“ Lan delisin sen deli aloooooo ne kabalığından bahsediyorsun? “
“ Ben bilmem, ben erkek olan orgeneralle kapışacağım. “
İşte bu sırada olayı çözecek zekice cümle Ducia’dan gelecekti.
“ Turgan yoksa düşman da olsa güzel bir kadın görünce vurmaya kıyamıyor musun? Hayır öyleyse bileyim ki ona göre alayım önlemimi. “
Bu cümle yeterli olmuştu zira Ducia bu kadının güzelliğini vurguladıysa, mutlaka altından bir şey çıkardı. Bu sebepten dolayı Orgeneral Havan ile bir an önce savaşmalıydı Turgan, hatta savaşmakla kalmayıp kesinlikle kazanmalıydı. Zaten Theodende kaybedeceği bir kadın olduğuna inanmıyordu. Emin adımlarla ilk ilerleyen de Turgan olmuştu ve rakibiyle arasında yirmi metre kalana kadar ona yaklaşmaya devam etmişti.
Tüm generaller, Mareşalin söylemesi üzerine birbirleriyle aralarına mesafe koymuşlardı ve bu mesafe, rahatça savaşmak için yeterli görünüyordu. Rakibinin karşısına geçen ilk kişi Turgan olduğundan, diğer başıbozuklardan daha önde duruyordu ve rakibini incelemeye koyulmuştu.
Orgeneral Havan, seçilmiş elitlere özel kıyafetinin üzerine bir orgeneral ceketi almakla yetinmişti. Havan, kahverengi saçları, küçük gözleri, yine küçük sayılabilecek burnu ve karakteristik duran çenesiyle ürkütücü bir düşman gibi görünmüyorken, tuhaf olan tek noktası, elinde tuttuğu kemandı. Kadın belindeki küçük hançerler dışında herhangi bir silaha sahip gibi görünmüyorken, sanki bir taverna şarkıcısıymış gibi omuzuna yasladığı kemanını öylece tutuyordu.
“ Hey arpını bırak da savaşalım hadi. “
“ Ben de bir arp yok ama taşıdığım kemandan bahsediyorsan, o benim silahım. “
“ Her ne haltsa işte… Bak bırakmazsan sonra arpım kırıldı diye ağlama bana zira bir kadınsın diye kendimi dizginlemeyeceğim. “
Turgan’ın cümlelerini kadın bıkkın bir yüz ifadesiyle dinlerken, memnuniyetsiz bir ses tonuyla söze girdi.
“ Merhamet etmene gerek yok, ama sen istemesen de ben merhametli davranacağım, ölümün o kadar acısız olacak ki, öldüğünün farkına bile varamayacaksın. Ölüm müziği- Huzur Uykusu “
Orgeneral havan yaftının adını söyledikten sonra kemanıyla bir melodi çalmıştı ancak bir sorun vardı ki, bu melodiyi Turgan dışında duyabilen kimse yoktu. Kadının çaldığı melodi fazlasıyla etkileyiciydi ve uyuşturucu benzeri bir etkiye sahip gibiydi.
Turgan’ın bedeni uyuşmaya başlamıştı, göz kapakları adeta melodinin gücüne yenik düşmüş ve kapanmaya çalışıyorlardı. Turgan’ın tüm bedeni iyice mayışmıştı ve ölüm uykusundan kaçış mümkün gözükmüyordu.
Çok geçmeden uyuya kalmıştı Turgan hem de savaş daha başlamadan… Durumun farkına varan başıbozuklar paniklemişlerdi ve Orgeneral Havan kemanını çalmaya devam ederken, müziğine ara verdiği bir saniye içinde avucunun içine bir hançer koymuştu bile. Bu durumdayken Turgan’a doğru ilerliyordu ve Turgan’a ondan önce ulaşabilecek kimse de etrafta görünmüyordu. Çok yakınında olmayan başıbozuklar sesleriyle Turgan’ı uyandırmaya çalışıyorlardı ancak faydasız görünüyordu. Mirliva Kasim, Rohir Paşa ve Jeo sırasıyla denediler.
“ Uyan evlat yoksa öleceksin. “
“ Lan savaşta uyumak da neymiş, babana yaptığın sürpriz oğlunun kaybı mı olacak uyansana “
“ Gerizekalı velet, patron sana savaşta uyuyakalmaman gerektiğini söylemeye bile gerek duymamış olmalı, uyarmadı diye yapman mı gerekiyordu lan salak? Uyansana…. Peki madem, bunu yaptığım için beni affet. Madde Yönetimi- Hacimsel Artış “
Jeo’nun elindeki zincir süratle uzamaya başlamıştı. Hedefinde Turgan vardı ve bu hızda zincir ona çarparsa, sadece uyandırmakla kalmayıp kalıcı bir yara almasına sebep olabilirdi ancak Jeo Turgan’ın ölümü yerine, yaralı bir şekilde savaşmasını tercih ettiğinden kararlıydı ve zincirinin hızını kesmemişti.
Zincir Turgan’ın tam koluna isabet etmek üzereydi, en azından zararı azaltmak isteyen Jeo özellikle kolunu hedeflemişti ki iki metalin birbirine çarpış sesinin duyulmasıyla beraber, Jeo’nun zinciri eski haline dönmüştü.
Herkes şaşkın bakışlarla ne olduğunu anlamaya çalışırken, ortamı neşelendiren Jeo’nun kahkahası olmuştu zira ne olduğunu ilk anlayan oydu.
“ Ha ha ha cidden saçma bir veletsin. Bir saha senin için endişelenirsem patronu görmek nasip olmasın ha ha ha “
“ Bize de anlatacak mısın Jeo ? Turgan hala uyuyor ve orgeneral de ilerlemeye devam ediyor. Nasıl bu kadar rahatsın? “
Soruyu soran yüzünde endişe olan Rohir paşa idi ve o an üzerine gelen rakibine odaklandığından, yaşanan şeyi tam olarak görememişti.
“ Kısacası Turgan uyurken de savaşabiliyor ha ha, benim o hızdaki zincirimi bu kadar kolay savuşturduysa bir kadından gelen hançer darbelerine yenilmeyecektir. “
Jeo’nun sesini duyan herkes şaşkınlık içindeydi. Bunun yaşanması imkansızdı ve Havan yaşananları gözleriyle görmesine rağmen, kendisinin bile aşık atamayacağı Jeo’nun bir oyunu olduğunu düşünüyordu. Muhtemelen Jeo özellikle Turgan’ın silahını hedeflemiş ve zinciri silaha temas ettiği anda da yaftını sona erdirmiş olmalıydı. Bunu yaparak imparatorluk tarafını psikolojik çöküntüye sokmaya çalışıyordu ancak başarılı olamayacaktı.
‘ Bir veledin uykusundayken dahi, karşısındaki orgeneralin çekilmesini sağlayıp, moralimizi alt üst etmek istiyorsun demek… Senden de bu beklenirdi İntikamın Kırbacı Jeo, dahi bir savaşçısın ama planın işe yaramayacak. ‘
Orgeneral Havan emin adımlarla Turgana ilerlemeye devam ediyordu. Turgan’ın tam üzerine geldiğinde kemanını çalmayı bir saniyeliğine bıraktı ve hançeriyle hamlesini yaptı.
Tinn ( Metal çarpışma sesi olarak şimdilik bunu kullanacağım)
Havan şaşkındı zira Turgan kapalı gözlerine ve uyuyan bedenine rağmen saldırıyı ustaca karşılamıştı, adeta görüyor gibi… Havan yılmadı ve hançerini savurmaya devam etti ancak her seferinde aynı sonuçla karşılaşıyordu. Hançerini savurmaya devam ettikçe, metal sesleri güçleniyordu.
Tin Tın Ton Tin
Her seferinde karşılamayı başarmıştı Turgan ve bu durum Orgeneral Havan’ın biraz güven problemi yaşamasına sebep olmuştu ve bu durumu sözlerine de yansıtacaktı Orgeneral Havan.
“ Sen de kimsin, kişiye özel yaft kitabımla uyuttuğum kişiye kimsenin sesi erişemez, nasıl oluyor da ölüm uykusundayken hareket edebiliyor hatta savaşabiliyorsun? “
Horrrrr püüüüüüüüüü, Horrrrrrrr püüüüüüüüüüü
Turgan’ın cevabı bir güzel horlamak olmuştu ve bu cevap çiçeği burnunda orgeneralin daha da öfkelenmesine sebep olacaktı zira Havan’ın tüm gücü yaftından geliyordu ve yaftı şimdiden Turgana karşı etkisiz kalmış gibi görünüyordu. Havan iyice öfkelenmişti ve biraz önceki asilliğinden eser kalmamış, adeta laf dalaşına girmiş bir mahalle kadını gibi çirkef bir yüz ifadesine bürünmüştü. Kemanını tekrar omuzuna aldı ve Turgan’ın tüm özünü bitirecek bir başka melodiyi çalmaya yani bir başka yaft kapısını açmaya karar verdi.
“ Ölüm Müziği- Tükeniş Melodisi “