Theoden
Ragnossa vs Attila
Turgan annesinin ağzını eliyle kapatmış, onun konuşmasına izin vermediği gibi kendisi de konuşmuyor ve diğer elinin titremesine mani olmaya dahi çalışmadan, annesinin saçlarına, yüzüne dokunuyor, incitmekten korkarcasına öylesine yumuşak dokunuyordu ki annesi Turgan’ın ellerini hissetmekte zorlanıyordu. Turgan kesik nefeslerinin arasında sürekli hıçkırıyor ve bundan başka bir şey yapmaya muktedir değil gibi görünüyordu. Duygusal ortamdan etkilenen Tugay üyelerinin de gözleri yaşarmışken, sessizliği, dolayısıyla ambiyansı bozan külhanbeyi bir tavırla söylenmiş erkek sesi olmuştu.
“ Burada güçlü manyaklar varmış, onlarla tanışmaya geldim. “
Adamın bu tavrı, Nabe ve Behmuranın artık emin olmalarını sağlamıştı. Bu herif kesinlikle tehlikeliydi ve iki genç adam onun omuzlarının üzerinde yatarlarken, bunu daha net anlayabilmişlerdi. Behmuranın daha önce kaybettiği Ragnossa, yanında demin orada olmayan orta yaşlı bir adamla beraber, kendilerine doğru dönmüş ve gözlerinde korkudan eser yokken onlara yaklaşmaya başlamıştı. Behmura olanlara anlam veremiyor ve Ragnossa ile ihtiyarın söz düellosu başlamadan önce içten içe durumu sorguluyordu.
‘ Bu adam da kim, Tugayın yaşlı üyeleri de mi varmış, lan yoksa o adam düşmandı da onu kısa sürede yenip Tugaya mı aldı bu Ragnossa ? ‘
“ Buranın manyağı benim ve biraz önce asla unutamayacağımız bir anın içine ettin ihtiyar. Baban, ustan hiç mi bir şey öğretmediler sana? “
“ Farz et ki ikisi de işe yaramaz heriflerdi ve öğretmediler. Bana anlayacağım dilde öğretir misin mekanın manyağı? “
Ragnossa yayını germiş ve rakibine fırlatmak için hazır hale getirmişti. Sanki kullanmakta çok ustaymış gibi iki ok birden oluşturmuştu ve bu okların ikisinin de yönü rakibine doğru bakıyordu. Bu kez konuşan Ragnossanın yanındaki adam olacaktı.
“ Böyle adil olmadı sanki… Ryo sizde mi destek olsanız?”
“ Ben o yanlışı bir kez yaptım Akina ve bir daha da yapmaya niyetim yok. Arı yuvasına çubuk soktuysanız, iğnelerinin tadına varmayı hak ediyorsunuz demektir. “
Ragnossanın yanındaki adamların sayısı git gide artıyor ve bu durum Behmura’nın iyiden iyiye ürkmesine sebep oluyordu. Omuzunda yattığı adam özünü salmaya başlamış ve bayılmamak için direnmek zorunda kalmıştı Behmura. Düşmanlar birbirlerine iyice yaklaştıktan sonra manzarayı inceleyip, bir fikir edinmeye karar vermişti.
Turgan ve bir kadın birbirlerine sarılmış ağlıyorlar, Ducia ve Elfy dolmuş gözleriyle yanı başlarında duruyorlar, Minnak da orada duruyor ancak ifadesiz bir suratla ve anlamsız gözlerle etrafını süzüyor, daha önce orada olmayan adamlardan bir kısmıyla Ragnossa ise üstlerine doğru geliyorlardı. Behmura çıkarım yapmaya çalışırken Ragnossa oklarını bırakmış ve keskin bakışlarıyla yeni bir savaşa hazır olduğunun ilanını haykırıyor gibi görünüyordu.
Sorun şuydu ki okların ikisi de alakasız yönlere doğru ilerlemişler ve atıldığındaki yönleri kusursuz görünse de yola çıkar çıkmaz tuhaf daireler çizerek uzaklaşmışlardı. Oklar gözden kaybolduğunda Ragnossa çoktan önlerine kadar gelmiş ve yakın dövüşe hazır olsa gerek silahını rakibine doğru uzatmıştı.
“ İşte böyle oluyor Yüce Attila, ne kadar iyi nişan alsam da oklar saçma sapan yerlere gidiyorlar. “
Attila üzerindeki adamları pek de kibar sayılmayacak şekilde üzerinden indirip, sağ eliyle sağ kulağının üzerindeki bölgeyi kaşıdıktan sonra diğer eliyle yayı eline almış ve incelemeye koyulmuştu. Nişan alıyor gibi yapmış olsa da yayın gerilebilecek bir ipi bulunmuyordu ve görülebildiği kadarıyla da bir ok falan oluşmamıştı.
Behmura durumun nedenini kendince düşünüyorken biraz önce kendisini omuzundan indirmiş olan Attila’nın önüne geçti ve Ragnossaya yönelik konuşmaya başladı. Ağzından tükürükler saçıyor ve ancak fark edebildiği saçmalıkları sorguluyordu.
“ Lan Ragnossa benimle dalga mı geçiyorsun, Siz demin bu herifle savaşın eşiğinde değil miydiniz? Ayrıca öyle hemen Yüce Attila demek de nedir lan, artık aynı gruptayız ve bahsettiğimiz kişi dünyanın en güçlü adamı olsa bile.... “
Behmura birden konuşmayı kesmişti. Bir kaç yüz metre öteden duyulabilecek kadar yüksek sesle yutkunurken, gözlerindeki boş bakış ve mimiklerindeki titreme görülebiliyordu.
Glukkk
“ İ-intikamın k-kı-kılıcı Attila mı acaba? “
Attila, pis bir sırıtış takınıp tüm dişlerini gösteriyorken, adeta boyu kısalmış olan Behmura’nın üzerine eğilip, tam suratına bakarak cevaplamıştı.
“ Hem de en orjinalinden ha ha “
‘ Lan ben demin ciddi ciddi Attila ya ihtiyar deyip, bir de canını bağışladığımı mı söyledim? Umarım ölümüm acısız olur. ‘
“ Sizi tanımadığım için özür dilerim Attila, lütfen canımı bağışlayın. Eğer bunu yaparsanız, kalan ömrüm boyunca merhametinizi anlatacağıma yemin ederim. “
“ Ragnossa, bu herif sizinle birlikte değil mi, neden böyle acınası herifleri aileye alıyorsunuz? Ayrıca merhametli olmak iyi bir şeymiş gibi konuşmasana lan “
“ Onlara bir dirhem güvenim yok ama patronu tanıyorsun ve gruba alınmalarının kararını da o verdiğinden elden bir şey gelmez. “
Behmura artık bu adamların tanış ve ittifak olduklarına emin olduğundan konuşabilirdi.
“ Evet, bizler kesinlikle intibah tugayının sadık savaşçılarıyız, öyle değil mi Nabe? “
“ İlk fırsatta kaçacak kadar sadık hem de. Onları aptal yerine koyma Behmura, sadece dürüst olup Attila’nın tecrübelerinden yararlanmaya çalışalım. “
Attila bu cümlenin üzerine gülümseyip söze girmeyi düşünse de Ragnossa kendisinden önce davranmıştı.
“ Eee silahtaki sıkıntıyı çözebildin mi Attila amca? Babamın hatrına bana bu kadarcık yardım etmelisin. “
Attila elindeki yayı bir süre daha incelese de hiç bir çıkarıma varamamıştı zira ok yerleştirebileceği bir yeri dahi olmayan bir yay ona göre beş para etmezdi. Yayı bir süre elinin etrafında hızlıca çevirdikten sonra bir kılıç gibi savurmuş ve sonrasında kararını vermişti.
“ Senin silahın kesinlikle bozuk. Ok yerleştirebileceğin bir ipi yok ve kılıç olarak kullanmak için de işçiliği çok kötü. Sana bir ara düzgün bir silah alalım. “
Ragnossa duyduğu cevaptan memnun olmasa gerek, yayı tekrar eline alıp bir kaç ok oluşturduktan sonra saygı çerçevesinden çıkmamaya çalışarak konuşacaktı.
“ Daha önce de özümden oluşturduğum silahlarla savaştığımdan ok oluşturması sorun değil ama sorun şu ki okları isabet ettiremiyorum. Yine de incelediğiniz için teşekkür ederim. “
“ Ganhardan senin için bakmasını iste, silah uzmanı odur ve böyle tuhaf silahlara karşı da tuhaf bir ilgisi var. “
“ Bizim yaftlarımıza da bakar mısınız Yüce Attila, bu yaftları elde etmek için onca kan dökmüşken, Ragnossa tarafından yenildik. “
Cümlenin sahibi Nabe idi ve bedeli kan dökmek olan yaftlar, Attila da merak uyandırmış olsa da başka öncelikleri mevcuttu.
“ Bunun için zamanımız olacak ama önce öğrencimi görmek istiyorum. Oyalamayın lan beni. “
Attila son cümlesinde bağırmış ve kardeşiyle yeğeninin olduğu yere doğru ilerlerken, manzarayı görüp, çok fazla şeye tanık olmuş gözlerinden birkaç damla yaş akıtmaya başlamış olsa da gülümsemeye çalışarak kurmuştu cümlesini.
“ Daha ne kadar ağlayacaksın lan süt çocuğu, seni böyle sulu gözlü bir velet olman için mi eğittim ben? “
Attilanın dili böyle söylüyor olsa da kendi gözleri de pek farklı sayılmazdı ve durumu eleştiren, ortamdaki en saf kişi olacaktı.
“ İyi de sen de ağlıyorsun dede “
“ Lan cidden yapmışsın, öğrencimden bekleneceği gibi bir aydakar bulmuşsun hem de dişi “
Attila cümlesini bir çocuk kadar heyecanla kurmuş, cümlesini kurarken de bir sıçramayla Minnağın yanına gelip onu incelemeye koyulmuştu.
“ Tüyleri çok güzel lan yumuşacık ve anladığım kadarıyla genç bir aydakar olmalı. “
Attila, Minnağın bedeninde farklı noktaları hamur gibi yoğurup, mutluluktan kendinden geçerken, Minnak durumdan memnuniyetsizliğini açık açık ifade edecekti.
“ Biraz daha taciz etmeye devam edersen seni yakmak zorunda kalacağım dede... “
Attila bu sözlerin üzerine şoka girmiş halde, panikle aydakarın üzerindeki ellerini çektikten sonra Turgan’ın gözlerinin içine bakarak konuşmuştu.
“ Nasıl anlattın lan beni hayırsız velet, neden tüm yeni üyeler benden nefret ediyorlar? “