Theoden
Tanrı Nedir?
Attilanın keyfinin kaçtığı her halinden anlaşılabilirken homurdanarak cevaplamıştı Konstantinin sorusunu.
“ Tabi ki onun için falan gelmedim ve o mevzuyu açmazsan cidden sevinirim Konstantin. Demek adın buymuş. O zaman bana adını söylememiştin... “
“ Arzumu yerine getirebilseydin adımı o zaman söylerdim. “
“ Usta bu adam sana evladım diyorken onunla daha saygılı konuşman gerekmez mi? Evladım dediğine göre senden daha yaşlı ve samimi bir büyüğün olmalı değil mi? “
“ Onunla bir kez karşılaştık ve o zaman bana adını bile söylememişti diyorum. Ayrıca benden yaşlı olduğunu söylese de aynı yaşlarda göründüğümüzden ona abi falan demeyeceğim. Her neyse konumuz bu değil. “
“ Senden yaşlı olduğumu biliyorsun ama birinin senden büyük olduğunu kabul etmek zor geriyor olmalı. Gerçi baban gibi kusursuz bir adamdan sonra benim gibi bir günahkara ben de olsam saygı göstermezdim, bizi cennetten izlediğine bahse girebilirim. O adam… “
Konstantin nemli gözlerini ovuşturduktan sonra derin bir ah çekmiş ve devam etmişti.
“Ahhh her neyse bıraktığın işi halletmeye gelmediysen, tanrının evinde misafir olmaya gelmişsin demektir ve bu durumda benim söz söyleme hakkım bulunmuyor. Aç mısınız? “
“ Hem de kurt gibi... “
Bu cevabı veren Turgan olmuş ve ustasından görgüsüzlüğüyle ilgili küçük bir fırça yedikten sonra içeriye, yemek sofrasına geçmişlerdi. Konstantin sofrayı bizzat hazırlamış, misafirler tahta kaplara koyulmuş çorbalarını içerken, mahcup bir ifadeyle söze girmişti.
“ Cimri olduğumu düşünmenizi istemem, hayat tarzımızdan dolayı sofralarımız pek zengin olmuyor. Yine de bir arzunuz olursa istemekten çekinmeyin. “
“ Bence süper olmuş tanrı adamı amca. Hatta ekmek de çok güzel ve çorbadan bile lezzetli hınh hınh. Ama tapınakta bir sürü genç kişi olmasına rağmen neden sen hizmet ediyorsun ki? “
“ Misafire hürmet edersem tanrının dünyasına döndüğümde de hürmet göreceğime inandığımdan böyle yapıyorum evlat. “
Konstantin cümlesini kurduktan hemen sonra gözleri büyümüş, bağdaş kurduğu yerden dizlerinin üzerine kalkarak Ragnossa ya uzanmıştı. Ragnossayı ve sırtındaki yayı kısa süre dikkatlice inceledikten sonra eski sakin haline dönmüş, tekrar bağdaş kurmuşken sormuştu.
“ Bu çocukta kim Attila? “
“ Ustam Barbossanın oğlu ama mevzumuz o değil bu. Bu çocuğun adı Turgan ve benim hem yeğenim hem de öğrencimdir. Tanrıyla ilgili problemleri var ve benim hiç anlamadığım konular olduğundan sana geldik. Ona yardım edebilir misin? “
“ Bu aciz halimle kimseye yardım edebileceğimi sanmıyorum ama eğer Tanrıyı arıyorsa bu yolculuğunda ona eşlik edebilirim. “
“ Öyle bir şey değil amca. Tanrı bana küstü ve onunla barışmam gerekiyor. Aydakarlar bile hiç bir şey bilmiyorlar. O kadar yaşadıktan sonra tanrıyla barışmayı bile öğrenememişler. “
“ Tanrı sana küstü mü? “
“ Aynen. “
Adamın mimikleri ilk kez belirginleşmeye başlamıştı. Kaşları çatılmış, sesi ilk kez sert bir tona bürünmüştü. Turganın yüzüne bir tokat sallamışken söze girmişti.
“ Sen kimsin de Tanrı seni kaale alıp küssün saygısız velet? “
Attila adamın tokadını havada yakalamış, ikisinin de bilekleri güç dengesini gösterircesine titrerken, Turgan bu adama kendisini tanıtmanın zamanı geldiğine karar vermişti. Attilanın cümlesinden sonra söze girecekti.
“ Kimsenin kötülüğünü istemeyeceğine eminim Konstantin ama yeğenime vurmana da seyirci kalamam. Bilmemiz gerekenleri söylesen yeterli olur. “
Adamın öfkesi dinmiş olsa da yüz ifadesindeki sertlik gözden kaçmıyorken girmişti söze Turgan.
“ Ben kim miyim? Sana söyleyeceğim. Daha 16 yaşındayken yaşadığı kasabanın ölümsüz lideri ünvanını alabilmiş, aynı yaşta kıtanın en prestijli akademilerinden birisini tek başına yok edebilmiş, bir sene sonrasında kıymetli kıyım ruhları tarafından seçilip Tanrının Gazabını taşımaya layık görülmüş, aynı yıl içinde bir generale karşı kazanabilmiş, onlarca general tarafından korunan gizli bir hapishaneye tek başına girmeye cesaret edebilmiş, onlarca düşmana tanrının Gazabını yaşatmış ve son olarak da uykusunda dahi bir orgenerale karşı kazanabilmiş olan, Attilanın yeğeni ve öğrencisi, onurlu başıbozuk serdarı Dragutun oğlu, dişi bir aydakarı ve genç bir azrağı da ailesine katabilmiş İntibah Tugayının lideriyim. “
Turgan konuşurken Attilanın omuzları da onunla birlikte kabarmış ve kendisini mükemmel şekilde ifade edebilmiş olan öğrencisiyle gururlanmıştı.
“ İyi dedin evlat. Ben bile bu kadar muhteşem anlatamazdım. “
Konstantin bu uyumlu ikilinin görüşlerini pek paylaşmıyor gibiydi. Sert bir ses tonuyla ancak donuk bir ifadeyle Turganın gözlerinin içine bakarken konuşmuştu. Kelimelerinin her birini vurgulamış ve söylediği her sözden emin bir ifadeye bürünmüştü.
“ Birikmiş at sidiğinin üzerine düşmüş halde yüzen bir saman çöpünün üzerine konmuş olan bir kara sinek; şöyle bir bakındı etrafta kimde yok. Göğsünü gerdi, arka ayaklarının üzerine kalktı ve kanatlarını gururla çırpıyorken haykırdı. Ben denizler hakimi kaptan-ı deryayım. “
Konstantin bir saniye bekleyip misafirlerin tepkisine baktıktan sonra, Turganı parmağıyla gösteriyorken devam etmişti.
“ İşte sen o kara sinekten bile daha aşağılık ve acizsin. “
Turgan ve Attila ikilisi, Konstantinin bu aşağılamasının amacını hem merak ediyorlar hem de sinirleri bozulmuş bir halde karşılık vermeyi düşünüyor olsalar da Ragnossa bu sözler her zaman duyduğu şeylermiş gibi tepkisiz halde, benzetmenin tam manasını anlamaya eğilmiş görünüyordu. Attila bu aşağılamaya katlanmayacaktı.
“ Biricik yeğenime neden hakaret ediyorsun Konstantin, bir tanrı adamı olarak insanların gururlarını kırmak normal bir şey mi? Hem de kendisini bu kadar muhteşem anlatabilmişken ki bir şeyleri ifade etmek konusunda çok iyi değildir kendisi. “
“ O sinekten daha aşağıda çünkü sinek en azından çevresinde kimse yokken olmadığı şeylerle böbürleniyordu. Senin öğrencinse kendisinden kat be kat güçlü olan ustasının yanında gücüyle övünebilecek kadar aptal birisi. Attilanın gücünün, Turganın bir kısmına tanıklık ettiği tanrının gücüne kıyasla görülemeyecek kadar küçük olduğunu düşünürsek, Tanrının karşısındaki aciziyetini anlaması gerekirdi. “
Attila hala durumu kabullenmiş değildi ve tepkisini açık açık gösterecekti.
“ Gücümü o kadar da küçümseme Konstantin, bir tanrıya karşı kaybetme ihtimalimi kabul edecek kadar olgun bir adamım ama dediğin gibi de ezilip geçilecek kadar da güçsüz değilim. Yine de söylemek istediğini anladığımdan sorun etmeyeceğim. “
Turgana dönüp, öğrencisinin başını iki elinin arasına almışken, gözlerinin içine bakarak anladığı şeyleri öğrencisine iletecekti Attila.
“ Bak evlat, bu adam demek istiyor ki Tanrı benim bile zor baş edebileceğim biriyken senin onla baş etmen imkansızmış. Yani bundan sonra tanrıyı benmişim gibi hayal et ve kendi gücünü onunkiyle yani benimkiyle kıyaslayarak değerlendir. Anlaşıldı mı? “
“ Anlaşıldı usta. Her kelimesini anladım ve bundan sonra kesinlikle böyle yapacağım. Gerçi bu durunda yaftlarımı tekrar kullanabilirsem ben de o seviyeye yaklaşırım hınh hınh “
Turgan cümlesini bitirir bitirmez, Konstantin sakinliğini korumaya çalışmasına rağmen sesinin yükseklik ayarına hakim olamayarak, mimik kaslarından bir kısmı titremeye başlamışken müdahale etmişti.
“ Neyi anlaşıldı acaba evlat, ben zaten sana doğruyu söylemişken neden Attila’nın mantık dışı teorilerini anlamayı tercih ediyorsun? “
“ Çünkü ustam güzel anlatıyor. Bundan sonra tanrıyı ustam gibi hayal edeceğimden daha çabuk ilerleyeceğim. Teşekkürler usta. “
“ Rica ederim, aferin evlat... “
Konstantinin bir başka mimik kası daha oynamaya başlamışken söze girmişti.
“ Tanrıya inanıyor musun Attila? “
“Tabi ki inanıyorum bu da sorumu… “
“ Peki Tanrı sana göre nedir/kimdir? “
“ Bu iyi soruydu işte. Sana tanrının kim olduğunu söyleyeceğim, sen de iyi dinle ki öğren evlat. “
Turgan elini çenesinin altına koymuş, merakla dinlemeye koyulmuşken devam etmişti Attila.
“ Tanrı, bir savaşçının tüm aşamaları geçip en güçlü olabildiğinde karşılaşacağı bir sonraki rakibidir. “
“ Vuhu bunu kesinlikle anladım. “
Konstantin umudunu tamamen kaybetmiş bir halde başını iki yana sallarken sormuştu.
“ İkiniz de bi halt anlamıyorsunuz değil mi? “
Konstantinin bu hayattan bezmiş halini gören Ragnossa daha fazla kayıtsız kalamayacaktı. Yerinden kalkmış ve öfkeli bir ses tonuyla arkadaşlarını kınamaya karar vermişti.
“ Cidden tanrı konusunda bu kadar cahil olmanız kabul edilemez. Onların bu kadar cahil olduklarını bilsem gelmeden önce bir şeyler anlatırdım. Onlar adına özür dilerim Tanrı Adamı Konstantin “
Konstantinin sabır taşı çatlamak üzereyken kendi durumunu anlayan birisi de o grupta olduğu için şanslı hissetmiş, sonunda bir nefes alabilmişken ve aynı soruyu ona da sormaya karar vermişti. Ragnossa memnuniyetle üç hamlede cevaplayacaktı.
“ Tanrının kim olduğunu bildiğime eminim. Yüce Attila güç sarhoşu olduğundan tamamıyla yanılıyordu. Bir insanın tek başına tanrıyla baş edebilmesi mümkün değildir. “
Attila homurdanmaya başlamış olsa da Konstantinin onu konuşturmaya niyeti var gibi görünmüyordu. Uzanıp Ragnossa’nın başını okşarken söze girmişti.
“ Devam et evladım, tanrıyı anlat bize. “
“ Efendim Tanrı o kadar güçlüdür ki onu hiçbir insanın yenebilme imkanı yoktur. Bu yüzden de biz insanlar zayıflığımızı kabullenip ittifaklarımızı kurarız. “
“ Sonunda aklını kullanabilen birisi konuşuyor, şükürler olsun tanrım. Lütfen devam et evladım… “
Konstantinin mutluluktan gözleri yaşarmış ve yüzünde öfkeden eser kalmamışken devam etmişti Ragnossa.
“ Aynen öyle, bizler zayıf olduğumuzdan tıpkı intibah Tugayı gibi dostlarımızla bir araya gelip ona hep beraber saldırarak Tanrıyı yok edebiliriz. Söz verdiğiniz için teşekkür ederim. “
Konstantin oradan koşarak uzaklaşma isteğine mani olamıyorken, Tamamlayan Attila olmuştu.
“ İyi de ben onu nasıl yok edeceğimizden bahsetmiyordum ki tanrıyı tek başıma yok edemeyeceğimi anlayamayacak kadar aptal değilim ama bire birde kazanabilirdim diyorum. “
Turgan hayranlıkla öğrendiği bilgileri aklına kazırken, duruma daha fazla sessiz kalamayan ve yüzündeki tüm mimikleri titreyen Konstantin, kaşlarını çattıktan sonra Attilayı dahi ürküten bu haliyle iki kelime söylemişti.
“ Çıkın dışarı. “
Y.N : Yazarken en çok eğlendiğim üç bölümden biriydi umarım size de geçirebilmişimdir, keyifli okumalar :D