Theoden

07 Nisan 2020
Çeviri: 257
Düzenleme: AntiYasuo
597 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Havariler-3

Ragnossa’nın tepkisi üzerine Kraus gülümsemeye hatta pişkin bir şekilde sırıtmaya başlamış, orada bulunanlardan ise özellikle Konstantin soğuk terler akıtmaya başlamıştı zira daha önce faziletli yayı taşıyan sevdiğinin bir havari oluşuna bizzat tanıklık etmişti. Ragnossayı çok iyi tanımıyor olsa da tanrı hakkındaki saçma fikirleri, arzularının sapkınlığı ve şu an bakışlarında meydana gelmiş olan karanlık çekim… Hepsi de bir havari için fazlaca uygun özellikler gibi görünüyorlardı. İntibah Tugayı üyeleri ürkek bir şekilde olayları izliyorlarken, Ragnossadan yana hiçbir şüphesi olmayan tek bir kişi vardı.

Kraus “ Öyleyse bu tarafa gel Ragnossa. Gel ki eski dostlarının üzerine ölüm saçarken yanımda dur. “

Turgan “ Cidden yumuşak bir kadın tenine ve birkaç fıçı içkiye aileni değişecek misin Ragnossa? Güldürme beni… “

Ragnossa’nın gözleri kesinlikle bir katilinki gibi görünüyorken, Ragnossa birkaç adım ilerlemiş, Turgan’ın omuzuna dokunduktan sonra Kraus’un tam hizasına ancak birkaç metre uzağına gelmiş, yayını üzerindeki oklarla beraber göğe doğrultmuş ve konuşmasına öyle devam etmişti.

“ Daha bitirmedim. Arzularımdan bahsediyorduk değil mi? Şahit ol faziletli yay, en büyük arzum, arkamda duran kıymetli adamın düşmanlarının eceli olmak. Bir hizmetkar olmasa da umurumda değil, ben onun ve ailemin yanında durmaya devam edeceğim… Dört dev ok… “

Ragnossanın en büyük arzusunu söylemesiyle beraber yayının üzerinde o an olan okların sayısı birden katlanmaya başlamış ve cümlesini bitirmesiyle beraber de bu binlerce ok birleşerek dört adet devasa ok haline gelmişlerdi. Ragnossa yayını dört kez art arda ancak farklı yönlere doğru bir saniyeden daha kısa sürede germiş, dört ayrı havariyi bu her biri diğerine eş boyutlardaki devasa oklarla hedef almıştı.

Okların yaydan çıkması ile hedeflerine varması arasında neredeyse hiç süre geçmemiş, İlk okun ucu Himmlerin tam gırtlağına isabet etmiş ve boyutundan dolayı göğsünden kafatasına kadar bir bölgeyi parçalayarak yere saplanmıştı.

İkinci ok havari Lawrance’ın tam karnına isabet etmiş, iç organlarını parçalarken savunmasına bile olanak tanımamıştı. Üçüncü ok ise Havari Ivan’ın tam kalbine saplanmış, bu üç havari de okların isabet ettiği anda hayatlarını kaybetmişlerdi.

Dördüncü ve son ok ise Kraus’u hedeflemiş, oldukça isabetli bir şekilde hedefine ulaşmış olsa da Kraus deneyimli bir kılıç ustasının çabukluğu ve maharetini göstererek, ok kendisine temas etmeden onu yüzlerce dilim haline getirmeyi başarabilmişti.

Kraus “ Seni dönek o.ospu çocuğu. Madem gebermek istiyorsun bunu acılı bir şekilde tatmanı sağlayacağım. Voyvoda, Pharoah şu döneği ve hizmetkarın çocuğunu gebertin… “

Ragnossa “ Arzularımın tamamını önüme sereceğini söylememiş miydin Kraus? Senin ve tüm diğer havarilerin gebermesini en lezzetli içki ve en maharetli kadından bile daha fazla istiyorum ve bunun için savaşıyorum. Bu durumda dönek olduğumu da hiç sanmıyorum… “

Kraus’un emri vermesinin üzerine, elinde metalden bir kazık olan Voyvoda ve tuhaf bir defter taşıyan Pharoah ilk kez harekete geçmişlerdi. Arkadaşlarından üçü demin ölmüş olmalarına rağmen yüzlerinde hüzünden eser görünmüyordu ancak bakışlarındaki öfkenin varlığını hissetmek pek de zor değildi.

Voyvoda ve Pharoah organize şekilde ilerliyorlarken, Ragnossa pozisyonunu almış, biraz önce yaptığı şeyden sonra bu ikisini halletmenin çocuk oyuncağı olacağına karar vermişti bile. İkili üstlerine doğru ilerliyorlarken Ragnossa yeniden arzularına odaklanmıştı.

“ Arzularıma şahit ol faziletli yay… “

 

Ragnossa’nın zihninde onca arzu olmasına rağmen tek birini bile dillendirememiş, havariler kendisine temas dahi etmeden dizlerinden birisini büküp, yere düşmemeye çalışmaktan öteye gidememişti ki işte o zaman Voyvoda metal kazığının dönen sivri ucunu Ragnossaya saplamak üzere saldırısını gerçekleştirmişti. Ragnossa’nın tamamıyla kendinden geçmeden önce söylediği son şey ise gülümseyerek Turgan’ın yüzüne bakıp dökülen şu cümle olmuştu.

“ Benden bu kadar patron… “

Voyvoda “ Öyle bir saldırıdan sonra savaşmaya devam edebileceğini mi sanıyorsun ahmak. Delip geç, kan kusturan… “

Durumu fark eden Turgan harekete geçmek istemiş ancak kollarını boynunda hissettiği kişi bizzat Kraus idi ve hareket etmesi de de onun tarafından engellenmişti.

Kraus “ Sadece gebermesini izle. İzle ki yüzündeki acıdan keyif alabileyim hizmetkar… “

Turgan öfkeden dolmuş gözleriyle hareket etmeye çalışıyor, ancak Kraus’un kollarından kurtulmayı başaramıyordu. O sırada iki şeyi birden fark etmişti. İlki Pharoah Nyu’nun olduğu yere doğru etrafında tuhaf solucanımsı şeylerden oluşmuş dev bir rüzgarla ilerliyor, ikincisi ise Ragnossa’nın öylece ölümünü izlemek istemeyen Konstantin’in ona doğru sıçrıyor oluşuydu. Bir anlığına zamanla kumarı kullanan Turgan’ın gördüğü senaryolar kesinlikle iç açıcı değildi.

 

[ Zamanla Kumar İlk Gelecek ;

Pharoah, hizmetkarın oğlunu öldürmek amacıyla yanlarına hızla atılmış, ancak ikinci kez gördükleri bu adama karşı halen kin gütmekte olan Behmura ve Nabe ikilisini karşısında bulmuştu. O sırada Konstantin olduğu yerden ayrılıp Voyvoda’nın metal kazığının önüne geçmiş, Ragnossa’nın bu sayede hayatını kurtarabilmişti.

Behmura “ Geçmişin hesabını vermeden tek bir adım daha atamazsın büyücü. “

Phaorah “ Ha ha siz o zamanki salaklarsınız. Güç uğruna ailesini katledecek kadar kafası basmayan iki geri zekalı… Öğrettiğim boyalı yaftlar hoşunuza gitti mi bari ha ha ha “

Bunun üzerine Behmura adeta aklını yitirmiş, karanlığa bürümüş olduğu sağ koluyla okkalı bir yumruğu Pharoah’ın suratına geçirmeyi denemişse de havarinin defterinden çıkan tuhaf şekillerde, dalgalı ve maviye çalan solucanımsı şeylerden bir kaçına yumruk atmaktan öteye gidememişti. Yumruğu onlarla temas ettiğinde acıyla bağırmış, bu şeyler asitmişçesine Behmura’nın yumruğunu parçalamışlarken, sabırsız davranan Nabe bir anlık boşluktan yararlanıp doğrudan Pharoah’ın üzerine atılabilmiş ve çıplak elleriyle ona dokunduğu anda tüm vücudu önce kömüre, ardından da kömür tozuna dönüşüp rüzgarda kaybolmuştu.

Behmura “ Ona ne yaptın orospu çocuğu, kardeşime ne yaptın? Onu bana geri veer… “

Behmura bir yandan bağırırken diğer yandan etrafında uçuşan solucanımsı şeylere aldırmadan Pharoah’ın üzerine koşmaya başlamış, her adımında biraz daha eriyen bedeni kısa süre sonra adım atamayacak hale gelip, perişan bir şekilde olduğu yere yığılmıştı.

Pharoah “ Ha ha ha ben havarilerin büyü gücüyüm. Hiçbir insan bana çıplak bedeniyle dokunamaz hatta yaklaşamaz bile. Ailesini katleden gerizekalılar için uzun bile yaşadınız. “

 

Zamanla Kumar İkinci Gelecek ;

Konstantin, Behmura ve Nabe’nin önüne geçmiş, Pharoah’ın sıradan iki insanı katletmesine engel olmak adına tam önünde dimdik ayakta duruvermişti. Bir hizmetkar olmasa dahi bu adamın lanetinden haberi olan Pharoah, bu efsanevi savaşçı ancak an itibarı ile sıradan bir tanrı adamı olan Konstantinin şu anki halinden dahi ürkmüş, onu öldürmesinin mümkün olmadığını bildiğinden, yakın temastaysa zaten zayıf bir havari olduğundan, bir süre Voyvoda’yı izlemeye karar vermişti.

Turgan halen Kraus’un boyunduruğundan çıkmak için cebelleşiyorken, o kadar inat etmiş ki suratında tuhaf çizikler oluşmuş, Kraus’un kendisini uğraştırmasına kızıp öfkeyle attığı bir yumruk yüzünden de burnundan ciddi miktarda kan damlamaya başlamıştı. Voyvoda, ucu dönen kızağını önünde çaresizce yatan Ragnossa’nın ilk olarak göğsüne batırmış, atılan çığlıklara aldırmadan, kazığının ucu toprağa saplanana kadar da yaptığı şeye devam etmişti. Ragnossa’nın ağzından kan akıyor, yayının parlaklığı kayboluyor, iç organları ve etleri ise içinde dönen metalin etkisiyle etrafa saçılıyordu.

Voyvoda “ Geber seni dönek. Kazığımı vücudundan tek bir parça kalmayana kadar tüm bedenine saplayacağım… “

Öyle de yapacak, Ragnossa’nın kafatasından ayaklarına kadar tüm bedeni delik deşik olana kadar durmayacaktı Voyvoda…

 

Üçüncü gelecek ise muhtemelen en kötüsü idi. Konstantin, Nabe ve Behmura birbiriyle kontak kurmadan Ragnossa’yı kurtarmak adına oldukları yerden ayrıldıklarından dolayı, Pharoah Nyu’yu kucağındaki bebeği ve azrak krala odaklanmış olan Ducia’yı hunharca katlediyordu. ]

 

Turgan muhtemel geleceklere bakmayı bitirdiğinde gözleri öfkeden kanlanmıştı. Hakim olamadığı sinirinden dolayı göz yaşları akmaya başlamış, bu geleceklerden hangisini seçmesi gerektiğine karar vermek durumunda kalmıştı. Kimseyi kaybetmek istemiyordu ancak geleceğin değiştiğine de daha önce şahit olmamıştı. Sadece ikinci gelecekte tek bir kişi ölüyordu ancak o da Ragnossa idi… Bu yüzden belki de onu seçmeliydi. Bir an önce kararını vermek zorundaydı ancak dili söylemek konusunda fazlaca isteksiz görünüyordu.

Konstantin, Ragnossayı kurtarmak adına yerinden güçlü bir sıçrayış gerçekleştirmeye hazırlanıyorken, Turgan gözyaşları içinde seçimini yapmıştı.

 

 

“ Olduğun yerde kalıp sana emanet ettiklerimi korumaya devam et Konstantin usta. Gerisini bir şekilde halledeceğim… “

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar