Theoden

07 Nisan 2020
Çeviri: 260
Düzenleme: AntiYasuo
611 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Savaş Ertesi

Turgan’ın saldırısının başlaması ve sona ermesi bir kaç saniye sürmüş ancak bu süre içerisinde çıkan gürültü dostlarının dahi ürkmesine sebep olmuştu. Gök gürültüsünden heybetli olan bu yıkım sesinden dolayı Ducia’nın odağı tamamı ile bozulmuş, Nyu korku ile bebeğini bir kez daha bağrına basmış, Elfy, Ragnossanın üzerine kapanmış, azrak kral ordusu üyeleri ise kulaklarını ve gözlerini kapatmak zorunda hissetmişlerdi. Gürültü ve hava dahil var olan her şeyin titremesi sona erdiğinde gözlerini ancak açabilmişler ve sonucu da ancak o zaman görebilmişlerdi.

Tanrının gazabı adeta yeni dövülmüş gibi hiç olmadığı kadar parlak ve keskin görünüyor, Turganın avuç içi halen karşıya bakıyor, Kraus ve Konstantine dair ise tek bir iz dahi ortada görünmüyordu. Ducia daha fazla dayanamamış, sevdiği adamın iyi olduğunu görüp üzerine koşmak istemişti ki kendisinden önce davranan başkaları olduğunu fark etti. Behmura, Nabe ve Nyu onunla aynı şeyi düşünmüşlerdi ve ondan önce davranmış görünüyorlardı.

Nabe “ Biraz önce tam olarak ne oldu? “

Behmura “ O büyücü herifi öldürdüğün için teşekkür ederim patron. O adam nefes aldığı müddetçe kendimi asla affetmeyecektim. “

Behmuranın gözleri dolmuştu. Her haliyle minnettarlığını gösteriyor ve bir yandan da kendi zayıflığına lanet ediyordu ki sırtına gelen bir ayak tabanıyla olduğu yerden bir metre kadar uzaklaştırılmıştı. Tüm havariler ölmüşken kim ona saldırmış olabilirdi ki?

Nyu “ Aylardır ondan mahrum kalan ben değilmişim gibi davranmayınsana üvey evlatlar!! Şimdi çekilin de hasret giderelim. “

Nabe “ Nyu haklı, izin verelim de çocuğunun babasıyla hasret gidersin. Daha sonra bu saldırın hakkında konuşacağız ama patron zira bu kesinlikle sıradan bir şey değildi. “

Turgan’ın yüzündeki sertlik birden kaybolmuş, yumuşak bakışları ve içten gülümseyişini tekrardan takındıktan sonra doğrudan Nyuya yönelmişti. Nyu kucağındaki bebeği Turgana uzatmış, Turgan avucu karşıya bakan kolunu hiç oynatmadan, diğer elindeki silahını omuzuna asmış ve bebeği o kolunun üzerine yatırmıştı. Gülümseyişi gittikçe kocamanlaşmış ve kulaklarına ulaşmak üzereyken konuşabilmişti.

“ Şimdi bu bizim mi? “

“ Evet Turgan, ikimizin çocuğu. “

“ İyi de bunun saçları komik domates gibi hınh hınh “

“ Neredeyse seninkiyle aynı renk olmasına rağmen komik mi cidden? “

Turgan birden ellerini saçına götürmüş, biraz karıştırdıktan sonra bir saç telini koparıp bebeğin saçının üzerine koymuştu.

“ Aynı falan değil. Benim ki kızıl bununki domates rengi gibi hem de daha açık renkli. Bence saçını güzel yapamamışız hınh hınh “

Bebeğin saçı, Turganınkinden bir-iki ton kadar daha açık renkliydi o kadar.. Gözleri mavinin ağırlıkta olduğu çakır bir görünüme sahiptiler ve kocamandılar.

“ Gözleri de kocamanmış öcü gibi. Nyu biz hiç güzel yapamamışız ki ama bunu... “

“ Hiç de bile gözleri en değerli taşlardan bile daha güzel. Turgan sen kendi oğlunu kıskanıyor musun? “

“ Nee!! Ben mi? Neyini kıskanacağım ben bu çirkin şeyin… “

Ducia nedense kendisini Turgan’ın yanına gitmeye hazır hissetmemiş, uzaktan seyretmekle yetinmeye karar vermişti ki onu çağıran da yine Turgan olmuştu.

“ Ducia buraya gelsene oğlumun pipisine bakalım hınh hınh “

Ducia unutulmamış olmanın verdiği mutluluğu hafif bir tebessüm olarak yüzüne yansıttıktan sonra diğerlerinin yanına geçmiş, ilk olarak yaptığı şeyse bebeğin pipisini çekiştiren Turganı fırçalamak olmuştu.

“ Bıraksana çocuğun pipisini. Hem senin isim koymak gibi daha önemli bir işin yok mu? “

“ Bence kendisi seçer ismini. Ducia seninle bundan daha güzel bir bebek yapalım, ben bunu beğenmedim “

Ducia bunun üzerine kızarmış, konuşmak istemiş ancak utangaç bir ifadeye bürünüp, hızlı hızlı nefes alıp vermekten öteye gidememişti. Ortam ciddiyetten git gide uzaklaşıyorken, mevzunun daha da saçmalamasını önleyen kişi ise Havan olacaktı.

“ Şu anahtarlar ve mühür hakkında ne yapacağız Turgan? Tüm diğer taşıyıcıları bir gün içerisinde bulup öldürmek… Bu imkansız olmalı değil m? Bu durumda babana taşıyıcılardan birinin öldüğünün haberini vermeliyiz bence. “

Turgan “ Mühür umurumda değil. Biraz kendi bölgemde kalıp oğlumun pipisiyle oyalanacağım hınh hınh “

Nyu “ İyi de serdarıma haber vermek zorundayız. Theodeni özgürleştirmeye bu kadar yaklaşmışken anahtar sahiplerinden birinin öldüğünü bilmeye hakkı var. “

Turgan “ Umurumda değil dedim. Benim işim havarileri ortadan kaldırmaktı ve yaptım. Mührü kaldırmak amaçlarımdan birisi değil, hem babam hakanlarla olan savaşa beni dahil bile etmemişti. “

Turgan kararını çoktan vermiş, Ragnossayı ve Rohan’ı kontrol etmek adına kararlı adımlarla arkasını dönüp ilerlemişti. Tugay üyeleri Turgan’ın kararını sorgulamak gibi bir niyette görünmüyorlarken, Ragnossa’nın yanı başında durmuş Elfy’nin yanaklarını mıncırıp, Ragnossa’nın kısa süre içinde uyanacağına dair Elfy’i telkin eden Turgan, Ducia’nın sesiyle irkilmişti.

“ Bencil kararlarını kendine sakla Turgan. Bizim savaşıp savaşmayacağımızın kararını sen verirsin tamam ama ustamın bu haberi bilmesini sağlayacağım. O kadar hayalini kurmuşken bilmeye hakkı var. “

“ Mantıklı düşün Ducia. Dünyanın dört ayrı tarafındaki hakanları tek bir gün içinde öldürmek… Bunu babam bile tek başına yapamaz. Sezar denilen herif çok güçlüydü ve hakanlar onun ötesindeler. Babam durumdan haberdar olursa boşu boşuna çabalayacaktır. Zamanını boşa harcamasına izin vermeyeceğim. “

“ Bunu kararlarına saygı duyulmadığı için içerleyen adam mı söylüyor ?  “

“ Nasıl yani? “

“ Senin adına verilen kararlardan rahatsızlığını dile getirip duruyorken, babanın adına karar vermen ne kadar da ironik değil mi? “

Turgan bunun üzerine duraksamıştı zira Ducia sözlerinde son derece haklıydı. Ragnossa’nın yanından ayrılıp Rohana ilerlerken konuşacaktı Turgan.

“ İyi de babamın nerede olduğunu dahi bilmiyoruz ve ustamla aynı yerdeler mi ondan bile haberimiz yok. Cidden yüceler yücesini ve hakanları bir gün içinde öldürmeyi planlayacak olursa ustamdan yardım almak zorunda ve bizim onlara haber vermemiz dahi belki de yarım günümüzü alacaktır. Bundan sonra hakanları bulup öldürmemiz için kalan süreyse… “

“ Bu söylediklerinin hepsini biliyorum Turgan ve ustama hemen söyleyelim hakanları bir an önce öldürüp mührü kıralım falan da demiyorum. Söylediğim şey şu, ustamın durumdan haberdar olmasını sağlayacağım. Buna bir itirazın var mı? “

“ İyi de Minnak yoruldu ve bir kez daha saatlerce uçmasını… “

Elfy “ Şey aslında ben buradayken de onlara haber verebilirim. “

Turgan “ Bak bücürüğün bile kafası yandı hınh hınh “

Elfy “ Öyle değil. Köklu’nun özü bedenimde dolaştığından onunla iletişim kurabilirim. Bunun için sadece Minnağın yardımına ihtiyacım var. “

Turgan “ Yap o zaman, tabi Minnak da yardım etmek isterse. Mesajını gönderirken havarilerin tamamının yok edildiğini de ekle olur mu? “

Elfy heyecanlı bir ifadeyle başıyla onayladıktan sonra Minnak ile beraber bir mesaj göndermek adına onun yanına koşmuştu.

Turgan “ Oldu mu mutlu musun şimdi Ducia, artık oğlumun pipisiyle oynayabilir miyiz? “

Turgan durumdan pek de memnun gibi görünmüyor ve Rohan’ın yanına ilerlemek istiyorken, kiyaneti kullandıktan sonra pozisyonu hiç değişmemiş olan elini yakalayan Ducia bir kez daha konuşacaktı.

“ Azrak krala çok fazla öz tükettim, bundan dolayı mı bilmiyorum ama iyileştirme gücüm koluna etki etmiyor. Sen iyi olacak mısın Turgan? “

Bundan cesaret alan Nabe de Turgan’ın yanına ilişmiş, koluna hayranlıkla bakarken girmişti söze.

“ Cidden o nasıl bir saldırıydı öyle? Havadaki göremediğimiz hava zerreciklerinin dahi yok olduğuna yemin edebilirim. İki koca adam ve tuhaf bir yaratıktan tek bir molekül dahi geriye kalmadı. Eğer o saldırıyı daha geniş bir alanda kullansaydın…”

Turgan “ Daha geniş bir alanda kullanmamak adına kolumu bir süreliğine feda ettim. Konstantin ustamı hayaline kavuşturmak ve Kraus köpeğini bir daha var olamayacak üzere yok etmek adına gerekliydi ama dediğin gibi tüm bu adayı hatta çok daha fazlasını geride toz dahi bırakmadan yok edebilecek bir saldırıdır kiyanet ve evreni baştan yaratabilecek bir saldırıdır. Hizmetkar olmadığınızdan daha fazlasını söylemem uygun olmazdı sanırım. “

Nabe şaşkın bakışlarla yutkunmaktan kendisini alamamışken, Ducia, Turgan’ın elinin tuhaf duruşuna aldırmadan iyice kavramış, iyice kısılmış olan sesine rağmen güçlü görünmeye çalışarak konuşabilmişti.

“ Peki kolun ne kadar bu halde kalacak? “

“ Bilmiyorum ama bu adada olduğumuz sürece kollarımın ikisini kullanamasam dahi yenilmezim. Hakanları buraya getirmenin bir yolu olsaydı babamın rüyasını gerçekleştirmesine yardımcı olabilirdim.  “

“ Peki buradan ayrılırsak güçlerin yine mi kaybolacak? “

“ Hayır. Bağışlandım ama tanrının vaadi belirlediğim bölgede yenilmez olacağıma dairdi ve bölgemden çıkarsam yenilmezlik sıfatına sahip olmayacağım ama güçlerimi kullanabileceğim. Azrak kral yaşayacak mı? “

“ Evet ama kanatlarını nasıl iyileştireceğime dair hiçbir fikrim yok ve artık sıradan bir insandan farksız görünüyor. Umarım yanılıyorumdur…“

Bir süre konuşmaları uzaktan izleyen Nyu tekrardan yanlarına gelmiş ve ortamın ağırlığından rahatsızlığını açıkça ortaya koymuştu.

“ 7 Havarinin tamamını öldürmeyi başardınız, bir azrak olarak bir erkek çocuğu doğurabildim, bizim tarafımızdan kimse ölmemiş ve zaferimiz kusursuz görünüyorken neden matem havasında bir şeyleri sorgulayıp duruyoruz ki? Ben bir başıbozuk olarak, zaferlerin ardından kutlamalar yapmaya alışığım. Hadi içki içelim… “

Ragnossa “ Nee içki mi? Ben doğrudan fıçıdan içeceğim. “

Elfy “ R-Ragnossa cidden uyandın mı? Sihirli kelime içkiymiş sanırım hihi “

Ragnossa etrafını hızlıca süzmüş, Kraus dışındaki havarilerin cesedini gördüğünde tekrardan başını rahatlamış bir ifadeyle yere koymuştu.

“ Krausu yok ederken sadece kolunu mu incittin? İşte benim patronum. Şimdi içmeyi hak ettik işte… “

Turgan “ Olmaz. Sana içki yasak Ragnossa. Hem içmediğin sürece daha çok arzularsın ve faziletli yayla daha güçlü oklar oluşturabilirsin hınh hınh “

Ragnossa “ Bu hiç adil değil ama patron sensin, biraz daha uyuyacağım madem… “

Nyu “ O zaman ben kendim içerim. Sarhoş olunca benimle ilgilenirsin değil mi Turgan? “

Turgan “ Olur hınh hınh “

Nyu, Turgan’ın beline sarılmış kıkırdayarak yürümeye başlamışken, kendi ses desibel rekorunu kıran Ducia’nın sesiyle olduğu yerde durmak zorunda hissedecekti.

“ Ne içkisinden bahsediyorsun Nyu abla, Sen daha yeni doğurmadın mı? “

“ Ne alakası var ki? “

“ Sen çocuk emzireceksin, içki falan yok sana. Turgan bak eğer Nyu abla içki içerse oğlun annesini  emdiğinde sarhoş olur ona göre…“

“ Neeee!!! Ciddi misin sen? İçki insanları aptallaştırır ve aptal bebeğin babası diye çağrılmaya hiç niyetim yok. İçki falan içmek yok Nyu “

Ducia “ İyi dedin Turgan. Oğlun da senin gibi akıllı olmalı… “

Nyu’nun ağzı bir karış açılmış, gözleri durumun ironikliğinden dolayı yaşarmışken içinden bir soru geçecekti.

‘ Buna cidden inanabiliyor musun Turgan? Havarileri arka arkaya dilimledikten sonra bu saflığa devam edebilmek cidden mümkün mü? ‘

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar