Theoden
Elfy'den Mesaj
Başıbozuk Kontrolündeki Zaikan Kıtasında Bir Şehir Tavernasında,
Başıbozuk üniforması giyen ve en yüksek rütbelisi çavuş olan bir grup, tavernadaki tüm huzuru bozmuşlardı. Başkalarının içkilerini ellerinden alıyorlar, kıta fethinden önce başıbozuk safında olmayanları döneklikle suçluyorlardı. Tavernayı dedesinden beri işleten ailenin son üyesi olan taverna sahibi genç kadın durumdan rahatsız olsa da uyarıları dikkate alınmış gözükmüyordu. Başıbozukların birleştirilmiş masasında oturan yedi kişiden dahi durumdan memnuniyetsiz olan birisi vardı.
“ Biraz abartmıyor muyuz çavuş? “
“ Birkaç aylık başıbozuk bana nasıl davranacağımı mı öğretecek? Rütbeni bil çocuk. “
“ Efendim iyi de… “
“ Kes sesini. Bugünkü kadar güçlü olmasaydık başıbozuk olacağın dahi muammaydı. “
“ Öyle değil. Ben kesinlikle başıbozuk olacaktım ancak kamplarınıza ulaşmak eskiden bu kadar kolay değildi. Çocukluğumdan beri bunun hayalini kurmuştum ancak şu an içinde bulunduğum ordunun hayalimdeki ordu olduğundan ne yazık ki şüphelerim var. “
Çavuş içkinin de etkisiyle çakır hale gelmiş, astının sözlerindeki iğnelemeyi dahi anlayamamış olsa gerek ki tepki gösterme ihtiyacı hissetmemişti. Önündeki kadehten birkaç yudum daha almış, içkisi dudaklarının kenarından üniformasının üzerine dökülüyorken birden bardağını sertçe masaya vurup söze girmişti.
“ Tavernacı kaltak, bizim masamıza eğlenebileceğimiz kadınlar gönder. “
Tavernacı kadın neye uğradığını şaşırmıştı zira nesillerdir işlettikleri bu tavernada ayla böyle bir sistem olmamıştı. Şaşkınlığı sesine de yansıyacaktı.
“ Benim tavernam öyle bir yer değil çavuş. Belki de bir pavyona gitmen gerekliydi. “
Çavuş o zaman ayağa kalkmış, kadının yanına iyice yaklaşıp sırnaşırken girmişti söze.
“ O zaman sen eğlendir beni. Yeterince güzelsin ve… “
“ Çavuş yeter…. “
Üstünün bu davranışına daha fazla sessiz kalamayan biraz önceki başıbozuk, çavuşun sırtından çekiştiriyor ancak iri yarı adama gücü yetmiyor gibi görünüyordu. Çavuş öfkeyle arkasındaki adamla yüzleşmek için geriye dönmüş, gözlerinin içine bakarken konuşmaya başlamıştı.
“ Nerede duracağımı bana öğretmeye kalkışma çaylak. Tüm Theodende azılı suçlular olarak biliniyorken başıbozuk olmaktan gocunmadıysam, kıtaya hükmediyorken de onca yıl yaşadığım kaçak hayatının acısını çıkaracağım. Bundan sonrası hayatın daha güzel olduğu noktadır. “
“ Yaptığınız yanlış çavuş. O kadın sadece bir taverna sahibi ve sizi eğlendirmesini istemek zorbalıktan başka bir şey değil. “
“ Kes sesini çaylak. Savaşlarda tükettiğim ömrümün kalan günlerini keyif içinde geçireceğim. “
Çavuş sözünü bitirirken okkalı bir tokadı astının yüzüne geçirmiş, genç başı bozuk tokadın etkisiyle sarsılmış olsa da bir masadan destek alarak ayakta kalmayı başarabilmişti. Bu durum çavuşun hoşuna gitmemiş olsa gerek ki kolunu bir kez daha germiş, deminkinden daha şiddetli bir tokat atmaya hazırlanıyordu.
“ Üstünün kararlarını sorguluyorsan başıbozukluğu anlamamışsın demektir çaylak. Bu ikinci tokatla beraber hem ayakta kalamayacaksın hem de başıbozukların arasında. “
Çavuşun ikinci tokadı astına dokunmak üzereyken, bir anda kolu havada asılı kalmıştı. Bileğinde bir el görünüyordu ve kendisini tutan el öylesine güçlüydü ki adeta çavuş koluna uyguladığı itiş gücünü hissedemiyordu bile. Yüzünde Theoden imparatorluk sancağını delip geçen bir kılıç olan dövmeyi taşıyan bu koyu yeşil pelerinli adam, başlığınıı halen çıkarmamışken konuşacaktı.
“ Başıbozuklara katılma hikayen nedir çavuş? “
“ Sen de kimsin? “
“ Yaşayıp ölmene karar verecek olan adamım. Başıbozuklara katılma hikayen nedir ? “
“ Sana bir şey anlatacak değilim. Eğer şimdi defolup gitmezsen de seni tutuklamak zorunda kalabilirim. Eğlencemi bölme yabancı… “
“ Madem öyle, ben söyleyeyim. Yaşadığın kasaba Herdai krallığı askerleri tarafından baskına uğradığında, askerler annene gözlerinin önünde tecav… “
“ Kes sesini. “
Çavuşun sesi birden yükselmiş, gözleri o günü hatırlar gibi kanlanmış, boşta kalan eliyle taverna barındaki birkaç bardağı yere atıp kırmıştı. Yabancı adam pelerininin başlığını indirirken devam edecekti.
“ Ben nerede yanlış yaptım Çavuş Rod, tüm amacım diğer imparatorluklar gibi gücü elde ettiğimde dahi adaletten uzaklaşmamak, insanların eşit olacağı bir dünya yaratmaktı. Sen bu hayalin neyini yanlış anladın? “
Çavuş daha önce bir kez resmini gördüğü bu adamın başıbozuk serdarı olduğundan şüphelenmeye başlamış ancak halen emin olamamıştı. Yaşadığı korku ve pişmanlığın etkisiyle zihni açılmaya başlamış, kolunu kurtarmaya çalışırken sesi titreyerek konuşabilmişti.
“ S-serdarım siz misiniz? “
“ Senin gibi bir başıbozuğun serdarı falan değilim. Hangi mirlivaya bağlısın? “
“ Ferik Antuana( Turgan ile vs atan Nyu’nun aşığı olan Ferik) bağlıyız efendim. “
Dragut deminki genç başıbozuğa dönmüş, duyacağı sözlere kıymet verdiğini her haliyle belli ederken sormuştu.
“ Antuan’ın bu durumdan, astlarının yaptıkları zorbalıklardan haberi var mı? “
“ Üzgünüm ama var efendim. “
İşte Dragut bu cevabı beklemiyordu. Antuan ferik rütbesini vereceği kadar sevip güvendiği, aklı kısa ancak kalbi son derece temiz bir adam olarak Dragut’un en kıymet verdiği astlarından birisiydi.
“ Antuan şimdi nerede? “
“ Bilmiyoruz efendim. Artık kıtanın hakimi olduğumuzu ve bundan sonra istediğimiz gibi tadını çıkarmamızı öğütledikten sonra ortalıkta görünmedi. Bazılarımız bu durumu kabullenmek istemesek de serdarımızın ferik yapacak kadar güvendiği bir komutanımızın sözlerini sizin sözleriniz olarak görenler, Feriğin sözlerini uygulayıp, bencilce davranmaya başladılar. “
“ Yani tüm suç çavuşun değil. Teşekkür ederim genç başıbozuk. Sancar paşa, çavuşu sorgulayalım. Antuan’ın sözlerine uyup huzuru bozan rütbeli kim varsa da onlarıbaşbozukların ya da benim sorumluluğuma alalım. Başıbozuk andını oku çavuş.“
“ Korkmayız tüm krallıklar birleşse
Dönmez yollarından başıbozuklar
Adalet nerede tükendiyse
Oraya yürürler başıbozuklar
Doğduğumuz köyün bir kıymeti yok
Yurdumuz yoldaşlarımızın yanıdır
Şeceremiz bir yere bağlı olmasın
Bastığımız toprak yurttur hep bize
İnsan ayırmayız herkes eşittir
Kendini üstün sanan ancak habistir
Zulmedeni soluyuşundan bilir
Soluğunu keser bir başıbozuk
.
.
. “
Dragut, eşitlik kelimesini duyduğu anda tekrardan çavuşun yüzüne bakarken parmaklarını sıkmaya başlamış, çavuşun kol kemiği kırılırken attığı çığlığı umursamadan tavernacı kadına dönüp girmişti söze.
“ Zararınızı fazlasıyla karşılayacağız. Lütfen aslından kopmuş astlarımın davranışları için başıbozukların tamamını suçlamayın. Genç başıbozuk bundan sonra burada güvenlik amacıyla bulunacak ve deminki gibi bir saçmalığa şahit olursa doğrudan bana bir mektup gönderecek. Anlaşıldı mı genç adam? “
“ E-emredersiniz efendim. “
“ Adın nedir evlat? “
“ Y-yavuz efendim..”
“ Kaç yaşındasın Yavuz? “
“ 17 yaşındayım efendim. “
Dragut’un gözleri dolmuş, arkasını dönüp çıkarken bir cümle daha söyleyebilmişti.
“ Adına layık ol Yavuz. “
.
.
.
Dragut şehirdeki işlerini halledip ayrıldığında Köklu’nun tuhaf bir titreme nöbeti geçirdiğine şahit olmuştu. Başta ne olduğunu anlayamasa da aydakarlara özgü bir dans falan olduğunu düşünmüştü.
“ Köklu, oynamayı bırak ciddi bir sorunumuz var. “
“ Bızzzzzzzzzzzzz bızzzzzzzz “
“ Sana diyorum aloooooo. Sanırım Antuan bize ihanet ediyor. “
“ Bızzzzzzz bızzzzzzzz “
Dragut bir süre kendisini anlatmaya çalışmış olsa da bir dakika boyunca Köklu komik bir şekilde titremeye devam etmiş, titremesi durduğundaysa gözlerini kapatıp birden konuşmaya başlamıştı.
“ Köklu babacığım, şu an azrak kral Rohan’ın bölgesindeyiz daha doğrusu artık bizim bölgemiz. Tuhaf şeyler oldu ve bunları Dragut amcanın bilmesi gerekiyor. Öncelikle bir torunu oldu ve havarilerin tamamı öldürüldü. Asıl haber ise mührün anahtarını taşıyanlardan birisi de yarım saat kadar önce öldü ve eğer diğerleri de 24 saat dolmadan öldürülürlerse mühür kırılacak. “
“ Ne diyorsun Köklu, sıkıntıdan kendine mektup falan mı yazdın? Ciddi bir problemimiz var diyorum sana… “
“ Demin okuduğum mesaj Elfy ve Minnak tarafından gönderildi. Bu durumda ne yapacağız patron? “
“ Ciddi misin sen, eğer öyleyse sorun sandığımızdan daha büyük demektir. “
“ Aynen öyle bir karar vermemiz gerekiyor patron, neyi seçeceksin? “
Köklu, Dragutun diğer anahtar sahiplerini bulmaya çalışıp çalışmayacağını fazlasıyla merak ediyordu. Onun bir sözüne göre önlerindeki saatler vahşetin yaşacağı, büyük bir savaşın kopacağı tarihi bir ana dönüşebilirdi.
“ İstiyorsan Adal ve diğerleriyle de konuşup öyle karar verelim patron. “
“ Gerek yok. Bu benim meselem ve olgunlukla halledeceğim. “
“ Peki kararın nedir? “
“ Onu öldürmeyeceğim. “
‘ Hangi anahtar sahibinden bahsediyor aceba? ‘
“ Hangisinden bahsediyorsun patron? Ayrıca tamamını öldürmezsek mührün kırılmayacağının farkındasın değil mi? “
Dragut birden mevzuyu ilk kez duyuyormuş gibi şaşkın bir ifadeye bürünmüş, Köklu’nun gözlerinin içine bakarken sorgulamıştı.
“ Ne mühründen bahsediyorsun? “
“ Demin anlattım ya. Anahtarlardan birisi ölmüş diye… “
“ Ha o benim zihnimde daha az öncelikli bir mesele. “
“ Peki sen kimi öldürmekten bahsediyordun patron? “
“ Dede olmama sebep olan şerefsizi. Hem de daha bu yaşımda. Bundan daha önemli bir mesele olabilir mi? “
Koca aydakar birden olduğu yere yığılmış, suratı komik bir şaşkınlığa bürünmüşken içindekileri söylemekten geri durmamıştı.
“ Sen Theodenin gördüğü en aptal lidersin Dragut. Diğer insanlar gibi torunun olduğu için sevinsene. Ayrıca cidden küçücük bir bebeği öldürmeyi içinden geçirdiğini söyleme bana “
“ Öldürmeyeceğimi zaten söyledim ama bu kötü ünvandan da kurtulmam gerekiyor. Dragut dede ıyy ne kadar da iğrenç. “
“ Patron bir an önce Attila ile bulaşalım yoksa bu saçmalıklardan dolayı cidden çıldıracağım. “
“ Tamam. Önce mührü halledelim sonra daha önemli mevzularla ilgileniriz. “
‘ Cidden mührü ve havarilerin ölümünü zihninde daha az öncelikli bir sıraya koymuş, Ya sabır… ‘