Theoden

09 Nisan 2020
Çeviri: 265
Düzenleme: AntiYasuo
585 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Yüceler YücesininTehtidi

Yüceler Yücesi “ Genç göründüğüme bakma evlat. Ben hayırsız babanın babasıyım. Onu bir yaşına basmadan güvenli bir yere bırakıp ayrılmıştım ve 40 yıldan uzun süredir bir kere bile beni ziyarete gelmedi biliyor musun? “

Ducia ‘ Kesinlikle genç falan görünmüyor. Elindeki asayı baston gibi kullanıyorken nasıl bu özgüvene sahip olabiliyor ki? ‘

Dragut “ Tanrı sana beni sınama görevi falan mı verdi lan? Bu herif en az yetmiş yaşındayken nasıl kardeşim olduğunu düşünmüş olabilirsin? Sana gelince ihtiyar; Bir yaşından beri görmediğim birini aramamı nasıl bekleyebildin ha? Ayrıca bana babamın öldüğünü söylemişlerdi. “

İhtiyar adam başıyla onaylayıp sakince girmişti söze.

“ Doğru. Onlara öyle söylemelerini tembihlemiştim. “

Dragut’un tüm bedeni öfkeden kızarmış, ses tonu kendi desibel rekorunu çoktan kırmıştı bile.

“ Ölü bir adamı arayacak kadar aptal olmamam benim suçum mu bunak herif? “

“ Bahane arama. Hayırlı bir evlat olsan bir şekilde gerçeğe ulaşıp beni bulurdun. Değil mi Turgan? “

“ Doğru, kesinlikle bulurdu. “

“ Ama o bahanelerin ardına sığındı ve sırf ölüyüm diye beni bulmayı denemedi bile. “

“ Doğru. Ne kadar da hayırsız bir evlatmış benim babam püüü. “

Dragut “ Cidden ölü bir adamı bulmaya çalışmamak benim hatam mı? “

Yüceler Yücesi “ Madem öldüğüme ikna olmuştun mezarımı bir kez ziyaret etseydin bari. “

Dragut “ Yaşarken kendine neden mezar yaptırdın lan manyak herif ? “

Yüceler yücesi birden durulmuş ve sakince anlatmaya koyulmuştu.

Yüceler Yücesi “ Senin büyüyünce salak olacağını tahmin ettiğimden kendime bir mezar yaptırmıştım. O mezara ulaştığında bir gerizekalının dahi anlayabileceği kadar basit ip uçlarını da oraya bırakmıştım. O ip uçlarını kör bir adam dahi bulsa bana ulaşabilirdi ama sen mezarımı bile ziyaret etmedin hayırsız herif. “

Dragut “ Tek bir anımın dahi olmadığı bir adamın mezarını neden ziyaret etmek isteyeyim? “

Turgan “ Hayırlı bir evlat olsaydın isterdin. Benim de seninle bir anım yoktu ve babamın öldüğünü söylemişlerdi ama ben yine de gerçeğe ulaştım ve seni bulmayı başardım. “

Dragut “ Olayları çarpıtmasana. Seni bulan bendim bir kere. Ayrıca seni kurtarmasam şimdiye çoktan ölürdün. “

Dragut o zaman eline bir fırsat geçtiğini fark etmiş ve yüceler yücesine dönüp konuşmasına devam etmişti.

“ Madem ben oğlunum, Turgan da torunun, o zaman neden Korgeneral Tokugara Turganı öldürmeye çalıştığında onu durdurmadın? Hakanlara dahi sözünü geçirebildiğine göre generalleri durdurmak senin için çocuk oyuncağı olmalı değil mi? “

“ Doğru. Hatta Tokugara Turgana saldırdığında oradaydım ve izliyordum. “

“ Niye yardım etmedin lan o zaman manyak ihtiyar? “

“ Ne yani o kadarcık bir saldırıdan benim kanımdan olan birinin ölmesi mümkün mü ki? “

“ Ben olmasam kesinlikle ölecekti. Sadece 17 yaşındaydı ve bir yıldır savaşıyordu. “

Yüceler yücesi o zaman pantolonunu çekti, ayağını etrafındaki beton blokla beraber sıradan bir şeymiş gibi zeminde çıkardı ve şaşkın gözlerle Turgana yöneldi.

“ Cidden ölecek miydin evlat? “

“ Öyle bir saldırıyla ölmem mümkün değildi dede. Senin yerinde kim olsa yardım etmezdi hınh hınh “

“ Bana bir daha dede desene “

“ Dedeeeeeeeeee “

“ Huppa bu duygu cidden süpermiş huah huah “

“ Deden olması da süper bir şeymiş. Seni tugay üyelerimle tanıştırayım mı dede? “

“ Aslında onları zaten tanıyorum. Malum imparatorlukta hepiniz suçlularsınız “

“ Doğru. Peki oğlumun pipisiyle oynamaya ne dersin dede? “

İhtiyar adamın o zaman gözleri parlamış, yerinden sevinçle zıplayıvermişti.

“ Ci-ciddi misin evlat? Bunu yapmama izin verir misin? “

“ Tabi ki veririm. Bu dedem olarak en doğal hakkın değil mi? “

Theodenin en tepesindeki adam o zaman bir çocuk gibi sırıtmaya ve yerinde zıplayıp durmaya başlamıştı. Gözlerindeki minnettarlık sözlerine de yansıyacaktı.

“ Minnettarım evlat. Hadi hemen torunumun oğlunun pipisini görmeye gidelim. “

İçinde bulundukları saçmalık başta William ve Ducia olmak üzere akil birkaç kişinin dişlerini sıkmasına neden oluyorsa da bu kadar ağır başın olduğu bir ortamda henüz ses çıkarmaya cesaret edememişlerdi. Bekledikleri çıkış Draguttan gelecekti.

“ Bu kadarı yeteeer “

Ducia ‘ İşte benim ustam, durumun ciddiyetini anlat onlara. ‘

William da Ducia ile aynı fikirdeydi. Bu saçmalığın bir an önce sona ermesi gerekiyordu ve Dragut’un bakışlarındaki ciddiyet bunun kısa süre içerisinde gerçekleşeceğini gösteriyordu. Dragut, Turgan ve ihtiyar yücenin yanına ilerledi ve iki eliyle Turgan’ı yakasından tutup havaya kaldırdıktan sonra söze girdi.

“ Bana izin vermemişken bu ihtiyarın torunumun pipisiyle oynamasına izin vermek de ne demek oluyor Turgan? “

Ducia ‘ Bir daha bu aileden herhangi birinden bir beklentim olmayacak. Ayrıca bu adam kesinlikle ustamın babası. Bu aptallık başka hiçbir soyda olamaz… ‘

İhtiyar adamın o zaman gözleri kanlanmış, elinde tuttuğu tahta asayı sıkmaya başlamıştı. Asanın rengi ve şekli tuhaf bir şekilde değişmeye başlamış, tahta bir bastondan ziyade kristalize yapıdaki, saydam renkli keskin bir cama dönüşmüştü. Yüce, silahını Draguta doğrultup söze girdi.

“ Orada dur bakalım. Buraya hikayeyi anlattıktan sonra kararı size bırakmaya ve gerekirse de savaşmaya geldim ama eğer torunum izin vermişken oğlunun pipisiyle oynamama engel olmaya kalkışırsan… “

İhtiyar adamın özü Dragut’un dahi hayallerinin ötesine ulaşmış, salonda Adal, Jeo, Karia, Attila, Ryo, Dragut, Turgan, Ducia ve Castro dışındaki herkesin bayılmasına sebep olmuştu. Ducia tehlikenin büyüklüğünü çoktan fark etmiş ve William’ı da içine alacak şekilde kalkanını oluşturmuş, kalp atışları oldukça yavaşlamış olan William’ı iyileştirmeye çalışmaya başlamıştı bile. Castro ve Ryo ikilisi kendilerinden geçmemek adına bir şeyler yapmak zorunda kalmışlar, Castro başını salonun duvarlarından birine vurup alnının kanayacağı kadar büyük bir aksiyon yaşamışken, Ryo ise Ganhar bayıldıktan sonra onun hançerlerinden birisiyle kendi kolunu kesmişti. Yarattığı etkinin yeterli olduğunu düşünen ihtiyar adam devam edecekti.

“ Engel olmaya kalkışırsan, savaşın olmadığı tek bir ihtimali daha kabul etmeyeceğim. “

İhtiyar adamın bakışlarındaki kararlılık tıpkı Turganınkine benziyordu. Dragut böyle bir öz seviyesinin varlığı karşısında afallamış, ne söyleyeceğini bilemiyorken Turgan onun kollarından sıyrılmış, sırıtmaya devam ediyorken ihtiyar adamın kolunu çekiştirip salondan ayrılmak üzere adımlamıştı. Salondan çıkarken ortamdaki ciddiyetsizlik canını sıkmışa benziyordu.

‘ Bu kadar önemli bir toplantının ortasında neden uyumuşki bunlar? ‘

Yüceler yücesi ise çıkmadan önce son sözünü söyleyecekti.

“ Yarım saat sonra dönmüş olacağım. Bu kağıtta diğer hakanların yerleri yazıyor. Eğer mührün hikayesini bilmenize rağmen savaşmaya karar verirseniz onlarla karşılaşmak için ayrılmakta özgür hissedin. Ola ki mührü kırmaktan vaz geçerseniz, torunumun hatırına başıbozuklara bir anlaşma sunacağım… “

İhtiyar adam özünü salmayı sona erdirdikten sonra salondan ayrılmış, Turganla beraber Nyu’nun yanına ilerlemişti.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar