Theoden
Antik Miras
Köklu ile göz göze gelen Dragut ne olduğunu anlayamamıştı. İhtiyar adam kolunu dahi germemişken böyle bir basıncı nasıl uygulayabilmiş olabilirdi ki? Belki de ismini söylemediği bir yaft kullanmış olmalı diye düşündü ve tavana çarpmasıyla beraber bedeninde ortaya çıkan acıyı yok sayarak aşağıya atladı Dragut. İhtiyar yücenin tam üzerine düşecek şekilde atlamış olmasına rağmen yüce yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle bir anda ortadan kaybolmuş ve Draguttan sıyrılmayı başarmıştı. Bu hareket Dragut’un afallamasına sebep olsa da kaybetmeyi kabullenmek gibi bir niyeti görünmüyordu.
“ Belli ki boş adam değilsin ihtiyar. Neredeyse benim soyundan olduğuna inanacağım hıah hıah ama daha yeni başlıyoruz. Sana uygun bir şeyim var, bakalım beğenecek misin? Ateş Medeniyeti – İnfaz Kapısı ( 10. Seviye yaft 2. Kapı) “
Dragut, yaftının adını söylemesiyle birlikte ellerini yumruk haline getirmişti. Bu şekildeyken mavi alevlerini daha yoğun halde hissedebiliyor ve kontrolü oldukça zor olan yaftına daha hakim bir şekilde savaşabiliyordu ancak yine bir sorun vardı. Dragut’un bedeninde alevler çıkmamış, özünü uygun şekilde bedenine yönlendirmiş olmasına rağmen yaftını ortaya çıkarmayı başaramamıştı. Kullandığı en üst seviye yaftlardan birisi olsa da Dragut daha önce yeterince çalışmış ve tecrübelenmişti. Hata yapması mümkün değildi ve durumdaki saçmalığı anlamaya çalışıyordu.
“ Neler oluyor burada ihtiyar, yaftlarımın ortaya çıkmasını engelleyen şey de nedir? “
İhtiyar adam eliyle çenesini tutmuş, kısa süreliğine düşündükten sonra cevaplamaya karar vermişti.
“ Sanırım fazla yeteneksizsin. “
“ Saçmalama. Tüm Theodende yaft imparatoru diye nam salmış adamın yeteneksiz olması mümkün değil. “
İhtiyar adam pozisyonunu hiç bozmamışken cevaplayacaktı.
“ Açıkçası aklıma başka bir ihtimal gelmiyor. “
“ Hizmetkar falan da değilim ki azledileyim acaba hizmetkar olmamama rağmen tanrıyı küstürmüş olabilir miyim? “
“ Ne saçmalıyorsun kendi kendine? Savaşmak isteyen sen değil miydin hadi ciddi bir şekilde saldır artık bana. “
“ Yapabilsem çoktan yapardım zaten. Doğru söyle ne yaptın da yaftlarım ortaya çıkmıyor ihtiyar? “
“ Beceriksiz olduğundan dedim ya. Daha fazla detay istiyorsan söylediğimi yapıp babacığından sana öğretmesini iste. “
“ Hayatta olmaz dedim ya ihtiyar sapık… “
Dragut bir kez daha öfkeyle sıçramış ve silahını yücenin gövdesine geçirmek istemişti ancak sonuç yine fiyaskoydu. İhtiyar adam bir kez daha avucunun içiyle umursamaz bir şekilde saldırı halindeki silaha dokunmuş ve Dragut yine tavana yapışmıştı. Bu kez Köklu’yu görmemiş olsa da bedenindeki sıcaklığı hissedebiliyordu. Köklu uzun uğraşlar sonunda tavandan bir parçayı alevleriyle eritmeyi başarabilmişti ve artık sesi ortağına ulaşabilirdi.
Köklu “ Sanırım bu adam cidden senin baban patron “
Dragut “ Bunu zaten fark ettim, bana bilmediğim bir şey söyle Köklu “
Dragut olabildiğince kısık sesle konuşuyordu zira manyak ihtiyarın durumu kabullendiğini bilmesini istemezdi.
Köklu “ Binanın etrafı siyah bir dumanla çevrilmiş. Muhtemelen yaft yapmanı engelleyen bir şey yapmış olmalı. İşin kötüsü dumanın kapladığı alanın içindeyken bende efsun gerçekleştiremiyorum. “
Yüce “ Huppa aydakar efsunlarını dahi engelliyor muymuş gücüm? Bunu ben de bilmiyordum yihuuuu cidden en süper yaftlar benimkiler. “
Dragut “ Bu kadar kısık sesle konuşmamıza rağmen bizi duyabiliyor muydun sapık ihtiyar? “
Yüce “ Tabi ki duyabiliyordum. İşaretlediğim alanın tanrısı olduğumdan benden gizli bir iş çevirmen mümkün değil sümüklü velet huah huah “
Köklu “ İşaretlediğin alanın tanrısı olmak da ne demek oluyor ihtiyar? “
Yüce “ Gücümü bilirseniz zayıflığımı da anlarsınız değil mi? Oğluma göre akıllı birisin aydakar ama size anlatacak kadar aptal değilim. Gerçi gücümün hiçbir zayıflığı yok ama yine de söylemeyeceğim huah huah “
O zaman Köklu’nun aklına dahiyane bir fikir gelmişti. Bu fikri Dragut ile paylaşması halinde kabul görmeyeceğini bildiğinden, doğrudan uygulamaya karar vermişti. Köklu bir aydakar efsunuyla Dragutu kısa süreliğine konuşamaz hale getirecek ve onun sesiyle konuşacaktı.
Köklu “ Peki bu yeteneksiz evladın senin mükemmel yaftının ne olduğunu öğrenmek için ne yapmalı babacık? “
Yüce “ Şimdi gerçek bir evlat gibi konuşmaya başladın işte huah huah. Sadece kibarca sana yaftımı anlatmamı söyle evlat. “
Dragut ‘ Buna nasıl inanmış olabilirsin aptal ihtiyar? Ağzımı bile oynatmamışken nasıl o sözleri benim söylediğime ikna olabilirsin? ‘
Köklu “ Lütfen bu beceriksiz oğluna kusursuz yaftını anlatır mısın babacığım? Hem annemden de bahsedersin belki? “
Yüce “ O kadar da uzun boylu değil, şu an içinde bulduğumuz yaftı anlatacağım sadece ama önce bana bir kez daha baba de “
Köklu “ Baba… “
Dragut ‘ Kes şunu kanatlı sürüngen ‘
“ Oğlum “
“ Babacığım “
Dragut ‘ Babacığım nedir tanrı aşkına? Benim böyle bir kelime kullanmayacağımı bilmiyor musun? ‘
“ Evladım “
“ Babacık “
Dragut ‘ Köklu yeter!!! Daha ne kadar iğrençleşebilirsin? ‘
“ Ha ha küçük tatlı şey seni “
“ Babişko “
ŞLAAAAAAAAAAAAAAK
“ Babişko ne lan saygısız herif? “
Kelimeyi söyleyen Köklu olsa da tokadı yiyen Dragut olmuştu. Köklu, tavan camından uzattığı kafasını sağa sola oynatıp pis pis sırıtıyorken, Dragut can dostum dediği aydakara sinir olmaktan öteye gidemiyordu.
‘ Aydakardan dost olmaz sözünü gelecek nesillere aktarmak adına elimden geleni yapacağım şerefsiz Köklu ‘
Köklu “ Özür dilerim babacık. Bir daha saygısızca hitap etmem “
Yüce “ Tamam tamam affettim. Zaten çocuklar hata yapar ebeveynler affeder değil mi huah huah “
Köklu “ Dünyanın en iyi babası sensin babacık “
Dragut yerinden kalkıp hem Köklu’yu hem de yüceyi karşısına alıp savaşmayı düşünmüş olsa da biraz dinlenmek işine geliyordu zira fiziksel bir darbeden sonra bu kadar etkilendiğini hatırlamıyordu. Köklu’nun yaptığına kızmış olsa da bu sayede hem dinlenebilecek hem de rakibinin yaftı hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilecekti.
Yüce “ Öncelikle yaftımın adı Antik Miras ve özetle bu yaftı uyguladığım alanın tanrısı olurum. Detaylarını bilmek istersen de benim bölgemdeyken yaft gerçekleştiremezsin. Demin denediğin ateş yaftı 10. Seviyeydi ve Eşmat’ın sayesinde 12. Seviyeye kadar olan yaftları engelleyebildiğini biliyorum. Ondan sonrası içinse işe yarayıp yaramadığını henüz test etmedim. “
Dragut ‘ Kesinlikle bu alanın tanrısı falan değilsin. Bir aydakarı oğlun sanıp konuşuyorsun manyak ihtiyar '
Köklu “ Cidden süpermiş yaftın babacık hınnah hınnah. Peki adına neden sultan mirası demişler ? “
Dragut ‘ Sesimi taklit edebiliyor olsan da gülüşümü bu kadar iğrenç yapmak zorunda mısın adi Köklu. Gerçi orijinal gülüşün daha kötü olduğundan sanırım böylesi daha iyi. ‘
Yüce “ Bugüne kadar neden bu kadar fazla ve üst seviye yaft öğrendiğini biliyor musun oğlum? “
Köklu “ Daha güçlü olup dünyaya adaleti getirmek için işte babacık. “
Dragut ‘ Hain bir aydakar bile olsa ara sıra doğruları söyleyebiliyor demek ki. Aferin Köklu ‘
Yüce “ Yanlış. “
Dragut öfkeden kudurmuş olsa da sessizliğini koruyacaktı. Ağzından bir söz çıkmıyor olmasıysa düşünmesine engel değildi.
Dragut ‘ Neresi yanlış yaşlı bunak? İlk kez doğru söylemişken itiraz etme sebebin nedir? ‘
Dragut öfkeden kendisini yiyip bitiriyor ancak cevabı almak adına da uslu bir şekilde bekliyorken devam edecekti ihtiyar adam.
“ Gücümü ve kaderini en başından beri biliyordun evlat. Kaderinin üstesinden gelmek adına da farkında olmadan Antik mirasın karşısında kazanabilecek bir yaft arayıp durdun. Çabaların nafile olsa da iç güdülerin yaşamak adına bunu yapmana sebep oldu oğlum. “
Dragut’un kafası karışmıştı zira ihtiyar adam söylediklerinde haklıydı. Dragut, Theodene adaleti getirme arzusuna sahip olmadan önce dahi yaftlara karşı inanılmaz bir ilgi duyuyordu. Çocukluğundan itibaren hep daha fazla sayıda yaft kullanmayı denemiş, bulduğu her yaft kitabını seviyesine bakmaksızın kullanabilene kadar özünü tüketip durmuştu. Babasının söyledikleri doğruysa, Antik Mirasın bir zayıflığının olmaması ve kullanıcısının yenilmez olması da mümkün görünmüştü o zaman Draguta ki işte o zaman bir gölgenin Yüce’nin bedeninin yanından hızla geçip gittiğini görebildi.
Antik Miras’ın bir başka kapısı olmalı diye düşünüp yerinden fırladı Dragut. Yaft kullanamıyor olsa da fiziksel bir savunma duruşu almasına bir mani yoktu. Durumu Köklu da fark etmiş ve efsununu o an sona erdirmişti.
Dragut “ Demek bilmem gerekenleri öğrendiğimi ve ölmem gerektiğini düşünüyorsun ihtiyar, yaft kullanamasam bile sana kaybetmeyeceğim. En iyi yaftınla gel bakalım. “
Dragut ihtiyar adamın yüzüne kararlı bir şekilde bakıyor olsa da Yüce, deminki haline göre bitkin ve üzgün görünüyordu. Elini yavaşça karnına götürdü ve göbeğinin yan kısmının üzerine kısa süre avucunu bastırdıktan sonra elini kaldırdı. Avucunun ortasındaki kan görülebiliyordu. Deminki gölgenin Yüce’nin yaptığı bir yaft değil, aksine usta bir suikastçi olduğunu o zaman fark edebilecekti Dragut. Dragut yaşlarında görülen bir adam salonun bir köşesinde görülebilir olmuş, elindeki sivri ve parlak hançeri muzaffer edasıyla havada tutuyordu.
“ Ha ha ha ha ha ha ha ha sonunda başardım. Bir ejderhayı dahi öldürebilecek zehrin kanına karışmasını sağlayabildim baba. “