Theoden

03 Temmuz 2019
Çeviri: 49
Düzenleme: AntiYasuo
1062 Görüntülenme
Bu bölümü 4 Kişi beğendi.

BUZ KARTALI

Attila bu melodisi sözlerindne daha kötü olan şarkının bu kadarına dayanabilip, Kendisine göre çok uzun süren sessizliğini bozmaya karar verdi yoksa aklını oynatabilir ya da daha yüksek ihtimalle kulaklarını kaybedebilirdi.

                “ Bu nasıl şarkı lan “

                “ Ben yazdım usta. Belki inanmazsın demin yazdım. Ortam çok sessiz olunca bende yeni silahım için heyecanlı olduğumdan bir anda içimden geldi işte. Güzel olmuş mu ? “

Attila Turganı yerin dibine sokacak şeyleri sesini yükseltmeden söylediğinde Turgan iltifat olarak algıladığından özgürce dalgasını geçip içinden gelenleri söyleyerek hem rahatlayıp, hem de Turgan’ın kalbini kırmamayı başarıyordu. Yine öyle yapacaktı.

                “ Mükemmel olmuş evlat. O kadar güzelki müziği bir karganın ötüşü kadar etkileyici ve sözleri de 90 yaşına gelmiş bir kadının buruşmuş derisi kadar güzel. Özellikle Ustası bir canavarmış dediğin kısımda kıvanç duydum ama şimdilik bu kadar yeterli. “

                “ Tamam usta ne zaman dinlemek istersen söylerim. Ayrıca yaşlı kadınlardan hoşlandığını bilmiyordum hınh hınh. “

Konuşurlarken Turgan’ın dikkatini Attila’nın sırtında duran ilk kez gördüğü uzun cisim çekti. Ne olduğuna emin olmak için yaklaştı ve parmağıyla uzun cismin ince kenarındaki ucuna dokunmasıyla bağırması bir oldu.

                “ Usta bu ne acıttı. “

Attila yavaştan silahının etrafındaki sarılmış bezi açtı. Turgan silahı gördüğünde gözlerinin etrafından ışıklar çıkıyordu.

https://i.hizliresim.com/nb7Pjg.jpg       ( Burada daha büyük hali var)attilanın silahı

                 “ Bunun adı ‘Karanlık Son’ evlat bu silah batıda guando olarak bilinir. Tıpkı kılıç ve balta gibi bir silah çeşididir benim emektar silahım. “

Turgan eline silahı almak istedi. Ustası Attila da Turgan’ın bu isteğini kırmadı. Turgan silahı ortasından tuttuğunda beklediği kadar ağır olmadığını fark etti. Oldukça ağırdı ama Turgan bile savurabilirdi bu silahı.

                “ Oldukça hafifmiş usta. Çok daha ağır olmasını bekliyordum. “

                “ Silahların kalitesi ağırlıklarıyla ölçülmez evlat. İki yönlü ve bana fazlasıyla hitap eden bir silahtır Karanlık Son. Gücümü onunla en yüksek limitinden ortaya çıkarabiliyorum. Sana da kendi gücünü ortaya çıkarabileceğin bir silah almalıyız. Şimdi onu geri saralım zira zor bir yolculuk olacak ve eğer sarılı olmazsa Karanlık son tehlikeli olabilir kimse zarar görsün istemem “

Usta çırak ikilisi konuşmalarına devam ederken. Aniden havanın değiştiğini birden üstlerine bir gölge çöktüğünü fark ettiler. Turgan yağmur yağacağını düşündü ve hüsrana kapıldı.

                “ Usta hava kapandı yağmur yağarsa güneş tepeye çıkamayacak. Bu durumda arkadaşın da gelmez. Ve bu durumda bana silah almaya gidemeyiz hüe hüe. “

                “ Sevindin mi üzüldün mü anlamadım. Ama zaten güneşi kapatıp üzerimize gölge düşüren arkadaşımın ta kendisi. “

Attila gözlerini tepeye dikti. Mutluluğunun hat safhada olduğunu gösteren bir ifadesi vardı. Havaya bakmasına şaşıran Turgan da ustasının baktığı gökyüzüne bakışlarını çevirdi. Gökte belli belirsiz bir cisim vardı ama çok uzakta olduğundan ne gördüğüne emin değildi Turgan ama seyretmeye devam etti. Zaman geçtikçe cisimin büyüdüğünü fak etti gözlerini ayırmadan bakmaya devam ediyordu. Bir süre sonra cisim seçilebilir hale gelmişti. İyice yaklaştı ve tam tepelerinde mutlu çığlıklarla daireler çizmeye başladı.

Turgan hayranlıkla izliyordu. İlk kez böyle bir şey görmüştü. Kristal renkli devasa boyutlu kuşa benzeyen bir yaratık tepelerinde daireler çizip duruyordu.

                “ Vuhuu usta arkadaşın cidden bu mu ? Bu bu süper bir şey. Sevmeme izin verir mi? “

                “ Ha ha aslında tam olarak ortağım olur. Sevmene izin verip vermeyeceğini de kendine sormalısın dediğim gibi biz ortağız. Patronu falan değilim yani.

                “ Nasıl yani konuşabiliyor mu? “

                “ Tabi ki hayır ama seni anlayabilir ve senden istediklerini de bir şekilde anlatır. Ya da ben beraber geçen yılların ardından onu rahatlıkla anlayabiliyorum emin değilim. “

                “ Hey parlak kuşş buraya gelsene. Seni sevmeme izin ver. “

Gökteki devasa yaratık daireler çizmeye devam edince. Attila müdahil olmak istedi.

                “ Avina nasılsın kızım? Görüşmeyeli uzun zaman oldu umarım sen de benim kadar özlemişsindir. “          

                “ Avina mı. O avina türünde bir yaratık mı usta hiç öyle bir yaratık duymamıştım. “

Bunu duyan yaratık hoşnutsuzluğunu gösterircesine. Kanatlarını kullanarak Turganın yere zor zar tutunmasını sağlayan bir rüzgar oluşturdu.

                “ Tamam kızım kızma. O benim öğrencim ve biraz aptal biri bu yüzden söylediklerini çok kafana takma. “

Ardından Turgana dönerek sesini hafif yükselterek söylendi.

                “ Avina onun adı evlat. O bir buz kartalı nadir ve hassas bir türdür bu yüzden birazcık dikkatli olmaya çalış. Ayrıca bir dişi olduğunu da unutma. Ducia ya gidip aa demek senin türün Ducia desen güzel olur muydu aptal evlat ? “

Tanışma faslından sonra Avina ve Attila uzun süren ayrılıklarının acısını gidermek üzere gerçekleşmiş hasret dolu bir kucaklaşmanın ardından yola çıkmaya hazırlardı. Gerçi kucaklaşmaları buz kartalının kanadının ucuna Attila’nın sarılmasından ibaretti.

                “ Bu aptal öğrencime bir silah seçmemiz gerekiyor. Bunun için de eski bir dostumu ziyaret etmek için seninle buluşmak istedim. Bizi oraya götürmen mümkün mü Avina ? “

Avina kanadını bir merdiven gibi yere serdi ve adeta üzerine çıkmaları için usta çırak ikilisine yol gösterdi. Önden Attila ardından da Turgan bu yolu izleyerek avinanın üzerine doğru yol aldılar. Yalnız Turgan sürekli durup Buz kartalının kristal renkli tüylerine dokunup ‘çok yumuşak buza benziyor olsa da çok da sıcak’ diye şaşırmış tepkiler verip duruyordu.

Attila yerleşip uçmaya hazır olunca Turgan da yakınına oturdu ve Attilayı biraz taklit eder gibi bir pozisyona girdi zira ilk kez bir kuşun kanadında uçacaktı ve nasıl yapıldığını bilmiyordu.

                “ Buz kartalları theodenin en hızlı türlerindendir bu yüzden sıkı tutun. Merak etme tüylerini çeksen de canı yanmaz. Fiziksel olarak göründüğü kadar hassas değildir. Hazırsan uçur bizi Avina Smith adasına gidiyoruz. “

Avina kanatlarını hafif hafif çırparak havalandı. Avinanın ayakları tamamen yerden kesilip havada süzülmeye özellikle de hızını arttırmaya başladığında Turgan hem gerçekten hem de mutluluktan uçuyordu.

                “ Vuhu uçuyoruz. Cidden uçuyoruz bunu mutlaka Ducialara anlatacağım. “

Smith adası theodenin en doğusunda bulunan tospitti kıtasının güneyinde bulunan bir ada şehriydi. Silah ustalarıyla ünlüydü ancak ana karaya pek yakın olmadığından ve o bölge daha ziyade korsanların hakimiyetinde olduğundan pek yoğun bir nüfusu olduğu söylenemezdi. Daha ziyade kaçaklar ve silah tüccarlarının ziyaret ettiği bir ada halindeydi. Ada halkı çoğu zaman korsan baskınları yaşadıklarından; o bölgenin en büyük korsanlarından olan Doria korsanlarına biat etmişler ve adeta ona vergi verip onun koruması altında yaşıyorlardı.

Gerçi bu bilgilerin hiç birisi Attila da mevcut değildi. Attila’nın tek bildiği bölgedeki silah alınabilecek en iyi yer olduğu ve eski bir dostunun da o adada yaşadığıydı. Yola çıktılar ve oldukça hızlı bir yolculuğun ardından en iyi gemiyle bile bir kaç gün sürecek yolculuk Avina ile 4.5 saatte tamamlanmıştı. Bu süre içinde Turgan bir kez Avina’ nın üzerinden düşüp yine Avina tarafında kurtarıldı. Yedi defaysa Attila düşmeden önce Turgan'ı yakalamayı başardı.

Avina adanın insansız bir bölgesine bizimkileri bıraktıktan sonra tekrar havalandı ve ortağının işi bitene kadar yakınlarda görülemeyeceği bir dağ zirvesi aramak üzere ayrıldı. Turgan ve Attila bir saatlik bir yürüyüşten sonra ada merkezine ulaştılar.

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar