Theoden

03 Temmuz 2019
Çeviri: 54
Düzenleme: AntiYasuo
903 Görüntülenme
Bu bölümü 3 Kişi beğendi.

Andri Doria vs Turgan

Taraflar yerlerine geçtiler ve Attila’nın başlama işaretini beklemeye koyuldular. Attila ve Ganhar uzun süren ayrılığın ardından dövüşü yan yana izleyeceklerdi. Attila başlama işaretini verdi ve yanındaki dostuyla muhabbete koyuldu.

            “ Böyle bir adada ne işin var Ganhar. Dandik bir korsana biat etmiş bir adada yaşamaya seni iten şey nedir ? “

Ganhar belinden kabzası hatta kını dahi değerli taşlarla süslenmiş bir hançer çıkardı. Bu kıymetli hançeri bir yandan izlerken bir yandan da anlatmaya koyuldu.

            “ Sonun başlangıcı.”

            “ Ne yani o şey gerçek mi ? Bu yaştan sonra efsanelere inandığını söylemeyeceksin değil mi? “

            “ Bilmiyorum ama sen kendi yolumuza gitmemizi söylediğinde uğraşabileceğim bir hobi gerekiyordu. Zira en güçlü krallıklarla savaşmadığım da sıkılıyordum ha ha. Beni de biliyorsun patron hayatımda ki en değerli şeyler silahlardır. Kimliğimi gizleyip kütüphanelerde silahlarla ilgili kitaplar okudum. Sen de ayrılırken cömert davrandığınından bir çok kitap satın alma fırsatı buldum. Yine bu kitaplardan birini okurken ilk kez bir silah iliklerime kadar heyecanlanmamı sağladı. Kitapta bu silahın sonun başlangıcını getirebilecek kadar güçlü ve bu dünyaya ait olmayan elementlerden dövüldüğü yazıyordu. “

            “ Senin gibi bir çapkında bu etkiyi uyandıran silah sanırım bir kadın olmalı. Bu dünyaya ait olamayacak kadar güzel bir kadın. “

Ganhar biraz önce çıkardığı hançeri incelemeyi sonlandırıp tekrar kınına koydu ve heybesinden bir kağıt parçası çıkarıp incelemesi için Attila’ya uzattı.

            “Ha ha bir kadın mı onların tüm silahlardan daha tehlikeli olduklarını söyleyebilirim ama hiçbir kadın beni bu kadar heyecanlandırmadı. Bak işte burada bir çizimi bulunuyor. Gerçi oldukça eski olduğundan detayları kaybolmuş ancak ana hatlarıyla görünüyor. Çiziminin tuhaflığının farkındasındır ve hikayesi çok daha tuhaf. “

Attila elindeki kağıt parçasını inceledi. Cidden hiç bu kadar saçma bir silah görmemişti. Bir çocuk tüm silahları bir anda çizmeye çalışmış gibi görünüyordu. Tuhaf olan çizimdeki silahın yaygın olmasa da kullanılan çift taraflı bir silah oluşu değildi. Zira Attila’ nın kendi silahıda kesici ve delici iki tarafa sahipti hatta yırtmak için de kullanılabiliyordu. Ancak baktığı şeyde görebildiği kadarıyla en az dört adet ayrı tür silahı seçebiliyordu.

Bir ucunda mızrak başı görünüyordu ancak klasik bir mızrak gibi ince ve tek bir diş değil de   sivri ucundan geriye doğru alanı genişleyen ve birkaç girinti-çıkıntıya sahip değişik tasarımlı bir mızrak başıydı. Onun hemen yanınaysa Keskin bir baltaya benzeyen bir başka tür bulunuyordu. Diğer ucu pek anlaşılabilir halde olmasa da orada da farklı silahlar mevcuttu.

İşin en tuhaf yanıysa normalde silahların sapında ya da kabzasında, yani elle tutulan bölgesinde kullanıcısının konforu ön plandayken; bu silahı tasarlayan çılgın bunu umursamamış ve fantezilerini çizmeye devam etmiş gibi görünüyordu. Zira silahın elle tutulan bölgelerinde de yarım rüzgar gülü gibi görünen kılıç vari bir şeyler vardı.

Ganhar ve Attila bir yandan da dövüşü izliyorlardı ancak başlayalı bir dakikadan az olmuş ve henüz oradaki dövüş, birbirlerinin fiziksel gücünü tartan iki rakip ve tat vermeyen itişmelerden öteye gitmiyordu.

            “ Peki burada olmanla bu silahın alakası ne ? “

            “ Silahın adı ‘Kıyım’ ve Kıyımın bu adada olduğu söyleniyor. Esasında Kıtanın en iyi silahlarının bu adada olmasının olayı da o silah. Ustaların marifetli olması gibi bir durum söz konusu değil bizzat demir ustalarının en iyi çalışmalarını inceledim ve herhangi bir şehirdeki ortalama demircilerden farkları yok. Kıyımın bir çekim gücü var ve bu topraklarda ki zengin metal madenlerinin kaynağı olarak da Kıyım görülüyor. Ölçümlerimi yaptım ve cidden enteresan sonuçlar elde ettim. Kesinlikle bu adada bir yerlerde olmalı. Ancak esas tuhaflık o silahı tarihte tek bir kişi kullanabilmiş. Ondan sonra ‘kıyım’ kimsenin kendisine el sürmesine izin vermemiş.“

Attila hikayeyi ilgiyle dinliyorken artık mantığıyla tamamıyla çeliştiğine karar verdi ve Ganhar’ ın son kelimelerini duyunca dayanamayıp kahkahayı patlattı.

            “ Ha ha ha seni hayal kırıklığına uğratmak istemem Ganhar ama belli ki bu hikayeyi uyduranla silahı çizen velet aynı kişi olmalı. Neresinden bakarsan bak ikisinin de elle tutulur yanı yok. Şimdi dövüşe konsantre olalım. Bakalım bu kadar kısa sürede benim çırak ne hale gelmiş. “

Ganhar dostunun kendini fazlasıyla etkilemiş olan bu silahtan etkilenmemiş olmasına birazcık bozulsa da bir şey söylemedi zira öğrencisinin durumunu daha çok önemsemesini anlayabilirdi. Ve Attila’ nın dediği gibi dövüşü izlemeye koyuldu.

İki tarafta hala yaft kullanmamışlardı. Andri, Turgan’ın kullanabildiğini gördüğü depremin gücünden çekiniyor olsa da Turgan’ın bu yaftı durduramadığını da biliyordu yani zayıflığının farkındaydı ve bunun özgüvenini yaşıyordu. Turgan ise dezavantajlı olan taraftaydı zira rakibinin yaftının ne olduğunu dahi bilmiyordu. Bir süre daha fiziksel sürtüşmeye devam ettiler hatta Andri altın kılıcıyla Turgan’ın derisinde bir çizik bir de çok derin olmayan kesik açmayı başardı.

Turgan hala silah kullanmadığından yumruklarını kullanıyordu ve şu ana kadar görülen savaşta, net bir şekilde söylenebilirdi ki Turgan fiziksel güç olarak Andri ile çok yakın bir seviyedeydi. Andri ağırlık avantajına sahip olmasına rağmen tek bir kez karşılıklı yumruk düellosuna girmiş ancak zarar gören tarafın kendisi olduğunu hemen fark edip silahına sarılmıştı.

Devamındaysa silah eriminin verdiği avantajdan dolayı etkileyici tek bir yumruk bile almadı. Turgan’ ın bedenindeki kesikleri görünce özgüvenli bir şekilde konuşup Turgan’ ın moralini bozmak istedi. Kılıcıyla yeni bir hamle gerçekleştirirken bir yandan da konuşuyordu.

            “ En başından ustanı dinlemeliydin velet. Attila gibi bir adamın öğrencisi olmakla kutsanmışken o adamın sözünü dinlememen aptallığını gösteriyor bu yarayı bir hayat dersi olarak kabul et…”

Kılıcıyla derin bir kesik açmak amacıyla saldırmıştı ancak Turgan bu kez savuşturmayı başarmıştı çünkü düşünmeye başlamıştı. Önceki yaraları alırken saldırıyı savuşturmak yerine kesiği kabullenip karşılığındaysa bir yumruk atmaya çalışıyorken bu kez atak yapmamış sadece gelen kılıçtan sıyrılmıştı.

            “ Sanırım beni bir daha kesemeyeceksin pis korsan. Tekniğini anladım. Senin saldırıların çok yavaş. Sadece silahın uzun olduğundan ben yumruk atmaya çalışırken kılıcın benim yumruklarımın sana vurmasından önce bana ulaşıyordu. Ancak artık daha fazla kesilmek istemediğimdne yumruk atmayacağım. “

Turgan haklıydı. Rakibi fit bir bedene sahip değildi ve fiziksel gücü oldukça iyi durumda olsa da çevikliği gücünün yanında zayıf kalıyordu. Hatta böyle bir adam iyi bir komutanın ordusunda olsa kendisine verilecek son silah kılıç olurdu. Ancak Andri’nin zayıflığı da savaşması için hiç uygun olmayan ama görseline bayıldığı altın kılıcıydı. Andri emin olmak adına tek seferde ardı ardına savurmalardan oluşan sıralı kılıç darbeleriyle tekrar Turgan’ a saldırdı ancak Turgan hızlı hareketlerle tamamından kaçınmayı başardı.

            “ Sana söylemiştim kötü korsan. Beni artık kesemezsin. İsrersen yumruk yumruğa bir dövüşe girişelim son ayakta kalan kazanır. “

Attila savaşı izlerken gözleri dolmuştu. Zira Turgan beklemediği şekilde savaş alanında akıllıca çıkarımlarda bulunup kararlar veriyordu. Daha önceki yumruk düellosunu kazandığının farkında olmalıydı evladıyla gururlanan bir anne edasında gözlerini saklamaya çalışarak kaba bir şekilde sümkürüp yüzüne bakanların odağını değiştirmeye çalıştı.

            “ Ha ha yumruk yumruğa bir dövüş mü ? Oradan bakınca bir aptala ya da bilek gücüyle övünen bir kabadayıya mı benziyorum velet ? Ben bir korsanım. Sadece kazanmayı düşünürüm dövüşün adil olup olmamasıysa umurumda bile değildir. Şimdi sana özel gücümü göstereceğim. Yaftını durduramayan biri olarak özünü kontrol edemiyor olmalısın ve kullanacağım yaft karşısında bu halinle tamamıyla savunmasız halde olacaksın. “

Turgan adamın söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordu ve ne yapacağını merakla bekliyordu. Attila ise endişeli görünüyordu çünkü Andri tecribeli bir korsandı böyle söylediğine göre avantaj sahibi olmalıyddı.. Ganhar’ a döndü ve endişesini yansıtır bir şekilde söyleme ihtiyacı hissetti.

            “ Umarım bu ezik korsan görünmez falan olamıyordur. Çırağımın öz kontrolü zayıf olduğundan. Onu hissedemeyecektir ve göremezse kaybedecektir. “

            “ Onun için endişelendiğini biliyorum ama ne olursa olsun karışma patron. Eğer karışırsan hem o sevimli çocuğun gururu kırılacak hem de güçlenmesine mani olacaksın. “

Attila tüm bunların zaten farkındaydı ve savaşa karışmaya falan da niyeti yoktu sadece Andri’nin görebildiği bir yaftı olsun istiyordu. Turgan için en büyük sorun göremediği bir rakiple karşılaşmak olurdu ve bu genç çocuk bu kadar şanssız olmamalıydı. Attila sabırsızlıkla dişlerini sıkıp bekliyorken Andri sonunda haykırdı.

            “ Sis Perdesi. “

 

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar