Theoden

03 Temmuz 2019
Çeviri: 55
Düzenleme: AntiYasuo
867 Görüntülenme
Bu bölümü 3 Kişi beğendi.

KÖR DÖVÜŞÜ

Andri ellerini iki yanına saldı ve iki eliyle de uzun ceketinin etek vari uçlarını tutarak sert bir şekilde havaya kaldırıp, güçlü bir şekilde tekrar yere indirdi. Bu hareketin etkisiyle topraktan birazcık toz kalktı. Ancak yere bozuk para düştüğünde olacak kadar bir toz kitlesiydi.

Turgan duruma şaşırmıştı. Zira hiçbir şey olmamıştı. Galiba bu korsanın yaftı o kadar zayıf ki göremiyoruz bile diye düşündü ve tam bunu dillendirecekti ki o küçücük toz kitlesinin saniyenin onda biri zaman aralığında, yaklaşık 300 metre karelik dikdörtgen şeklinde bir alanın tamamını kaplayacak bir sis bulutuna dönüştüğünü fark edemedi bile Turgan. Sadece bir anda görüşünün tamamıyla kapandığını sadece beyaz bulutları görebildiğini fark etti.

Bir an çok güzel bulutlar tıpkı bir rüya gibi olduğunu düşünecek olsa da bir dövüşün ortasında olduğunu çabuk fark etti. Sisin bittiği noktayı bulmak için sağa sola amaçsızca koşsa da Andri sisinin olduğu bölgeyi belirleyebildiğinden dolayı, bir sonuca ulaşamadı.

“ Şerefsiz korsan demek biraz önce sadece kazanmayı düşünen bir korsanım derken bundan bahsediyordun. Seni görmeme izin vermeyecek ve pis dövüşeceksin. Öyle olsun tüm hilelerinle gel bakalım. “

Attila aslında sis kökenli bir yaft gördüğüne sevinmişti çünkü bu Turganı dezavantajlı hale sokmazdı bir anda müdahil olmayacağına dair Ganhar’a verdiği sözü unutarak bağırdı.

            “ Turgan bu sisi dağıtabilirsin evlat. Böyle şeyler senin yaftın için sorun olmamalı çünkü sen… “

Karnına uyarı amaçlı gelen sert yumruğun etkisi ve ağzını kapatmaya çalışan elin varlığıyla cümlesini bitiremedi.

            “ Karışmayacağına söz vermiştin patron. Bırak da öğrettiklerin ne kadar işe yaramış hep beraber görelim. Sonsuza kadar onu yanında tutmayı planlamıyorsan dövüşe başladığı anda sadece susmalı ve izlemelisin. “

            “ Ama onun yaftı…”

            “ Anladık patron bir şekilde yaftıyla bu sisi halledebileceğini düşünüyorsun. Haksız da sayılmazsın zira depremden bahsediyoruz ama bırak da yapılabiliyorsa da kendisi bulsun.”

Aslında Attila’ nın söyleyeceği şey o değildi ancak taze azarlanmış yaramaz, suçlu bir çocuk gibi başını önüne eğdi. Sakallarını karıştırıp öfkeli bir şekilde dişlerini sıkarak. Karşılaşmanın ilerleyişini izlemeye koyuldu. Normalde hiçbir şey görülmüyordu ve sadece tarafların özleri hissedilebiliyordu. Ancak Attila’ nın kullanabildiği yaftlardan birisinden dolayı onun için görüş problem olmuyordu.

 

Turgan rakibinin saldırmasını çok fazla beklememişti. Buna ihtiyaç kalmadan nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde; Andri’nin altın kılıcı sisi dağıtmadan kolunda bir kesik açmayı başarmıştı. Okulda anlatılanlara göre rüzgarlı havada sis olmazdı ancak nasıl oluyordu da Andri kılıcını savurduğunda rüzgarının etkisiyle sis dağılmıyordu ?

Bunu düşündü ancak cevabını bulamadı. En azından kılıcı kendine gelirken görse savuşturabilirdi ancak saldırıyı hiçbir şekilde görmemişti. Uyanık korsan rakibine yerini belli etmemek adına parmak uçlarında yürüyor ve hiç ses çıkarmıyordu. Turgan düşünmeye devam ederken silahın bu kez göğsüne battığını fark etti daha fazla derine inmeden acının olduğu yere elleriyle silahı yakalamak amacıyla hamle yaptı ancak Andri kılıcını hemen geri çekti.

Şimdiden birkaç yara almıştı bile ancak en azından son saldırıdan aldığı yaradan birkaç şey öğrenmişti. Andri kılıcı kendisine savurmuyor saplıyordu. Ancak bir nedenden( parmak uçlarında yürüdüğünden ancak Turgan bunu bilmiyor) yeterince güç uygulayamadığından sadece ucu birazcık battığında Turgan karşılık vermeye çalışınca kılıcını geriye kaçırıyordu. Ve son saldırıda kılıcın geri çekildiğini anlık olarak gördü.

Hem eliyle yakalamaya çalıştığı sırada; hem de kılıcın geri çekildiği esnada, sisin içinde rüzgarın etkisiyle göz açıp kapayıncaya kadar süren bir zaman diliminde bir boşluk oluşuyor ancak bu süre sonunda boşluk hemen sisle kaplanıyordu.

Turgan’ ın çıkarımları müthişti. Ancak hala saldırılardan nasıl kaçacağını bilmiyordu küçük bir düşünme sürecinden sonra sürekli hareket edersem etrafımdaki sisi dağıtmayı başarabilirim diye düşündü ve elleriyle havadaki sisi dağıtmak amacıyla bir çukur kazar gibi hareketler yapmaya başladı.

İşe yarayıp yaramadığı tartışılırdı Turgan kesinlikle komik görünüyor ve el hareketlerinin seriliğine göre siste boşluklar oluşturmayı başarıyordu ancak bu boşluklar çok kısa süreli olup hemen sisle kaplanıyorlardı.

“ Gelsene lan şerefsiz korsan adam gibi dövüşsene. “

Bunu söyledikten bir saniye sonra yarmaya çalıştığı sisin tam tersi yönünden Andri’ nin kılıcının sırtına saplandığını hissetti. Çevik bir hareketle arkasını dönüp kılıca dokunmayı da başardı ancak yakalamayı başaramadı. Gerçi altından bir kılıcın keskin kenarlarını elleriyle yakalamayı başarsa bile bunun faydasından çok zararı olabilirdi.

İyice öfkelenmişti Turgan zira Küçük bir çocuğa söz vermesine rağmen onun ailesini katleden adam kendisiyle de adeta bir oyuncakmış gibi oynuordu. Öfkesini bastırmaya çalışıp bir sonraki saldırıyı almadan önce içinden mantıklı bir şekilde düşünmeyi denedi.

            “ Yaftımı kullanmamalıyım. Ustamın daha önce öz konusundaki söylediklerini hatırlıyorum ve ustam özünü saldığında onu metrelerce uzaklıktan hissedebiliyordum. Bu herif özünü salmıyor ancak Ducia gibi özünü gizleyen bir yaft kullandığını da sanmıyorum. Sisin içinde sadece ikimiz olduğumuzdan…”

Kılıç bu kez kasığını hedef almıştı ve bu kez Turgan düşünmeye odaklanmış olduğundan bu saldırıya öncekilerden daha geç refleks gösterdi. Daha derin bir yara almıştı ve muhtemelen önemli bir damarı kesilmişti. Ciddi anlamda kanıyordu. Öfkeyle bağırdı.

            “ 2 dakika dursana lan adi korsan. Şurada bir şey düşünüyoruz. “

Ve bir sonraki saldırı gelene kadar içinden düşünmeye devam etti.

            “ Sisin içinde ikimiz olduğumuzdan eğer onun özünü hissetmeyi başarırsam yerini de anlayabilirim ve onu görmesem de kazanabilirim. “

Yine dahiyane bir çıkarımda bulunmuştu ancak kendi özünü dahi kullanamayan birisi için tam olarak imkansızı deniyordu. Tabi bu da bir adım sayılabilirdi. Olduğu yere, sisin içine oturdu ve odaklanmaya çalıştı. Bir şekilde bir enerji falan hissetmeye çalışıyordu. Tamamıyla savunmasızdı ancak fazlasıyla odaklanmış olduğundan ve düşünme işine artık kafa yormadığından gelen saldırıları anında hissediyor ve zamanında tepki gösterebiliyordu.

Enteresan olan şu ki bunu yaptığında odağını hiç kaybetmiyordu. Kendisine bir saat olmuş gibi hissettiren ancak esasında iki dakika kadar süren odaklanma seansında sonunda bir şeyler hissetmeye başlamıştı Turgan. Kendisine çok yakın bir enerji hissediyordu ancak saçmalık şu ki bu enerji yerin altında sabit duruyordu.

Hilekar korsan yerin altına tüneller açmış oralardan çıkıp saldırıyor olmalı diye düşündü ki tüm savaş boyunca tek saçma çıkarımı buydu. Enerjye odaklandı, odaklandı ve tam anlamıyla varlığını hissedebilir oldu. Hareket ettiğinde geldiği yöne doğru pozisyon alıp seri bir şekilde karşılayacaktı. Yaftını hala kullanmamıştı. Zira kullanırsa, enerjiyi hissetmesini engelleyebilir odağını kaybetmesine neden olabilirdi.

Sessizce beklemeye devam etti odaklandığı süreç boyunca aldığı yaralar boşa gitmemeliydi. Bedenini her yönden gelebilecek bir saldırıya karşı hazır tutuyordu zira yerin altındaki korsanın nereden yukarı çıkacağını bilmiyordu. Enerji hala sabitti. Korsan dinleniyor olmalı diye düşündü ancak o an tüm emeklerinin ve hesaplarının boşa gittiğini anladı. Çünkü kalbine inen kılıcı hissetmişti. Oysa ki enerji hala aynı yerde sabit duruyordu.

Rakibinin özünü en başından beri hiç hissedememiş. Alakasız bir şeye konsantre olarak hem zaman kaybetmiş hem de tüm planları alt üst olmuştu. Bu durumun verdiği öfkeyle artık daha fazla dayanamayan Turgan sonunda yaft kitabına başvurdu.

            “ Tabiatın insanoğluna cezası- Yıkıcı Deprem. “

Hayal kırıklığına uğramış olan Turgan damarları belirginleşmiş ve kan çanağına dönmüş yeşil gözleriyle ürkütücü görünüyordu ve izlemekte olan Attila öğrencisi için endişeleniyordu. Bacağındaki yaraysa hala ciddi olarak kanıyordu ve gücünün tükendiğini hissetmesine sebep oluyordu. Böyle giderse özü kısa sürede tükenecek ve depremi sona erecekti.

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar