Theoden

03 Temmuz 2019
Çeviri: 58
Düzenleme: AntiYasuo
1002 Görüntülenme
Bu bölümü 3 Kişi beğendi.

ATTİLA'NIN PLANI

Attila’nın bu öğütlere ihtiyacı yoktu zira biraz önce olanları zaten izlemişti. Artık yeterli yakınlığa ulaştığına karar verip sonunda sıçradı. Hedefinde Turgan’a ulaşmak yoktu. Doğrudan Andrinin üzerine gidip onu yakaladı. Andri korku ve şaşkınlıkla yüzüne bakınca açıklama ihtiyacı hissetti.  

                        “ O şeyin hedefinde sen varsın değil mi? Sonsuza kadar kaçamazsın. San zarar vermesine izin  vermeyeceğim. Bu yüzden meraklanma. “ 

Andri fazlasıyla rahatlamıştı. Yer yüzünde bu silahı durdurabilecek 5 adam olsa birisi mutlaka Attila olurdu. Bu yüzden minnettarlıkla Attila’nın yüzüne baktı ve muhafızına güvenip ecelini beklemeye koyuldu. Zaten aralarında çok mesafe olmadığından bir kaç saniye sonra Turganla yüz yüze geldiler. Turgan yavaşladı ve durmak üzereyken mutlu ifadeyle konuştu.  

                “ Oh usta sonunda gelebildin. Hadi bana silahıma nasıl hükmedeceğimi anlat. Hızlı bir eğitime ihtiyacım var hınh hınh. “ 

Turgan durmuştu ve silahı Andriyi hedefleyerek harekete geçmişti bile. Turgan silaha asılıyor ancak hareketini yavaşlatmaktan öteye gidemiyordu. Ada halkı genişçe bir halka oluşturmuş ve halkanın ortasında kalan kutsal saydıkları silaha hayran gözlerle bakıyorlardı. Kendilerince de çıkarım yapıp fikirlerini beyan etmekten çekinmiyorlardı. Kıyım doğrudan Andriye ulaşmaya çalıştı ancak Attila Andrinin önüne geçmeyi başardı. O zırada halkadaki yerlilerden bağıranlar olmuştu.

                “  Yüce Attila; kıyım hükmünü verdi korsanı cezalandırmasına izin ver. “

Kıyımın mızrak ucu seri bir hareketle arkaya sarkmayı denedi ancak yine karşısında Attila’nın bedenini buldu. Bir kaç kez bu tekrarlandıktan sonra bu kez güdümlü silah hedefini değiştirip Attila’nın göğsüne dayandı. Attila kaçmaya çalışmadı bile. Bu silahın ruhu falan olmalıydı hedefindeki Andri’yi koruyan adamdan intikam almak istiyor gibiydi. İnikam dolu bir silah intikamın kılıcına karşı koyuyor gibiydi.  

Silaha hükmetmesini öğretmesini isteyen öğrencisinin yüzüne baktı. Kan ter içindeydi vücudunda çeşitli kesikler vardı ve şans eseri bacağındaki derin yara bir parça çamurun oraya sıçramasıyla kapanmıştı. Silaha hükmetmek de nedir diye düşündü.

Söylenişi bile ne kadar aptalcaydı. Bir silahı alırsın ve kullanırsın hepsi budur. Ancak bu silah farklıydı ve Turgan ona dokunduğunda sorun olmadığına göre Turgana uygun bir silah olmalıydı. Test etmek için eliyle kıyımı tutmayı denedi ancak etkileyici ve şaşırtıcı bir tepkiyle karşılaştı. Silah bir güç dalgasını doğrudan Attila’ nın eline göndermişti. Attila güç kullandığını belli etmeden savrulmamayı başardı.

Ancak bir kez daha denemeyecekti zira bir sonraki tepki daha güçlü olacağından savrulabilirdi. Artık emin olmuştu bu silah kesinlikle farklıydı ve Turgandan başkasının ona dokunmasına bile izin vermiyordu. Yani Turgan için üretilmiş bir silah. Bir aptala uygun bir silah diye düşündü.

Bu yüzden silaha hükmetmek diye bir şey yoktur demek yerine. Turgan’ın saflığını kullanarak saçma bir çözüm yolu söylesem öğrencim bunun gerçek olduğuna emin olup bir şekilde deneyebilir diye düşündü ve böyle de yapmaya karar verdi.  Kim bilir belki de işe yarardı.

                “ Tamam evlat sana öğreteceğim şimdi beni iyi dinle ve silahına nasıl hükmedeceğini öğren. “

Çevredeki insanlar hayranlıkla izliyorlardı hatta Andri bile. Ne kadar da şanslı bir öğrenciydi demek böyle özel silahların üzerinde hükmetmek için teknikler bulunuyordu. Kalabalıktan usta ve oldukça yaşlı bir demirci akıl yolunu seçip şöyle bir cümle kurdu.

                “ Ne saçmalıyorsun Attila evladım. Altmış yıldan fazla süredir silah döverim ve tek birinin bile ruhu olduğunu duymadım. Kıyım bahsedildiği kadar güçlü ve önemliydi de Adamız tehlikede olduğunda neden bir kez bile gün yüzüne çıkıp gücünü göstermedi? Silah üzerinde hüküm sürme tekniği mi ? Hah güldürmeyin beni. “

Emektar silah ustasının doğruları söylemesi kalabalığı sinirlendirmişti. Tek bir nokta dışında tüm söyledikleri doğru olmasına rağmen; halkayı oluşturan insanlar üzerine yürüyüp ‘kes sesini bunak senin eski metotlarına ve fikirlerine ihtiyacımız yok’ , ‘ Biraz daha konuşursan zaten gecikmiş ölümünü hızlandıracağız’ diyerek tehditler savuruyorlardı. Ancak Attila bir el hareketiyle ihtiyar adamın üzerine gitmelerini engelledi.

İhtiyar adamın yanıldığı tek noktaysa şuydu. Gördüğü tüm silahlar insanlar tarafından dövülmüşlerdi. Kıyımın hikayesi ise çok farklıydı. Bu yüzden diğer silahlarından farklı olduğu da kesindi. Attila ihtiyar silah üreticisinin güvende olduğunu görünce konuşmasını sürdürdü.

                “ Şimdi dikkatlice dinle evlat. Vücudunda derin bir yara olduğundan hissetmen daha kolay olacaktır. Yarana odaklan ve oradaki zayıflık hüzmesini hissetmeye çalış. Çok zor olmasa gerek. Hissedebiliyor musun “

Turgan yüzünü ekşitti. Sanki bahsedilen şeyi mimikleriyle arıyormuşçasına yüzü şekilden şekile giriyordu. Dilini ara sıra dışarı çıkarıyordu ve sonunda aradığı ancak normalde var olmayan şeyi bulup sevinçle bağırdı.

                “ Buldum usta hissedebiliyorum. “

                “ Tamam şimdi onu hareket ettirmeyi dene. “

Turgan yine birkaç saniye süren mimik hareketlerinden sonra yine başardığını belli eden bir gülümseme takındı.

                “ Bu da tamam. Sırada ne var? “

                “ Bacağından yukarı doğru çıkar onu. “

Turgan oldukça zorlandığını belli eder bir şekilde tuhaf sesşer çıkarmaya başlamıştı.

                “ Iğhhhhhhhh bu oldukça zor ama yapıyorum usta. “

                “ Harikasın evlat. Şimdi Omuzuna doğru çıkar onu. “

                “ Iğhhhhhhh harikayım tabi çıkarıyorum usta. Şimdi sağ omuzumda. “

                “ İşte benim öürencim şimdi devam et ve eline kadar götür. “

                “ Iğhhhhhh. Getirdim usta elimdeki zayıflığı ne yapayım ? ”

                “ Şimdi onu kılıca aktar. Kılıç zayıflığını aldığında senin gücünü kabullenip boyun eğecektir hadi evlat yapabilirsin. “

                “ ığghhhhhhhhh ıhhhhhhhhhhhhhhhhh ığghhhhhhhhhhhhhhhhh “

Turgan’ ın suratı kıpkırmızı olmuş. İnlemelerindeki sesinin desibeli artmıştı ancak hala olumlu bir şey söylemiyordu. Arrila endişelenmişti.

                “ Ne oldu evlat bir sorun mu var. Şimdi vaz geçme başarabilirsin. “

                “ ığghhhhhhhhhhhhhh “

                “ Hadi evlat ha gayret. “

                “ ığğğğğğğğğğğğğğğğğğğğ”

                “ Yaparsın evlat sen kimin öğrencisisin. “

                “ Iğghhhhhhh ığğğğğğğğ”

                …

                “ Hüe hüe yapamadım ben onu usta çok özür dilerim. Yılan kılıç zayıflığı kabul etmiyor. “

Turgan kendini suçlayıp ağlamaya başlamıştı. Ustasına layık bir öğrenci olduğunu düşünmüyordu bile. O sırada yerli halkta kendi bedenlerindeki zayıflıkları hissetmeye çalışıyorlardı. Yarısından fazlası zayıflıklarını bulmayı başarmışlardı bile. Bazıları işlerini kolaylaştırmak için bedenlerine küçük kesikler bile açtılar. Zayıflıklarını hissedemeyenler ise ‘zayıf’ olduklarını düşünüp perişan bir halde görünüp, yerlerde sürüklenip, hüzünlendiler.

Attila tamamen uydurduğu bu şeyin bu kadar fazla insanda var olmasına şaşırmış haldeydi ve Turgan üzerinde bu kadar işe yaramasına bile şaşırmıştı. Bu yöntemin işe yaramadığını görünce kendi silahını çıkarmak istedi ancak öğrencisiyle silahlı bir karşılaşmaya girişmek istemiyordu. Keskin silahların olduğu bir ortamda kötü sonuçlar ortaya çıkabilirdi.

Aklına bir başka saçma çözüm geldi ancak denemeye karar verdi. Buna göre kendi bedenini ittirerek mızrağın bedenini delmesine izin verecekti. Belki silah bu kez ters etki gösterir diye düşünüp denemeye koyuldu. Öğrencisini de uyarmadan edemedi. Zira Turgan hala suçlu bir şekilde gözyaşları içinde özür dileyip duruyordu.

                “ Tamam evlat şimdi sakin ol. Başka bir şey deneyeceğiz. Bana güveniyor musun ? “

Turgan başını hareket ettirerek gözlerini omuzuna sildi ve hıçkırarak cevapladı.

                “ Evet usta. “

                “ O zaman itiraz etmeden dediğimi yap ve gücünü aksi yönde kullanarak silahını bana saplamayı dene. “

                “ Ama usta… “

                “ İtiraz etmeden dedim. Merak etme böyle saçma bir deney yaparken ölecek değilim. Bu yüzden ustanı dinle ve sadece dediğimi yap. “

Turgan istemeden de olsa onaylamak zorunda kaldı. Attila ellerinin ikisini de cebine koydu ve en iyisi olmasa da işe yarayacağını düşündüğü bir yaft kullanarak bedenini sert bir kabukla kapladı. Ve yaftı tamamlandığında bedenini ittirmek için hazır bir şekilde bekledi. Turgan’ ın gözlerinin içine baktı ve kararlı olduğuna ikna olunca seslendi.

                “ Şimdi. “

Attila bedenini ittirdi ve Turgan da silahı pek ittirmiş olmasa da en azından engellemeye bir son verdi. Ne olacağını merakla beklerlerken hesaplanmayan oldu ve Kıyım Attila’nın sıradan sayılabilecek zırhını delmeyi başardı. Etine temas etti ve Turgan mızrağın ustasının etine girişini gördü. Hemen ardından da Attila’ nın bedeninden akan kanları.

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar