Theoden
Heraklia Savaşı 3
Sophia, Elfy’ nin koluna saplanan oku görünce panikledi. Okun zehirli olduğunu duymuştu ve Elfy minyon tipiyle, böyle şeylere karşı fazlasıyla dayanıksız görünüyordu. Bir an önce rakiplerimi yenip önce Elfy’ e yardım etmeli sonrada Ducia’ nın peşine düşenlerden kurtulmalıyım diye düşündü Sophia. Zira Ducia’ nın yardımı kesilirse Mirliva Yavuzun ölümü an meselesi olacaktı.
“ Su Kanunları – Taşkın “
Bunu söylediğinde bedeninin etrafından sular çıkmaya başladı. Yerin altından, avuçlarının ortasından, sular çıkıyor ve suyun kütlesi inanılmaz bir hızda artıyordu. Birkaç saniye içinde bir sel oluşturdu ve sel binbaşıyı içine aldı Albay ise kaçınmayı başarmıştı. Tonlarca ağırlıktaki su kütlesinin kontrolü kolay olmadığından Albay Niko’ ya odaklanamıyordu Sophia.
Albay bu kadının beklediğinden çok daha güçlü çıktığını fark edip, Simon’ u oradan çıkarmak zorunda olduğunu düşündü. Kollarını birbirine geçirdi ve yaftını söyledi.
“ Bitki Kataloğu – Sarmaşık kırbaçlar “
Bir sürü yeşil sarmaşık Albay’ ın parmaklarının ucundan çıkıyor uzadıkça uzuyordu. Bunlardan ikisini sel sularının içine daldırdı ve boğulmakta olan Simon’ u sel sularından çıkarmayı başardı. Simon dışarı çıktığında dakikalarca öksürdü ve yuttuğu suları çıkarmakla uğraştı.
“ Hey Simon bana yük mü olacaksın ? Sonuçta toprak yaftı kullanıyorsun sadece şu kadının sularının önüne set çekeceksin o kadar zor olmamalı. Destek olsan yeter “
Simon biraz daha su kustuktan sonra ayağa kalktı ve başıyla söylenenleri onayladı. Bunun ardından işini acele bitirmek isteyen Albay Niko kırbaçlarını Sophia üzerine yöneltti. 10 tane yeşil görünümlü kırbaç Sophia ‘nın üzerine gidiyordu. Sophia hemen karşılık vermek adına bir önceki yaftını sona erdirdi.
“ Su Kanunları- Su Girdabı “
Bunu söylediğinde etrafında iki adet su topu belirdi ve dönmeye başladı. O kadar hızlı dönüyorlardı ki; Bir süre sonra, bir su hortumu gibi görünen girdap şeklini aldılar. Sophia’nın etrafında duruyorlardı ve üzerine gelen kırbaçları hızlıca geri püskürtüyorlardı. Sophia yalnız başına olmasına rağmen oldukça iyi iş çıkarıyordu, hatta kolayca kazanacak gibi görünüyordu. Ta ki Simon devreye girene kadar.
Simon parmak uçları karşıya bakacak şekilde, ellerini düz bir halde birleştirdi ve beklenen yaftını kullandı.
“ Toprak Ananın kudreti- Toprak Bloklar “
Yerdeki toptak titredi ve altından sıkıştırılmış toprak gibi görünen 4 adet dev blok çıktı. Simon’ un yönlendirmesiyle bu bloklar Sophia’ nın girdaplarına yaklaştı ve ikili bloklar halinde iki ayrı girdabın etrafında durdular. Bu sırada Albay Niko halen kırbaçlarını savurduğundan Sophia Girdaplarını blokların arasından kaçırmaya çalışamıyordu. Eğer yapsaydı Kırbaçların kendisine ulaşmasına izin vermiş olurdu.
Beton etkisindeki toprak bloklar bir anda kapandı ve Sophia’ nın girdaplarını presslemeyi başardı. Toprak blokların içi aşınmış, hatta kapanana kadar; ortasından etrafa girdabın etkisiyle çamurlar saçılmış olmasına rağmen, amacına ulaşmış ve girdapları ortadan kaldırmıştı. Sophia yeni girdaplar oluşturmak için tam hazırlanıyordu ki, önce suratında patlayan bir kırbaç hissetti, sonra aynı sarmaşıkların hem el, hem ayak bileklerini hem de gövdesini sarmaladığını gördü. Tamamen hareketsiz bırakılmıştı ve çaresiz görünüyordu.
Hala gözleri açık olduğundan görebildiği kadarıyla Elfy’ e baktı. Yere diz çökmüştü zehir etkisini gösteriyor olmalıydı ve vücudunda başka yaralar da açılmıştı. Ağzından köpükler çıktığını fark etti. Onun için fazlasıyla üzgün olsa da yapabileceği bir şey bulunmuyordu.
Mirliva Yavuz tarafındaysa işler sarpa sarmıştı sürekli öldürücü darbeler alıyor ancak kısa sürede yaraları iyileşip savaşa devam ediyordu. Ducia savaşı görebileceği bir yerdeydi ancak özünü iyice gizlemişti. Elfy’ nin durumunu görünce yapmak zorunda olduğunu düşünüp Elfy’nin üzerinde de Zümrüd-ü Anka nın gücünü kullanmak istedi. Yani hem Yavuz’ u hem de Elfy i aynı anda iyileştirmeye çalışacaktı. Daha önce hiç yapmamış olsa da denemek zorundaydı.
Elfy’ e odaklandı ve gücünü paylaştırmaya çalıştı. İşe yaramış görünüyordu. Elfy’ nin dudaklarındaki köpük bir anda yok oldu ve okun girdiği kolundaki yara da kapanıyordu. Acısı tamamıyla kesilen Elfy kolundaki oku çıkardı, dizlerinin üzerinden ayağa kalktı. Tam çok acıktığını söyleyecekti ki yerde çaresiz görünen Sophia gözüne çarptı.
“ Sophia abla. Bekle sana yardıma geliyorum “
Sophia gelmemesi için ikaz etmek istedi ancak ağzı ve işaret edebileceği tüm uzuvları sıkıca sarmalanmıştı. Elfy harekete geçti ancak ilk adımını atar atmaz boşta kalan bir sarmaşık kırbacı yüzünde patladı. Elfy için fazlasıyla güçlü bir saldırıydı ve doğrudan yere düşmesine sebep oldu. İşte o an yardım alabileceği son kale olan Mirliva Yavuz’ a baktı.
Yavuz hepsinden daha kötü durumda görünüyordu çünkü Ducia büyük bir hata yapmıştı. İyileştirme gücünü aynı anda iki kişi üzerinde kullanamıyordu ve Elfy’ i iyileştirmeye karar verdiğinde Yavuz bir generalin darbelerine maruz bırakılmıştı. Hem de iyileştirme desteğinden yoksun olarak. Tüm bedeni kan içindeydi kollarından birisi kırılmış görünüyordu.
Ducia’ nın yaptığı hata bu kadarla da sınırlı değildi. İki kişiyi aynı anda iyileştirmeye çalışması özünü fazla salmasına neden olmuştu ve kullandığı kalkanın seviyesi böyle bir özü gizlemeye yetmiyordu. Bu yüzden yeri açığa çıkmıştı.
Yani her şey sarpa sarmıştı ve Nyu dışındaki tüm alanlarda savaş kaybedilmişti. Albay Niko söze girdi.
“ Her şey hallolmuş görünüyor general ben Mirliva kadını güvenli bir şekilde bağlayıp, kilitleyebileceğim bir zindan aramaya gidiyorum. Yoksa sarmaşıklarım bu kadının bedenindeyken savaşa devam edemem. Zaten onun dışında kimse savaşacak durumda değil. “
General Oshina etrafına şöylece bir baktı. Önünde duran Yavuz’ un zaten bir ölüden farkı yoktu. Mirliva Kasim hala ayılmamıştı. Elfy yerde acılar içinde yatıyordu ve albayın kırbaç darbesinden sonra uzun süre kendine gelecek gibi görünmüyordu. Birkaç yüzbaşı Azrak kızı yakalamışlardı ve yanlarına doğru geliyorlardı. Yani herşey istediği gibi görünüyordu.
“ Tamamdır Albay. Sen o kadınla dilediğini yap ama öldürme. Ben Yavuz’ a gıcık olduğumdan onu öldürüp sonra Galen’ e yardıma gideceğim o aptal kaybediyor gibi görünüyor. Ne utanç ama… “
Generalden onay alan Niko pis sırıtışlarıyla beraber yanına Heraklia yerlisi bir asker alıp şehir kapısına doğru ilerledi. Sophia halen sarmaşıklarla bağlı haldeydi ve yerde sürüklenerek Niko’ nun peşinden ilerliyordu. Daha doğrusu ilerlemek zorunda kalıyordu…
Şehir kapısından geçtiler ve Heraklia askerinin yol göstermesiyle beraber birkaç dakika sonra zindanlara ulaştılar. İçeri girdikten sonra Heraklia askerine döndü.
“ Sen buradan ayrılabilirsin. Şimdi onu çözeceğim ve senin için fazlaca tehlikelidir. Anahtarı bana bırak ve kapıyı çektiğine emin ol. “
Asker söylenenleri yaptı. Ürkmüş halde oradan bir an önce uzaklaştı. Askerin çıktıktan sonra kapattığı kapının sesini duyan Niko fazlasıyla rahatlamıştı. Artık amacına ulaşabilirdi.
“ Senin gibi vahşi bir kadını savaş ganimeti olarak kendime alıyorum. Generalde seninle istediğimi yapabileceğimi söylediğinden tadına bakmazsam olmaz değil mi ha ha ha “
Kıpırdayamayacak halde olan Sophia, Niko’ nun elini omuzunda hissetti, iğrenç bir şekilde okşandığını fark etti. Bir elini normale döndürmüştü Niko. Gecelerce kabuslar görmesine sebep olan şey bir kez daha başına geliyordu. Gözleri bir kez daha yaşardı. Acı bir şekilde inlemeye başladı. İçinden kaderine lanetler yağdırıyorken Niko’ nun arkasında bir gölge fark etti. Niko o sırada Sophia’ nın tepkisini duymak için ağzındaki sarmaşığı çözdü.
“ Nasıl? Gerçek bir erkeğin seni okşamasının hoşuna gitmediğini söyleme bana. “
Sophia adeta dejavu yaşıyordu gölgelerin içinde duran kişiye baktı. Kim olduğunu tanımlamaya çalıştı ve dudaklarından istemsizce ve Niko’nun anlam veremediği tek bir cümle çıktı.
“ Dragut sonunda gelebildin mi? “
-