Theoden

24 Temmuz 2019
Çeviri: 73
Düzenleme: AntiYasuo
854 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Kulakları Sağır Eden Gürültü

“ Tabiatın öfkeli kükreyişi “

Çevredeki Turgan’ı tanıyan kişiler şoka girmiş vaziyettelerdi özellikle de Attila. Zira Turganın o haldeyken yeni bir yaftı başlatabilmesi pek mümkün görünmüyordu ancak yeni yaftının adını söylemişti bile. Anlamsızca kendisine bakan Duciaya kendisinin de ne olduğunu anlamadığına dair, beden diliyle kısa ve sessiz bir açıklamada bulunduktan sonra Turgan’ın yaftını merakla izlemeye koyuldu.

Turgan’ın cümlesi bittiğinde gök yüzünde kara bulutlar toplanmaya başladı ve adeta havanın rengi bile koyulaştı. Siyah bulutlar oldukça hızlı hareket ediyorlardı ve normalde duracakları mesafeye göre, yere çok daha yakın görünüyorlardı. Bulutlar toplanmayı tamamladıklarında gök kulakları sağır edercesine gürlemeye başladı.

Askerler ve başı bozuklar tanık oldukları şeye inanmakta güçlük çekiyorlardı. Çünkü kıtlık olan bölgelerde yağmur duasına çıkan ve tüm ömrünü bu işe vermiş din adamları dahi, neredeyse her seferinde hüsrana uğruyorlarken; saatlerce süren ayin ve duanın ardından tek bir bulut bile göze çarpmıyorken, bir çocuk tek bir cümlesiyle yüzlerce metrekarelik bir alanın üzerinde yağmur getirmiş gibi görünen bulutları toplamayı başarmıştı.

Birkaç saniye sonra gök öyle bir gürledi ki insanlar korkuyla kulaklarını kapatmak zorunda kaldılar. Sesten en çok etkilenen kişi ise Turgan’ın en yakınında duran ve rakibi olan Oshina gibi görünüyordu. Göğün öfkeli gürleyişi beyninin içinde yankılanıyor ve kulaklarını kapatsa dahi sesin seviyesinde azalma olmuyordu.

                “ Kes şunu çocuk. Bu cidden rahatsızlık verici. Beynimin içinde çınlamasına bir son ver artık. “

Oshina odağını kaybettiğinden yerçekimi yaftı da etkisini kaybetmişti. İki elleriyle beraber başını tutuyor ve acı içinde kıvranıyor gibi görünüyordu. Turgan olduğu yerden yavaşça ayağa kalktı. Gözleri öfkeyle bakıyordu ve aldığı savaş yaralarıyla beraber gerçek bir savaşçı gibi görünüyordu.

                “ Ses rahatsız mı ediyor ? Yani sadece sesin varlığına bile dayanamıyor musun general ? Kılıcının verdiği acıdan bahsettiğimde bu kadarına bile dayanamıyorsan asla bir savaşçı olamazsın diyen bir adamın birazcık gürültüden dolayı böyle şikayet etmesi normal mi? “

Turgan açık yaralarının da verdiği acı ve ağırlık hissinden dolayı ağır aksak adımlarla Oshina’ya doğru ilerliyordu. Acısı ilk ana göre hafiflemişti çünkü üzerindeki yer çekimi etkisi kalkmıştı. Oshina halen acı içinde başını ellerinin arasında tutuyordu. Turgan’ın yaklaştığını görünce ellerini başından çekti ve sese alışmaya çalıştı.

                “ Bir general olarak sadece birazcık gürültüye maruz kaldım diye, bir çocuğa kaybedecek değilim. İstediğin kadar gürültü yap seni ezip geçeceğim. Yerin kudreti- 100 kat yer çekimi, Karanlık alan- İşitme yoksunluğu “

İşte bunu kimse beklemiyordu. Oshina beklenmedik şekilde ve daha önce Turgan’ın hiç tanık olmadığı şekilde iki yaftı aynı anda kullanmıştı. Karanlık alan, bir başkasının üzerinde kullanabilmek için yüksek seviye yaft ve kapılara ihtiyaç duyarken; kendi üzerinde tek bir duyuyu köreltmek içinse bu yaftın sadece üçüncü seviyesini ve ilk kapısını kullanabiliyor olmak yeterliydi.

Çünkü bu yaft kullanıldığı kişinin duyularını hedef alır ve geçici olarak hedeflediği duyuyu kaybetmesine olanak tanırdı. Zaten genelde savaşçılar gece savaşlarına alışmak adına bu yaftı gözlerine uygularlar ve bu şekilde eğitim yaparlardı. Oshina böylesine basit düzeyli bir yaftı alışılagelmedik şekilde kullanarak kendi kulaklarını bir süreliğine sağır etti. Dahice bir hamle gibi görünüyordu. Attila durumdan pek hoşnut değildi ve olduğu yerden homurdanmaya başladı.

                “ Uzun süredir bir generalle dövüşmediğimden güçlerini biraz hafife almışım anlaşılan. Şimdi Turganın yeni keşfi tamamıyla boşa gidecek. “

Turgan tekrar olduğu yere çökmek zorunda kalmıştı. Hem yer çekimi etkisinden dolayı güç bela hareket edebiliyor hem de ilk kez kullandığı yaftı boşa gitmiş görünüyordu. Olduğu yerde bir kez daha gelen saldırıları beklemek zorunda kalmıştı Turgan. Bu kez ilerleyen kişi Oshina oldu. Sonsuz sessizlikte dışarıdaki gürültüye aldırmadan sakin ancak öfkeli adımlarla Turgan’ın üzerine doğru ilerledi. Kılıcını kaldırdı ve öfkeyle Turgan’ın boynunu hedef alarak indirmeye yeltendi.

Attila o an dövüşü bitirmeye karar verdi ve tam ikilinin olduğu yere doğru sıçramaya hazırlanıyordu ki; Turgan ile göz göze geldi. Turgan umutsuz görünmüyordu ve kılıcını yavaş yavaş da olsa hareket ettiriyordu. Attila kararsız kaldı ve son ana kadar beklemeye karar verdi. Oshina, Turganın başına geldi kılıcını kaldırdı ve yer çekiminin tüm etkisiyle beraber kılıcını öfke ve hızla savurdu.

Turgan beklenmedik şekilde hızlı sayılmasa da yeterli sayılabilecek bir çeviklikle Kıyımı yattığı yerden havaya kaldırdı ve rakibinin saldırısını karşılamayı başardı. Vücudunu hareket ettirmekte zorlansa da limitlerini aşarak, yerçekimi etkisinin kıyımı etkilememesinden de faydalanarak; kıyımın mızrak ve balta uçları arasına Oshina’nın kılıcını sıkıştırmayı başarmıştı. Oshina kılıcını kurtarmak istedi ancak birkaç kez denemesine rağmen başarısız oldu.

Silahının sıkıştığını fark eden general halen yer çekimi etkisini taşıdığından; bir eliyle kılıcının kabzasını bıraktı ve boşta kalan eliyle Turgan’ ın yüzüne doğru bir yumruk savurdu. Yumruk fazlasıyla şiddetliydi ve Turganın elmacık kemiğini kırmış gibi görünüyordu ve Oshina hareket etmekte zorlanan Turgan’ın suratına yumruklarını art arda indirmeye başladı. Attila bir kez daha savaşı bitirip bitirmeme konusunda kararsız kaldı ve bu kez bitirmeye karar verip yerinden sıçradı.

Turgan yumrukların hedefi olmuşken , iki tarafın silahları halen iç içe geçmiş haldeydi ve kıyımın mızrak ucu eğilip Turgana yumruk atmakla meşgul olan Oshina’nın omuzuna temas ediyordu. Attila’nın harekete geçip yaklaştığını gören Turgan durumdan hoşnut görünmüyordu. Turganın Kaybettiğini çoktan kabullenmiş olmalıydı. Durumu kabullenmeyen bir ifadeyle haykırdı.

                “ Daha yaftımı bitirmedim. Tabiatın öfkeli kükreyişi – Yıldırım saltanatı “

Turgan cümlesini bitirir bitirmez karanlık bulutlar adeta kırılıyormuşçasına, ortalarında bir camın çatladığında oluşan görüntü gibi sarı ışıklar peyda olmaya başladı. Kıyım sarı parlak bir ışıkla kutsandı. Işık silahın mızrak ucunda toplandı ve bir saniyeden daha kısa bir sürede silahın ucundan büyük bir cızırtıyla, iplik kadar ince bir yıldırım çaktı. Tam da Oshina’nın üzerine. Oshinanın omuzunu delip geçmişti çakan yıldırım. Delmekle de yetinmemiş derisini parçalamış ve kömürleştirmiş görünüyordu.

Oshina en acımasız düşmanlara bile merhamet ettirecek kadar acı bir çığlık attı. Acı hissi o kadar güçlüydü ki karanlık alan yaftının sona erdiğini fark edemedi bile. Kendi sesini duyduğunda yaftının etkisiz kaldığını ancak anladı.

Turgan halen arttırılmış yerçekimi etkisinde olmasına rağmen dizlerinin üzerine birazcık doğruldu ve Kıyımı göğe kaldırdı. Kıyımın ucundan sarı bir ışık huzmesi kırık bir çizgi halinde yükselip gökteki bulutlara ulaştı. Ulaştığı yerdeyse güçlenmişçesine daha da büyüyerek parladı.

Işığın hızı da hesaba katılırsa bu görsel şölen sadece birkaç saniye sürmüştü ancak hala sona ermemişti. Bulutların ortasından şiddetle bir yıldırım daha belirdi ve belirmesiyle aşağıya doğru yönelmesi bir oldu. Bu kez ki oldukça büyük görünüyordu ve Turgan-Oshina ikilisinin üzerine doğru iniyordu. Ducia gözlerini kapatmıştı ve korkudan daha fazla izleyemiyordu. Yaftın sahibi Turgan olsa da kendinin de olduğu alana böylesine güçlü bir saldırı göndermesi ancak o aptaldan beklenebilirdi ve nasıl sonuçlanacağını kimse bilmiyordu. Cehennemi yaşatmaya kararlı görünen yıldırım savaş halindeki ikilinin üzerine düşmek üzereyken bir ses duyuldu.

                “ Tanrı kalkanı – Cennet kapısı “

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar