Theoden
Yola Çıkış
Mirmirandan birkaç dakika sonra başıbozuk komutanları da masaya geldiler. Gelir gelmez de Mirliva Yavuz ve Kasim, Turgan’ın başında pervane olmaya başladılar. Turgan yemeğini yemeye devam ederken Mirlivalar saçlarını okşayıp, yanaklarını mıncıklıyorlardı. Ducia yaşananlardan hiçbir şey anlamamıştı ve kocaman adamların Turganı mıncıklamalarından iştahı kapanmış şekilde önünde duran ekmek dilimini, ekmek selesinin içine bıraktı.
“ Mirmiran Sakı bey size orada ne söyledi? Neden onunla bu kadar ilgilenmeye başladınız ? “
Turgan durumdan rahatsız olmasada şaşkındı o da tepkisini konuşarak gösterdi.
“ Ducia haklı. Elfy i mıncıklasanız anlarım o bücürük sevimli görünüyor ama ben yetişkin bir erkek gibi görünüyorum öyle değil mi Nyu abla ? “
“ Aynen öyle. Hem de yetişkin erkeklerin en yakışıklısı. Siz aptallar, daha fazla saçmalamayın ve hemen bırakın onun yanaklarını “
Mirmiranında öfkeli bakışları üstlerine yönelinde Yavuz ve Kasim paniklediler. Kasim hala bir kolunu kullanamıyordu ve sargıdaydı. Bunu lehine kullanıp sanki kendisini çok zorlamışta canı yanmış gibi sakat olan kolunu tuttu ve hiçbir şey olmamış gibi Turgandan uzaklaştı. Mirliva iki elinin arasında duran Turgan’ın yanaklarıyla baş başa kalmıştı ve Mirmiran- Ferik ikilisiyle yüz yüze duruyordu. Bir suçlu edasıyla kekeleyerek Ducia’ya cevap verdi.
“ N n ne sö söylemiş ki bize Mirmiran? Ne alakası var ki? Yani ne söylemiş olaiblir ki? Söylemedi bir şey. Söylemedi değil mi Nyu ? “
Yavuz panikleyince saçmalardı ve yine öyle yapmıştı. Bu yüzden çok fazla sırra vakıf olmasına izin vermezlerdi. Durumun farkında olan Nyu durumu toparlamak adına ayağa kalktı ve Ducia – Elfy ikilisinin ellerinden tutarak söze girdi.
“ Bu yaşlı erkeklerin muhabbetinden ve yakınlıklarından çok sıkıldım. Biz kız kıza saray hamamına gideceğiz. Kimse arkamızdan gelmesin. Yavuzu size bırakıyorum Sakı Bey “
Sakı bey gözleriyle onayladıktan sonra kızları da alıp çıktı Nyu. Hamam tamamıyla yalandı. Sadece sarayın avlusuna çıkmışlardı. Nyu durumu kızlara anlattı. Dragut onların bilmemesi gerektiğine dair bir şey söylememişti. Bu sebepten Nyu onlara anlattı. Özellikle Ducia bilirse durumu toparlamalarında yardımcı olabilirdi ve Turganı en uzun süredir tanıyan o olduğundan, öğrenmesi gerektiği zamanın kararını verebilirdi.
Ducia ve Elfy ikilisi başta şaşırmış olsalar da durumu çabuk kabullendiler. Ancak özellikle Ducia bunu mutlaka Turgandan saklamaları gerektiğine inanıyordu. Dragut istediğinden değil, kendi iyilikleri için. Eğer Turgan dünyanın en büyük gayri resmi ordusunun liderinin babası olduğunu öğrenirse ; onunla aşık atar ve onu geçmek adına da önüne geleni küçük birliklerine davet edebilirdi. Elfy ise Turganın bu kadar popüler bir adamın oğlu olmasına sevinmişti. Zira öyle sıradan biri çıkmasını zaten beklemiyordu.
Başta Mirliva Yavuz olmak üzere herkesin yoğun ısrarlarına rağmen sonuç değişmedi ve Turgan kimsenin yardımını kabul etmedi. Yanlarında bir rehber gelmesini bile istemedi. Bu şekilde ertesi gün aydınlıkta yola çıkmaya hazırlandılar. Güzergah önerisi ve yol tarifi başı bozuk rehberleri tarafından detaylıca yapıldı. Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra vedalaştılar ve yola koyuldular.
Uzunca bir vedalaşma olmuştu. Çünkü Serale gittikten sonra ne yapacakları belli değildi. Herakliaya dönseler bile aynı kişileri orada bulacaklarının da bir garantisi yoktu. Bu şekilde yola koyuldular ve Avinanın yokluğunda hiç hata yapmasalar dahi bir haftaya yakın sürmesi beklenen yolculuklarına başladılar. Buna göre 2 farklı ülkeden geçip, en son apaz sınırından Ülger topraklarına gireceklerdi.
Geceleri ilerleyip gündüzleriyse nöbet tutarak sırayla uyumalarını önermişti Ducia. Ama Turgan bunu reddetmişti. Gündüz gözüyle ilerleyecekler ve geceleri uyuyacaklardı. Eğer bir düşman çıkarsa da savaşacaklardı. İlk gün bu şekilde yaptılar, gerçi hala imparatorluk topraklarında değillerdi.
Heraklia ile Kitarya sınırına gelmişlerdi ve burada sorun yaşamadan karşı tarafa geçtiler. Çünkü ilk kontrolü Heraklia tarafındaki başıbozuklar yapmışlardı. İkinci kontrol biraz daha uzun ve detaylı olsa da Ducia’nın pratik zekası ve soğukkanlılığıyla kimliklerini açık etmeden sınırdan geçmeyi başardılar.
Kitarya ülkesi ilk girişte fazla soğuk görünüyordu. Çok fazla asker vardı ve disiplinli bir yönetime sahip gibiydi. Planlarına göre burada sadece bir gece geçirip ayrılacaklardı. İmparatorluğa bağlı olmadığından rahat bir gece geçirmek işlerine gelse de, Ducia ve Turganın ödüllerinin çok yüksek olmasından dolayı bir şehirde zaman geçirmek riskli duruyordu.
Buna rağmen Turgan ve Elfy ikilisi midelerine söz geçiremeyip şehrin en güzel lokantasında yemek yemek amacıyla etraftan bilgi almaya çalıştılar. En sonunda birkaç farklı kişinin teyidiyle bir tavernaya gitmeye karar verdiler. Tavernayı bulmaları çok zaman almadı ve içeri girip kıytı köşede kalmış bir masaya oturdular. Birkaç dkaika sorna yanlarına 12 yaşından fazla olmadıklarını düşündükleri bir kız çocuğu geldi.
“ Hoş geldiniz ne yemek istersiniz ? “
Konu yemek olunca Elfy kimseye fırsat vermeden atıldı.
“En güzel etli yemeklerinizi saysana.”
Küçük garson kız yemekleri tek tek saydı. Üçlünün bilmediği yemek isimleri olunca da üşenmeden içinde ne olduğunu, nasıl pişirildiğini tek tek anlattı. Turgan ve Elfy aynı yemekten istemişlerdi. Ancak ne yazık ki Ceylan kaburgasından sadece bir porsiyondan birazcık fazla kalmıştı. Bu yüzden Turgan seçimini değiştirmek zorunda kaldı.
Yemekler masaya geldi. Turgan ve Ducia doğrudan yemeklerini yemeye başlamışlardıı bile ancak Elfy tüm sabırsızlığına ve ağzından akan sulara rağmen; yemekten önce inandığı tanrıya şükürlerini sunuyordu. Turgan yemekten sonra yapabileceğini söylemiş olsa da Elfy köyünde sevdiğin bir yemek öncesi şükretmenin adet olduğunu söyleyip bildiğini okuyordu.
Elfy tam duasını bitirmiş yemeğine başlayacaktı ki ; kendinden önce kocaman ve kıllı bir erkek elinin yemeğini avuçlayıp bir parça kopardığını gördü. Ardından da kaba konuşmalarını duymak durumunda kaldı.
“ Mekanın en güzel yemeğinin sonunu almak nedir şerefsizler. Hem de Haydut Sam’in sağ kolu o yemeği istiyorken. “
Dedikten sonra elindeki et parçasını ağzına götürdü ve iştahla midesine indirdi. Elfy ağzını bile açamamıştı demin varlığına şükürler sunduğu yemeğinin kocaman bir parçası alınmıştı. Daha kötüsüyse bunu yapan adam yemeğine dokunarak onu mundar etmişti. Gözleir doldu ve küçük bir çocuk gibi ağlamak istedi Elfy ancak yapmadı. Öylece kalakalmıştı. Durumu izleyen Turgan öfke dolu görünüyordu, bakışlarını sertleştirdi ve demin konuşan adama yönelik söze girdi.
“ Haydut Sam de kim ? “
“ Sami tanımadığınıza göre yabancısınız galiba. O bu bölgeden sorumlu güçlü bir adamdır. Bazı lordlarla arası iyi olduğundan devlet görevlileri de ona ilişmezler. Belaya bulaşmak istemiyorsanız sessizce önünüzdekileri yiyin ve hiçbir şey olmamış gibi gidin buradan. “
Turgan öfkeli görüntüsünden beklenmeyen bir kelimeyle cevapladı.
“ Olur “
Ducia ve Elfy bu cevabı beklemiyolardı. Zira öfkeli göründüğünde bulunduğu pozisyonu dahi umursamadan tehditler saçıp kavga yanlısı olmasına alışmışlardı Turganın. Turgan konuştuktan sonra ayağa kalktı, ürkütücü adımlarla adama doğru yaklaştı ve tuhaf bir şekilde adamı belindne kavrayıp sıkmaya başladı.
Adamın arkadaşları Turganı çekmeye çalışsalar da başaramadılar. Adeta yapışmıştı adamın bedenine. Adamın belincen sıktıkça adam bağırıyor, kızarıyor ancak bir şey söyleyemeden öylece duruyordu. Turgan tekrar lafa girdi.
“ Hiçbir şey olmamış gibi yapmak isteyen sen değil miydin Hıyar Samin Sağ kulağı ? O zaman yediklerini geri çıkar ki eskisi gibi olabilsin ortam. Elfy yemediyse sen de yemeyeceksin…”
Turganın amacı anlaşılmıştı adamı kusturmaya çalışıyordu.
-