Theoden
Lord Tulbuk
Sam sunulan şartlardan hiç haz etmemişti. Ancak çok güçlü bir adam olmasa da uzun süre savaşların içinde yer almıştı ve öz konusunda birazcık da olsa bilgisi vardı ve Turgana karşı kazanamayacağının farkındaydı.
“ Dediğini yapmam mümkün değil. Beni yaşatmazlar… Bu bu doğrudan intihar demek. “
“ Bana ne şartlarımı kabul ettin bir kere… “
Bill yattığı yerden umutsuzca bakıyor, hep gücüne güvendiği Samin bir çocuğun şartlarını dinleyip pazarlığa oturmasından dolayı hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
“ Sam sadece bitir şu çocuğun işini. Neden dediklerini yapmak zorundayız ki? “
“ Kes sesini Bill. Onlara bulaşman yüzünden bu hale düşmüşken, daha fazla konuşmaya cüret etme. O kadar kolay olsaydı zaten çoktan yapardım. Bu velet cidden güçlü. “
Turgan ellerini ovuşturarak ve kocaman sırıtarak tekrar söze girdi.
“Sözünüzü tutmuyorsunuz demek. O zaman size asla güvenemeyeceğimden dolayı sizi öldürmek zorundayım. “
Sırtındaki silahı eline aldı ve etrafındaki sargıları yavaş yavaş açmaya başladı. O bu işi yapıyorken Sam ve Bill korku içinde birbirlerini suçlayıp duruyorlardı. Turgan kıyımı çıkardı ve iki eliyle tutup bir cellat edasında havaya kaldırdı. Hala gülümsemeye devam ediyordu.
“ Bir şey söyleyecek misiniz ? Yoksa hemen öldüreyim mi? “
Turgan silahını gülümseyerek önünde duran adamlara doğru indirirken Sam ağlayarak konuştu.
“ Tamam lütfen beni öldürme. Dediğini yapacağım krala her şeyi anlatacağım. “
Sam bunu söylediğinde tek bir kişiden geldiği anlaşılan, yavaş ritimli bir alkış sesi duyuldu ve bir süre boyunca devam etti.
Turgan sesin geldiği yöne doğru dönünce parlak kıyafetler giyinmiş. Kıyafetlerinin işlemeleri altın gibi gözüken bir adamla göz göze geldi.
“ Sen de kimsin ? Hıyar Samin adamı mısın ? “
Adam içten bir gülümsemeyle yanına doğru ilerledi.
“ Ha ha ona hıyar Sam diyorsun demek. Ben Kitarya krallığı lordlarından Tulbuk. Aynı zamanda kraldan sonraki en yetkili kişiyim. Zamanınız varsa sizinle biraz konuşmak istiyorum. “
Ducia tam bir askeri yetkiliyle görüşmelerinin sıkıntı yaratacağını söylemeye çalışacaktı ki Elfy ondan önce söze girdi.
“ Kabul etme Turgan daha yemeğimizi bile yiyemedik. “
Turgan yapılan teklifi reddetmeye hazırlandı.
“ Eğer yetkili bir adamsanız neden bu haydutlarla iş birliği yapıyorsunuz ? Ülkenizde misafir olan bizim gibi yabancıların yemeklerini çalıyorlar sonra. Önce karnımızı doyurmamız lazım. “
“ Bu hainlerle iş birliği yaptığımız falan yok. Ancak bazı lordlar kendi çıkarlarını, krallık çıkarlarının önünde tutuyorlar ve bunun gibi aptallara yardım ediyorlar. Ben de birkaç aydır bu sorunlarla uğraşıyordum. Ta ki imparatorluk tehdidi kapıya dayanana kadar. Her neyse lütfen saraya geçelim. Yemeği dert etmeyin ülkenin en iyi aşçılarına ne istiyorsanız pişirttireceğim “
Bir kez daha Elfy kimseye fırsat vermeden ağzından akan sularla söze girdi.
“ Ceylan kaburgası da olacak mı ? “
“Burdakinden bile daha iyisi hem de “
Elfy kararını vermiş gibi görünüyordu. Lord imparatorluktan bir tehdit olarak bahsettiğinden dolayı Ducia detayları merak etmişti ve adamın teklifini kabul etmekte sakınca görmedi.
“ Benim için sorun yok. Ama patron Turgan olduğundan kararı o verecek. “
Bunu duymak Turganın koltuklarının kabarmasına neden olmuştu. Suratındaki sırıtışın büyümesine engel olmaya çalışarak olabildiği en ciddi haliyle söyledi.
“ Sizinle geleceğiz Lord. Ama sizi uyarmalıyım ki ben çok güçlüyüm. Eğer bizi kandırmaya çalışırsanız sarayı yıkmak zorunda kalırım. “
Böylece karar verildi ve Lordun rehberliğinde saraya gittiler. Lord Tulbuk askerlerini çağırıp, sorgulamak üzere haydutları aldırmıştı bile. Saraya girdiler ve doğrudan sadece bir kişinin olduğu büyük ve yuvarlak yemek masasına geçtiler. Lord Tulbuk oturmadan önce eğildi ve yanındakileri adama tanıttı.
“ Birkaç maceracı gençle karşılaştım kralım. Oldukça güçlüler ve uzun süredir bağlantılarını çözmek için araştırdığımız, Haydut Sam ve adamlarını hiç çaba harcamadan dize getirdiler. Ve siz çocuklar kralımızla tanışın. Kitarya kralı, Kral 7. Salur “
Kimsenin tepki vermediğini gören Ducia kibarlık etmek adına söze girdi.
“ Çok memnun olduk sayın kral. Arkadaşlarım böyle durumlara pek alışık değiller. Bu yüzden kabalıklarını mazur görün. “
Elfye çoktan yemeğe başlamıştı bile. Turgan yerinden kalktı ve kral olduğunu öğrendiği adamın yanına ilişti. Önce yüzünü iyice adama yaklaştırıp gözleriyle süzdü. Ardından da Eliyle yaşlı adamın sakallarını kurcalamaya başladı. Lord ve arkadaşlarının şaşkın bakışlarına rağmen, Kral bu durumdan rahatsız olmuş gibi görünmüyordu. Turgan bir süre sonra elini çekti ve çok önemli bir şey keşfetmiş gibi sırıtarak bağırdı.
“ Ya bu kral normal adammış… İlk kez bir kral görüyorum da ben de onlar değişik oluyorlar sanıyordum hınh hınh “
Ducia tam eğilmiş özür dilemeye hazırlanıyordu ki; kral pembeleşmiş elmacık kemikleri ve beyaz sakallarının arasında güç bela seçilebilen ince dudaklarını yayarak gülümsedi.
“ Sorun değil kızım. Böylesi daha iyi. Herkesin bir öcüymüş gibi soğuk ve mesafeli davranması çok daha onur kırıcı bir durum inan bana ho ho “
“ Anladım Kral Salur. Peki bizi neden buraya getirdiniz? “
“ Lord Tulbuk lütfen anlat onlara. Gerekirse ben de konuşmaya dahil olacağım. “
Lord başıyla onayladıktan sonra anlatmaya başladı.
“ Sizi sıkmak istemiyorum, bu yüzden kısa keseceğim. Sizler de bu sırada karnınızı doyurun; kafanıza takılan bir şey olursa sorarsınız. “
Turgan ve arkadaşlarının onayladığını gören Tulbuk tekrar konuşmaya başladı.
“ Theoden İmparatorluğunu duymuşsunuzdur. Bize yakın olan ülkelerden ikisi çoktan onlara katıldı bile. Darum ve Ülger krallıkları. Eğer biz de onlara katılsaydık okyanusla bağlantı kurmaları için geriye tek bir ülkeyi daha almaları kalacaktı. Ancak biz reddettik ve bunun sonucunda da bize savaş ilan ettiler. Darum ve Ülger krallıklarından yola çıkıp buraya saldıracaklarının istihbaratını aldık. “
“ Eee nolmuş yani? “
“ Biz öyle güçlü komutanlara sahip bir ülke değiliz. Güçlü yaftlar kullanabilen ordularımız da yok. Ancak İnancımızla ve hakkaniyetimizle halkımızı bir arada tutup yüz yıllardır bağımsız bir şekilde yaşamayı başardık. Ama bu kez ki farklı görünüyor. Kazanma şansımız yok. “
“ Sizin adınıza üzüldüm Lord. Keşke ülkenizde benim gibi güçlü adamlar olsaydı o zaman kazanabilirdiniz. “
“ Ben de bundan bahsediyorum işte. “
“ Neyden güçlü olduğumdan mı? Bunun konumuzla ne ilgisi var ki ? “
“ Hayır. Senin gibi güçlü adamlar eğer bizim tarafımızda olsaydı kazanabilirdik. Biz de böyle düşündük ve özgür kalabilmek adına; imparatorlukla alakası olmayan güçlü kişilerle ve gruplarla önümüzdeki savaş için anlaşmaya çalışıyoruz. “
“ Hmmm peki kabul edenler oldu mu? “
“ Tanrıya şükürler olsun ki evet. Birkaç kişi teklifimiz kabul etti. Ancak şu an ülkemizde bulunan bir adam var. Hepsinin ötesinde biri. Ne kadar ısrar etsek, hatta onurumuzu bırakıp yalvarsak bile kabul etmedi. Bu yüzden önümüzdeki savaşta Kitarya saflarında yer alırsanız ve eğer savaş kazanılırsa size bolca akçe vereceğimizden emin olabilirsiniz. Savaş gelmeden önce içimizdeki hainlerden kurtulmamız gerekiyor bu yüzden zaman çok değerli “
-