Theoden

26 Temmuz 2019
Çeviri: 83
Düzenleme: AntiYasuo
859 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

BEKLENMEYEN KARŞILAŞMA

ord Tulbuk her detayı düşünüyor gibi görünüyordu. Turganın ilgisini çeken şey şu an ülkede olup çok güçlü diye bahsedilen adamdı. Ducia ise hain derken neyi kastettiğini merak etmişti ilk soran Ducia oldu.

“ Hainler derken tam olarak ne yapıyorlar ki? “

“ Bazıları üç beş kuruş fazla gelir etmek için Sam gibi adamları dışarıdaki gözleri yapıp kirli işlere bulaşıyorlar. Ancak esas sorun olarak gördüğüm tipler, Kitarya üniforması giyip hazinemizden maaş almalarına rağmen imparatorluk yanlısı olan kişiler. Kral ve ben bunu tamamıyla reddettiğimizden dillendirmiyor olsalar da onlar ile iş birliğinde olan birkaç lordun varlığından eminiz. Ve ne yazık ki bazı lordlar kendi birliklerine sahipler. Onlardan birinin ihanet içinde olmasından endişeleniyoruz. “

“ Bu cidden kötüymüş. Kendi tarafınızdaki mevki sahiplerine dahi güvenememek zor olsa gerek. “

Ducianın genç yaşına rağmen soruna eğilip doğru çıkarımlarda bulunması Lord Tulbuk ve Kral Salurun hoşlarına gitmişti. Ne kadar da zeki bir kız diye düşünürlerken Turgan söze girdi.

“ Bu herkesten farklı seviyede olan adam da kim ? Onunla tanışmak istiyorum. “

“ Tabi ki de olur tanışabilirsin. İmparatorluğun en çok aranan suçlular defterinde adı olduğundan, şimdilik burada kalıyor ve krallığımızın ona sunduğu olanakları kullanarak, güvenli bir ortamda antreman yapıyor. “

“ Onunla hemen tanışabilir miyim ? “

“ Hemen şimdi mi? Önce yemeğini bitirmeyecek misin. “

Turgan ayağa kalktı ve kıpır kıpır bir halde, sabırsızlığını her haliyle belli ederek yerinde zıplayıp durmaya başladı.

“ Yemeğimi çoktan yedim zaten. Hadi onun olduğu yere götürün beni. “

Lord Tulbuk Turganı da kendi saflarında istediğinden, onu kırmak istemedi. Yerinden kalktı ve ona yol göstermek için yola koyuldu.

“ Siz kızlar rahatsız olmayın. Ben arkadaşınıza eşlik ederken yemeğinizi yiyip rahatınıza bakın. “

Ducia’da doyduğunu belirtip yerinden kalktı ve Turganların yanına ilerledi. Elfy ise adeta cennetten bir köşe bulmuş ve onu bırakmak istemiyormuşçasına yerinden bile kımıldamadan yemeye devam ediyordu. En son kral da kalktı ve bahsedilen adamı bir kez daha görmekve konuşmak için Turganlara katıldı. Elfy e yardımcı olması içinse hizmetlilerinden birisini odaya çağırıp Elfy ile ilgilenmesini söyledi.

4 kişi hep beraber bahsedilen antreman alanına doğru ilerlediler. Önce büyük bir koridordan geçtiler ardından da gösterişli saray bahçesinden. En sonunda yerin altına inen merdivenleri kullanıp antreman alanına ulaştılar.

Etraf ateşler içindeydi ve adam yorulmuş olsa gerek ki, dinlenmek istercesine yan yatmış şekilde uzanıyordu. Arkası bizimkilere dönüktü ve geldiklerini fark etmedi. Turgan kafasını uzatıp adamı görmeye çalıştı ve birkaç saniye sonra da suratında bir sırıtma oluştu.

“ Ducia, Kral geriye çekilin ona bir sürprizim var. “

Kıyımı kınından çıkardı ve gülümseyerek iki eliyle kavradı. Dudaklarının arasında bir şeyler geveledikten sonra Kıyımın Mızrak ucunda bir ışık peyda oldu. Turganın amacını fark eden Lord Tulbuk engel olmak amacıyla, ürkek bir ses tonuyla söze girdi.

“ Ne yapıyorsun sen? Onu tamamen bizden uzaklaştıracaksın. “

Turgan durmadı ve yaptığı şeye devam etti. Bir saniye içinde mızrağının ucundaki ışık bir yıldırım görüntüsüne büründü ve küçük parmak boyutunda olan yıldırımcık adama doğru ilerledi. Herkesin şaşkın bakışları arasında adamın tam kalçasına isabet etti. Adam yerinden zıpladı ve hemen arkasını döndü.

“ Kim lan o şerefsiz?... Lan Turgan senin burada ne işin var “

Adam tuhaf bir şekilde, bir anda gülümsemişti ve kollarını açarak yanlarına doğru koşmaya başlamıştı. Yanlarına gelene kadar gülümseyen adam tam önlerine geldiğinde Turgana önce afilli bir yumruk salladı. Turganın yumruğun etkisiyle savrulacağını anladığı anda da diğer eliyle onu yakaladı. Kollarını açtı ve öldürmek istiyor gibi görünerek Turganı kucakladı.

“ Seni bu kadar erken görmeyi beklemiyordum. Görüşmeyeli nasılsın? Sen yıldırım çaktırmayı mı öğrendin? “

Turgan cevaplamaya çalışıyordu ancak kaburgaları kırılmak üzereyken cevap veremiyordu. Güç bela nefes alabildiğini gören Ducia adamı sırtından tutup çekmeye çalıştı.

“ Bıraksana Turganı onu öldüreceksin. “

Adam Turganı bırakıp arkasına döndükten sonra Duciayı biraz inceledi.

“ Onu öldürecek miyim ? İstesem de bunu yapamam ki. Bilmiyorsan neden olduğunu söyleyeyim çünkü o ….”

Burada kendine gelen Turgan devam etti.

“ Ölümsüzüm hınh hınh. “

“ Ha ha ha seni cidden özlemişim Turgan. Bu şehirde ne yapıyorsunuz ? Ayrıca bu kız da kim şu bahsettiğin arkadaşlarından birisi mi? “

“ Ben de seni özledim Jeo abi. Ustamlarla geri dönmediğinde cidden üzülmüştüm. Ama galiba beni kandırmak için tuhaf bir hastalık hikayesi uydurdular. Hey Ducia Jeo abimle tanış. Onun adını söylemesi zor olduğundan herkes ona Jeo diyor. İntikamın kırbacı Jeo, ustamın grubundan ve ustamdan sonra en güçlü kişi. “

“ Ustandan sonra mı pehhh. O herif kaybedeceğini bildiğinden benimle bir kez bile dövüşmedi. Yani ben ondan daha güçlüyüm “

“ Memnun oldum Jeo abi ben Ducia. Turganın arkadaşıyım. “

“ Aaa demek öyle. Şu sürekli bahsettiğin azrak kız olmalı. Ben de Jeoireweith ama söylenmesi zorolduğundan herkes Jeo diyor. Sen de öyle seslenebilirsin. “

Herkes şaşkın bakışlar içerisindeydi. Hiç beklemedikleri şekilde bu gen çocuk ve genç adam birbirlerini tanıyorlardı. Turgan ve Jeo ikilisi tekrar sohbete giriştiler.

“ Ateş yaftı mı kullanıyorsun Jeo abi. Her yer alevler içinde kalmış. Bunu antreman dövüşlerimizde bana hiç göstermemiştin. “

“ Evet kullandığım ateş yaftının son kapısını açmaya çalışıyorum. Daha doğrusu kapıyı açabildim ancak, burada kullanmam pek mümkün görünmüyor. Çok küçük bir parçayı en büyük duvarlardan birinin üzerinde kullanmayı denediğimde bu oldu. “

Bakışlar o tarafa yöneldi ve orada görülmesi güç bir manzarayla karşılaştılar. Krallığın erişebildiği en iyi yaftlarla güçlendirilmiş en kalın duvarın ortasında bir parmak genişliğinde delik açılmıştı. Duvar yerin üzerine açılmadığından kimse zarar görmemiş olsa da; Metrelerce duvarın bitip toprağın başladığı çıplak gözle görülebiliyordu. Turgan kollarını bağladı ve hayran olmuş ama aynı zamanda da özgüveni tavan yapmış bir şekilde söze girdi.

“ vuhu süpersin yine Jeo abi. Ben de artık gök gürültüsü ve yıldırım kullanabiliyorum.”

“ Fark ettim. Demin kıçımda bir tane çaktırdın ha ha. Patronun durumundan haberdar mısın ? “

“ Evet haberim var. Önemli bir imparatorluk generali olmuş. “

“ Peki ne düşünüyorsun ? “

“ O benim hala ustam. Öyle yaptıysa yapmak zorunda olduğunu düşünmüştür. Hem belki imparatorluğun insanlarına daha iyi davranmasını sağlar. Hakikaten sen neden onlara katılmadın Jeo abi. Hepsi beraber imparatorluk ordusuna geçtiler değil mi? Sen de intikam alayından değil misin? “

“ Benim tek tutsak olan tanıdığım kişi abim. O benim için değerli. Hem abim hem de ustam. Ama eğer imparatorluğa katılırsam abim beni asla affetmez. Ayrıca o öyle sıradan birisi değildir. İmparatorluk onu öylece serbest bırakmak istemez. “

“ Neden ki ? Sonuçta senin gibi güçlü bir müttefik elde edecekler değil mi ama ? “

“ Sorun şuradaki Turgan, beni müttefik olarak alsalar bile abim onlara asla boyun eğmeyeceğinden; benden daha güçlü bir düşman kazanacaklar. Bunu göze alamazlar. Ayrıca göze alsalar bile ben kabul etmem. Sana abimin gücünü anlaman için onu nasıl yakaladıklarını anlatayım. Başta şunu söylemeliyim ki Bratina ve Sargut sadece abimi ve grubunu yakalamak için müttefik olmuşlardı. “

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar