Theoden

26 Temmuz 2019
Çeviri: 88
Düzenleme: AntiYasuo
790 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Jeonun Mesajı

Başkan Ray birkaç askeri yere serdikten sonra, etrafını şöylece bir süzdü ve komik görüntüsüne aldırmadan önce gülümsedi, ardındansa Turganı görünce bir eliyle tuttuğu koltuğu iki eliyle de kavrayıp pankikledi ve elleri doluyken, sadece tekmelerini kullanarak dövüşmeye devam etti.

“ Ducia bu sen misin ? Oooo güzel yeğenim benim kasabaya hoş geldin… Lan Turgan sen niye geldin? Başkanlık için meydan okumak istiyorsan, güç festivaline daha var. Ayrıca bunu yapmayacağını söylemiştin seni nankör şerefsiz. “

Ray bu haldeyken yaft dahi kullanamıyor ve komik dövüş tarzına devam ediyordu. Turganlar savaşın olduğu alana sadece 20 metre kadar uzakta kalmışlardı ve savaşa dahil olmaya hazırlanıyorlardı ki, Rayin üzerine gelen ve sıradan bir askere benzemeyen bir adam ortaya çıktı. Mızrağını tutan kolunu öfkeyle gerdi ve sıçrayarak tüm beden gücüyle Ray’e saplamak için hamle yaptı.

“ Senin yüzünden bir sürü askerimi kaybettim pislik herif. Sırtında bir koltukla savaşıyorsun bir de. Sana savaşı hafife almanın bedelini anlatacağım. “

Ray daha yeni bir başka askeri tekmelemişti ve savunma pozisyonu almak için yeterli zamanı yoktu. Turganlar henüz gelmiş olsalar da Ray ve diğer kasabalılar, saatlerdir mücadele ve müdafaa içindeydiler. Sonradan rütbesinin albay olduğunu öğrendikleri adamın mızrağı Rayin bedenine geçmek üzereydi. Ray ise Duciayı bir kez daha görebildiği için mutluydu. Ona bakarak gülümsedi ve son sözlerini söyledi.

“ Anneni merak etme. Abimin emanetini korumayı başardım. “

Albayın mızrağı Rayin göğsüne dokundu ve dokunduğu gibi de öylece kaldı. Albay tüm gücüyle itmesine rağmen Rayin göğsüne saplamayı başaramıyordu hem de fiziksel gücüyle hep övünmesine rağmen. Ray hala Duciaya doğru baktığı başını çevirdi ve düşmanıyla göz göze geldi. O sırada da görmek istediği son kişinin, kasabanın ikinci ölümsüz başkanının sesini duydu.

“ Başkan Ray amca, öylece ölecek misin yani ? Merak etme güçsüz olduğundan seni suçlamıyorum. Bu yüzden seni koruyacağım hınh hınh. “

Turgan kıyımı eline almıştı ancak henüz sargısını açmaya fırsat bulamamıştı. Albayın mızrağını sapından yakalamış haldeyken, çevik bir hareketle kıyımı havada döndürdü ve sargısından kurtardı.

“ Ray amcayı bırak komutan. Seni öldürmeyeceğiz ki mesajımızı imparatorluğa iletebil diye. “

“ Ne saçmalıyorsun lan sen? Bir velet beni tehdit mi ediyor. “

Turgan iki ellerini, iki yanına açtı ve elden bir şey gelmez der gibi yavaş adımlarla yanlarına ilerleyen Jeoya dönerek seslendi.

“ Jeo abi, bu herif gıcıklık yapıyor. Ne yapayım ? “

Albayın gözleri korkuyla doldu ve Jeonun ismini duyduğu anda adeta göz bebekleri büyüdü.

“ Ne Jeo mu s siz ciddi misiniz ? Evet cidden o. Onun resmini defterde görmüştüm. Senin gibi bir suçlu bu kasabada ne arıyor ? “

“ Aslında iki şey arıyorum. İlki; buralarda varsa, gücümü sakınmadan antreman yapabileceğim bir general. İkincisiyse mesajımı imparatorluğa iletebilecek bir hıyar. “

Biraz önce kükreyen bir aslan gibi görünen albay, nedense bir anda sevimli, pofuduk bir ev kedisine dönüşmüştü ve ona uygun cümleler kurmaya başlamıştı.

“ Ülger topraklarında hali hazırda bir general bulunmuyor. Bunun için üzgünüm sayın Jeoriweith bey. Ama ben tam da aradığınız gibi bir adam olduğumdan, mesajınızı mutlulukla taşıyıp, gereken yere iletebilirim. “

“ Ben bir hıyar arıyorum demiştim. Buna uygun olduğuna emin misin ? “

Bir şekilde oradan çıkmak isteyen albay dişlerini sıkıyor olsa da, belli etmeyip gülümsemeye çalışarak onayladı.

“ Evet. Tam aradığınız gibi bir hıyarım ben. Beni hayatta bırakın ve mesajınızı iletmeme izin verin. Ama bir şeyi merak ediyorum. Neden bu kasabalılara yardım ediyorsunuz? “

“ Sana ne. “

“ Haklısınız beni, ilgilendiren bir mevzu olmadığından, sormam benim hatamdı. Peki iletmemi istediğiniz mesaj nedir? “

“ Kitarya krallığı benim korumamda. İki ay boyunca orada olacağım ve bu süre boyunca oraya yönelecek bir saldırı olursa, ülkeyi savunacağımı üstlerine bildirebilirsin. 2 aydan sonra ne istiyorlarsa yapsınlar umurumda değil. “

Albay Jeonun söylediklerinden pek bir şey anlamamış olsa da, bunu umursamadı ve elindeki küçük not defterine duyduklarını not etti. Ardından Jeoya dönerek başka bir şey olup olmadığını sordu. Jeo kısa süre düşündükten sonra yanıtladı.

“ Atlarınızın hepsini burada bırak. “

“ Ama atlarımız olmadan Daruma ulaşmamız saatler sürer. “

“ Bana ne. “

“ Haklısınız. Bu bizim sorunumuz. Peki madem başka bir şey yoksa biz ayrılıyoruz. “

“ Son bir şey daha. Abimi, Azrak Kral Rohanı muhakkak kurtaracağım. Bunu da üstlerine ilet. “

Albay bir kez daha pek bir şey anlamamasına rağmen, ileteceğini söyleyip kalan askerleriyle beraber oradan ayrıldı. Askerlerinin gözünün önünde küçük düştüğünden öfke doluydu ve hiç kimse çıt dahi çıkarmıyordu. İlk köye gelene kadar yürüdüler. İlk köydeyse. Oradaki tüm atlara el koyup öyle ilerlediler.

 

Tüm askerler şehirden ayrıldıktan sonra, Ducia hemen amcasına koşup ona sarıldı. Ardından da hemen annesinin yerini sordu. Nazia hanımı güç şenliklerinin yapıldığı arenadaki gizli bir bölüme saklamışlardı ve tüm kasaba ağız birliği edip, askerlere yerini söylememişlerdi. Bu inatları bazı kasabalıların canına mal olmuştu. Biraz ileride tavernasının önünde derin bir yara almış şekilde baygın yatan Taskı fark eden Turgan, Elfy nin koluna girerek Ducia’ya seslendi.

“ Biz anneni getirmeye gideriz. Sen Task amcayla ilgilen. “

Turgan ve Elfy arenaya gittiler. Turgan arenaya ulaştığında şaşırmıştı zira yere sapladığı silah hala sapladığı yerde duruyordu ve daha tuhafıysa, başkan Rayin pelerini de oradaydı. Sırıtarak Elfy e gösterdi.

Bak Ducianın azrak güçlerinin uyandığı gün, bu silahı buraya ben saplamıştım. Halen kimse çıkaramamış hınh hınh. “

Gülümsemeye devam ederken silahı sapından tutup çekti ancak ilk deneyişinde başaramadı.

“ Nasıl bir güçlüysem artık, kendim bile çıkaramıyorum hınh hınh. “

İşin kolayına kaçtı ve yaftını ne kadar ustaca kullanabildiğini ölçmek adına o alanda deprem oluşturmaya karar verdi.

“ Doğanın insanoğluna cezası-yıkıcı deprem. “

Arenada küçük bir alan şiddetle titremeye başladı. Silahın içinde bulunduğu toprak da titriyordu ve o bölgedeki bir parça toprağın yer değiştirmesini fırsat bilen Turgan silahı tuttu ve çekti.

“ Helalin var Turgan cidden akıllı birisin. Hadi Ducianın annesini bulalım da bize bagun otlu börek yapsın “

Bu sırada Elfy omuzunda bir el hissetti. Yerin sallandığını fark eden Nazia olduğu yerden dışarı çıkıp yanlarına gelmişti.

“ Sen benim böreklerimden mi yemeye geldin minik kız ? “

Turgan Naziayı görünce gülümsedi.

“Nazia teyze çok şükür iyisin. Bundan sonrasını dert etmeye gerek yok. Sizi kurtarmaya geldik. Hadi Ducianın yanına gidelim.“

Nazia Turganı gördüğü ve kızını da tekrar görebileceği için fazlasıyla mutlu görünüyordu. Hiç vakit kaybetmeden, kasaba merkezine doğru ilerlediler. Ducia ve diğerleri onları orada bekliyorlardı ve Nazianın da gelmesiyle beraber hepsi tamam oldular. Anne kız birbirine sarılıp gözyaşları içinde dakikalarca öyle kaldılar. Etrafta izleyenler dahi bu durumdan etkilenmişlerdi ve ortamı ağır bir hava kaplamıştı.

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar