Theoden
Fuchi Baskını
Emekli gardiyan Turganın bu tepkisini hiç beklemiyordu. Dudaklarına tatlı bir tebessüm çöktü ve konuşmaya başladı.
“ Açıkçası onun özgür olmasını çok isterim. Hatta ondan öylesine etkilenmiştim ki; onu kaçırmayı bile düşündüm. Ancak Rohan düşüncelerimi okumuşçasına; bana yemek yediği sofranın sahiplerine ihanet edenlerin; hiçbir gruba dahil olmayı ve iyi bir ölüm sonrası hayatı hak etmeyeceğini söyledi. “
“ Yani? “
“ Yanisi şu ki evlat. Bunu benim denememe izin vermedi ancak sen de denediğinde başarılı olamayacağını bilmelisin. Azrak kralı özgür kılmaya çalışan birine yardım etmezsem olmaz. Ancak öncesinde nelerle karşılaşacağını anlatmama izin ver. “
“ Peki dinliyorum madem “
“ Bahsedilen yer Fuchi zindanları. Bu yer resmiyette var olmasa da, imparatorluğun en önemli suçluları tuttuğu yerlerden birisidir. Zindanlar farklı güvenlik seviyelerine sahiptirler ve krallıkların teknolojileri birleştirilerek inşa edildiğinden; Zindan duvarları kesinlikle hiçbir yafttan etkilenmez ve zindanın içindeki mahkumlar yaft kullanamazlar. “
“ Demek Rohan abi bu yüzden kaçamıyor. “
“ Ama esas mevzu şu ki; bahsedilen büyük suçluların varlığından dolayı, güvenlik en üst düzeyde tutulur. Burası aynı zamanda generallerin gizli buluşma noktalarındandır ve en dış kapıda duran gardiyan bile en azından albay rütbesindedir. Bu da yetmezmiş gibi ne kadar meşgul olurlarsa olsunlar, Fuchi zindanlarında mutlaka bir seçilmiş elit bulunur. “
“ Seçilmiş elit mi o da ne ? “
“ Sana şöyle anlatayım genç adam, eğer normal bir insansan ve en büyük komutanlardan birisi olursan sana general derler. Ama soyluysan ve en büyük komutanlardan olursan sana seçilmiş elit derler. Şu an ki imparator da seçilmiş elitlerden birisi. Ama onun durumu biraz farklı. “
“ Hmm değişikmiş. Demek ki soylu olunca sadece isimleri değişiyor. Ayrıca soylu ne ki ? “
“ Ha ha cidden bu dünyadan çok uzakta yetişmiş olmalısın. Saflığını sevdim evlat. Şimdi boş ver sen soylunun ne olduğunu, karşına en düşük rütbelisi albay olan onlarca düşman çıkacak diyorum. Buna rağmen şansını denemek istiyor musun ? “
“ Evet kararımı verdim bir kere. Rohan abiyi kurtaracağım. “
“ Anlaşıldı. Madem öyle istiyorsun seni Fuchiye ışınlayacağım. Buraya oldukça yakın olmasına rağmen öylece bulunması kolay bir yer değildir. Küçük bahçeli bir ev olduğunu düşüneceksin ama içine girdiğinde öyle olmadığını göreceksin… “
İhtiyar Gardiyan yaftını gerçekleştirmek üzere yere bir daire çizdi ve Turganın o dairenin içine girmesini söyledi. Turgan daireye girdikten sonra da birkaç kelime fısıldadı ve Turganın bedeni kayboldu. Onları izleyen ve konuşmaları duyabilen Elfy-Ducia ikilisi hemen emekli gardiyanın yanına koştular.
Turganın ışınlandığı yer, bir kasabaya benziyordu. Etrafta birkaç ev görünüyordu. Sağ tarafına döndüğündeyse orada tıpkı gardiyanın söylediği gibi küçük bahçeli bir eve benzeyen bir yapı gördü. Onun arkasındaysa başka ev yok gibi görünüyordu. Hızlı adımlarla oraya ilerledi ve kapıyı çaldı. Kapının arkasından 30lu yaşlarında görünen siyah saçlı bir erkek çıktı. Ancak adam sadece yüzünü gösteriyor bedenini ise kapının arkasında tutuyordu.
“ Sen de kimsin ? “
“ Ben Turgan. Rohan abiyi kurtarmaya geldim. “
“ Ha ha ha. Rohan falan yok burada git başka yerde oyna çocuk. “
Turgan bunu duyunca öfkeyle kıyıma sarıldı ve artık rahatça yapabildiğinden, havaya atıp döndürerek sargılarından çıkmasını sağladı.
“ Çekil önümden. Rohan abiyi kurtaracağım dedim sana. “
Kıyımı gören ve Turganın devasal özünü fark eden gardiyan kapıyı araladı ve Turganın içeri girmesine izin verdi. Turgan içeri girdikten sonra da yüksek sesle bağırdı.
“ Hey burada benim boyumu aşan bir misafir var. Biriniz onunla ilgilenebilir mi ? “
Yuvarlak yapılı bir binanın balkonunda duran bir adam olduğu yerden gardiyana doğru baktı ve bağırdı. “
“ Ne istiyormuş ? “
“ Bilmiyorum komutanım. Ama kıyımı taşıyor. Şöhret kazanmaya başlayan çaylak olmalı. “
General rütbeli Bardo, kıyımı duyunca hemen yanlarına geldi. Turganın yüzüne baktı ve aşağılayarak baştan aşağıya süzdü.
“ Ölesin mi geldi çocuk? Buraya gelmek için nasıl bir cesaret iksiri içtin? “
“ İçmedim iksir falan. Rohan abiyi bırakın, yoksa burayı yerle bir ederim. “
“ Ha ha. Rohanı bırakmazsak buraya ne yapabileceğine emin değilim ama eğer onu bırakırsak, Rohan kesinlikle tüm kasabayı yok ederdi. Bu yüzden hazır buraya kadar gelmişken sessizce teslim ol. “
“ O zaman savaşacağız “
Turgan Kıyımla toprağa dokundu ve bağırdı.
“ Tabiatın insanoğluna cezası – Yıkıcı Deprem “
Yer şiddetle sarsılmaya başlamıştı. General zaten arananlar defterinden dolayı bu yaftı kullanabildiğini bildiğinden, gördüklerine şaşırmamıştı ancak etkilendiğini de reddedemezdi. Hemen karşı saldırıya geçmek istedi.
“ Ulu ağacın kökleri yükselin. “
Generalin yaftını yapmasıyla beraber ayaklarının hemen altından, esnek görünümlü odun parçaları peyda oldu ve toprağı çatlatıp Turganı sarmalamak amacıyla hareketlendiler. Bu yaft daha önce karşılaştığı bitki kataloğu- sarmaşık kırbacı yaftına benziyordu. Ancak kökler kullanıcının ellerinden değil de topraktan çıkıyorlardı ve sarmaşık kırbaçlara göre çok daha iriydiler.
Turgan üzerine gelen ağaç köklerini görünce kıyımla pozisyon aldı ve deprem etkisindeki bedeniyle kıyımı savurdu. Kıyımı savurmasıyla beraber silah havayı sarstı ve kırdı. Havanın kırılan alanı gittikçe büyüdü ve Turgandan uzaklaşarak ağaç köklerini içine alana kadar ilerledi. Ağaç köklerinden ikisini içine aldığındaysa bir saniye içinde, görünmeyen parçacıklara ayrılmalarına neden oldu.
Bu durumu gören general Yukino fazlasıyla etkilenmişti.
“ Ulu ağacın kökleri sarmalayın. “
Bunu söyledikten sonra onlarca ağaç kökü Turganın bedenini hedef alarak süratle ilerlediler. Tam Turgana dokunuyorlardı ki Turgan havaya sıçradı ve Kıyımı savurarak köklerden üç tanesini tek seferde kesmeyi başardı. Bunu yaptığında diğer kökler tamamıyla ortadan kayboldular.
“ Ağaçlarla oynayacak zamanım yok. Rohan abiyi bırakın gideyim. “
“ Sen kimsin ? Bu silah da ne böyle? Bir yaftı sadece dokunarak yok etmek nasıl mümkün olabilir ? “
“ Ben Turgan, intibah Tugayı lideri. Rohan abiyi de alıp buradan gideceğim. “
Turganın özgüvenli duruşu Yukinonun içinin korkuyla dolmasına sebep olmuştu. Bu adamla baş edemeyeceğinin farkındaydı ve başını arkasına çevirip yuvarlak binanın balkonuna çıkmış kendilerini izleyen Tuğ general John üst dudağıyla, ön dişlerinin arasından bir kağıt parçasını çıkarıp tükürdü. Çevik hareketlerle yanlarına geldi.
“ Bu çöpe mi kaybediyorsun cidden Yukino? Generallik makamı cidden acınası bir halde “
Yukino utanarak bakışlarını öne eğdi ve geriye doğru çıktı. Bu bir askerin yenilgiyi kabullenmesi anlamını taşıyordu ve Yukinonun içini nasıl bir korku kapladıysa, bu korku Kıyımın yaftını ortadan kaldırmasıyla beraber panikleyip, yenilgiyi kabullenmesine neden olmuştu. Yukino bu olayın sonunda yiyeceği fırçayı, hatta rütbe kaybetmesi ihtimalini bile umursamadan, arkasını dönüp savaştan etkilenmeyeceği bir yer bulmak üzere uzaklaştı.
“ Oshinanın sana kaybettiğini duydum çöp parçası. Şu an benimle aynı mevkide yer aldığından senin bir tuğ generalle, tüm general arasındaki bir seviyede olduğunu düşünüyorlar. Böyle düşünenlere yanıldıklarını ispatlayacağım. “
Tuğ general Johnun öfkeli bakışları ve tehtidkar sözleri Turganın öz güvenli duruşunu sarsmamıştı bile. Turgan güçle dolup taştığını hissediyordu ve karşısına kim çıkarsa çıksın kazanıp, Rohana ulaşıncaya kadar devam etmeyi düşünüyordu. Farkında olmadığı şeyse onun güçle dolup taşmasını sağlayan şeyin, avlunun hemen dışında durmuş ve varlığını gizleyen azrak olduğuydu.
-