Theoden

26 Temmuz 2019
Çeviri: 99
Düzenleme: AntiYasuo
843 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Bedenimle Kalkan Olacağım

Turganın bedeni ve silahı, yıldırımın ışığıyla dolup taştı. Derisinin hemen üzerinde ikinci bir deri gibi görünen ve tüm bedenini sarmalayan bir kaplama peyda olmuştu. Ve bu kaplama dokunduğu yerlerdeki zehirli okların, deriden atılmalarını sağlamıştı. Hatta üzerine biraz önce takılan halkalar dahi kırılarak bedeninden ayrılmıştı. Gördükleri karşısında dumur olan generaller, Turganın kimliğini içlerinde sorgulamaya başladılar. Bunu ilk dışa vuransa Tokugara oldu.

“ Kimsin lan sen? Elinde kıyımı tutuyor olsan bile, O halkalar bedenindeyken yaft kullanman imkansızdır. Bu kim olursa olsun geçerli bir kaide. Sen nasıl olıyorda yaftını kullanabiliyorsun? Kullanmanı geçtim yaftın onları nasıl parçalayabiliyor. Kimsin sen anlat bana. “

Turgan sessizliğe bürünmüştü, zira son enerjisini de Yıldırım zırhını oluşturmaya harcamıştı ve Ducia’nın desteğine rağmen zor ayakta duruyordu. Buna rağmen karşıdan bakıldığında ışıktan bir zırhın içindeyken oldukça şatafatlı ve özgüvenli görünüyordu. Artık kazanamayacağını fark etmişti ve sadece kıyım ikizlerini dinleyip, dayanabileceği kadar dayanmayı planlıyordu. Tek amacı canını teslim edene kadar olabildiğince zaman geçirmekti.

Zira ne olursa olsun tutsaklığı kabullenmeyi düşünmüyordu ki zaten generallerinde onu tutsak almak gibi bir amaçları yoktu. Kırmızı-sarı üniformalı adam bir kez daha söze girdi. Bu kez öfkeli bir ses tonu vardı ve bir üst olarak astına emrediyordu.

“ O herifin bize çıkarabileceği sıkıntıların farkına varamadın mı hala Tokugara ? Eğer onu öldürmemekte ısrarcıysan, bunu kendim yaparım. Ancak bir seçkin elitin emirine karşı geldiğini unutmasan iyi olur. “

“ Onu kesinlikle öldüreceğim lordum. O kadar zehirli oka maruz kaldıktan sonra çoktan ölmesi gerekiyordu. Ancak şu azrağın desteği işimi bozdu. “

Tokugara ellerini birleştirdi ve iki avucunun ortasından su içecekmiş gibi bir pozisyona soktu. Gözlerini kapattı ve birkaç saniyelik sessizlikten sonra haykırdı.

“ Zehir denizi “

Korgeneral Tokugaranın avucunun içi yine koyu mor renkli bir maddeyle doldu. Bu kez ki ışıktan çok sıvıya benziyor gibiydi. Avucunun içi tamamıyla bu maddeyle dolduktan sonra, bir anda bu sıvının miktarını katlayarak avuçlarının ortasında fışkırtmaya başladı Tokugara. Avuçlarından çıkan zehir denizi iki dalga halinde Turgana doğru ilerledi. Turgan mecali kalmamış bir şekilde kıyımı öne çıkarmaya çalışıyor olsa da, bedeni sınırlarına gelmişti ve Ducianın yardımı sadece ayakta durabilmesini sağlıyordu. İlk dalga üzerine geldi ve tamamıyla Turganın bedenine çarpıp arkasına geçti.

Büyük zehir dalgası Turganın bedeniyle temas ettiğinde, Turganın yıldırım zırhı kaybolmuştu ve zehir denizinin az sayılmayacak bir kısmı da derisine temas etmeyi başarmıştı. Bunun etkisiyle Turgan sağ dizini büktü ve sol bacağınıysa öylece uzattı. Zaten sol bacağını güç bela hissedebiliyordu.

“ Bu kadar zehir normal bir savaşçıyı öldürmek için yeterli ama ben işimi garantiye alıp, zırhın da yok olmuşken, ikinci dalgadaki her bir zehir taneciğinin bedenine girmesini sağlayacağım. Hadsizliğinin bedelini canınla öde Turgan çocuk. “

Tokugara acımasızca ikinci zehir dalgasını da Turganın üzerine gönderdi. Turgan kımıldayamadan ölümü beklemeye koyulmuştu. Kıyıma yaklaştı ve silaha gülümseyerek baktıktan sonra şöyle söyledi ve gözlerini kapatarak ölümün gelmesini bekledi.

“ Üzgünüm ikizler. Bu kadar dayanabildim. “

Dalga ile Turgan arasında bir metreden daha az mesafe kalmıştı ki, Turgan bedenine temas eden sıvıyı fark etti. Ancak bu kez ki rahatsızlıktan öte huzur veren, suyun bedenine dokunuşuydu. Gözlerini aralamayı başardığındaysa etrafını kaplayan su kalkanını ve önünde durmuş Zehir kalkanını karşılamaya hazırlanan Elfy i gördü. Bu beklemediği manzaraya tanıklık etmek acısını katladı ve gözlerinden akan yaşlara mani olamayarak, çaresizce yapabildiği kadar yüksek sesle bağırdı.

“ Elfy ? Çekil oradan. Lütfen çekil oradan “

Elfy zehir denizinde boğulmak üzereyken, arkasına döndü ve Turgana gülümsedi.

“ Sana bedenimle kalkan olacağım Turgan. İkinci ailem olduğunuz için teşekkür ederim. Şimdi anne-babamla buluşma zamanı…”

Zehir denizi Elfy’nin üzerine geldi ve onu yuttu. Zehir ile Elfy’nin ince de olsa teninin üzerinde duran su tabakasının tanecikleri çarpıştıklarında tuhaf bir ses çıkardılar. Ancak çok daha yüksek miktarda olan zehirli sıvının, Elfynin bedenine temas etmesi bir saniyeyi bile bulmadı. Elfy zehirle temas ettiği anda acı bir çığlık attı ve küçük bedeni yere yığıldı. Ancak ikinci dalgadan, tek bir zehir damlasının dahi Turgana ulaşmasına izin vermemişti. Turgan bağırdıktan sonra bayılmış ve Elfy’nin akıbetini görememişti. Tokugara yerde yatan Elfy’nin bedenini göstererek sordu

“ Bununla ne yapayım lordum? Muhtemelen ölmüştür… Turgan çocuksa, sadece bayıldı ama ölmesi çok sürmez yine de ben işimi garantiye almak adına, tıpkı onun Johna yaptığı gibi, bedenini ikiye ayıracağım. Hem böylece Eleanor da birazcık sakinleşir. “

“ Kız ölmüş gibi görünüyor. Turgana dediğin gibi yap ve sonrasındaysa Kıyımı taşıyabileceğimiz bir yol bulalım. Güvenli bir yere götürdükten sonra da, onu nasıl yok edeceğimize bakarız. “

Seçkin Elitten onay alan Tokugara, işini garantiye almak adına uzun erimli kılıcını bir kez daha çekti ve planını uygulamak üzere Turganın yanına doğru ilerledi. Tüm bu yaşananları, Ragnos yeni tanışmış olmalarına rağmen, öfke ve göz yaşlarıyla izliyordu. Elfy nin biraz önce yaptığını gören genç adam daha fazla dayanamadı ve Tokugaranın üzerine atıldı. Ancak yaft kullanamadığından Tokugaranın fiziksel gücüne karşı hiç şansı yoktu ve Tokugara onu bir eline alarak onlarca metre uzağa fırlattı.

Tokugara, önünde hiçbir engel olmadığına kanaat getirdikten sonra tekrar yürüdü ve Turganın yanına geldiğinde durdu. Uzun erimli kılıcını infazı gerçekleştirmek üzere sağ eliyle tutup havaya kaldırdı, ardından da süratle ve Turganın bedenini ikiye ayırabilecek bir güçle aşağıya doğru harekete geçirdi. Ragnos fırlatıldığı yerden umutsuzca izliyordu Korgeneralin hareketlerini. Aylar sonra güneş ışığını görebilmesine olanak vere Turgana hiçbir şekilde yardım edemiyor oluşu kanına dokunuyordu.

Tokugara kılıcını indirdi ve kılıcın toprağa temas ettiğinde emin oldu. Bedeni ayırıp tamamıyla bedenden kurtulmuş olmalıydı. Kılıcını indirirken gözlerini kapadığından kontrol etmek için göz kapaklarını araladı. Gözlerini açtığında korkuya kapıldı çünkü Turganın bedeni kılıcını savurduğu yerde değildi. Arkasına döndüğünde, tuhaf dövmeleri olan ve daha önce hiç tanışmadığı bir adamla göz göze geldi. Adam Turganı omuzuna almıştı ve Turgan dışında, iki ayrı kızı da sırtında taşıyordu. Birisi biraz önce ortaya çıkıp zehir denizine maruz kalan su yaftı kullanıcısıydı. Diğerini ise tanımıyordu Tokugara. Korgeneral ne olup bittiğini anlamaya çalışırken heybetli adam söze girdi.

“ Neden o kadar şaşırdın Bratina Kralın Lua’nın en sadık generali? Hiç boyutsal bir yaft kullanıcısıyla karşılaşmadın mı? “

Bu adamın sözleri iğneliyiciydi, zira Tokugaranın, Yu ve Luinin babası olan Kral Luanın en sadık komutanı olarak bilinmesine rağmen, gücün Luiye geçmesiyle beraber onun en büyük destekçisi olduğunu bilen çok fazla insan yoktu.

“ Sen de kimsinİntibah Tugayından mısın? Eğer öyleyse çok geç kaldığını söylemeliyim zira arkadaşların şu an ölüm meleğiyle büyük bir kapışma halindeler. “

“ Yaşayıp, yaşamayacaklarını bilemem. Ama emin olduğum tek şey varsa o da hesabını vereceğindir. “

Bu adamın girişiyle beraber etrafta tuhaf hortumlar oluşmaya başlamıştı. Korgenerali dahi korkutacak kadar öze sahipti ve muhtemelen hem bedensel, hem de yaft bakımından ondan gömlek gömlek üstündü. Durumun farkına varan seçkin elit ve diğer generaller; hemen alana doğru ilerlediler ve bu yalnız adamın etrafında bir çember oluşturdular.

“ Tam da imparatorluğun ‘onurlu’ generallerinden beklendiği gibi. Yalnız bir adama karşı 4 büyük general. “

Kırmızı üniformalı adam biraz önce general Yukinonun bastığına benzeyen ancak farklı bir yerde duran bir butona daha bastı ve bir kez daha Fuchi zindanları, tuhaf ve gürültülü alarm sesiyle doldu.

“ 4 kişi olduğumuzu da nereden çıkardın? Söz konusu imparatorluk düşmanlarıysa, herşeyimizle saldırırız. “

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar