Theoden

12 Haziran 2020
Çeviri: 14
Düzenleme: AntiYasuo
684 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.
Cilt 1

Zail 4

Turgan aşağıya indiğinde sağlam bir gümbürtü kopmuştu. İnşaatı son halindeki küçük sayılabilecek bir evin üzerine düşmüş, henüz bitirilmemiş olan çatıyla teması hiç de etkileyici bir şekilde olmamıştı. Bir şeyin örmekte oldukları çatıya düşmesiyle ihtiyar işçiler ürkmüşler hatta içlerinden bir tanesi bayılmıştı bile. Turgan, yarı bedeni çatının altında kalmış, göğsünden yukarısıysa çatının üzerinde kalmış bir halde hafif hafif inliyordu.

“ Ustam yaptığında çok normalmiş gibi geliyordu ama bu bayağı acıtıyormuş oy oy oy “

“ Sen de kimsin yabancı? “

Turgan başını yukarıya kaldırdığında soluk ama tehditkar sesin sahibiyle göz göze gelmişti. Genç kadın ayakta güç bela durabildiğini saklarcasına elindeki hançerle Turgan’ın tepesinde dikilmiş, mantıklı bir açıklama bekliyordu. Turgan, çatıya sıkışıp oradan sıyrılarak çıkmak çok sıradan bir şeymiş ve her gün yapıyormuşçasına bir ustalıklar olduğu yerden yukarıya çıkmış, gülümsemeye koyulmuşken elini uzatıp söze girmişti.

“ Ben Turgan, hizmetkarım. “

“ Senin hizmetine ihtiyacımız yok. “

“ Dürüst olmamı istersen kimin hizmetime ihtiyacı olduğuna ben karar veririm. “

“ Neden sen tanrı mısın ukala herif? “

“ Yok ama onun hizmetkarıyım. Haaa doğru ya siz bana güvenmiyorsunuzdur şimdi. Bu yüzden söyleyeyim Yahnes dedenin kefil olmasıyla buraya geldim. Diğerleri arkadan geliyorlar. Ben bir sürü tonton dedeyi hemen görmek istediğimden acele ettim ve uçurumdan atladım hınh hınh. “

Turgan cümlesini bitirdiğinde etrafına bakındı. Söylenildiği gibi bir sürü yaşlı insan vardı ama suratlarına bakıldığında birçok zindan duvarının o suratlardan daha sevimli olduğu söylenebilirdi. Onlardan birisi sinirli bir yüz ifadesi ve ses tonuyla girdi söze.

“ Tonton dede mi, oradan bakınca bu hitabı sevmişe mi benziyoruz? “

Turgan seri hareketlerle o adamın yanına sıçradı ve dakikalar süren süre zarfında adamın yanaklarını tutup çekiştirirken kendince söylenmeye başladı.

“ Gülsene dedecik. Öyle baktığında hiç de tonton olmuyorsun ve… “

“ Yeter. “

Turgan bakışını sese doğru çevirdiğinde 50li yaşlarında ve fazlasıyla dinç görünen bir adamla göz göze gelmişti. Esmer tenli, kalın bıyıklı, kalın kaşları ve siyah gözleri olan bu adamın ürkütücü bir duruşu vardı ve fazlasıyla kendinden emin görünüyordu. Bedenini incelediğinde bir savaşçı olduğu aşikardı ve ses tonu da bedenine yakışır gürlükteydi.

Sen neden kızdın amca? “

“ Bana bak genç adam. Uçurumdan atladığını söyleyip buna inanacağımızı beklemen seni biraz ahmak yapar ama sen bununla da yetinmeyip tanrının hizmetkarı olduğunu söyledin. Bir tanrı hizmetkarından kaç yüz yıldır bahsedilmediğini bilmiyorum bile. Para mı umuyorsun yoksa mevki mi bilmiyorum ama buraya girenler sağ çıkamazlar. Yalnızca Yahnes’ten bahsettiğin için onun nöbetten dönme saati gelene kadar seni öldürmeyeceğim. O zamana kadar bağlı kalacaksın anlaştık mı? “

“ Beni bağladığınızda bu dedeler tonton hallerine dönüşeceklerse kabul. “

Bir başka ihtiyar cevaplamıştı bu kez.

“ Oradan bakınca pelüş oyuncağa mı benziyoruz saygısız velet? “

Turgan “ Dedecik kızınca çok tonton olmadı mı hınh hınh. “

“ Bu kadar yeter saygısız velet. Tatlı uykular… “

Kalın bıyıklı adamın elindeki taş kırmaya yarayan balyoz bu kez Turgan’ın başını hedef almış ancak Turgan’ın çevikçe karşılık vermesiyle havada asılı kalmıştı. Balyozu sapından tutmuş ve kendisine gelen saldırıyı adeta yok sayıp, balyozu kısa süre içinde kendi elinde tutar hale gelmişti. Turgan’ın ittirmesiyle birkaç metre ileriye düşen kalın bıyıklı adamın gözleri öfkeyle kaplanmış, bu kez belinden çeliği parlayan kalın kılıcını çıkarıp onunla yapmıştı hamlesini ki o zaman ihtiyarlardan birisinin sesi duyulmuştu.

“ Kara cellat yapma. Dediğin gibi Yahnes gelene kadar bir misafirmiş gibi davranalım. “

Kara cellat elindeki kılıcı öldürmek amacıyla savururken verecekti cevabını.

“ Bu veledin Yahnes’i öldürmediği ne malum? Şehri görmeseydi başka çözümler düşünülebilirdi ancak burayı gördükten sonra sağ çıkması mümkün değil. Bununla geber.

Turgan’ın tanrının gazabını çıkarmasıyla Celladın elindeki kılıcın iki eş parçaya ayrılması bir olmuştu. Turgan, Kara cellat ismini duyduğu anda bakışları değişmiş, gözlerinin etrafı kararmışken, etrafına yaymaya başladığı korkutucu öz varlığı insanları etkilemeye başlamıştı. Emin adımlarla kara cellatın üzerine ilerliyorken konuşacaktı.

“ Sırf yaşlılar diye insanları sebepsiz yere öldüren kara cellat sensin demek. Tüm yaptıklarına rağmen seni aralarına kabul etmiş olan bu insanların soluduğu havayı paylaşmayı hak etmiyorsun. Sana hak ettiğini ve… “

“ Lütfen yapma. “

Genç kızın sözleri Turgan üzerinde etkili olmuşa benzemiyordu ancak kız onu durdurmak zorunda hissediyor ve denemeye devam ediyordu.

“ Bizden güçlü olduğunu kabul ediyorum dur artık. Rica ediyorum onu incitme. Lütfen ona zarar verme. Yaptıklarının yanlış olduğunu anladı ve hükmü verilmiş binlerce yaşlıyı kurtardı o ve her gün de yenilerini kurtarmaya devam ediyor. Eğer onu öldürürsen bir sonraki celladın bunu yapacağına söz verebilir misin? “

Turgan sonunda duraksamıştı. Kara cellat oturduğu yerden kımıldayamıyor, korkuyla Turgan’ın gözlerinin içine bakıyordu. Turgan arkasına dönüp genç kıza baktığında yorgunluk belirtilerinin her an arttığını ve havadaki sisin de git gide azaldığını fark etmişti.

“ Hikayesini dinledikten sonra kararımı vereceğim ama unutmayın birazdan gelecek olan arkadaşlarım yalan konusunda benden daha uyanıklardır. Hikayenizde yalan olmadığınızdan emin olun. “

“ Tamam. Yeter ki kara celladı rahat bırak. “

“ Yaftını sona erdir yoksa birazdan özün bayılacağın seviyelere kadar düşecek. “

“ Eğer bunu yaparsam şehir görünür olur ve böyle olursa da… Ben iyiyim. “

“ Yaftını sona erdir. Bir kez daha söylemeyeceğim. “

Turgan’ın sözlerinin ardından havadaki sis dağılmış ancak insanların gözlerindeki korku halen duruyordu. İhtiyarlardan birisi umutsuz ve sitemkâr halde konuşacaktı.

“ Tanrım bu yaşımızda verdiğimiz onca emekten sonra meraklı bir genç yüzünden tekrar mı hayatımız zindana dönecek? “

“ Hiçbir şeyin zindana döneceği yok dede. Yalnızca kara celladın hikayesini duymak istiyorum. Yahnes dede diğer şeyleri anlattı. Bir kıza aşık olan bir adam var yukarıda. O kızı da terk edilmiş halde bulmuşsunuz. Yaşlıları öldürmeyi getiren başkandan da bahsettiler. Kara celladı ve o başkanı ellerimle öldürmeyi düşünüyorum ama böyle bir şerefsizin neden size yardım etmeye başladığını da merak etmiyor değilim. “

Genç Kız “ Cidden Yahnes babalarla konuşmuş olmalı. Madem öyle kara celladın hikayesini kendinden dinleyelim ama sis yaftı konusunda… “

Turgan “ Buradaki tek genç kızın özünü tüketmesine izin vermeyeceğim. “

İki ihtiyar adam aralarında fısıldaşıyorlardı.

“ Rinya özel bir kız ve buradaki tek yaft kullanabilen üye. Bu çocuk muhtemelen yaft bile kullanamıyor olsa da öz falan deyip canımı sıkıyor. “

“ Öyle olsa da tuhaf silahı güçlü görünüyor. Johar çeliğinden olan bir kılıcı kesebildiğine göre onu dikkate almalıyız. “

.

.

.

Kara Cellat “ Yirmi yıldan fazla oldu. Babamın aniden hastalanmasıyla birlikte onun yerine cellatlık için eğitim almaya başlamıştım. Halkımızın genç olmasıyla övünüyorken yaşlıları öldürmek tuhaf bile gelmemişti bana. Zaten dışarıda onları hor görüyor, ellerindekilerini alıyor ve bunun için yargılanmıyorduk bile. Bu yüzden onlar için ölmek en iyi seçim olmalıydı ve ben de o ihtiyarları doğru seçime götüren bir aracı olmaktan ziyadesiyle memnundum. “

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar