Theoden
Cabot Cumhuriyeti
Turgan kaptan köşküne girdiğinde, oğlunun dümenle beraber fıldır fıldır döndüğünü ve bunu yaparken ise korkmak ya da rahatsız bir görünüm sergilemek yerine kahkahalar attığını görmüştü, ilk iş olarak hemen uzanıp dönen dümeni eliyle durdurdu. Oğlunun göz bebekleri tipik bir nistagmus fizyolojisiyle bir süre daha dümenle aynı yönde dönmeye devam edip ardından normale dönmüştü. Bebeğin gözlerinin normale dönmesiyle de suratının asılması aynı anda gerçekleşmişti.
Turgan, dümenin diğer tarafına geçip oğlunun yüzüne baktığında neredeyse ürkecekti. Ufaklık boyundan ve hayatta kalma süresinden beklenmeyecek kadar korkutucu bakışlarla adeta babasına hesap soruyor ve yaptığı yanlışı düzeltmesi için bekliyordu. Beklenen olmamıştı ve Turgan güç kullanmak suretiyle adeta bir kurbağa görünümünde dümene yapışmış ve ayrılmamakta ısrarcı olan oğlunu oradan tabiri caizse kazıyarak almış ve feryat figan ağlamasına aldırmayıp kolunu ileriye uzatmışken oğluyla göz göze gelmişti.
“ Senin yüzünden geminin nereye gittiği bile belli değil, sırf sen ağlama diye de dümenle oynamana izin veremem. Öyle bakma bana beni korkutamazsın. “
“ Kiminle konuşuyorsun Turgan? “
“ Ducia ne zaman geldin? Bebekle konuşuyorum işte. “
“ Seni anlayamadığının farkındasın değil mi? “
“ Aslında emin değilim. Söylediklerimden sonra bana pis pis bakmaya devam etti. “
“ Pis bakmak mı? O sadece günahsız bir bebek. Böyle bir şey olması mümkün değil. “
“ İnanmıyorsan kendi gözlerinle gör. “
Turgan bebeği Ducia’ya uzattığında kötü bakışlarının kaybolmasının yanı sıra ağlaması da kesilmiş, yüzünde gülücükler açılmıştı.
“ Ay ay şu masum güzelliğe de bak. Sen buna pis bakmak mı diyorsun? Bundan daha masum ve tatlı bir bakışı daha önce gördüğüme emin değilim. “
Turgan kontrol etmek için bebeğin yüzünü tekrardan kendine çevirdiğinde Ducia’nın haklı olduğunu görmüştü. Boncuk gözlerini kırpıştırıp duran küçük adam ziyadesiyle sevimli görünüyordu.
“ Ama inan ki demin pis bakıyordu. “
“ Eminim öyledir. Beni görünce de birden bakışlarını değiştirip sevimli olmaya çalışmıştır… Neyse ne, güverteye gelmen gerekiyor. “
“ Ne oldu ki? “
“ Sanırım Nyu abla haklı çıktı. Gördüğü gemiden bir heyet şu an bizim gemimize çıktılar ve Theoden’in dışında karşılaştığımız ilk insanlar fazlasıyla cana yakın görünüyorlar. “
.
.
.
Turgan, Ducia ile beraber güverteye geldiğinde özellikle Elfy’nin heyecanlı halini fark edebilmişlerdi. Güvertede yanlardan basık, beyaz ağırlıklı ve yeşil işlemelere sahip şapkası ve benzer renk tonlarında kıyafetleri olan yabancı bir adam dikkatlerini çeken ikinci şey olmuştu. Bu adamın yanında aynı kıyafetlere sahip dört ayrı kişi vardı. Bu adamların hepsinin yakasında altın renginde bir kartal ver yavrularının broşu görünüyorken, güverteye gelen heyetteki son kişiyse broş takmamış olup, farklı bir kıyafete sahipti ve diğer dörtlünün en arkasında mahcup bir şekilde duruyordu. Ragnossa deminin aksine ayağa kalkmış olsa da yüzündeki huzursuzluk en azından bazı aile üyeleri tarafından fark edilebiliyordu. Bu adamların en çok dikkat çeken özelliği ise ten renklerinin koyu bir kahve renginde olmasıydı. En arkadaki adamın ten rengi beyazken diğerleri daha kızılımtırak ten rengindeydiler.
Turgan seri yengeç adımlarıyla yabancıların bulunduğu bölüme ilerledikten sonra elini tokalaşmak amacıyla uzatmış olan adamın yüzüne kısa süreliğine baktı, üzücü bir yüz ifadesine bürünüp omuzuna dokunmasının ardından öndeki üç adamı atlayarak en arkadaki mahcup ifadeli adamın yanına ulaştı. Tokalaşmak adına elini uzattığında girdi söze.
“ Arkadaşların seni pek sevmiyor gibi görünüyorlar. “
Mahcup ifadeli adam artık bir o kadar da şaşırmış görünüyordu zira insanların onu yok saymasına alışmıştı ve kendisi dahi varlığını çoğu zaman unutuyordu. Turgan biraz önce kendisine uzatılmış eli havada bırakmışken bu kez havada kalan kendisi eli gibi görünüyordu. Turgan gülümseyerek elini havada tutmaya devam ederken girecekti söze.
“ Komik şapkalı adam tokalaşmayı bildiğine göre sen de biliyor olmalısın. Hadi sadece tokalaşalım. “
Adam hala şaşkın ve mahcup bir şekilde Turgan’ın havadaki eline bakmaya devam ediyorken biraz önce eli havada kalan adam Turganın yanına gelmiş, Turgan’ın havadaki elini sıkmak adına bir hamlede bulunmuştu. Turgan, adamın eline acıyarak baktıktan sonra kendi elini beklenmedik bir tepkiyle indirdikten sonra söze girdi.
“ Senin gibi pislik kokan birinin elini asla sıkmayacağım andım olsun. “
Turgan’ın bu beklenmedik tepkisi dostlarını şaşırtmış, Elfy’i ise adeta şoka uğratmıştı zira kızcağız bu yabancıları çok sevmişti.
Elfy “ Turgan neden öyle dedin ki? Onlar iyi insanlar ve komik şapkalı amca eğer anlaşırsak bize et vereceğini bile söylemişti. “
Turgan adamın duymasına aldırmadan sesini bir basamak dahi kısmadan cevaplayacaktı.
“ Kokusunda bu kadar kötülük barındırdığına göre altından kalkamayacağımız bir anlaşma sunmuş olsa gerek. “
“ Hiç de bile. Kayıp diyar yani Theoden hakkında birazcık bilgi istiyorlarmış o kadar. “
Eli havada kalan adamın canı biraz sıkılmış görünüyor olsa da sohbete dahil olmak adına daha iyi bir fırsat bulamayacağını düşünüp konuşmaya katılmıştı.
“ Aynen öyle. Ben Anthony, Cabot cumhuriyetinin yetkili bir temsilcisiyim ve kayıp diyarda keşif yapmak için görevlendirildim. Sizin gibi orada yetişmiş insanları görmek beni fazlasıyla memnun etti ve inanın ki keşfimin sonunda oradaki insanların özgürlükten yoksun bir halde mutsuz olduklarını görseydim onları kurtarmak adına bir rapor hazırlardım. Cabot cumhuriyeti tüm insanlığı umursayıp her birini özgürleştirmeye çalışan bir anlayıştadır. Kısaca insanlığın umudu ve en güçlü dayanağı diyebiliriz. “
Turgan’ın soğuk ifadesinde bir iyileştirme görünmüyordu.
Elfy “ Gördün mü bak Turgan, bu adamlar da tıpkı Dragut amca gibilermiş. “
Turgan biraz önce elini havada bırakan mahcup görünüşlü adamı işaret ederek konuşacaktı.
“ O kadar iyiliğe meraklı bir meleksen önce kendi gemindeki mutsuzlukları gidererek işe başlamalıydın. Bu adamın babamla alakası yok. Konuşmaktan öteye gitmiyor. Bu dördüyle diğer adam arasındaki ayrımı yapabilen bir tek ben miyim? “
Anthony “ Ahh onu mu merak ediyorsun? Cidden iyi yürekli bir çocuk olmalısın ve senin gibi birisiyle karşılaşmak beni fazlasıyla memnun etti. Esasında o bir göçmen. Kendi ülkesi sefalet içinde olduğundan Cabot Cumhuriyetine mutlu bir hayat sürmeye gelen milyonlarca insandan sadece bir tanesi. “
Turgan “ Peki onun geminizdeki görevi nedir? “
Anthony “ Bilirsin işte neye ihtiyacımız varsa onu yapar. Bazen temizliğe, bazense yemek yapmaya yardım eder. “
Turgan tekrardan mahcup görünüşlü adamın yanına ilerledi, yere bakan yüzünü sert bir hamleyle kendi gözlerinin içine bakacak şekilde çevirdikten sonra tekrar söze girdi.
“ Bu hizmetlerinin karşılığı nedir peki göçmen?
“ Karnımı doyurmama izin veriyorlar efendim. “
Mahcup görünüşlü adam ilk kez konuşmuştu ve yüzündeki mahcubiyetin sesine de yansıdığını anlamak zor değildi.
Anthony “ Ayrıca ailesine de kısa süre içerisinde tıpkı onunki gibi güzel bir hayat vaat ediyoruz. Değil mi Salim? “
“ Adım Muhmar efendim. “
“ Ahh benim aptallığım. Yakınımdaki insanları önemsediğim kadar isim hafızam da iyi olsaydı keşke. Gördüğünüz gibi biz kötü insanlar değiliz. Aynı dili konuştuğumuza da şaşırdığımı söylemem de fayda var. “
‘ Dilimizi konuşmaları için milyonlarca insanı katletmişken kayıp diyarın insanlarının da bizim dilimizi konuşması ne kadar da sevindirici. Tanrı her zamanki gibi Cabot’un yanında. ‘
Anthony belli etmemeye çalışmış olsa da müzmin gülümseyişinin ardından sürdürecekti konuşmasını.
“ Dediğin gibi kötü adamlar olmadığımız ortada genç adam. Gemideki sorumlu senmişsin, bu durumda teklifimizi sana sunmamız gerekir. Kayıp Diyar hakkında biraz bilgi istiyoruz ve karşılığında da size ödeme yapacağız. Lezzetli etlerden hediye olarak vereceğimden bahsetmiyorum bile. “
“ Ne öğrenmek istiyorsunuz? “
“ Şimdi konuşmaya başladık işte. Gerginliğe lüzum yok. Öncelikle kayıp diyarın haritasıyla başlayabiliriz. Aynı dili konuştuğumuza göre zaten bölgeyle ilgili genel bilgileri öğrenebileceğimiz kitaplar olsa gerek. Esas merak ettiğim ise yer altı kaynakları ve teknoloji seviyesi. Mesela kayıp diyarda kullanılabilecek en güçlü silah nedir? “
Anthony gülümseyerek konuşuyor olsa da içinden geçenleri söylememek adına gayret gösteriyordu zira Cabot’un gerçek niyetini bilmeleri bu genç çocukların ana yurtlarıyla ilgili bilgi vermemelerine sebep olabilirdi ki daha kötüsü olup bir sürtüşme yaşanması durumuna hazırlıklı olsalar da ilk seçenek yani Cabot’un yardımsever ve güler yüzlü imajını korumak önem arz ediyordu.