Theoden
Kayıp Diyarda(Gandra) Durum
Kararın Dük Carl’a ulaşmasının ardından keyfi
kaçmamıştı. Süslü makam koltuğunda oturup dükanı ile şakalaşmaya devam
ediyordu. Carl, kırklı yaşlarında görünmesine rağmen bir çocuğun muzip surat
ifadesine sahipti. Yanı başında duran Dükan Mark ise daha soğuk bir ifadeye
sahip ancak eğlendiği her halinden belliydi. Carl, sarı parlak kıyafetlerin
içindeyken Mark mor renkli ve beyaz düz çizgileri olan bir pantolon ile bej
renkli bir gömlek giyiyordu. İkili her şekilde birbirlerine uyumlu
gözüküyorlardı.
Mark “ Maceracı bir çocuk yüzünden şanımızı
bir yana bırakıp onları avlamaya zorlanmak canımı sıkıyor Carl. “
Carl “ Canımızı kimsenin sıkmasına izin
vermeyiz. Gitmek istemiyorsan burada kalacaksın demektir. “
Mark “ İmzaları çoktan topladıklarından bu
kez söylediklerine uymak zorunda kalacakmışım gibi görünüyor. İmparatorluğun en
seksi dükünün rütbesinden olmasını istemem. “
Carl “ Sadece işi halletmemizi söylediler
Mark. Nasıl yapacağımız konusuysa tamamen bize kalmış. “
Carl konumunu kullanarak kast sisteminde
kendisinden alt sıralarda olan bir kontu bu iş için görevlendirecekti.
Carl “ Bizim hayattaki felsfemiz nedir
Mark? “
Mark “ Kendimize yapılmasını istemediğimiz
şeyleri başkasına yaparız ki üstünlüğümüzü ortaya koyalım. Başka türlüsü
kıymetli babanızı gücendirirdi. “
Carl “ Tamam işte bu işi bize yıkmaları hiç
hoşuma gitmedi ve hoşuna gitmeyecek bir başkasını bulup onu görevlendireceğim.
“
Carl söylediği gibi yapacak, kendisi sayesinde
unvan basamaklarını hızlıca yükselip kont olabilmiş olan bir ahbabına görevi
devredecekti. Aklında Kont Alfred ve
Konten Blaine vardı. Blaine bu işin yeterince güçlü olmalıydı. İntibah
Tugayından bir an önce kurtulmaları için Dük Carl’ın özel birliklerini dahi
kullanmaya müsaade verilmişti.
Bu görev Carl ve Mark ikilisinin aksine Alfred
ve Blaine ikilisini fazlasıyla memnun etmişti çünkü görevi başardıklarında her
ne kadar övgülerin çoğu Dük Carl’a gidecek olsa da kendilerine de bolca faydası
olacağına emindiler.
.
.
.
Bu sırada İntibah Tugayı sonunda Cabot’un az
okunan gazetelerinden birisinde bir köşede yer edinmeyi başarmıştı. Haber tıpkı
Trinovan menşeili gazetelerde olduğu gibi intibah tugayından tehlikeli bir grup
olarak bahsediyordu. Kendi adalet duygularıyla dünyaya anarşi getirmeyi amaç
edindiklerini yazıyordu. Cabot’un üst düzey yönetim ekibinden bir senatör ve hükümeti
temsilen aynı zamanda bir subay olan Ran
tam da bu haberi konuşmaktaydılar. Senator takım elbiseli, taranmış kır saçları
ve her haliyle bakımlı bir ihtiyar gibi görünüyordu.
Senatör “ Kayıp diyardan gelenlerin problem
olmayacağını düşündüğünü söylemiştin Ran ama şimdiden sıkıntı çıkarmışlar gibi
gözüküyor. “
Ran, dört parmak uzunluğundaki düz sarı saçlarını
eliyle düzeltmişti. Mavi gözleri, sportif vücudu, beyaz ten rengi, henüz tıraş
edilmiş sakalsız yüzü, sempatik ancak kararlı bakışlarıyla gerçek bir soylu
gibi görünüyordu. Nadir görülecek bir yakışıklılığa hatta bunun ötesinde bir
güzelliğe sahipti Ran. Kırk yaşından gün almasına rağmen bir çok genç kızın
hayallerini süslemekteydi. Popülerliğinden beklenecek bir özgüvenle
cevaplayacaktı.
“ Müttefikimiz Trinovan zaten durumla
ilgileniyor sayın senatör. Bir dükanı görevlendirecekleri kulağıma gelmişti. Bu
durumda sorunu çözülmüş sayabiliriz. “
Senator “ Biz Cabotlular ne zamandır
başkalarının sözlerine güvenip iş yapıyoruz Ran? Bu konunun cumhurbaşkanımız ve
efendilerimiz için ciddiyetini bilmende fayda var. “
Ran o zaman oturduğu rahat görünümlü koltuktan
kalkmış, duvardaki aynadan kendi güzelliğine şöyle bir bakıp keyfi yerine
geldikten sonra söz almıştı.
“ Madem öyle Trinovana bizzat gidip durumun
ciddiyetini anlatacağım Senatör. Başka bir şey var mıydı? “
“ Medyaya fazla malzeme vermemeye çalış
Ran. Konu hakkındaki görüşlerimizi bilsinler ancak şimdilik olay Trinovan’ın
meselesiymiş ve biz dışında kalmışız gibi davranalım. Ola ki Trinovan başarısız
olursa o zaman hizmetkar ve ekibi incelemeye değecek birisi demektir. “
Biraz nefeslendikten sonra unutmadan söylemek
ister gibi acele bir halde tekrardan söze girmişti Senatör.
Senator “ Kayıp diyardaki azrak kızların
olduğu adadaki durum ne oldu? “
Ran “ Oraya bizzat Cumhurbaşkanının talimatıyla
bir ekip yönlendirildi. Önceliğimiz davet, reklam ve iyi niyet göstermek olsa
da bahsettiğimiz ada aldığımız bilgilere göre kayıp diyardaki imparatorluğun
bizzat asker bulundurduğu bir bölge değil ve bir aksilik durumunda giden ekip
askeri yollara başvurmak durumunda kalsa dahi azrakları Cabot’a getirecekler. “
Senator “ O azrakların tamamını alt edebilecek
bir ekip mi bari “
Ran, odadan çıkarken verecekti cevabını.
“ Detayları Cumhurbaşkanına sorarsınız
senatör zira ekibin detaylarını o belirlemişti. Şimdi müsaadenizle ayrılıyorum
ama şunu bilmelisiniz ki Kayıp diyardaki hiçbir gücün Cabot’un yanından
geçmesine dahi ihtimal görmüyorum. Bu yüzden viskinizi yudumlayıp rahatınıza
bakın. Ayrılmadan önce bende aynısını yapacağım. “
.
.
.
Turgan ve arkadaşları seyahatlerine devam
ediyorlarken namları iyice yayılmaya başlamıştı. Tek bir gazete dahi onlar için
iyi şeyler yazmıyor ancak en güvenilir haber kaynağı olan insanların birbirlerine
yaşadıklarını anlatmalarıyla küçük çaplı iyimser bir şöhretin sahibi olmuşlar,
amaçlarına kısmen ulaşıp haksızlığa insanların bir kısmının kulağına bir umut
sesi olarak ulaşmayı başarmışlardı. Trinovan gazetelerin tüm olumsuz
haberlerine rağmen Turgan halk arasında yeni bir unvan sahibi olmuştu ki bu
durumdan hoşnut olduğu her halinden belliydi İntibahın Yargıcının.
.
.
.
Kayıp diyarda işler iyi ilerliyordu. Halkın
önemli bir kısmı Dragut’un tahtın sahibi olmamasını yadırgamış olsalar da
William ve Arya ikilisi iyi niyetli bir yönetim sergiliyorlardı. Karia baş danışman
olarak William’ın eksiklerini kapatıyor, Sancar Paşa da tecrübesiyle onlara
katkıda bulunuyordu. Bazı generaller William’ın imparatorluğunu
kabullenmemişler, bunun sonucunda da yüceler yücesinin hışmına uğrayıp
hayatlarından olmuşlardı. Yalnızca birkaç general bir şekilde kaçmayı başarmışlardı.
Rütbelerine göre bunlardan en önemlileri Eski mareşal Sezar ile Orgeneraller
Syleus ve Benitio idi. Bunun dışında her şey oturmuş görünüyordu. Generaller ve
başıbozuk komutanları beraber hareket ediyorlar, yeni oluşturulmakta olan
askeri sistemi düzene koymaya çalışıyorlardı. Henüz tam oturmamış olsa da kabul
gören haliyle sistemin üstünde olan üç kişi mevcuttu. Yüceler Yücesi, eski
hakanlar Damayanti ile Vikram.
Yüceler yücesi başta Karia’yı ürkütmüş olsa da
Turgan ayrılmadan önce ona kefil olmuştu ve ihtiyar adam tıpkı Turgan’ın söylediği
gibi hem gelinine hem de torununa epeyce düşkün görünüyor, gönüllerini hoş
tutmak adına çaba gösterdiğini herkes fark edebiliyordu. Aylık olağan kurul
toplanmış, Gandra imparatorluğu yöneticileri durum değerlendirmesinde
bulunuyorlardı ancak son birkaç haftadır olduğu gibi ülkenin yapılandırılmasından
daha fazla üzerinde durulan bir konu vardı.
Sancar Paşa “ Buraya kaynaklarımızı
sömürmeye gelen Cabotlu gevşekten sonra Trinovan İmparatorluğu da sinirimi
bozmaya başladı. “
Akina “ Turganla ilgili çıkan haberleri
diyorsan benim de sinirimi bozdu. “
Karia “ Oğlumun bir görevi var ve yaptığı
şeylerde tek bir hatasının dahi olmadığına eminim. Bırakın kim onun hakkında ne
söylerse söylesin. Sonuçta biz Turgan’ı tanıyoruz ve yaptıklarının doğruluğuna
eminiz. Dıl dünyayı gözlemlemek için yolladığımız Seydunalılara göre Turgan
şimdiden bir çok ezilmiş toplumun umut ışığı olmuş bile. “
Sancar Paşa “ Yine de böyle şeyler
yazmaları sinirimi bozuyor. Eğer buna devam ederlerse… “
Ryo “ Patron o gazetelerin sahiplerinin
hepsini tek tek bulur, o küpürleri güzelce asitle marine ettikten sonra gazete
sahiplerine yedirir “
Arya“ Ne yani Turgan hakkında ileri geri
konuşacaklar ve biz inzivaya çekilen dayımın mı harekete geçmesini bekleyeceğiz?
“
William “ Ne yapmamı istiyorsun Arya?
Hizmetkar olan Turgan ve son yaptıklarının imparatorluğumuzla hiçbir alakası
yok. Turganı ben de sizin kadar seviyorum ama onun ve bizim yollarımız ayrı. “
Arya “ Onu yakalayıp öldürürlerse de bu tavırda
mı olurdun acaba William? “
William “ Peki madem seçeneklerimizi
düşünelim. İntibah Tugayını açıkça destekleyip yeni topraklardaki en büyük üç
imparatorluğun terörist olarak gördüğü hizmetkarı desteklediğimiz için bir
terörist imparatorluk haline gelebiliriz ya da gözlemlemeye devam edip basın
gücümüzü onlarla yarışacak hale getirene kadar gözlemlemeye devam ederiz. Zaten
o hale geldiğimizde Turgan’ın gerçek bir hizmetkar ve kahraman olduğunu herkese
duyurabileceğiz. Hangisini yapmayı istiyorsun Arya? “
Karia “ Ben ve kızım Turgan hakkındaki
konularda sessiz kalacağız. Söz konusu ailen olduğunda mantıklı düşünemiyorsun.
Şu anki duygusallığımla dahi William’ın akil konuştuğunu söyleyebilirim. Diğer
konulara geçecek olursak… “
Karia birden kaşlarını çattı, yumruklarını
sıktı ve yüceler yücesine dönerek titrek ancak öfkeli bir ses tonuyla devam
etti.
“ Kocamı nereye gönderdin acaba sayın
kayınpederim? “
Yüceler Yücesi “ Ben bir yere göndermedim
sadece benden ve Turgandan uzak durmasını söyledim o kadar. Her toplantı da
sorup durmasana şunu gelin kız hanım. “
Akina “ Karia haklı. Gandra’nın
birleşmesinde en büyük emek kuşkusuz Draguta ait ve hikayeyi bilmeyen insanlar
onun konumunu sorguluyorlar. Şimdiden barışı sağladıktan sonra verilen
konumları reddeden bir kahraman olarak anılmaya başlandı. İnsanlar onu
çağımızın Angor’u olarak anıyorlar. “
.
.
.
Ganda’nın en batıdaki kıtası olan Camthalion’un
dahi batısındaki bulduğu ilk kıtaya yerleşmiş olan Dragut, bir yer altı
mağarasında her zamanki gibi kan ter içerisinde eğitim yapıyorken çınlamıştı
kulakları. Uzun süredir yalnız kalması kendi kendine konuşmak gibi bir huy edinmesine
sebep olmuştu.
“ Yine kulaklarım çınladı. Kesin Jeo yine
Karia’yı gaza getiriyordur. Ne söylediğini bile tahmin edebiliyorum. Yenge Dragut
abim durumu bahane edip yeni memleketlerdeki hatunların tadına bakıyordur,
yenge ben senin yanındayım umutma… Pis herif orada olmadığım için şanslıyım. “
Dragut bir anlığına duraksadı, olduğu yere
bağdaş kurup oturdu ve sesli düşünmeye devam etti.
“ Aslında Jeo’nun yersiz şakalarını bile
özledim. Gerçi Köklu bile beni bırakıp gitmişken özlemimi kimlerin hak ettiği
konusunda emin değilim. He neyse umarım iyidirler sonuçta sessizliği de
özlemiştim ve haftalardır burada tek bir yaşam belirtisine dahi rastlamadım.
Kalan hayatımı bu mağarada geçirebilirim. Hem dışarıda tonla kar tavşanı var ve
bu sessizlik cidden paha biçile… “
INGAAAAAAAA INGAAAAAAAAA
Dragut bir an kulaklarından şüphe etmişti.
Yerin oldukça altındaydı ve dışarıdaki sesler kolay kolay içeriye ulaşamazdı.
Bir bebeğin ağladığını duyduğuna yemin edebilirdi. Bu sesi kadın çığlıklarının
ve dört nala koşan at seslerinin takip etmesiyle artık emin olabilmişti. Belli
ki misafirleri vardı.
Arkadaşlar Theoden yerine artık Gandra yazacağım malum Theoden isminin yüzüklerin efendisinde geçme sebebi yayımlama ihtimalim yüzünden o ismi kullanmamı engelliyor artık.