Theoden

03 Ağustos 2020
Çeviri: 24
Düzenleme: AntiYasuo
631 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.
Cilt 1

Kayıp Diyarda(Gandra) Durum

Kararın Dük Carl’a ulaşmasının ardından keyfi kaçmamıştı. Süslü makam koltuğunda oturup dükanı ile şakalaşmaya devam ediyordu. Carl, kırklı yaşlarında görünmesine rağmen bir çocuğun muzip surat ifadesine sahipti. Yanı başında duran Dükan Mark ise daha soğuk bir ifadeye sahip ancak eğlendiği her halinden belliydi. Carl, sarı parlak kıyafetlerin içindeyken Mark mor renkli ve beyaz düz çizgileri olan bir pantolon ile bej renkli bir gömlek giyiyordu. İkili her şekilde birbirlerine uyumlu gözüküyorlardı.

Mark “ Maceracı bir çocuk yüzünden şanımızı bir yana bırakıp onları avlamaya zorlanmak canımı sıkıyor Carl. “

Carl “ Canımızı kimsenin sıkmasına izin vermeyiz. Gitmek istemiyorsan burada kalacaksın demektir. “

Mark “ İmzaları çoktan topladıklarından bu kez söylediklerine uymak zorunda kalacakmışım gibi görünüyor. İmparatorluğun en seksi dükünün rütbesinden olmasını istemem. “

Carl “ Sadece işi halletmemizi söylediler Mark. Nasıl yapacağımız konusuysa tamamen bize kalmış. “

Carl konumunu kullanarak kast sisteminde kendisinden alt sıralarda olan bir kontu bu iş için görevlendirecekti.

Carl “ Bizim hayattaki felsfemiz nedir Mark? “

Mark “ Kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkasına yaparız ki üstünlüğümüzü ortaya koyalım. Başka türlüsü kıymetli babanızı gücendirirdi. “

Carl “ Tamam işte bu işi bize yıkmaları hiç hoşuma gitmedi ve hoşuna gitmeyecek bir başkasını bulup onu görevlendireceğim. “

Carl söylediği gibi yapacak, kendisi sayesinde unvan basamaklarını hızlıca yükselip kont olabilmiş olan bir ahbabına görevi devredecekti. Aklında Kont  Alfred ve Konten Blaine vardı. Blaine bu işin yeterince güçlü olmalıydı. İntibah Tugayından bir an önce kurtulmaları için Dük Carl’ın özel birliklerini dahi kullanmaya müsaade verilmişti.

Bu görev Carl ve Mark ikilisinin aksine Alfred ve Blaine ikilisini fazlasıyla memnun etmişti çünkü görevi başardıklarında her ne kadar övgülerin çoğu Dük Carl’a gidecek olsa da kendilerine de bolca faydası olacağına emindiler.

.

.

.

Bu sırada İntibah Tugayı sonunda Cabot’un az okunan gazetelerinden birisinde bir köşede yer edinmeyi başarmıştı. Haber tıpkı Trinovan menşeili gazetelerde olduğu gibi intibah tugayından tehlikeli bir grup olarak bahsediyordu. Kendi adalet duygularıyla dünyaya anarşi getirmeyi amaç edindiklerini yazıyordu. Cabot’un üst düzey yönetim ekibinden bir senatör ve hükümeti temsilen aynı zamanda bir subay olan  Ran tam da bu haberi konuşmaktaydılar. Senator takım elbiseli, taranmış kır saçları ve her haliyle bakımlı bir ihtiyar gibi görünüyordu.

Senatör “ Kayıp diyardan gelenlerin problem olmayacağını düşündüğünü söylemiştin Ran ama şimdiden sıkıntı çıkarmışlar gibi gözüküyor. “

Ran,  dört parmak uzunluğundaki düz sarı saçlarını eliyle düzeltmişti. Mavi gözleri, sportif vücudu, beyaz ten rengi, henüz tıraş edilmiş sakalsız yüzü, sempatik ancak kararlı bakışlarıyla gerçek bir soylu gibi görünüyordu. Nadir görülecek bir yakışıklılığa hatta bunun ötesinde bir güzelliğe sahipti Ran. Kırk yaşından gün almasına rağmen bir çok genç kızın hayallerini süslemekteydi. Popülerliğinden beklenecek bir özgüvenle cevaplayacaktı.

“ Müttefikimiz Trinovan zaten durumla ilgileniyor sayın senatör. Bir dükanı görevlendirecekleri kulağıma gelmişti. Bu durumda sorunu çözülmüş sayabiliriz. “

Senator “ Biz Cabotlular ne zamandır başkalarının sözlerine güvenip iş yapıyoruz Ran? Bu konunun cumhurbaşkanımız ve efendilerimiz için ciddiyetini bilmende fayda var. “

Ran o zaman oturduğu rahat görünümlü koltuktan kalkmış, duvardaki aynadan kendi güzelliğine şöyle bir bakıp keyfi yerine geldikten sonra söz almıştı.

“ Madem öyle Trinovana bizzat gidip durumun ciddiyetini anlatacağım Senatör. Başka bir şey var mıydı? “

“ Medyaya fazla malzeme vermemeye çalış Ran. Konu hakkındaki görüşlerimizi bilsinler ancak şimdilik olay Trinovan’ın meselesiymiş ve biz dışında kalmışız gibi davranalım. Ola ki Trinovan başarısız olursa o zaman hizmetkar ve ekibi incelemeye değecek birisi demektir. “

Biraz nefeslendikten sonra unutmadan söylemek ister gibi acele bir halde tekrardan söze girmişti Senatör.

Senator “ Kayıp diyardaki azrak kızların olduğu adadaki durum ne oldu? “

Ran “ Oraya bizzat Cumhurbaşkanının talimatıyla bir ekip yönlendirildi. Önceliğimiz davet, reklam ve iyi niyet göstermek olsa da bahsettiğimiz ada aldığımız bilgilere göre kayıp diyardaki imparatorluğun bizzat asker bulundurduğu bir bölge değil ve bir aksilik durumunda giden ekip askeri yollara başvurmak durumunda kalsa dahi azrakları Cabot’a getirecekler. “

Senator “ O azrakların tamamını alt edebilecek bir ekip mi bari “

Ran, odadan çıkarken verecekti cevabını.

“ Detayları Cumhurbaşkanına sorarsınız senatör zira ekibin detaylarını o belirlemişti. Şimdi müsaadenizle ayrılıyorum ama şunu bilmelisiniz ki Kayıp diyardaki hiçbir gücün Cabot’un yanından geçmesine dahi ihtimal görmüyorum. Bu yüzden viskinizi yudumlayıp rahatınıza bakın. Ayrılmadan önce bende aynısını yapacağım. “

.

.

.

Turgan ve arkadaşları seyahatlerine devam ediyorlarken namları iyice yayılmaya başlamıştı. Tek bir gazete dahi onlar için iyi şeyler yazmıyor ancak en güvenilir haber kaynağı olan insanların birbirlerine yaşadıklarını anlatmalarıyla küçük çaplı iyimser bir şöhretin sahibi olmuşlar, amaçlarına kısmen ulaşıp haksızlığa insanların bir kısmının kulağına bir umut sesi olarak ulaşmayı başarmışlardı. Trinovan gazetelerin tüm olumsuz haberlerine rağmen Turgan halk arasında yeni bir unvan sahibi olmuştu ki bu durumdan hoşnut olduğu her halinden belliydi İntibahın Yargıcının.

.

.

.

Kayıp diyarda işler iyi ilerliyordu. Halkın önemli bir kısmı Dragut’un tahtın sahibi olmamasını yadırgamış olsalar da William ve Arya ikilisi iyi niyetli bir yönetim sergiliyorlardı. Karia baş danışman olarak William’ın eksiklerini kapatıyor, Sancar Paşa da tecrübesiyle onlara katkıda bulunuyordu. Bazı generaller William’ın imparatorluğunu kabullenmemişler, bunun sonucunda da yüceler yücesinin hışmına uğrayıp hayatlarından olmuşlardı. Yalnızca birkaç general bir şekilde kaçmayı başarmışlardı. Rütbelerine göre bunlardan en önemlileri Eski mareşal Sezar ile Orgeneraller Syleus ve Benitio idi. Bunun dışında her şey oturmuş görünüyordu. Generaller ve başıbozuk komutanları beraber hareket ediyorlar, yeni oluşturulmakta olan askeri sistemi düzene koymaya çalışıyorlardı. Henüz tam oturmamış olsa da kabul gören haliyle sistemin üstünde olan üç kişi mevcuttu. Yüceler Yücesi, eski hakanlar Damayanti ile Vikram.

Yüceler yücesi başta Karia’yı ürkütmüş olsa da Turgan ayrılmadan önce ona kefil olmuştu ve ihtiyar adam tıpkı Turgan’ın söylediği gibi hem gelinine hem de torununa epeyce düşkün görünüyor, gönüllerini hoş tutmak adına çaba gösterdiğini herkes fark edebiliyordu. Aylık olağan kurul toplanmış, Gandra imparatorluğu yöneticileri durum değerlendirmesinde bulunuyorlardı ancak son birkaç haftadır olduğu gibi ülkenin yapılandırılmasından daha fazla üzerinde durulan bir konu vardı.

Sancar Paşa “ Buraya kaynaklarımızı sömürmeye gelen Cabotlu gevşekten sonra Trinovan İmparatorluğu da sinirimi bozmaya başladı. “

Akina “ Turganla ilgili çıkan haberleri diyorsan benim de sinirimi bozdu. “

Karia “ Oğlumun bir görevi var ve yaptığı şeylerde tek bir hatasının dahi olmadığına eminim. Bırakın kim onun hakkında ne söylerse söylesin. Sonuçta biz Turgan’ı tanıyoruz ve yaptıklarının doğruluğuna eminiz. Dıl dünyayı gözlemlemek için yolladığımız Seydunalılara göre Turgan şimdiden bir çok ezilmiş toplumun umut ışığı olmuş bile. “

Sancar Paşa “ Yine de böyle şeyler yazmaları sinirimi bozuyor. Eğer buna devam ederlerse… “

Ryo “ Patron o gazetelerin sahiplerinin hepsini tek tek bulur, o küpürleri güzelce asitle marine ettikten sonra gazete sahiplerine yedirir “

Arya“ Ne yani Turgan hakkında ileri geri konuşacaklar ve biz inzivaya çekilen dayımın mı harekete geçmesini bekleyeceğiz? “

William “ Ne yapmamı istiyorsun Arya? Hizmetkar olan Turgan ve son yaptıklarının imparatorluğumuzla hiçbir alakası yok. Turganı ben de sizin kadar seviyorum ama onun ve bizim yollarımız ayrı. “

Arya “ Onu yakalayıp öldürürlerse de bu tavırda mı olurdun acaba William? “

William “ Peki madem seçeneklerimizi düşünelim. İntibah Tugayını açıkça destekleyip yeni topraklardaki en büyük üç imparatorluğun terörist olarak gördüğü hizmetkarı desteklediğimiz için bir terörist imparatorluk haline gelebiliriz ya da gözlemlemeye devam edip basın gücümüzü onlarla yarışacak hale getirene kadar gözlemlemeye devam ederiz. Zaten o hale geldiğimizde Turgan’ın gerçek bir hizmetkar ve kahraman olduğunu herkese duyurabileceğiz. Hangisini yapmayı istiyorsun Arya? “

Karia “ Ben ve kızım Turgan hakkındaki konularda sessiz kalacağız. Söz konusu ailen olduğunda mantıklı düşünemiyorsun. Şu anki duygusallığımla dahi William’ın akil konuştuğunu söyleyebilirim. Diğer konulara geçecek olursak… “

Karia birden kaşlarını çattı, yumruklarını sıktı ve yüceler yücesine dönerek titrek ancak öfkeli bir ses tonuyla devam etti.

“ Kocamı nereye gönderdin acaba sayın kayınpederim? “

Yüceler Yücesi “ Ben bir yere göndermedim sadece benden ve Turgandan uzak durmasını söyledim o kadar. Her toplantı da sorup durmasana şunu gelin kız hanım. “

Akina “ Karia haklı. Gandra’nın birleşmesinde en büyük emek kuşkusuz Draguta ait ve hikayeyi bilmeyen insanlar onun konumunu sorguluyorlar. Şimdiden barışı sağladıktan sonra verilen konumları reddeden bir kahraman olarak anılmaya başlandı. İnsanlar onu çağımızın Angor’u olarak anıyorlar. “

.

.

.

Ganda’nın en batıdaki kıtası olan Camthalion’un dahi batısındaki bulduğu ilk kıtaya yerleşmiş olan Dragut, bir yer altı mağarasında her zamanki gibi kan ter içerisinde eğitim yapıyorken çınlamıştı kulakları. Uzun süredir yalnız kalması kendi kendine konuşmak gibi bir huy edinmesine sebep olmuştu.

“ Yine kulaklarım çınladı. Kesin Jeo yine Karia’yı gaza getiriyordur. Ne söylediğini bile tahmin edebiliyorum. Yenge Dragut abim durumu bahane edip yeni memleketlerdeki hatunların tadına bakıyordur, yenge ben senin yanındayım umutma… Pis herif orada olmadığım için şanslıyım. “

Dragut bir anlığına duraksadı, olduğu yere bağdaş kurup oturdu ve sesli düşünmeye devam etti.

“ Aslında Jeo’nun yersiz şakalarını bile özledim. Gerçi Köklu bile beni bırakıp gitmişken özlemimi kimlerin hak ettiği konusunda emin değilim. He neyse umarım iyidirler sonuçta sessizliği de özlemiştim ve haftalardır burada tek bir yaşam belirtisine dahi rastlamadım. Kalan hayatımı bu mağarada geçirebilirim. Hem dışarıda tonla kar tavşanı var ve bu sessizlik cidden paha biçile… “

INGAAAAAAAA INGAAAAAAAAA

Dragut bir an kulaklarından şüphe etmişti. Yerin oldukça altındaydı ve dışarıdaki sesler kolay kolay içeriye ulaşamazdı. Bir bebeğin ağladığını duyduğuna yemin edebilirdi. Bu sesi kadın çığlıklarının ve dört nala koşan at seslerinin takip etmesiyle artık emin olabilmişti. Belli ki misafirleri vardı.

Çevirmen Notu

Arkadaşlar Theoden yerine artık Gandra yazacağım malum Theoden isminin yüzüklerin efendisinde geçme sebebi yayımlama ihtimalim yüzünden o ismi kullanmamı engelliyor artık.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Redafornv2 (1278 puan) Üye
2020-08-08 13:23:00
Wtf dragut abimiz yalnızlık mı çekiyor agabee
acolophotro (39 puan) Yazar
2020-08-09 06:44:51
@Redafornv2, Yüceler yücesi zor duruma soktu Dragut abimizi. Ne kayıp diyara dönebiliyor(babası orada) ne de rahatça gezebiliyor(Turgan ile görüşmeyeceğine söz verdi). Bir çok koldan ilerliyorken Dragut abiyi de anlatmayı unutmayacağım :) Yorum için teşekkürler