Theoden
Endişeli Tartışma
İntibah Tugayı, Belinda ve Muhmar ile beraber
Donk adasından ayrılalı bir hafta kadar olmuştu. Belinda artık yeteri kadar
diğerlerinin güvenini kazanmış ve o gün intibah Tugayı’nın hedefini
öğrenebilmişti. Her ne kadar bu gençlerin henüz tanımadığı ittifaklarıyla
birlikte kayıp diyarın en güçlü imparatorluğunu al aşağı ettiklerine inanmış
olsa da bu kez ki durum farklıydı. Turgan’ın tüm kaynaklarını tekrardan halkına
iade edeceğini söylediği ülkenin adı Sandur idi ve daha da önemlisi karşısına
alacağı ülke Trinovan olacaktı.
“ Sizi uzun süredir tanımadığımın
farkındayım ama bu yapacağınız şey intihar. Sadece birkaç kişisiniz ve koskoca
Trinovan imparatorluğunu karşınıza almaktan bahsediyorsunuz. “
Nabe “ Çok mu güçlüler? “
Belinda “ Güçlü de kelime mi? Zaten
Trinovan dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi halindeyken bu da yetmezmiş gibi
Cabot’un en sıkı müttefiki halindeler. “
Turgan “ Ne olmuş yani, sırf güçlüler diye
kötülerle karşılaşmaktan vaz mı geçeceğim? “
Belinda “ Bak Turgan sizi cidden sevdim,
iyi çocuklarsınız ama kalkıştığınız şeyin yanlışlığını matematikle kolayca
ispat edebilirim. “
Turgan “ Matematikse Duciaya anlat hınh
hınh “
Belinda “ Muhmarı ve bebeği de saysak bile
sadece 9 kişisiniz. Trinovandaki en düşük rütbeli yöneticiler olan baronetlerin
bile bundan daha fazla muhafızı var ve sorun sadece bu da değil. Şovayleler,
kontlar, vikontlar, dükler, arşidükler ve daha da kötüsü bu unvandakilerin
şahsi korumalarının gücü. Onların gücü size anlatamayacağım kadar büyük ve
senin bir kolun bu haldeyken anlattığın kadar güçlü olsan bile…“
Turgan “ Kolum iyileşecek. Tek sorun buysa
bir şekilde hallederiz ama anladığım kadarıyla bu bahsettiğin kişiler tek kollu
adamları yenebilecek kadar güçlüler hınh hınh “
Tugay üyeleri kıkırdaşmaya başlamışlardı bile
zira hiç birisi Turgan’ın verdiği söze güvenen bir adam varken geri adım atmaya
niyetli görünmüyorlardı.
Belinda “ Cidden anlattıklarımdan tek
sorunun kolun olduğunu mu düşündün? “
Belinde bir destek almak umuduyla etrafına
bakındı ve gözüne Ducia’yı kestirdi.
“ Demin sevdiğin adamı kaybetme endişesiyle
kusursuz bir senaryoyu keskin bir zekanın ürünü olarak önümüze koymuştun.
Şimdiyse sevdiğin adam hiç bilmediği toprakların en güçlülerinden birine meydan
okumanın yani intiharın eşiğinde ve sessiz mi kalıyorsun? “
Ducia “ Bize neden yardım etmek istiyorsun,
ölmemiz neden umurunda olsun ki? “
Belinda “ Öncelikle sizi sebepsizce seviyorum.
Sırf bir göçmenle karşılaşıp hikayesinden etkilendiniz diye koca bir ülkeyi ekonomik
özgürlüğüne kavuşturmak isteyen insanlar ne kadar kötü olabilirler ki? Ayrıca
tek bir sebebim olmasaydı bile antik dili anlayabilen birinin ölmesine öylece
izin veremezdim. O dilde yazılmış bir sürü gizem çözülmeyi bekliyor ve Turgan
dünyamız için paha biçilmez bir maden. “
Turgan “ O zaman ölmediğim sürece problem
olmayacaktır değil mi? Tamamdır ölmeyeceğimi garanti ediyorum. Sandur’u
Sandur’un insanlarına vereceğim. “
Belinda “ İyi de neden, hem orasıyla
bitecek mi? Dünyada Sandur gibi ya da daha kötü durumda olan ne kadar ülke var
biliyor musun? Hayallerimin ötesinde bir gücün olsa dahi hatta her biriniz
Trinovan krallarının nefeslerine karşı
kazanabilecek halde olsanız bile ki buna kesinlikle inanmıyorum. Sizin sayınız
bu problemleri yaşayan ülkelerin sayısından çok daha az. Her biriniz bir ülkede
olsanız bile aynı anda tüm şehirlerinde ve köylerinde bulunmanızın mümkün
olmadığını hatırlatmama gerek var mı? Bulunduğunuz şehir dışındaki her yer eski
halinde yaşamaya mahkum olacak. “
Ragnossa “ Varsayımlar üzerinden hareket
ediyor olsaydık, ben hala Theoden imparatorluğunun saklı tutulan zindanlarında
suçlu olma ihtimali üzerine çürümeye bırakılmış birisi olarak kalırdım.
Denemeden bilemeyiz. “
Kısa süreli bir sessizlik oluşmuştu. Nyu ve
Ducia başta olmak üzere tüm tugayın içini bir huzursuzluk kaplamıştı.
Sessizliği bozansa Ducia’nın istemsizce çıkardığı hıçkırık sesi olmuştu.
Turgan “ Ducia, ağlıyor musun sen?
Yaptığını beğendin mi Belinda, Ducia’yı
ağlattın… “
Turgan, Ducia’ya ilerlemiş, saçlarını
okşuyorken söze giren Nyu olmuştu.
“ Onu ağlatan Belinda değil Turgan, sensin.
Belli etmiyor ve kararlarını sorgulamıyor olsak da hepimiz endişeliyiz.
Bahdesilen ülke hakkında hiçbir araştırma yapmadık ama şimdiden onları düşman
olarak kabul ettik bile. Turgan seni seven iki kadın ve artık bir de oğlun var.
En azından biraz gözlemleyip neyle karşılaşacağımızı öğrenemez miyiz? “
“ Sandur zaten bir aylık uzaklıktaymış.
Oraya gidene kadar bir şeyler öğreniriz. “
Ducia “ Neyle karşılaşacağımız umurumda
bile değil. Afritler de olsa bizzat Kali’nin kendisi de gelse Turgan’ın yanında
sonuna kadar giderim ama bir şeyi atlıyoruz ve bu detay beni ürkütüyor. “
Ragnossa “ Neyi atladık Ducia? “
Ducia “ Theoden imparatorluğuna meydan
okurken yanımızda olan dostlarımızı. Sadece mareşale karşı olan savaşımızda
diğerlerinin olmadığını düşün. Jeo abinin, ustamın, Minnağın… Ya da hakanlarla
olan savaşta iki hakanı tek başına deviren adamın bizim tarafımızda olmadığını…
Vikrama karşı kazanamadın değil mi? Kaybetmeyi kabullenmeyeceğini biliyorum ama
o adam seni bağlayıp geri dönebildiyse
kazanamamışsındır demektir. “
Turgan “ Henüz savaş bitmemişti. Ayrıca o
adamın gücü çok saçma olduğundan savaşamadım bile. “
Ducia “ Demek istediğim şu Turgan,
müttefiklerimiz olmasaydı başaramazdık. Onlar düşmanlarımızı bizden çok daha
iyi tanıyorlardı ve kabul etmek istemesen de bizden daha güçlülerdi. “
Turgan’ın bakışları o zaman sertleşmişti.
Diğerlerinin anlamadığı bir nokta mevcuttu ve bunun sadece kendisinin farkında
olma ihtimali can sıkıntısının artmasına sebep oluyordu.
“ Ducia, bir şeyin farkında olmalısınız.
İntibah Tugayı olarak hareket ettiğimizde sözlerinize kıymet verir,
korkularınızı göz önüne alırım ama benim bir görevim var. Bunu anlayamıyor
musunuz? Ben bir hizmetkarım ve bedeli ne olursa olsun haksızlığa uğramış insanların
yanında olacağım. Bu silahı taşımanın sorumluluğu bu ve ben sorumluluktan
kaçmayacağım. Zayıf olanları haksızlığı uğratan her kim olursa tepesine binip
adaleti sağlayacağım. “
Turgan’ın gülümsemesi kaybolmuş, onu ilk kez
bu halde gören Belinda, genç adamın ürkütücü bakışlarından ve kararlı halinden
fazlasıyla etkilenmişti. Ducia kendisini destekleyecek birilerini bakışlarıyla
ararken bu destek Nyu’dan gelmişti.
“ Adaleti sağlamayalım falan demiyoruz ama
hiç bilmediğin bir coğrafyada tanımadığın düşmanlara karşı gelmek aptal
cesaretinden başka bir şey değil. Yolun yolumdur Turgan ama bir gün sen ölür,
ben arkanda kalırsam oğluma anlatacağım geçerli bir hikayen olmalı. Aptalca
davranıp intihara eşdeğer bir savaşa girişti diyemem anladın mı? “
Nyu ilk kez Turgan ile bu ses tonuyla
konuşmuştu. Her şekilde Turgan’ın arkasında olacağını söylemesine rağmen bu
durumdan memnun gözükmeyen bir duruşa sahipti.
Ducia “ Nyu doğru söylüyor, sorumlulukların
var. Hem iyi hesaplanmamış bir savaşa girip öldüğümüzü düşünsene belki de
dünyada haksızlığa uğramış insanları savunacak kimse kalmayacak. O zaman yeni
bir hizmetkarın yetişmesi için mi bekleyecekler? “
Turgan “ Bu asla gerçekleşmeyecek. Senin
ölmene izin vermem Ducia bu yüzden bahsettiğin senaryonun bir geçerliliği yok.
Ben ölsem bile… “
Ducia “ O anda bende ölmüş olacağım. Senin
olmadığın bir dünyada nefes almayı öğrenebileceğimi hiç sanmıyorum Turgan. “
Ducia’nın gözünden süzülen bir damla yaş
Turgan’ın koluna düşüp ürkmesine sebep olmuşken, solmuş sesiyle cümlesini
bitirmeye çalışacaktı.
“ Hangi yolu seçiyorsan o yoldan
ilerleyelim ama lütfen seni öylece kaybetmeme izin verme. Dünyadaki haksızlığa
uğramış insanların umudunun ellerinden kaymalarına izin verme. “