Vampir Hükümdarı
Hikayeler (1)
Noah yolda durmuş bir şekilde düşüncelere dalmıştı. Bu basit hikayede eksik bir çok yön vardı. Bir takım neden bir köye saldırmıştı? Ve daha da önemlisi, neden bir ruh yiyici insancıl davranmıştı?
Ayrıca zamanlarda garip bir şekilde örtüşüyordu. Lunette’nin anlattığı kadarıyla kendisi daha doğmadan öncesi, yani on altı yıl önce bu olay meydana gelmişti.
Çok garip olaylar dönse de bunu olayın ana karakterlerinden dinlemek en mantıklısıydı. Bu yüzden Noah o gelince sormayı aklına not etti.
Bu sırada nedenini bilmese de bir şeyi unuttuğunu hissetti. Biraz hatırlamaya çalışsa da ne kadar düşünürse düşünsün hatırlayamadı.
Kafasına fazla takmamaya karar verdi. 'Önemli bir şey olsa hatırladım sanırım.'
Böylelikle düşüncelerine son verirken yemeği yapmak için gerekenleri almaya koyuldu.
Kısa bir süre sonra, Noah ve Lunette -Alicia ile birlikte- yemeği yaptılar ve yemeğin sonucunda Lunette oldukça memnun kaldı. Bu arada Julia’yı da çağırmayı unutmamışlardı. Onu da çağırınca herkes yemiş ve beğenmişti. Alicia bile kendi çapında “fena değil” diyerek onun yaptığı yemeği övdü.
Tabii bu yemek sırasında dörtlü yetişkin olarak sayıldıklarından alkol almayı unutmadılar. Bu Noah’ın aldığı ilk alkoldü. İçtiğinde ilk hissettiği şey boğazının yanma hissiydi. Sonrasında ise bir rahatlama hissetti. Tabii bunları böyle anlatsakta bu hisleri içerken yavaş yavaş hissetmişti.
En sonunda öyle rahatlamıştı ki soğuk tavrından eser kalmamıştı. Noah’ın rahat tavrı özellikle Julia ve Alicia’yı şaşırtmıştı. Lunette ise fırsattan istifade edip ona sorular sormaya başlamıştı.
“Bana daha önce sorduğumda anlatmamıştın. Şimdi anlatsana hikayeni.”
Noah’ın yüzü buruştu.
“Neden bu kadar çok bilmek istiyorsun?”
Geldiğinden beri en çok sorduğu soru buydu. Noah anlamıyordu. ‘Neden benim geçmişimle bu kadar ilgileniyorsun?’
Lunette buna karşılık sıcacık bir şekilde gülümsedi. Yanakları pespembeydi. Anlaşılan ona da alkol etki etmeye başlamıştı.
“Kurtardığım insanların hikayelerini merak etmem yanlış mı?”
Noah bu cevaba homurdandı.
“Bu sadece karşındakinin yaralarının daha da deşilmesine sebep olur.”
Lunette bu yanıta karşılık hiçbir şey söylemedi. Fakat beklenmedik şekilde Alicia’dan yanıt geldi.
“Fakat bilmelisin. Birisiyle acı verici bir anını paylaşmak seni çok, çok… Hem de bayağı çok iyi hissetmeni sağlar.”
Alkolden pek etkilenmemiş gibi üç akrep kuyruğu nasıl olduğu bilinmeyen şekilde birbirinden bağımsız şekilde sallanıyorlardı.
Noah bu söze karşılık sessiz kaldı. Yine de sonucunda düşündü. ‘Anlatmasam ne olacak ki? Bir şey mi değişecek?’
Sonrasında kısa bir şekilde hikayesini anlatmaya başladı.
“Bir çocuk vardı. Ortalamanın üstünde bir arka planı olan, zeki, bilgiye aç, ha biraz da saf bir çocuk. Çocuğun sadece sevdiği bir annesi vardı. Ne de olsa annesi onu on altı yaşına kadar tek tük dışarı çıkarmıştı. O çocuk bir gün annesinin katıldığı gruba, yani tarikata katılmak istedi. O sırada beşik kertmesi olduğunu yeni öğrendiği bir kızla tanıştı. Kız kibirliydi. Bu yüzden çocuk ondan hoşlanmadı.
“Aradan kısa bir zaman geçti. Anlamayadığı kadar hızlı şekilde olaylar yaşamaya başladı. Önce nasıl olduğu hala gizem olan bir Vampir soyu elde etti. Sonrasında kendisinden kim bilir ne kadar güçlü olan bir vampiri kandırdı. Tüm bunlara rağmen oldukça aksiyon dolu yaşamında mutluydu. Beşik kertmesi olan kıza karşı ise bu olaylar olurken oldukça yakın sayılırdı.
Ondan hoşlanıyor muydu? Hiç emin değildi. Ona karşı bazı hisleri vardı belki de fakat bunu çok sonraları öğrendi. Çocuk ve kız bir gün evde otururken onlara bir grup saldırdı. Grup çok güçlüydü. O iki çocuktan çok fazla güçlüydü. Karşı koymaya çalıştılar. Fakat pek bir şey yapamadan yakalanıp götürüldüler.”
Devam etmeden önce duraksadı. Üçü de hikayesini ilgiyle takip ediyordu. Noah yüzü buruşmasına rağmen anlatmaya devam etti.
“Çocuk zindan gibi gözüken bir yere atıldı. Kıza ise ne olduğunu çocuk bilmese de tahmin edebiliyordu. Kıza o zindanda iken tecavüz etmişlerdi.”
Gözleri öfkeyle parladı. Öyle ki elindeki bardakta bir çatlak oluşturacak kadar sıktı. Lunette ise acıma hissederken, Alicia’nın gözleri öfkeyle dolmuştu. Julia ise durumun garip bir şekilde kaderin yaptığı bir ironi olduğunu düşündü. Tabii buna rağmen Noah için nedenini tarif edemese de bir acıma hissetti.
“Çocuk onu kurtarmak için kaçmaya çabaladı. Fakat zincirleri kırmayacak kadar güçsüzdü. Sonunda sakat kalma ihtimali yüksek olduğunu bile bile kızı kurtarmak için yasak teknik kullanmak zorunda kaldı. Gücü muhtemelen oradaki herkesi alt edecek kadar yükselmişti. Tereddüt bile etmeden kurtulup herkesi öldürerek kızı bulmaya çalıştı.
“Fakat gördüğü…”
Bardak elinde parçalandı.
“Noah elin…”
Sonunda ne olduğunu ön görebilen kızların gözlerinin etrafında kristaller oluşmaya başlarken Noah sıkılı dişlerle devam etti.
“...Kıza iki kişi tecavüz ediyordu ve kız hiç bir şey yapamıyordu. Çocuk bunu görünce dünyası başına yıkılmış gibi hissetti. Öfkeyle doldu. Oradaki iki kişiyi de tereddüt bile etmeden öldürdü. Kız için üzgündü. Kız onu kurtardığı için teşekkür etti. Fakat hemen sonrasında istediği şey… çocuğun kanını dondurdu. Onu öldürmesini istedi. Yapamazdı. O onu öldüremezdi. Mümkün, mümkün değildi…. O-onu yapamazdım.”
Sesi istemsizce titredi.
“Yine de anlık bir cesaretle denedim. İstediğini yerine getirmeyi. Fakat, fakat ben-ben, yapamadım. Fakat yapamadığımı görünce Yuen anlayışla karşıladı… Ama, ama o...”
Daha fazla devam edemedi.
Lunette sessizdi. Alicia ise öfkeyle karışık gözlerinde tanımlamanın oldukça güç olduğu bir ifade vardı.
Noah ise şu an onların tavırlarına bakacak bir halde değildi. Kanayan eline bakarken gözlerinden, aşağıya doğru iki su yolu oluştu. Lunette bir şey söylemese de Alicia ona sarılmak için güçlü bir dürtü hissetti.
Öyle ki en sonunda dayanamadı. Ayağa kalktı ve Noah’ın oturduğu yere gelip ona sarıldı. Noah iki büyük kürenin ona baskı yaptığını hissederken şaşkındı. Fakat bir şey söyleyemedi. Neden sarıldığını tahmin etmesi kolaydı. Ona acımıştı.
Noah sadece Alicia’nın tavrını sevimli bulurken gerçekten de kendisinin acınacak birisi olduğunu düşündü. Fakat aynı zamanda kendince ‘Bunu aşmak zorundayım.’ diye düşünmesine neden oldu. Depresyon onu bir yere götürmezdi. Bunu herkesten daha iyi biliyordu. Birisinin ona acıması da bu düşüncesini pekiştirmişti.
Julia ise sessizce dinliyordu. İçinde nedenini bilmediği küçük bir kıskançlık olsa da bunu pekte umursayacak bir durumda değildi.
Noah ise o sırada hikayeyi yarıda kesmek yerine derin bir nefes aldı ve devam etti.
“O kendini öldürdü. *En ufak bir tereddüt göstermeden kendi boğazını kesti."
YN: Bilmeyenler için o bölümde ilk başta Noah öldürmüş gibi yapıp beğenmeyince değiştirdim. Eğer ilk halini okuduysanız bu kısımı kafanızda tazelemek için kullanabilirsiniz hehe.
“Sonrasında çöktüm. Ne yapmam gerektiğini bilemeyecek bir boşluğa düştüm. Öfkeyle dolu muydum? Evet doluydum. Ama aynı zamanda güçsüzlüğüme lanet etsem de boşa olduğunu biliyordum. O sırada bir ses işittim. Kontrolü vermemi söyleyen bir ses. O sese uydum ve kendimi ona teslim ettim.”
Noah devam etmeden önce duraksadı. Sonrasında hatırladığı diğer kısımları anlatmamaya karar verdi.
“Bundan sonrasında ise kalanı hatırlamıyorum. Belki de kendimi tamamen kaybettim? Emin değilim… Uyandığımda buradaydım işte.”
Noah hikayesi bittiğinde hala ona sarılan bir Alicia, elinden geldiğince duygularını saklamaya çalışan bir Julia ve ona hüzünlü bir gülümsemeyle bakan Lunette’yle karşılaştı. Tüm kızların kalbi Noah’ın anlattığı hikayeden sonra istemeseler bile sıkışmıştı. Hepsi ‘Oldukça zor olmalı.’ diye düşünmüştü.
‘Hikayemi anlatmamı siz istediniz. Şimdide o hüzünlü ifadelerle bana bakıyorsunuz.’ böyle düşünmesine rağmen yüzünde fark etmeden oluşan kederli bir gülümseme vardı.
Noah ise derince bir nefes aldı. O sırada hala sarılan Alicia ya baktı.
“Alicia… Teşekkür ederim. Ama iyiyim. Bırakabilirsin.”
Noah’ın ilk defa teşekkür ettiğini duyan Alicia büsbütün şoka girse de dediğini yaptı. Her zaman soğuk, umursamaz olan tanıdıkları Noah alkolden sonra tamamen değişmiş gibiydi. Taş kalp gitmiş, yerine nazik bir adam gelmiş gibiydi.
Noah’ın ani değişimi Lunette’yi de şaşırttı. Fakat Julia şaşırmadı. Hatta ona bakınca yaralarını sarmaya çalışan ama beceremeyen bir çocuk gördü. ‘Belki mühürden ya da belki de aşık olmuşumdur. Fakat önemli değil. Onun yaralarını sarmam gerektiğine dair güçlü bir ön sezim var.’
Noah ise düşüncelerinin nispeten berrak olduğunu hissettiği vakit onlara döndü.
“O kadar istediniz. Sonunda anlattım. Şimdi sıra sizde. Anlatın bakalım.”
Lunette onaylarken elinden bakışlarını ayırmamıştı.
“Kabul ama ondan önce elinle ilgilenmeme izin ver.”
Noah, elinin acısını hiç hissetmediğinden Lunette’nin neyden bahsettiğini anlaması zaman aldı. O sürede de Lunette bir sargı bulmuş, çoktan onun elindeki camları çıkartıp sarmaya başlamadı.
“Çok şükür ki mikrop kapmamış.”
Lunette bunu söylerken Noah acı bir tebessüm edebildi.
“Eee. Biriniz hikayesini anlatsın hadi.”
Noah’ın isteği üzerine öne çıkan ilk kişi beklenmedik şekilde Alicia oldu.
“Pekala. Ben başlıyorum öyleyse...”
***
Bölüm nasıldı? Arada bir bu tarz kısa hikayeli, ana karakterin birisiyle içip kendi hikayesini anlatıp karşısındakilerinde hikayesini dinlediği tarzda bölümler ister misiniz? Yoksa bu kısımları kısa tutmamı mı tercih edersiniz? Bu arada biliyorum bölüm kısa oldu. Fakat bu kararınıza bağlı olarak hikayenin devamında hareket edeceğim. Bu yüzden yorum atmayı unutmayın.