Vampir Hükümdarı
Zorba (2)
Bu bölümde fight yazarken oldukça zorlandım. Umarım ki okurken
beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur. İyi okumalar.
***
Noah, tarikata döndüğünde annesinin isteği üzerine dış sahada yaşamaya
başladı. Violet'e göre gelişebilmesi için yalnız başına hayatta kalmaya
çalışmaya alışabilmesi lazım.
Dış saha baya kötü muamele görüyor gibi düşünmüştü ilk başta. Yine
de annesinin biraz abarttığını düşünüyordu
Fakat yanılmıştı. Çok daha kötüydü.
Dış saha adını gerçekten hak eden bir yerdi. Tarikatın en az
ilgilenilen bölgesiydi. Bunu nereden mi anlamıştı? Tam gözünün önünde bir dış
saha müridi başka bir müridini öldürmüş ve diğerlerini de öldürme tehdidi etse
de kimse oralı olmamıştı da ondan.Sanki bu her gün oluyor gibiydi insanlar.
Noah, 'Anlaşılan alım gününde oldukça sessiz bir yer
olmasının nedeni Yaşlılardan korkmalarıydı.' diye düşündü.
Sonrasında 'Her neyse, beni ilgilendirmez. Şimdi, annemin bahsettiği
yer neresi?' diye düşünerek annesinin bahsettiği kalma yerini aramaya
başladı.
Dış saha öğrencilerinin kaldığı yerler altı binaya bölünmüşü. Her
binada ise yaklaşık yüz kişilik alan vardı -ki buna dört bodrum katı da
dahildi-. Tarikatta ise altı yüzden yaklaşık bir kaç kat fazla öğrenci
bulunmaktaydı.
Bu yüzden dış saha ile ilgilenen Yaşlılar kendince bir çözüm
bulmuşlardı.
Düello sistemi.
Kısaca bir kişi eğer bir odada kalmak istiyorsa o odanın sahibini
yenmesine dayanan bir sistemdi bu. Bu da annesinin ona dediği, "Kazanan
kral, kaybeden haydut.", deyiminin ona göre en somut örneği idi.
Yine de ormanda iken aldığı karar ile öncelik olarak kendi
çıkarlarını gözetmek için annesine -daha doğrusu kendine- söz verdiği için ne
olursa olsun bir kişiyi yenmeliydi.
Noah, annesinin tarifine göre bulduğu binadan içeri girdi.
İçerisi bir han gibiydi. Tek bir müşteri ile ilgilenmek için masa
bir de merdiven vardı. Onun dışında olan dekorasyonlar oldukça sade gibiydi.
Oraya bakan ise alımlı bir kız vardı. Yeşil gözlü, mavimsi saçları
olan oldukça tatlı bir kızdı. Noah, kızı görünce bir an iştahı kabarsa da o bir
beyefendi olarak kendini dizginledi.
Kız, "Merhaba bayım, size nasıl yardımcı
olabilirim?" diye sordu. Biraz ilgisiz bir tavrı vardı.
Noah da olabildiğince az konuşmak istediğinden işine gelmişti.
Noah soğuk bir şekilde, "Oda için rakip aramaya
geldim." dedi.
Kız şaşırmış gibiydi.
İlk alımlarda çokça savaş çıksa da tam durgunluk başladığı sırada
birisinin kavga çıkartmak isteyeceğini düşünmemişti.
"Pekala efendim. Kuralları biliyorsunuz değil mi?"
Noah onayladı. Annesi sağolsun temel bilgisi vardı. O da
yeterliydi.
"Pekala. Öyleyse öncelikle adınızı ve mevcut gelişiminizi
öğrenmek istiyorum."
"Noah, beşinci kademe temel oluşturma."
Noah'ın dediklerini hızlıca önündeki deftere yazmaya başladı.
"Peki hangi numaraya meydan okuyacaksınız?"
Kısa bir süre düşündü. Hangi numara da kim olduğunu elbette ki
bilmediğinden salladı.
"Otuz ikinci odanın sahibine meydan okuyacağım."
"Hmm... Pekala hemen bildiriyorum. Şanslısınız, o piçin tam
bir gün önce üç aylık dokunulmazlık süresi dolmuştu."
Anlaşılan buradaki kız, orada kalanı pek sevmiyordu. Bunu kafasına
not etti Noah.
"Peki onun mevcut gelişimi ne?"
"Temel oluşturma dördüncü kademe."
Noah şaşırdı. Normalde yer kazanmak için kıyasıya savaş olduğunu
duymuştu annesinden. Hatta öyle ki bazen mana hissetme aşamasındakiler de
kalabilmek için savaşa katılıyormuş.
Bu yüzden istemedende olsa orada kalanın şansını övmek zorunda
kaldı.
"Anlaşılan şanslıymış."
Kız, buna acı bir şekilde güldü.
"Şans mı? O piç, sadece arkasındaki gücü kullanarak o odayı
elde etti."
Noah anladı. Dış saha da çeşitli gruplar olduğunu duymuştu.
Muhtemelen oda da kalan kişi de gruplardan birine aitti ve anlaşılan bu grubun
gücünü kullanmaktan çekinmeyip -muhtemelen buradaki kızın bir yakınını- zorla
orada olan önceki sahibi atmışlardı.
Fakat bu pekte Noah'ın umurunda değildi.
"Anlıyorum... O zaman ona derhal odadan çıkmasını ya da
dışarı da benimle kapışmasını söyleyin. İyi günler."
Noah, daha fazla bir şey söylemeden binadan ayrıldı. Geride ona
şaşkın fakat ilgili bakışlarla bakmaya başlayan güzel bir kız bıraktı.
...
Aradan geçen bir kaç dakikanın ardından Noah'ın beklediği yerde
-burası binanın önüydü- uzun yapılı bir adam çıkageldi.
Yapılı adam, "Hangi çöp parçası benim, Kızıl
Kuzgunlardan Zach'in odasına göz dikmeye cüret etti!?" diye
kükredi.
Noah biraz şaşırdı. Bu adamın aklen sorunu filan mı vardı? Sadece
kim benimle dövüşmek istedi dese yeterli olurdu ona göre.
Noah, "Boş yapmayı keser misin? Seni çağıran kişi tam
karşında duruyor." dedi.
Noah'ın tavrı, Zach'i rahatsız etti.
"Demek beni çağıran velet sensin. Kime karşı olduğunun
farkında mısın?" diye sordu.
Noah ise onu dinlemeden, onu izleyenlerden birine dönüp, "Hey,
direkt bunu dövsem, odayı alabilir miyim?" diye sordu.
Sorduğu kişi ise şaşkın bir şekilde onayladı. Cüsse olarak
kendinden en az üç kat büyük birisini yenmeyi düşünmüyordu o değil mi?
Temel oluşturma aleminde vücudun varsayılan gücü istisnai durumlar
dışında ölümlülerin bedeni ile hemen hemen aynıydı. Yanii temel oluşturma da
olan kişinin gücünü belirleyen şey gelişim değil, vücudunun cüssesi, kullandığı
teknik ve ya atlattığı deneyimlerdi.
Noah'ın karşısındakinde ise bu üçünden sadece birinin olması ne
yazıktı.
O sırada yavaşça izleyici sayısı artmaya başladı.
"Çocuk çok kibirli." dedi
izleyenlerden birisi.
"Sağlam dayak yiyecek."
"Hey o Kızıl Kuzgunların liderinin kardeşi değil mi?"
"Evet o."
"Çocuğun işi iyice yaş o zaman. Adeta iki ucu boklu değnek.
Kazanırsa Kızıl Kuzgunların öfkesini çekecek kendisine. Kaybederse ne olacağı
belli zaten."
"Ona meydan okuması çocuğun aptallığı."
...
Bu ve buna benzer konuşmalar dönüyor iken Noah da sessizce kendini
hazırlıyordu. Ne de olsa bir insanla ilk dövüşü sayılırdı.
Noah'ın tavrından Zach, önemsemediğini sanıp iyice zıvanadan
çıktı.
Zach, "Sana, Zach'i umursamamak ne demekmiş
göstereceğim!" diyerek akıldan yoksun bir ork gibi Noah'a saldırdı.
Noah oldukça hızlı sayılacak bir hamle ile yana kaydı.
Zach ona doğru dönüp bir yumruk savurdu. Noah, rahatlıkla
atlatabilirdi. Fakat sırf gücünü gözler önüne sermek ve ona sataşan kimsenin
olmamasını istediği için -birazda kendi gücünü test etmek için- yumruğa, kendi
yumruğu ile karşılık verdi. Tabii Zach'in aksine o mana ile yumruğunu
güçlendirmişti.
Çat!
İki yumruk çarpıştı. İzleyenler Noah'ın delirdiğini düşünürken
kemik kırılma sesi duyuldu.
Çatırt!
Zach, "Ahh~ elim!" diye bağırmaya
başladı.
Noah, "Bu kadar yeterli mi?" diye sordu
masumca. İnsanları dövmeye pek alışkın olmadığından biraz rahatsız olmuştu.
Fakat ne yazık ki Noah'ın iyi niyetini Zach ve diğerleri kibir
olarak algıladı.
"Genç adam, Zach'ten daha kibirli."
"Gerçekten etkileyici böylesine bir özgüven..."
"İyice kendini bir şey sanan bu orka iyi bir ders oldu
bence."
"Şşt! Kızıl Kuzgunlar tarafından yakalanmak mı
istiyorsun?"
...
Seyircilerin büyük ölçüde Noah'ı öven sözleri Zach'in moraline bir
darbe daha vurup öfkelendirdi. Öyle ki kırılan elinin acısını unuttturdu.
"Velet beni küçük düşürdün... Ölmeden önce diyecek son bir
sözün var mı?" dedi karanlık bir ifadeyle.
Noah anlamadı. Açıkça ondan güçlüydü. Neden hala böyle
gerizekalıca bir kibir sergileyebiliyordu?
"Ne yapmayı düşünüyorsun?"
Zach, boyutsal yüzüğünden bir kılıç çıkardı. Kılıç kötücül bir
ışıltı ile parlıyordu.
"Seni babamın yadigarı Kötülük Kesen ile öldüreceğim için
onur duymalısın."
Noah, Zach'in kılıcından nedense tanıdık bir enerji hissetti.
Fakat şu an önemli bir durumda olduğundan hemen toparladı.
Kışkırtıcı bir şekilde gelmesi için el hareketi yaparken "Hadi
saldır küçük ork." dedi.
Zach elinde kılıç ile Noah'a saldırdı. Noah'ın hızlı refleksleri
sağolsun ilk saldırıyı atlattı.
Fakat ikinci saldırı hiç beklemediği bir şekilde geldi.
Slash!
Kan döküldü. Sol üstten sağ alta doğru uzun bir kesik oluştu. Noah
şaşırdı. İlk defa yara almıştı.
Zach vuruşunun başarılı olduğunu görünce göğsü gururla şişti.
Sonunda bu haddini bilmez piçe gününü gösterebilmişti.
Seyirciler iç çekti. Sonunda beklenmedik bir şey görecekleri için
heyecanlanlanmışlardı...
Noah yarasına dokundu. Yarası çok acıtıyordu. Fakat tahmin
ettiğinden daha hafifti. Yine de tedavi olmazsa kan kaybından gidebilirdi.
En azından kısa bir süre öyle düşündü.
[Kan enerjisi iyileşme için kullanılıyor...]
Noah, vücudundaki kan enerjisinin fokur fokur kaynadığını
hissetti. Neler olduğunu ancak yaranın büyük bir çoğunun hızlıca kapanıp kabuk
bağladığında anladı.
Fakat yine de şaşırdı. Evet yara hafifti. Ancak bu kadar çabuk
kabuk bağlaması hiç normal değildi.
[Kalan Kan - %60]
Noah gülümsedi. Gülümsemesi masum bir çocuktan çok intikamcı bir
ifritin gülüşü gibiydi.
Noah, ilk defa sinirlenmişti. Ona onu yaralamanın bedelini çok pis
ödetecekti!
Zach, Noah'ın gülüşünü fark edince biraz gerildi. Fakat Noah'a
hasar verdiğine dair olan güvenci bu gerginliğini silip süpürdü.
Zach, alaycı bir şekilde, "Ne oldu? Yara almak hoşuna
mı gitti yoksa?" dedi.
Noah, cevap vermekle uğraşmadı. Hasar aldığı anda küçük bir
aydınlanma yaşadı. İnsanlarda aynı hayvanlar gibiydi. En azından şu önündeki
ork gibiler!
Hızla tüm gücü ile Zach'a atıldı. Yumruklarına ve tüm vücuduna kan
enerjisini yayarken manası sadece yumruklarına odaklıydı. Evet, yaptığı keşif
sonucunda bir manayı hissetme alemindeki birisi kadar olmasa da manayı kendi
vücudu içinde kontrol edebiliyordu.
Ne yazık ki eğer görebilecek kadar iyi bir görüşe sahip birisi
olsaydı, gözlerinin kötücül bir ışıltı ile parıldadığını fark edebilirdi.
Hızlı hareketi ile çok çok kısa bir süreliğine ölümlü gözlerden
tamamen kayboldu. İşte bu bir vampirin hızıydı!
Ne Zach, ne de izleyiciler nereye kaybolduğunu hissemediler. Fakat
Zach sırtında bir soğukluk hissetti.
Hemen durdurmak için kılıcı ile döndü. Kılıcını savunmak için kullandı.
Kılıç ile yumruk çarpıştı.
Çink!
Oldukça tiz rahatsız edici bir çınlama oldu. İzleyiciler
kulaklarını kapattı. Noah ise bir an şaşırdı.
Fakat sonrasında yumruk bombardımanına başladı. Zach'in tek
yapabildiği savunmaydı. Yine de kılıcının sağlamlığına güvendiğinden nispeten
rahattı.
Ne yazık ki rahatlığı onun sonu olacaktı.
Noah, gücünün yavaş yavaş azaldığını hissetti. Eğer maçı kısa
sürede bitiremezse onun sonu olacağı kesindi. Bu yüzden her şeyini tek bir
yumruğa aktarmayı denedi.
Tahmin etmediği şekilde başardı. Yumruğu mavi ile kırmızı karışımı
bir renkle ışıldadı. Yumruk, kılıca indi.
Çat! Çat!
Kılıç çatlamaya başladı. Zach ile izleyiciler şaşırdı. Kılıcın
çatlakları gittikçe artarken Noah'ın yumruğundaki enerji hiç azalmadı.
Kırzt! Craak!
Kılıç parçalara ayrıldı! Zach, panikledi. Fakat yumruk acımasızca
Zach'in göğsüne indi.
Güm!
Zach, havada salvolar ata ata yere çakıldı. En az on beş metre
geriye uçmuştu.
İzleyiciler donakaldı.
"Bu... Bu çok korkunç..."
"Bu çocuk tam bir..."
"Zorba. Tam bir zorba. Önce onunla oyuncak gibi oynadı.
Sonrasında ise bir hamle de bitirdi. Tam bir zorba!"
"Hiç mi Kızıl Kuzgunların hedefi olmaktan korkmuyor?"
"Saçmalama. Böylesine güce sahip birisi illaki bir gruba
üyedir."
...
Herkes Noah'ın gücüne hayret ediyor ve hepsi de gücünü sakladığını
düşünüyordu. Fakat Noah, tüm kan enerjisini vücuduna yaydığından şu an acayip
miktarda kan arzusu duyduğunu bilmiyordu.
Zach ise fırlatılmış bir çuval misali orada yatıyordu. Gücün şiddetinden
bilincini tamamen kaybetmişti. Kaburgaları içeri göçmüştü. Çeşitli organları
hasar almış ve bazıları tamamen kullanımdışı kalmıştı.
Noah, "Anlaşılan... Baya güçlüyüm ha?" diye
şaheserine bakarak kuru kuru güldü. Zach'in tam kaburlarının ortasına vurmuştu.
En kötü seneryo da bile yaşayacaktı. En azından Noah öyle düşünüyordu.
Yine de Noah suçluluk duymadı. İlk başta o onu öldürmeye
çalışmıştı. Bu nedenle hayatta bıraktığı için şükretmeliydi.
[Kan İhtiyacı - %0]
[Bilincinizi kaybetmeden önce kan emmelisiniz.]
[Bilincinizi kaybetmenize kalan süre: 5 dakika.]
Noah, uyarıları geçiştirdi. Şu anda ilk yapması gereken buradan
ayrılmaktı. Hızlı adımlarla binaya dönerken hiç bilmese de tüm bina boyunca
kendisi çoktan "Zorba" olarak ünlenmeye başlamıştı.
...
O sıralarda Yuen, ayna da saçlarını tarıyordu. Şu an annesinin
villasında kalıyordu. Evet, dış saha müridiydi. Fakat annesi iç saha müridi ise
o neden dış saha da kalsın ki? Yanına güzel bir kız geldi.
"Evet. Dış saha da ilgi çekici bir olay mı oldu?"
Bu kız onun için ilgi çekici haberleri toplayan dış sahada
ilgisini çeken ast olarak seçtiği birisiydi.
Kız oldukça saygılı bir şekilde konuştu.
"Hanımım, Kızıl Kuzgunlardan birisinin ağır yaralanması
dışında sizin dikkatinizi çekecek bir haber yok."
Yuen, "Tamam. Teşekkürler." dedi.
Grupların kedi köpek misali birbirlerini yemesi onu hiç ilgilendirmiyordu.
Saçlarını tarayıp güzel bir şekle soktuktan sonra kalktı.
Astına, "İlgi çekici başka haberler bulursan getir." dedi,
Tam astından gitmesini isteyecek iken aklına takıldı. Acaba astının Noah'ın nerede
olduğuna dair bir bilgisi var mıydı?
Artık onun gibi dış saha müridi olduğunun haberini almıştı. Fakat
birden kaybolmuştu ve bir kaç gündür ortalıkta yoktu.
"Hey, siyah saçlı, on altı yaşlarında, bir seksen boylarında
birisini gördünüz mü?"
Noah'ın en kabaca tanımı herhalde bu şekilde yapılırdı.
Kız, biraz düşündü. Sonrasında olayı çıkaran genç adam ile benzer
özellikleri söylediğini fark ettiğinden Yuen'e sordu.
"Hanımım acaba bahsettiğiniz kişi, dış sahanın 'Zorba'sı
olarak ünlenen genç olabilir mi?"
"Zorba?" Yuen güldü. Öylesine masum
bir çocuğun zorba olarak anılması imkansızdı. Fakat yine de ilgisini çekti.
"Kim bu Zorba? Detaylıca anlat bakalım."
Kız derin bir nefes alıp olayı kısaca anlatmaya başladı.
...
Noah, kana ihtiyacı olduğunu farkında olsa da masum kimseyi kurban
olarak kullanmak istemediğinden odasına çekildi.
"Ah... Sistem... Ne kadar sürem kaldı...?" diye
bakışları iyice vahşileşirken.sordu.
Sistem soğuk sesiyle yanıtladı.
[Bir dakika.]
Noah iç çekerken, eğer birisi kapısını tıklatırsa, tıklatan
kişinin suçlu birisi olmasını umdu. Çünkü vampir kanı çoktan düşüncelerini
etkilemeye başlamıştı.
Tak! Tak!
Kurban ayağına gelmişti.