Vampir Hükümdarı
Kan Meleğinin Ahlaksız Görevi (1)
BÖLÜMDE CİNSELLİK İÇEREN SAHNELER VARDIR. UYARMADI DEMEYİNİZ VE ONA GÖRE OKUYUNUZ :P
***
Kız, endişelenmiş şekilde, "Hmm... Görünürden daha
mı kötü yaralandı acaba?" dedi.
Bu kız, ona meydan okuduğu kişi hakkında kabaca bir şeyler anlatan
kızdan başkası değildi.
Bu kızın adı Julia idi.
Adama olanı duyunca hoşuna gitmiş, Noah'a teşekkür etmek için
odasına kadar gelmişti.
Fakat odadan ses seda çıkmıyordu. Bu nedenle Julia endişelendi.
Bir kaç kez daha kapıyı tıklatıp ses soluk çıkmayınca kapıyı
açmayı denedi.
Click!
Kapı anında açılmıştı. Fakat oda aşırı... karanlıktı.
Noah'ın orada olduğuna emin olduğundan Julia kısa bir tereddüdün
ardından içeri girmeye karar verdi.
Ne de olsa Noah o adamı kovmada ona yardımcı olmuştu. En azından
yaralı ise onunla ilgilenmeliydi.
İçeri bir kaç adım attı.
"Bayım orada mısınız?"
Tak!
Birden kapı kapandı. Rüzgar mıydı? Bilmiyordu. Fakat baya korktuğu
bir gerçekti. Hemen geri gitmek istedi.
Fakat birisinin onu arkadan yakaladığını fark etti.
Tam çığlık atmak üzereydi ağzı kapandı. Sonrasında ise boynunda
bir acı hissetti. Fakat acı nedense kısa sürdü. Evet, yine acı çekiyordu ama
acı ile birlikte tatlı bir zevkte vardı.
Bu yüzden çabalamayı kesti ve teslim oldu. O sırada arkasına
bakabilse, yakut gibi parlayan gözlerle onun kanını emen Noah'ı fark
edebilirdi.
Gerçi Noah, tam olarak bilincini kazanmadığından fark etmesinin
bir anlamı yoktu.
Ne çok hızlı ne de çok yavaş bir tonda kan emmeye devam etti. O
sırada Julia zevkten kasıldı. Noah, bu anlamsız tepkimeyi anlamasa da emmeye
devam etti. Kanını emdikçe güçleniyor ve kendine geliyordu.
Derken neredeyse iki litre içmişti. Fakat pekte durma gibi bir
niyeti yoktu. En azından kimin kanını emdiğini fark edene kadar yoktu.
'Bu... kapıda ki kız mı...?' diye
düşündü. Sonrasında ise 'Ne olursa olsun. Kimse
sırrımı öğrenmemeli. Bu nedenle en uygunu öldürmek.' diye
karar kıldı.
Bu nedenle, Julia'nın kanını içmeye devam etti. Ta ki Julia iyice
gücünü kaybedip yere yığılana kadar.
Anlaşılan aşırı kan emmesinin sonucunda Julia daha fazla
dayanamadı. Fakat onun tam tersi olarak Noah yenilenmiş gibi hissediyordu.
[Kan İhtiyacı - %300]
[Alabileceğiniz kan sınırına ulaşıldı!]
[Tebrikler! "Vampir" ünvanını kazandınız.]
[Vampir]
[Kan emdiğiniz kişi sayısı arttıkça sistemden karışık
ödüller alma olasılığınız bulunmaktadır.]
[Tebrikler! Saflaştırma tekniğini kazandınız.]
[Durum göstergesine mevcut soyunuz eklendi.]
Noah, art arda gelen pencereleri ve zihnine akan bilgileri
hazmetmeye başladı. Anlaşılan, kan emmesinin oldukça ilginç ödülleri olmuştu.
[Saflaştırma]
[Yaygın]
[Vampir türünün kullandığı soylarını yükseltmek için
kullanılan teknik.]
Saflaştırma tekniğinin özü öncelikle bir soy kaynağı olacak kan
özü oluşturmak ve o kan özünü arıta arıta güçlenmekte yatıyordu. Tabii arıtım
için başkalarının da kanına ihtiyacı vardı.
Fakat gelişimi için de kana ihtiyacı vardı.
Kısa bir düşüncenin ardından ne yapması gerektiğini sisteme sordu
ve ilginç bir cevap aldı.
[Kullanıcı, kan özünü dantianın içinde oluşturabilir ve
hiç beklenmeyen özellikler kazanabilir.]
Onayladı ve ardından sordu.
"Hey sistem. Sence bu kızı ne yapmalıyım?"
Sistem kısa bir süre sessiz kaldı. O kısa sürede de Noah'ın
mantığı ile vicdani çarpışıyordu. Sonunda tam mantığı galip gelmiş iken
sistemin sesini duydu.
[Kullanıcı, Kan Mührü kullanarak birisini köleye çevirebilir.]
"Kan Mührü?"
O sırada ilginç bir panel belirdi.
[Kan Mührü isimli yeteneği öğrenmek istiyor musunuz?]
[Bu size 100 kan ihtiyacına maal olacak.]
[Evet/Hayır]
Noah hafiften şaşırdı. İlk defa sistem ondan bir şey için bedel
istiyordu. Yine de fazla düşünmeden onayladı ve kan mührünü öğrendi.
Emdiği bir litre kanın ise yavaş yavaş kaybolduğunu hissetti.
Hayır, kaybolmaktan çok, şu an için algılayamayacağı bir yere gidiyor gibiydi.
Bu durum oldukça garip gelse de Noah şu an daha önemli işleri
olduğundan kafaya takmadı ve Kan Mührü yeteneğini incelemeye başladı.
Kan Mührünün temel prensibi kanını emdiğin kişiyi kontrol
edebilmeye dayalıydı. Eğer mühür çizilmiş ise aralarında bir tür köle sahip
ilişkisi olurdu.
Kan Mührünü diğer kölelik mühürlerinden daha iyi kılan iki husus
vardı. İlki çoğu kölelik mühründen farklı olarak zorla sadakete zorlama
özelliği vardı. Yanii iraden ne kadar yapmak istemese de vücudun sorgusuz
sualsiz o emri uyguluyordu.
İkinci özelliği ise bozulmasının çok zor olmasıydı. Kan büyüsü
sınıfına giren tekniklerle bu mühür yapıldığından, eğer yüksek seviyelerde ki
bir vampir gelip bozmadığı sürece bozulması neredeseyse imkansız olan bir
mühürdü.
Noah, sebepsizce öldürmekten olabildiğince kaçınmak istediğinden
bu mühür tamda onun için seçilmiş gibiydi. Fakat şöyle bir sıkıntı vardı. Mührü
tam kalbine yapması lazımdı.
"..."
Suratı kızardı. Fakat Julia'nın giysini tek hareket ile
parçalarken en ufak tereddüt etmedi. Tabii bu işlemi yapmadan önce yatağa
yatırmayı unutmamıştı.
Julia da onunla ortalama aynı yaşta gibi görünüyordu. Fakat tepeleri
yaşına göre oldukça gelişmişti.
Noah gibi deneyimsiz bir vampirin bile yutkunmasına neden olacak
kadar güzel bir vücudu vardı.
Noah ikiz güzellikten gözlerini zor ayırabildi ve işine odaklandı
hemen. İnsan anatomisini kabaca sistemin verdiği ufak bilgiler sayesinde
biliyordu ve tabii ki de kalbin yerini de biliyordu.
Kalbin olduğu yere yavaşça mührü çizmeye başladı. Çizmek için ne
mi kullanıyordu? Tabii ki de tırnaklarını.
Tırnakları, vampir olduğundan beri kurt veya kaplan pençeleri
misali bilenmiş, keskinlemişti. Bu yüzden kızın cildine kazıyarak mühürü
çiziyordu.
Her hareketi özenli ve dikkatli idi. En ufak hatada bir daha mühür
yapma şansı olmadığından varını yoğunu oraya odaklamış her şeyden kendini
soyutlamıştı.
...
Kısa bir süre sonra, Noah sonunda mühürü tamamladı. Eserine
bakarken en ufak bir utanma yoktu. Fakat şaşkındı. Kız o kadar kanını emmesine
rağmen hatta kan akıcak yerler açtığı halde yaşamaya devam ediyordu.
'Sistemin dediğine uymak iyi bir fikirdi.' diye
düşündü.
Noah, işlemin tamamlanması için son hamleyi yaptı. Kendi parmağını
kesti ve mühüre damlattı.
Noah, "Sen. Artık. Bena. Aitsin." dedi
tane tane. Mühür korkutucu bir kızıl ışıltı ile parladı. Julia, bir anca
kasıldı. Tir tir titremeye başladı. Sanki bir şey mührü reddetmeye çalışıyor
gibiydi.
Fakat bu direnç oldukça kısa sürdü. Mühür kan kızılı ışıltısı ile
parlarken Julia kasılmayı kesti.
Noah rahat bir nefes aldı. Artık birisini öldürmesine gerek yoktu.
Sırrı güvendeydi.
Tam gevşediği sırada retinasında yazılar belirdi.
[Tebrikler. İlk köleniz olduğundan aranızda eşsiz bir
bağ oluştu. Karizma +5]
[Yeni çok aşamalı görev aktive edildi.]
[001. Görev: Unutulmuş: Kan Meleği]
[Aşama - 0/7]
[Aşama 1: Kibir]
Tam ekranda yeni yazılar belirecek iken yazılar bir anda değişti.
[Aşama 1 tamamlandı!]
Anlaşılan yaptıklarını kibir olarak tanımlamıştı sistem. Noah, acı
acı güldü. Sonrasında yeni açılan aşamaya baktığında ise gözleri genişledi.
[Aşama 2: Şehvet]
[Size ait olan kölelerden birisini
cinsel arzularınızı tahmin etmek için kullanın.]
[Aşama Ödülü Bulunmamaktadır]
[Uyarı! Bu görev 24 saat içinde tamamlanması zorunludur. Aksi
takdirde akıl sağlığınız risk altına girecektir.]
Noah, kafasını iki yana salladı. İmkansızdı. Masum birisini zaten
kölesi yaparak yeteri kadar ileriye gitmişti bunu yapması imkansızdı!
[Zaten kıza yapabileceğin en kötü şeyi yaptın. Gereksiz
ahlak bekçiliğinin lüzumu yok.] (???)
Noah, korkudan yerinde sıçradı.
Ayağa kalkıp, "Sende kimsin!?" diye
bağırmaya başladı. Bu ses oldukça tanıdık fakat bir o kadarda yabancı bir
sesti.
Kendi sesi gibiydi. Fakat daha yaşlı ve... sadistik geliyordu
sesi.
Ne yazık ki Noah bir kaç kez daha sorusunu tekrarlasa da soruları
yanıt bulamadı. Ses iki cümle kurduktan sonra ortadan kaybolmuş gibi bir daha
ses çıkarmadı.
Noah, tedirgin oldu. Fakat bilinçsizce sesin dediklerini de
düşünmeden edemiyordu
Haklıydı. Herhangi bir insana yapılabilecek en kötü şeylerden
birisini yapmıştı. Köle olarak bağlamıştı.
O zaman neden ileriye taşımasın. Değil mi?
Kendi düşünceleri ahlağı ile çelişki de iken Julia, anormal bir
şekilde kendi kanını yeniliyor, canlılığını geri kazanıyordu.
Julia'nın kalbi, olağandışı miktarda hızla kan pompalıyor, kanı
eski haline dönüyordu.
O sırada yarı çıplak -yanii belden üstü çıplak- kıza bakan Noah
çelişkiler içindeydi. Mantığı ve hayatta kalma içgüdüsü sistemden yana iken
merhameti, ahlak anlayışı sisteme karşıydı.
En sonunda...
Mantığı baskın geldi. Kızın üstündekileri zaten yırttığından
dolayı rahatlıkla kızı soyabildi.
Noah kıza bakarken donakaldı. Onunla hemen hemen aynı yaşlarda
gibi dursa da göğüsleri tam olarak küçük birer kavun gibiydi. Kıvrımları desen
ayrı güzeldi. Kalçaları ise küçük karpuzlar gibiydi.
Kalbi güm güm atmaya başladı. Heyecanlı hissediyor aynı zamanda
yaptığından utanç duyuyordu.
Yavaşça yaklaştı ve kulağına "Özür dilerim." diye
fısıldadı.
(Uyarı! Bundan sonrası cinsellik içeren 18+ sahneler içerir.
Rahatsız olacak iseniz lütfen bir sonraki parantez içindeki yazıyı görene kadar
atlayınız.)
Ne yapacağını başta bilemedi. Eli ayağına dolanmıştı adeta.
Sonrasında -küçük olanın kalmasıyla birlikte- olanları ise iç
güdülerine bıraktı.
Bacaklarını ayırdı ve kendi küçük çubuğunu kızın yasaklı
bölgesinden içeri soktu. İçerisi oldukça tatlı bir sıcaklığa sahip gibiydi.
Tam o sırada,
"Mmm~" diye nazik bir inilti
duyuldu. Noah bir an uyandı diye korktu. Fakat uykuda iken inlediğini görünce
yavaşça içeri sokmaya devam etti ve...
Tamamen içeri girmişti. İçerisi gerçekten sıcaktı ve sıcak olduğu
kadar da dardı. Ancak o sıcaklık ve darlık ona tarifi zor bir zevkte veriyordu.
Bilincinin yerini en temel içgüdü alırken belini ileri geri sallamaya başladı.
Ne çok yavaş ne de çok hızlıydı.
"Ahmm~" diye inleme sesleri çıkmaya
başladı Julia'dan. Her inlemesi ile Noah daha da tahrik oluyordu. O sırada
Julia'nın göğüslerini de sıkmaya başladı.
Hareketleri sıklaştı. Sıklaşırken ise düşündüğü şey seksin ne
kadar da zevk veren bir şey olduğuydu.
Yaklaşık 10 dakikanın ardından Noah,
"Ah~ Geliyorumm~" diye inleyerek tüm
ihtirasını boşalttı ve şiddetle kasıldı. Tam o sırada da aynı şekilde Julia da
kasıldı ve meyve suları, Noah'ın sütü ile birlikte dışarı fışkırdı. Ardından
Noah için ilk deneyim olduğundan mı yoksa birisine rızası olmadan yapmasından
gelen stresten mi bilinmez içinden çıkartmadan, üzerine yatıp öyle kaldı.
(18+ sahnenin sonu.)
...
Üç saat sonra,
Julia uyandı. Fakat gözlerini hemen açmadı. Gördüğü rüyanın
sarhoşluğundaydı. Rüyasında yaşıtı olan bir adamla olduğunu gördü. Fakat yaşıtı
olmasına rağmen oldukça yakışıklıydı ve ona bakan gözleri endişe ile doluydu.
Bu yakışıklı adamın kim olduğu konusunda biraz kafa yorduktan sonra o adamı
kovması için kullandığı genç adam olduğunu anımsadı.
Julia'nın kalbi güm güm atmaya başladı. Ona hissettiği tek his
minnettarlık olmayabilir miydi ki böyle bir rüya görmüştü?
O sırada gözlerini açtı ve rüya görüp, görmediği konusunda kendini
sorgular bir halde buldu.
Çırılçıplaktı ve göğüslerinde onun gibi çırılçıplak yatan bir genç
adam vardı.
Genç adam, rüyasında gördüğü adamdı!
Julia panikledi. Hem de baya panikledi. O rüya... gerçek olamazdı
değil mi!?
Fakat kabullenmek istemese de gerçekler önündeydi.
Neyseki bakire değildi. Bu nedenle böyle bir şeye takacak birisi
değildi.
Bakireliğini sevdiği adama vermişti. Fakat o Zach tarafından
sağlam bir şekilde dövülerek öldürülmüştü.
Bu sebeple en azından onu o şekilde döverek bir şekilde intikamını
aldığı için teşekkür etmeye gelmişti buraya. Fakat olaylar hiç beklenmedik
şekilde gelişmiş, nasıl olduğunu bile anlamadığı şekilde kendini onun yatağında
bulmuştu.
Julia, onunla bir gece geçiren genç adama bakarken nedenini
bilmediği bir saygı hissediyordu. Anlamamıştı ve bu his oldukça garipti. Ayrıca
yanından ayrılmakta istemiyor gibiydi.
Garipti.
Yine de olayın ana kahramanı olan bu genç adamın uyanmasını
beklemeyi tercih etti. Uyanınca neler olduğunu sorardı.
...
O sıralarda Noah garip bir rüyanın içindeydi.
Orta yaşlı bir adam, sırtında oluşan kızıl kanatlar ile şehirleri
acımadan katlediyor, öldürdüklerinin kanını kanatlarında topluyordu. Bu kızıl
kanatlar... Tamamen kandan yapılmıştı!
Noah bunu fark ettiğinde şok oldu. Böylesine görkemli kanatlar
elde etmek için kaç bin insanı katletmek gerekirdi!?
Yine de izlemeyi kesmedi. Daha doğrusu kesemedi.
Orta yaşlı adam, acımadan önüne geleni katlediyordu. Kadın, yaşlı,
çocuk ayırt etmeden. Gittiği yerlerde bıraktığı tek şey ölümdü.
Noah, onun büyüğü sayılacak orta yaşlı adamdan korktu.
Orta yaşlı adam ise yeteri kadar katlettiğine karar kılmış gibi
durdu ve ilk defa konuştu.
"Sistem, daha kaç kişi katletmem gerek?"
Bekle ne?
Noah, sistemin sadece kendisinde olduğunu düşündüğünden oldukça
şaşırdı. Bilmiyordu ki sistem ona daha fazla şaşkınlık yaşatacaktı.
Hem Noah'ın hem de orta yaşlı adamın retinasında aynı yazılar
belirdi.
[100. Görev - Katliam Tanrısı]
[Geniş çaplı katliam çıkart ve en az 10.000.000 kişi öldür.]
[Görev tamamlanma oranı %50]
Noah dondu. On milyon kişi? Hepsini öldürmek mi? Şaka mı yapıyordu
bu!?
Orta yaşlı adam ise Noah'ın aksine oldukça farklı bir ifade
gösterdi.
"Haha. Bende daha tamamlanmamış olmasından korkuyordum.
Pekala, sıradaki şehir nerede?"
Orta yaşlı adam kahkaha atarak acımadan herkesi öldürmeye devam
etti. Çığlık seslerini arka fon müziği gibi görüyor, umutsuz bakışlardan zevk
alıyordu.
Noah, kendini sakinleştirmek bunun bir rüya olduğuna inandırmak
istiyordu. Fakat katledilen kişileri gördükçe sakinliğini daha fazla
koruyamadı.
...
Buna daha fazla dayanamayan Noah korkuyla sıçradı. Fakat tir tir
titremeyi kesmedi.
O... O bir şeytandı. Sadece öldürmeyi arzulayan ve umutsuzluktan
zevk alan bir şeytan...
Noah'ın titremesi ile Julia kendine geldi. Noah'ın uyanmasını
beklerken içi geçmişti. Julia ne olduğunu anlamak için Noah'a baktığında onun
kafasını bile kaldıramayacak kadar korktuğunu fark etti.
Gelişime başlayan insanlar pek sık rüya görmezdi. Hele ki bir
kabus ondanda nadirdi. Bu yüzden Julia ne olduğunu anlamadı. Nasıl bir kabus,
bir insanı uyanmasına rağmen tir tir titretirdi?
"Şey... İyi misin?" diye
sordu nazikçe.
Noah ise kafasını iki yana salladı ve daha derin sokuldu.
Julia, nedense acıma hissetti. Garip bir histi.
"Im... Anlatmak ister misin...?"
Noah yine kafasını salladı ve "L... Lütfen şimdilik
soru sorma." diyebildi.
Julia nedenini bilmese de Noah'ın isteğini kıramadı. Soracak tonla
sorusu vardı. Fakat Noah'ın tek isteği ile düşünceleri boşalmıştı.
...
Tarikatta herkesin görüşünden uzak bir odada,
Tarikat Efendisi, "Violet, geciktin." dedi
kızgın bir ifadeyle.
Violet, içinde saf nefret içeren gülümsemesiyle "Bende
hoşbulmadım yaşlı adam." diye yanıtladı.
"Liara'yı takip ettirdiğine göre önemli bir şey olmalı değil
mi?"
"O çocuk..."
Violet sözünü kesti.
"Adı Noah. Oğluma adı sanı olmayan bir piç muamelesi
yapma." dedi öfkeyle.
Tarikat Efendisi bozulsa da konuşmasına devam etti.
"Noah'ın o soyu uyandı mı?"
Violet hayal kırıklığı içeren bir ifade ile "Hayır..." dedi.
Tarikat Efendisi tam tersi bir şekilde rahat bir nefes aldı.
"Tamam öyleyse. Oğlunun harika bir potansiyeli var Violet.
Onun gelişmesine yardım edeceğim. Fakat sende bana onun nerede olduğunu
söyleyeceksin"
Violet öfke ile, "Aklında ne var yaşlı adam?" diye
sordu. Her an saldırmaya hazır gibiydi.
Tarikat Efendisi gizemli bir şekilde gülümseyip, "Merak
etme. Oğluna ya da ona zarar verme gibi bir planım yok. Ayrıca dediğimi şimdi
vermek zorunda da değilsin. Fakat günü geldiğinde vermezsen... Çok pişman
olacaksın." dedi.
Violet, Tarikat Efendisi'nin tehdidine sadece güldü.
"Kaç yıldır yerini öğrenmek için sayısız kez tehdit ettin.
Şimdi tehdidine uyacağımı mı sanıyorsun?"
Tarikat Efendisi cevap vermedi.
Violet ise konuşmanın bittiğini düşünüp odadan ayrılmak için adım
attı. Tam kapıyı açacak iken, Tarikat Efendisi "Son bir şey daha
var. Oğluna dikkat et. Bir kaç Yaşlıyı şimdiden düşman edinmiş gibi
görünüyor." diye uyarıda bulundu.
Violet'in bakışları değişti. Bu işte Tarikat Efendisinin de bir
payı olduğunu hissetti. Fakat bir şey demedi ve sadece "Dikkat
ederim." diyip odadan ayrıldı.