White
Ruh Tapınağındaki Mücadele
ÖNCEKİ BÖLÜM
''ATLAS DUR!''
''Kan Laneti.''
Atlas bunun üzerine yere düştü. Vücudunun herhangi bir uzvunu oynatamıyordu.
White bu hamlesinden sonra portalın etrafına bembeyaz bir duvar ördü ve duvarda bir delik açıp konuşmaya başladı.
''Lanet yaklaşık olarak 4 saat sürecek.''
''Ondan sonra düzelir.''
''Canını bağışladığım için minnettar olmalısın.''
White bu sözleri söyledikten sonra portalın içine girdi.
--------------------------------
Yine midesi bulanıyordu...
Her portala girdiğinde bu bulantıdan nefret ediyordu.
White kendisini Işık elementi ile kapladı ve kendisini daha rahat hissetmeye başladı.
''Işık elementi gerçekten kullanışlı.''
Işık elementini övmekten kendini alamayan White etrafına baktığı zaman hafifçe kaşlarını kaldırdı.
Bulunduğu yer bir ormanın ortasıydı. Etrafta ağaçtan başka bir şey yoktu.
[Efendim, yerinizi buldular.]
White gülümsedi, etrafındaki 300 metrelik dairesel alanı taradığında gönderdiği mana parçacıklarının belli bir süre gittikten sonra kendisine geri döndüğünü hissetti.
Etraftaki yaşam formlarını sezebiliyordu ama nerede olduğunu kestiremiyordu.
''Vetray, burada yeteneğimi engelleyen bir bariyer falan mı var ?''
[Hayır, Efendim gönderdiğiniz mana parçacıklarının size geri gelmesinin sebebi bu tapınağın küçük olmasından dolayıdır.]
[Size daha önce söylediğim gibi güçsüz ruhların tapınakları güçlü ruhlara kıyasla daha küçük olur.]
''Anlıyorum.''
White tüm vücudunu gözlerini kapatmayacak şekilde kırmızı bir zırh ile bağladı.
Bu dünyayı gerçekten seviyordu.
Sonuçta hayal gücüyle istediği her şeyi yapabilirdi.
Tabii ki yapacağı büyünün gücünü de sahip olduğu Yatkınlık Puanı belirliyordu.
White elini ışık elementi ile kapladı ve bembeyaz parıldayan elini gözlerine yaklaştırdı.
''Görüş mesafesini arttır.''
Bunun üzerine White'in gözleri beyaz ışıkla parlamaya başladı.
Onu dışarıdan gören biri olsaydı herhalde o kişi kalp krizi geçirirdi.
Bembeyaz parlayan gözleri olan kırmızıyla kaplanmış insanımsı bir yaratık...
White bu hazırlıklarını bitirdiği sırada yaklaşık olarak 50-60 metre ötesindeki ağaç kovuğunun içinde bir şey gördü.
Kendisine bakıyordu...
Yaratığın sarı gözlerini gören White'in kalbi bir anlığına titredi.
Yaratık White'in kendisini gördüğünü anladığı an kayboldu.
White'in kafasında alarm zilleri çalıyordu.
Rüzgardaki dalgalanmayı hisseden White hemen arkasını döndü ve tam kafasına saplanmak üzere olan ucunda yeşil bir sıvı bulunan oku tuttu.
White'in gözleri ise korku ve nefretten dolayı küçülmüştü.
Oktan damlayan sıvı yere değdiği anda yerdeki tüm bitkiler ölmeye başladı ve o toprak siyahlaştı.
''***!''
White bu yaratığın düşünme kapasitesine sahip olduğunu ve en az kendisi kadar zeki olduğunu az önce fark etti ki bu az daha ölmesine sebep veriyordu.
'En düşük seviye Ruh Tapınağı olsa bile hafife almamalıyım.' diye düşünen White, etrafını kan elementi ile çevirdi.
Bu şekilde hem yaratık White'i göremiyor hem White yaratığı göremiyordu lakin bu White'in planının bir parçasıydı.
Bu sırada sarı gözlü yaratık ne olduğunu anlamadığı ağaç kovuğundan kafasını çıkardı.
''Yakaladım!''
White kan duvarını kontrol etti ve içinden bir delik açarak mermiden bile daha hızlı olan kan kırmızısı okunu fırlattı.
Ok sarı gözlü yaratığın kafasına saplandığı gibi onu ağaca sapladı.
White derin bir nefes aldı.
[Asit Elementi Yatkınlık Puanı +1]
White aldığı bildiriden dolayı mutlu olmuştu, çünkü yeni bir elementi vardı ki bu element kendisi için işe yarayabilir bir elementti.
Yaratığın yanına gittiği zaman yaratığın kendi dünyasındaki goblinlere benzediğini fark etti lakin normal bir goblin bile bu kadar mantıklı hareketler yapamazdı ki buradaki goblinler gerçekten akıllıydı.
White, goblini kan elementi ile oluşturduğu kozaya aldı ve onu bilye boyutunda olana kadar küçülttü.
Bu seferki bilye öncekine kıyasla yeşil ile kırmızı karışımı bir renkti.
White hiç düşünmeden bilyeyi ağzına attı lakin bu seferki farklı bir his veriyordu ve bu his hiçte hoş bir his değildi.
Ağzı, boğazı, yemek borusu, midesi yanıyordu.
Bu bilyenin asit özelliğinden dolayı olmalıydı.
[Asit Elementi Yatkınlık Puanı +2.5]
Midesindeki yanma yaklaşık olarak 10 saniye sürmüştü ve bu yanma gittikten sonra kendisini bir rahatlama takip etti.
''Anlaşılan her defasında buna katlanmak zorundayım.''
Kolaylıkla güç elde edemeyeceğini biliyordu, savaşması, öldürmesi gerekiyordu ki bunu yaparken yaralanmama ihtimali neredeyse yok gibiydi.
White bu düşünceler içerisindeyken bir çığlık sesi duydu, bu çığlık sesi kulak zarını patlatacak kadar tiz ve şiddetliydi.
Kulaklarını kapattığı gibi etraftaki sesleri duyamamaya başlayan White neler olduğunu anlamıştı.
Yaratıklar, White'in okun geldiği yönü duymaması için White'in kulaklarını kapatması için zorlamıştı.
White yaratıkların asıl amacını anladığı vakitte yana doğru atıldı lakin geç kalmıştı.
Ok bacağına çarptığı gibi bacağında bulunan kandan yapılma zırhın bir kısmını delmiş ve okun ucu bacağına girmişti.
White acı bir çığlık attı. Okun ucundaki asit ise en çok acı veren şeydi.
Goblinler ise White'in bu çığlığı üzerine gülerek dans edip bağırmaya başladılar.
Sanki savaş narası atıyorlar gibiydi.
Bu sırada ise White'in göğsünü bir ok daha gelmişti.
White yerde sessiz bir şekilde yatıyor iken, goblinler White'in öldüğünü zannederek ona yaklaşmıştı.
White'in etrafına toplanan goblinlerin sayısı beş taneydi. Hepsi birbirine benziyordu.
Bir insan çocuğunun boyunda, belleri kambur, yeşil tenli, sivri kulaklı canlılar, zayıf olması gereken canlılar...
Goblinler, White'in yanına geldiler ve White'in ayağından tutup onu yemek adına kamplarına götürmeye hazırlanıyorlardı ki...
White ayağa kalkıp 1 saniye içinde oluşturmuş olduğu bir yetişkin boyunda olan Karanlık elementinden yapılmış kamçıyı 360 derece dönerek salladı!
Tüm goblinlerin kafası kamçının gücünden dolayı kopmuş ve goblin cesetleri etraftaki ağaçlara mıhlanmıştı.
''****** *********!''
White'in çektiği acı tarif edilemezdi, göğsüne koymuş olduğu ekstra Karanlık elementi katmanına rağmen ok göğsünü delmemiş olsa bile oktaki asit göğsüne zarar vermişti.
Bu sırada ise White kulağının dibinde bildirimler duymaya başladı.
[Asit Elementi Yatkınlık Puanı +0.90]
[Asit Elementi Yatkınlık Puanı +0.70]
[Asit Elementi Yatkınlık Puanı +0.40]
[Asit Elementi Yatkınlık Puanı +0.25]
[Asit Elementi Yatkınlık Puanı +0.25]
White topallayarak en yakın ağacın yanına gitti ve ağaca sırtını dayayıp yere çöktü, etrafa manasını yaymayı da ihmal etmedi.
Bu yaşanan olaylardan sonra White etrafa mana parçacıklarını yaymaya devam etti.
50 metre çapında hiçbir yaratık yoktu lakin bu birazdan da olmayacağı anlamına gelmezdi.
O yüzden acele etmek zorundaydı.
White sol elinde beyaz bir bıçak oluşturdu ve bıçağın boyutunu bir parmak boyutunda olana kadar küçülttü.
Kan zırhını kaldırdı ve sağ eliyle bacağındaki oku çıkardı.
Çığlık atmamak için kendini tutuyordu. Acısı gerçekten tarif edilemezdi...
White'in sol elindeki beyaz bıçak asitin zarar verdiği kararmış deriyi kesti.
Ondan sonra ışık elementi ile yarasını iyileştiren White, aynı yöntemi göğsüne de uyguladı.
White göğsüne uyguladığı bu işlemden sonra ayağa kalktı.
Daha iyi hissediyordu, gerçekten Işık elementi muazzam bir elementti.
White goblinleri kan kozasına almak için hazırlanıyorken tekrardan bir çığlık sesi duydu.
Bu çığlık ilk duyduğu çığlığa nazaran daha kalın sesliydi ve daha korkutucuydu.
''PİS İNSAN TOHUMU, ADAMLARIMA NE YAPTIĞINI ZANNEDİYORSUN?!''
''BİR RAHAT VERİN ***** *******!''
--------------------------------
Yatkınlık Puanı:
Fiziksel Yatkınlık Puanı(0.06)
Element Yatkınlık Puanı(350)
Karanlık(75)
Kan(250)
Işık(25)
Asit(6)
????(?)
Y.N 1:Yazım hatası,mantık hatası vesaire varsa söylemeyi unutmayınız.