Zanaatkâr Teknobaz

23 Haziran 2020
Çeviri: Lohengramm
Düzenleme: Lohengramm
869 Görüntülenme
Bu bölümü 7 Kişi beğendi.
Cilt 1

"Kaçış"

Zanaatkâr Teknobaz – 40. Bölüm: “Kaçış”

 

Kabul salonunda yaşananlar bir gizemdi. Ama bu yüzleşmenin sonunda Kilian, Bjorn’ü camdan fırlattı ve on yedi metreden yere düşmesine sebep oldu. Ancak başka insanlar ya ölüp ya felç kalacak olmasına rağmen Bjorn yaralı vücudunu sürükleyip Ostria’dan kaçtı. Jezebel’in insanların şehirden kaçmasını engelleyen görünmez bariyeri onu durdurmadı.

 

Bjorn üç saat boyunca umutsuzca kaçtı, arkasında uzun kan izleri bırakıp peşine düşülmesini kolaylaştırdı. Yine de kimse onu takip etmedi ve Ostria’nın doğusundaki karanlık bir ormanda bayıldı. Yarım saat boyunca buz gibi yerde kanlar içinde yattı, yavaş yavaş ölüme gidiyordu. Hades’in kapıları onu karşılamaya hazırdı, ama o esnada pelerinli bir adam aniden ortaya çıkıp Bjorn’ün sağında belirdi.

 

Bu adam Ostria'yı felâkete sürükleyen, gizemli sahte köleciden başkası değildi. Ölen Bjorn’e baktığında kaşlarını çattı.

 

“Herhangi bir bilimsel yardım olmadan evriminin sonraki aşamasına ulaşmış ve virüsü de bambaşka bir seviyeye çıkmak için kullanmış. Tıpkı onun gibi bir Mahana. Ve seviyesi daha da yüksek olmalı. Minicik Ostria’da iki tanesini bulacağım kimin aklına gelirdi? Ne umursamaz...” Adam fısıldarken Bjorn kanında boğuluyordu.

 

Bütün kemikleri kırılmış, organları ezilmiş ve travmaları vardı, hâlâ nefes alıp vermesi bile mucizeydi. Bunun sebeplerinden biri eşsiz bünyesi öbür sebebi de hayatta kalma arzusuydu. Mahanalar şu anda adamın örgütünün en değerli mücevherleriydi. Onları bulmak için yüzlerce Büyük Elçi salmıştı. Ancak ince hesaplarına göre Ostria’da bir tane olabilirdi.

 

Bu yüzden Tamara’yı bulduktan ve virüsü sınamak için Olaf’ın yardımını aldıktan sonra doğrudan gitmişti, ama virüsün ilerlemesini görmek için dönmüştü. Orada bunu bir felâketin beklediğini bilmiyordu. En başta birkaç denek bulmak için içeri girmeyi düşünmüştü, ama bu düşünceden hemen vazgeçti. Canavarlar tek başlarına yüksek seviye Öz Elçi gücünde olabilirlerdi, ama yüzlercesi veya binlercesi toplanıp saldırırlarsa onlara yem olurdu.

 

Hayal kırıklığına uğrayan gizemli adam duruma dair notlar aldı ve değişiklik yaşanmasını bekledi. Neyse ki karşısına Bjorn çıktı ve bu iyi haberden ötürü sevinmeden edemedi.

 

“Şansa veya kadere inanmam, ama karşıma çıkman çok şanslı. Evlat, Teknokrasi'ye hoş geldin.” Gizemli adam bunu deyip sağ elini uzattı, koyu mavi bir küp belirdi ve Bjorn’ü minyatür dünyaya çekti. Etrafını gök mavisi bir sis sardı ve acısını yatıştırıp yaralarını sardı. En azından fiziksel olanları.

 

...

 

“Bu mantıklı bir hareket mi?” diye sordu Jezebel, kollarını Kilian’ın beline doladı ve çenesini omzuna koydu. Onu şaşırtıcı sonuçlar bekliyordu.

 

“Neden olmasın ki?” diye karşılık verdi Kilian. Olaf’ın deneyimlerinden Ostria’nın virüs felâketine ve Lukas’ın kız kardeşi Tamara’nın bir köleci tarafından alınmadığını öğrenmişti. O zaman onu kurtarma işi daha karmaşık bir hâl almıştı.

 

Bir köleci olsaydı doğrudan işini bitirebilirdi. Ama sıradan insanlardan süper insanlar veya canavarlar yaratabilen bir virüs salabilen bir örgüt mü? İşte bu bambaşka bir hikâyeydi. Tamara’nın eşsiz bünyesi veya özelliklerinin adamın dikkatini çektiğine şüphe yoktu. Örgütüne yararlı olacak özellikler.

 

Tamara olmasa bile, Kilian için bu kişinin kim olduğunu ve ne amaç taşıdığını öğrenmek hayati önem taşıyordu.

 

“Biraz araştırma yapmaya karşı değilim. Ama ona nano örümcek vermedin, Kaba Çekim’le etkilemedin veya beynini sana itaat edecek biçimde değiştirmedin. Öylece salıverdin. Gelecekte gelip senin sonunu getirmeyeceğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?” diye doğrudan sordu Jezebel. Kilian’ın yarım yamalak iş yapacak biri olmadığı kesindi. O zaman neden onu camdan aşağı atmadan evvel Bjorn’ün sadakatini garanti altına almamıştı?

 

“Bu seviyede virüs yaratabilen bir düşmana karşı şu anki örümceklerimi kullanmam kendini beğenmişlikten başka bir şey değil. Eğer onlar da bu yeteneğe sahipse beyni yeniden yapılandırmak anlamsız. Elbette yeni adamlarına körü körü sadakât aşılayacaklar. Hiziplerinde ne kadar önemli biri olacağını bilmesek de onlara Bjorn’den şüphe etmeleri için sebep verirsek onlar da zarar görmeyeceklerinden emin olmaya çalışırlar.

 

Ancak bunun yerine onlara şüphe yerine ona güvenmeleri için sebepler verirsek ve intikama ne kadar aç olduğunu gösterirsek... Onu bir kukla olarak değil de hiziplerinin gerçek bir üyesi olarak karşılamaları küçük bir ihtimalle de olsa muhtemel. Sonuçta çoğu yeniden yapılandırma işlemi beyinde ufak da olsa bir hasar bırakıyor. Dalkavuklar için bu sıkıntı değil. Ama gelecekteki elit üyeler için? Bunu yapmadan evvel iki defa düşünürler.

 

Bu yüzden vücuduyla oynayamazdım. Onun yerine bunu zihnine kazıyacağım,” diye açıklama yaptı Kilian.

 

“Aklına mı kazıyacaksın?”

 

“Kesinlikle. Viktor’un Klaus’a zarar vermek için Alina'ya zarar vermeyeceğine inanıyorum.”

 

"Viktor? Alina? Klaus? Sen neler saçmalıyorsun?” Kilian’ın sözleri Jezebel’in kafasını yine karıştırdı. Bjorn pek zeki olmayabilirdi, ama salak da değildi. Dahası uyandıktan sonra hisleri daha da sivrilmişti. En başta çıldırmış Lena’nın “Lukas”ı kaçırdığını veya daha kötü bir şey yaptığını düşünüp varoşlarda dolaşıyordu.

 

Ama yolda birçok şeyin kafasına yatmadığını fark etti. Eğer Lena kazandıysa, neden hâlâ nefes alıyordu? Gözlerindeki kana susamışlık kimseyi sağ bırakmayacağını gösteriyordu. Yıkıma bakılırsa ateşli bir savaş gerçekleşmişti, ama ölen yoktu. Hasta şahitler bile kurtulmuştu. Sadece “Lukas” ve Lena kaybolmuştu. Bjorn bu yüzden “Lukas”ın yalnızca kazanmakla kalmayıp aynı zamanda Lena'yı bir şekilde evcilleştirdiğini de düşündü.

 

O zaman nerede olabilirdi? Cevapları ararken Ostria’da yükselen canavar dalgası onu vikontun kalesine sığınmaya zorladı. Ancak on bir bin kişinin cesediyle karşılaşmayı beklemiyordu. Daha önce hiç böylesine kanlı bir manzara görmemişti. Daha da kötüsü bu bir hayvandan ziyade kurnaz bir adamın işi gibi duruyordu. Ostria’da “Lukas” dışında bunu yapabilecek güce sahip kim vardı?

 

Bjorn, Lena’nın savaş gücünü ölçemedi. Ama tek başına eğitimli bir orduyu yok edebilen bir adam mı? Bu kişi artık insan olamazdı. Ve o esnada dostunun kimliğinden şüphelenmeye başladı. Eğer “Lukas”ın böyle bir gücü varsa neden son üç gündür saklanıyordu? Şüphelenen Bjorn kaleye daldı ve içeride bulacaklarından korkarak ilerledi.

 

Koyu gri tilki kadının ve vikontun “Lukas”ın önünde diz çöktüğünü gören Bjorn ikiyle ikiyi topladı ve karşısında duran kişinin arkadaşı olmadığını ve muhtemelen öldüğünü fark etti.

 

Artık karşısında soğuk kanlı bir katil duruyordu. Dünyayı keşmekeşe sürüklemeye meraklı, güce aç bir despot daha çıkmıştı.

 

Bjorn yumruklarıyla üstüne atılıp alamayacağı cevaplar ararken, Jezebel, Kilian’ın onu yeniden yapılandırmasını veya doğrudan öldürmesini bekliyordu. Ama onun yerine onu camdan atmıştı.

 

Jezebel bu dayağın özel bir anlamı olduğunu biliyordu, bu anlayamayacağı bir iletişim şekliydi.

 

“İşin arkasındaki kişinin onu fark edip kurtaracağını nereden biliyorsun? Şu anda başka bir şehirde olabilir,” diye devam etti Jezebel.

 

Mantıklı bir soruydu ve Kilian başını onunkine yaslayarak yanıtladı:

 

“O bulmasa bile örgütünden birisi illa gizli gizli gelişmeleri izliyordur. Eğer içeridelerse ve yeterince güçlülerse şimdiye bariyeri fark edip kaçmaya çalışırlardı.

 

Kaçmadıklarına göre ya dışarıdalar ya da fehllerin yarattığı kargaşayı üstlerine bildiriyorlar. Bjorn’ün hayatı üzerine kumar oynuyorum. Eğer buradalarsa ve dışarıdan izliyorlarsa, potansiyelini gözden kaçırmayacaklardır ve onu alıp geri döneceklerdir.

 

Eğer değillerse Bjorn’ün ölmesine üç saat, beş dakika yirmi dört saniye var. Onu son saniyede kurtarabilirsin.”

 

Kafasında hesaplama yapan Jezebel, geriye yalnızca on saniye kaldığını fark etti.

 

“Gitmemi istemediğine emin misin?”

 

“Son saniyeden önce olmaz.”

 

“Peki ya sağ çıkamazsa?”

 

“Yazık olur.”

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Bayoku (55 puan) Üye
2021-03-16 22:50:15
Elinize sağlık
STERBEN (225 puan) Üye
2020-06-26 14:52:25
Çeviri ve edit için teşekkürler
darys045 (56 puan) Üye
2020-06-24 12:19:59
Çeviri ve edit için teşekkürler
Eyisha (199 puan) Üye
2020-06-24 00:10:13
E.s bölümler su gibi akıp gidiyor doymuyorum valla okurken