Zanaatkâr Teknobaz

23 Haziran 2020
Çeviri: Lohengramm
Düzenleme: Lohengramm
932 Görüntülenme
Bu bölümü 10 Kişi beğendi.
Cilt 1

Canavar Lordu

Zanaatkâr Teknobaz – 41. Bölüm: Canavar Lordu

 

Kaleyi ele geçirdikten sonra Kilian, yeni Olaf'ı kullanarak geriye kalan dört bin muhafızı yönetti ve onları kaynak toplamaya yolladı. Ostria’nın kaynaklarının %70’i artık elinde olmasına rağmen, Kilian zuri, dra parçaları ve iletken maddelere odaklandı.

 

Yine de kalenin tepesinden gelen kargoları görünce, Kilian sırıtmadan edemedi. Olaf’ın elindeki zuri miktarından etkilenmişti. Basit bir vikont olmasına rağmen 600 kilogram zurisi vardı. Bütün Orloth’ta en fazla 700 ton vardı ve bir kont ortalama 500 kilograma sahipti, markilerde ortalama 900 kilogram ve düklerde ortalama 2 ton bulunuyordu.

 

Orloth Kralı Erik von Draken’de 25 ton vardı. Kars Dükü Klaus ise 100 tona sahipti. Orloth’un askeri gücü zuri ve dra parçalarına dayalıydı. Bu kaynaklara sahip olan kişi ülkeyi yönetirdi. Eğer Olaf bu kadar işe yaramaz olmasaydı, sırf elindeki zuriyle bile askeri gücü bambaşka bir seviyede olurdu.

 

Geri kalanlara gelince Kilian 367 adet düşük seviye Dra Parçası saydı, tanesinde ortalama 75 dra bulunuyordu ve 4126 adet iletken madde vardı. Bu sayılar beklentilerini aşıyordu ve doğrudan işe koyuldu.

 

---

[İsim: Kilian]

[Irk: İnsan-Fehl Mutantı]

[Yaş: 18]

[Büyücü Rütbesi: Yüksek Seviye Küçük Elçi]

[Savaş Seviyesi: Düşük Seviye Büyük Tapınakçı]

[Dra Rezervi: 11.000]

[Bilgi Puanı: 55.543]

[İmplantlar: 0]

[Mutasyonlar: İkinci Seviye Fehl Gözü]

[Doğuştan Yetenekler: Çarpık Göz, Vahiy Gözü]

[Eşsiz Dallar: Sev. 3 Et Zanaati, Sev. 3 Dönüşüm]

---

 

Kilian öldürdüklerinden otomatik olarak %30 bp kazandığından, savaş sonrası bpsi büyük oranda artmıştı. Ve gözünün ikinci seviyeye çıkmasıyla, Kilian’ın Boyutsal Yarık yeteneği gerçek şekline, Çarpık Göz’e evrilmişti.

 

Şu anda yalnızca boyutsal yarıklar açmakla yetinmiyor, artık uzayı büküp Nefret Alanları yaratabiliyordu. Elbette şu anki seviyesinde birçok sınırlama vardı. İlk kısıtlama ziyaret etmediği veya hissedemediği yerlere yarık açamamasıydı. Bunu yapmaya kalkıştığı anda rastgele bir yere ışınlanıyordu. İkinci kısıtlama günde en fazla iki defa yarık açabilmesiydi. Ve üçüncü kısıtlama da yanına bir kişiden fazlasını alamamasıydı.

 

Gözünü kızıl yerine koyu griye çeviren ikinci yeteneğine gelince, bu yetenek Kilian’ın gelecekten rastgele kesitler görmesini, her hareketini mükemmel biçimde yapmasına ve bir yapının, savaş duruşunun, büyünün veya yeteneğin kısıtlarını görebilmesini sağlıyordu. Bu yetenek bir yandan işlerindeki tüm hataları kaldırıyor diğer yandan öğrenme hızını, savaş yeteneğini ve icatlarını bambaşka seviyelere çıkarıyordu.

 

Sonraki saatlerde Kilian hiç durmadan nano örümceklerin üretimi üzerinde çalıştı ve drasını olabildiğince hızlı biçimde pompaladı. Yine de 2950 nano örümceği yaratması 17 saatini almıştı. Önceki elli tanesi de eklenince artık 3000 tane örümceği vardı. Elbette bunları yaparken büyük miktarda zuri, dra parçası ve iletken madde kullanmıştı. Kilian bunun için 110 kilo zuri, 76 dra parçası ve 2950 iletken madde kullanmıştı.

 

Aynı zamanda enerji kalkanları yaratabilen koyu mavi bir saat de yapmıştı.

 

Elbette yapmaya devam edebilirdi. Ama basit bir nedenden ötürü yapmadı: Ostria daha fazla bekleyemezdi.

 

Kilian kurbanların hayatlarını umursamıyor olabilirdi, ama Ostria’nın ölü bir şehre dönüşmesine izin verirse, hiçbir haber manipülasyonu başkentin gerçeği fark etmesini engelleyemezdi. Beynindeki ana örümceği kullanarak 3000 örümceği kontrol eden Kilian hepsini Cehennem Ocağı’ndan çıkardı. Jezebel her zaman olduğu gibi onu bekliyordu.

 

“Zayiat var mı?”

 

“Canavarlar ortaya çıktığından beri 60 bin insan helak oldu ve yaklaşık 3 bin fehl canavarı şu anda Ostria’da cirit atıyor. Doğal olarak varoşlardaki 30 bin kanunsuzdan geriye kimse kalmadı,” diye yanıt verdi Jezebel ve bu esnada mavi kadife bir kanepeye uzanıyordu. Ufak serabı sayesinde fehl canavarları vikontun kalesinden kaçınıyor yalnızca şehirde dolaşıyordu.

 

Kilian, Jezebel’in bu sıkıntıyı parmağını şıklatarak çözebileceğinden emindi. Ama böylesine ufak bir mevzu için kendini yormasına değmezdi. Hatta bu her ne kadar imkânsız olsa da Kilian nedense Jezebel’in onun uğruna pençelerini bilemesini istemiyordu.

 

Onaylarcasına başını sallayan Kilian üç defa alkışladı, kapı açıldı, Olaf içeri girdi ve Kilian’ın karşısında diz çöktü.

 

“Lordum, size nasıl hizmet edebilirim?” Geçirdiği değişimden sonra yeni Olaf, varlığının en büyük amacının Kilian’ın emirlerini yerine getirmek olduğuna inanıyordu. Başka hiçbir şeyin önemi yoktu.

 

“500 adamı yem olarak kullan ve bin tane fehl canavarını kaleye çek. Bu saat, büyülerin ve askerlerin ağır silâhları sayesinde canavarları çekmeniz çok zor olmamalı. Gerisini ben halledeceğim,” diye emretti Kilian ve saati Olaf’a fırlattı. Saati alıp onaylayarak eğildi.

 

“Başüstüne lordum!” Olaf hiç gecikmeden ayağa kalktı ve kalan dört bin adamının bulunduğu kışlaya gidip elleriyle beş yüz tanesini seçti. Bu esnada Jezebel de elini sallayarak canavarları uzaklaştıran serabı bozdu.

 

Kanepeye doğru yaklaşan Kilian yanına oturdu ve gözlerini kapattı.

 

“Beş yüz çok değil mi?” diye sormadan edemedi Jezebel. En nihayetinde Olaf dışındaki herkes ölecekti. %10’unun kurtulması bile mucize olurdu. O zaman neden daha az kayıp vermek için sayılarını azaltmadın? Ancak Kilian başını sağa sola salladı.

 

“Canavarların gruplar halinde çalışabilmeleri bizim için hem avantaj hem de dezavantaj. Ufak gruplar hâlinde olsalar da üç bin tane fehl canavarı hiç de hafife alınacak gibi değil. Şu anki gücümle hepsini karşıma alamam. Ama Lena'yla olan karşılaşmamızda gördüğümüz gibi, dralarını kayıtsızca kullanmaya meyilliler.

 

Ve bin tanesini toplamak için yalnızca yem olmaya yetecek kadar değil, aynı zamanda onları yorup hepsini kapılarımıza getirmeye yetecek kadar adama ihtiyacımız var. Kalkan yalnızca kısa süre dayanabiliyor, beş yüz kişi tam yeterli gelecek. Daha az kişi olursa yetmez. Ama korkma, onlar için ölüm yalnızca yeni bir başlangıç olacak,” diye sakince cevapladı Kilian.

 

Bu esnada Olaf da beş yüz adamını intihar görevine götürdü. Birkaç canavar grubuna ateş açan askerler dikkatleri üzerine çekti ve saati kullanarak etraflarına bir enerji kalkanı oluşturarak kaleye çekildiler.

 

Canavarların kükremeleri ve ikinci çember büyüleri dört bir yanda yankılanıp kalkana çarptı. Kalkan bir Büyük Elçi’nin saldırılarına dayanabilse de bazen nitelik niceliğe üstün geliyordu ve on beş dakikalık geri çekilmeden sonra kalkan çöktü.

 

Kalkan çöker çökmez 80 kişi hakkın rahmetine kavuştu, geriye kalan 420 kişi kaleye doğru koştu. Ama canavarlar kaçmalarına izin verecek miydi? Dralarını tüketmiş olsalar da bin tane canavarın gücü, bu eğitimli askerlerinkini aşıyordu ve onlar kaleye vardığında geriye sadece on kişi kaldı.

 

Gerisiyse yolda kandan oluşan bir iz bıraktı.

 

Kilian kale surlarının tepesinde, etrafında bin adet nano örümcekle duruyordu. Yüksekliği avantajına kullanarak örümcekleri elli metreden ateşledi ve bunları fehl canavarlarının her birine yapışan mermilere çevirdi.

 

Kilian ana örümceği kullanarak hiç gecikmeden nanobotları saldı ve hepsini kontrol altına aldı. Ardından bin yaratığı kullanarak karşı saldırıya geçti ve Ostria’daki üç bin fehl canavarının tamamını evcilleştirdi.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Bayoku (55 puan) Üye
2021-03-25 22:11:56
Tskler
STERBEN (225 puan) Üye
2020-06-26 15:14:25
Çeviri ve edit için teşekkürler
darys045 (56 puan) Üye
2020-06-24 12:43:47
Çeviri ve edit için teşekkürler
Eyisha (199 puan) Üye
2020-06-24 00:16:20
Canavar lordu isim çok iyi baya yakışıyor killian a