Zanaatkâr Teknobaz
Kars'ın Sırrı (2. Kısım)
Zanaatkâr Teknobaz – 51. Bölüm:
Kars’ın Sırrı (2. Kısım)
Sonuçlar beklentilerini aşıyordu. Jezebel, Klaus von Karsten gibi
önemsiz birinin yaralanmazlığa sahip olduğunu rüyasında görse inanmazdı. Ancak
vücudu tuhaf bir şekilde yaşlanıyordu.
Yalnızca iki adet “saf” ölümsüz ırk vardı, fehller ve nadiren ortaya
çıkan diğeri. Diğerleri için ölümsüzlük her zaman bir ayinin, lanetin veya
mutasyonun sonucu olmuştu. Klaus hangi kategoriye aitti?
Jezebel böyle düşünürken, Klaus’un elleri parladı ve dudakları büyü
okudu:
“Dördüncü Çember Büyüsü: Yakut Bahçesi,” dedi Klaus ve yanında dört
adet mor çember belirip bütün odaya ortalarında korkunç oynamalar olan mor ışık
dalgaları saldı. Yer, tavan, duvarlar, odanın tamamı bir yakut bahçesine
dönüştü.
Eşsiz Dallar’dan biri olan kristal büyüsü, herhangi bir özelliği veya
kütük büyüsü olmayan bir büyü dalıydı. Et zanaati, dönüşüm, teknobazlık, zaman
büyüsü, ıssız büyü, çağırma büyüsü ve benzerlerinin hepsi Eşsiz Dallar’a
girerdi.
Hükümdar olmanın şartlarından biri Büyülü Soy yaratmak veya aktif hale
getirmekti. Büyülü Soylar Kilian’ın et zanaati ve dönüşüm yetenekleri gibi
işlev görür, kullanıcıya büyü yapmadan veya herhangi bir ayin gerçekleştirmeden
büyülü güçler çağırma imkânı verirdi. Daha da iyisi sık sık büyücünün fiziğinin
çeşitli kısımlarını güçlendirirlerdi.
Hükümdarlar Büyülü Soylarını aktardıkları için, Hükümdar seviyesi
haneler sık sık sonraki nesilde en az bir Hükümdar yaratırdı. Büyücüler ve
Büyülü Soydan gelenler arasında muhteşem bir güç farkı vardı.
Kişinin iki adet Büyülü Soyu olamazdı ve Klaus kendi kristal büyüsünü
yaratmıştı. Bunu temel olarak kullanarak eşsiz kristal büyüleri geliştirdi ve
bu da rakiplerinin başını ağrıttı.
Ancak Jezebel bunları hiç umursamıyordu.
“Yaralanmazlık sahibi bir fani demek. Ne kadar ilginç. Bakalım
gerçekten ne kadar yaralanmazsın?” diye sakince sordu Jezebel ve sağ elini
Klaus’a doğru uzatarak dört adet lila çember ortaya çıkardı.
“Dördüncü Çember Büyüsü: Parçalanma.” Dört çember son hızda döndü, lila
renkli ışık Jezebel’in parmak ucundan parladı ve Klaus hiç ses çıkarmadan ışık
parçacıklarına dönüştü. Ama o esnada yedi adet devasa yakut mızrak yerden çıktı
ve Jezebel’e doğru ateşlendi.
Bunlardan kaçınmaya bile tenezzül etmeyen Jezebel elini salladı ve şekilsiz
bir enerji patlaması yaratarak bütün mızrakları kristale dönüştürdü, beyhude
bir çabaydı.
Şaşırtıcı bir şekilde yere düşmek yerine parçalar kristal iğnelere
dönüştüler ve tek iğneler onlar değildi. Yerden, tavandan ve duvardan sayısız
mor kristal iğne Jezebel’i sardı ve mor bir fırtına gibi dört bir yandan ona
saldırdılar.
Ancak sayısız iğne üstüne gelmesine rağmen Jezebel gözlerini kapattı ve
sanki görünmez bir duvar tarafından engellenmiş gibi bütün iğneler hareket
etmeyi bıraktılar.
Dan!
Gözlerini açtığında sayısız iğne ışık parçacıklarına dönüşüp yere
düştü. Klaus’un şekli esasen durduğu yerde yeniden belirdi, hiç zarar
görmemişti.
“Dördüncü Çember Büyüsü: Kristal Düzen.” Düzinelerce kristal kırığı
havada süzüldü, ama Jezebel’i hedef almak yerine birleştiler, dönüştüler ve mor
bir spiral hâline gelerek dokuz adet üç metrelik goleme büründüler.
Bunu görerek onaylarcasına başını salladı.
“Hükümdar bir delikanlıya göre hiç fena değilsin. Sanırım Arkadya’nın
bir numaralı hükümdarı olmayı hak ediyorsun. Aferin,” dedi Jezebel ve Klaus’un
olağanüstü yenilenme yeteneğinden hiç etkilenmeden öne çıktı.
“%3’ümü kullanabilirim. Üçüncü Çember Büyüsü: Ölümsüzlerin Yıkımı.”
Yanında beş adet kapkara çember döndü, yerden kara bir sis çıktı ve hayalet şekline
büründü. Hayalet lila tonlarında parlıyordu, yüzünde korkunç bir tebessüm vardı
ve Klaus’un üstüne atıldı!
Kristal duvarlar otomatik olarak yerden yükselip hayaleti saptırdı. Ama
duvarları aşan hayalet Klaus’un üstüne atıldı, kaçamadı veya direnemedi, onu
durduramazdı.
Göğsünde kara bir damga belirdi ve kaşlarını çattı.
“Ölüm büyüsü kullanmanı da beklemiyordum,” diye mırıldandı, başını eğdi
ve yenilmiş bir ses tonuyla iç çekti.
Ellerini arkasına atan Jezebel, Klaus’a doğru ilerledi ve gözlerindeki
ölüm saçan bakışlara zıt, nazik bir tebessümle onu selamladı.
“Kaç yaşındasın? 42 mi? Fehller bütün dallara hükmederler ve bu
dünyanın ötesinde senin algılayamayacağın çok şey var.”
ÇATIRT!
Öylesine söylenmiş bu sözler Jezebel’in dudaklarından çıkar çıkmaz sağ
yumruğunu Klaus’un çenesine geçirdi, dükü havaya uçurup kafasını tavana gömdü!
Ne yazık ki daha yeni başlıyordu.
DAN!
Klaus’un sağ bileğini kapan Jezebel, onu parçalanmış tavandan indirdi
ve sırtını yakut zemine vurdu! Odada bir gümbürtü yankılandı, ama Jezebel sesi
bastırdığı için bunu kimse duymadı. Klaus’un kemiği kırıldı ve başı dönen dük
bir ağız dolusu kan kustu.
*DAN* *DAN* *DAN*
Klaus’u tıpkı bir oyuncak bebek gibi sağa sola vuran Jezebel, onu
kendisini koruması gereken kristal zemine önlü arkalı vurdu. Çaresiz hâlde
dayak yedi. Ve onu destekleyen olağanüstü yenilenme becerileri de olmayınca
yakışıklı suratı kan içinde kaldı.
Onu bir kenara atan Jezebel, kızıl topuklularıyla Klaus’un kasıklarına
bastı ve taşaklarını tekte patlattı.
"AAAAAAAHHH!” Acı içinde bağırdı, ama bu
çığlıklar Jezebel’in yüzünde çiçekler açmasına sebep oldu.
“İşte ben güzel ses diye buna derim. Hadi evlat, çığlık at.”
Elini uzaten Jezebel, dradan deri bir kırbaç yaptı ve bunu Klaus’un
yüzüne, göğsüne, karnına ve koluna bacağına doladı, hiçbir yerini açıkta
bırakmadı! Bu sefer Klaus’un yaraları iyileşmedi, onu Jezebel’in barbarca
işkencesine maruz kalmaya zorladı.
Beş dakika boyunca dayak atan Jezebel, kırbacını bıraktı ve eserine
baktı.
Klaus'tan geriye pek bir şey kalmamıştı. Dört bir yanı et ve kan olmuş,
resmen tanınmaz hâle gelmişti. Kolu bacağı bükülmüş ve kullanılmaz hâldeydi,
buradan mucize eseri olarak sağ çıksa bile hiçbir işe yaramazlardı.
Ancak sağ çıkmayacaktı. Jezebel’in kırbacı kayboldu ve yumruğunu sıktı,
Klaus’un kemikleri tersine dönüp onu içeriden şişledi.
Fehl zevkini yaşayan Jezebel gözlerini devirdi ve pencereden çıkıp
kaleyi terk etmek üzereydi. Gerçek gücünün yalnızca %3’ünü kullanmış olsa da,
kullandığı her %1’in yan etkileri vardı. İyileşmek için zamana ihtiyacı vardı.
Jezebel pencereye doğru uzanırken, bir ses onu durdurdu: bir kalbin
atma sesi.
Zayıf ancak dalgalanan bu güç Jezebel’in Arkadya’da karşılaştığı tüm
güçleri aşıyordu, fani ellere ait olmayan bir güçtü bu.
“Aslında beni öldürmen hiçbir işe yaramaz. Başarılı olsan bile, tıpkı
senin gibi bir süre sonra geri dönerim. Çapam var olduğu sürece hayatım sonsuza
dek sürecek. Bugünkü Klaus yarın başka bir şey olabilir, birbiri ardında on bin
vücut bulabilirim, ama asla gerçekten ölmeyeceğim.” Klaus’un hafif sesi
Jezebel’in arkasında yankılandı ve alarma geçip ona döndü.
Klaus’un kanlı cesedinden tuhaf bir kalp atışı sesi yankılanıyor ve
sanki çağrısına yanıt verircesine Klaus’un vücudundan göz kamaştırıcı bir ışık
çıkıyor, bütün yaralarını sarıp onu eski hâline çeviriyordu.
Ama bu sefer Jezebel, bu değişimin Klaus'la alakası olmadığını
görebiliyordu. İşin içinde dış güçler vardı.
Klaus’un göğsünden altın renkli, atan bir kalp çıktı ve göz kamaştırıcı
bir ışıkla Jezebel’in büyüsünü bozup onu yeniledi.
“Altı Çarklı Taht Kalbi mi? Bu nasıl olur?” diye fısıldadı Jezebel ve geldiğinden
beri ilk defa kaşlarını çattı. Bütün varoluş düzlemlerinde, fehllere kafa
tutabilecek tek bir ırk vardı: Tahtlar.
Tahtlar kendi kapalı alemlerinde yaşarlar, fanilerin işlerine
karışmazlardı ve tıpkı fehller gibi fani diyarda kısıtlanırlardı. Bir tahtın
gücü çark sayısına bağlıydı, sayıları birden yediye doğru değişiyordu. Ve
kalbinde dalgalanan enerjiden, Jezebel eski sahibinin altı çarka sahip olduğunu
görebiliyordu!
Bu gücüyle düzinelerce Eksarh’ı bile toza çevirebilecek bir yaratıktı!
Böyle bir hazine nasıl Arkadya’da ortaya çıkıp Klaus’un eline düşmüş
olabilirdi? Daha da önemlisi bir Hükümdar nasıl oluyor da böyle bir gücü
kullanabiliyordu?
Cevabı anında geldi.
Klaus’un vücudunda patlayan baskıcı radyoaktif enerjiler, 45 bin dralık
baskını Hükümdar seviyesinin ötesine çıkarıyordu. Klaus’un sırtından kırmızı
enerji kanatları çıktı ve kalbini göğsünün soluna geri koydu. Klaus’un dra
seviyesi bir anda 45 binden 450 bine çıktı ve büyü gücü de Eksarh seviyesine
ulaştı!
Ama bu büyük enerji artışının onu ürpertmesi gerekirken, Jezebel’in
dikkatini çeken şey Klaus’un kırmızı enerji kanatlarıydı.
“İki Büyülü Soy ve ikincisi von Skoll. Demek öyle. İşte şimdi her şey
kafama yattı,” dedi Jezebel, Klaus’un durumunun ardındaki gerçeği nihayet
görmüştü.
Başını kaldıran Klaus, Niklas'ınkilere benzer yakut gözlerle
Jezebel’e baktı.
“Normalde bu şeklimi yabancılara göstermem. Ama senin karşında
gizlememe gerek yok. Artık seni gelinim olarak kesinlikle almayacağım.
Selamlar, Prenses Viscellia,” dedi Klaus nazikçe eğilerek.