Zanaatkâr Teknobaz
Küçük Dünya
Zanaatkâr Teknobaz – 59. Bölüm:
Küçük Dünya
Kilian hiç gecikmeden arkasını dönüp gitmeye koyuldu. Gidişini gören
Urag buna inanamayıp gözlerini kırptı. Orospu çocuğu biraz heyecan gösterse bir
yerine mi batardı?
“Nereye gidiyorsun lan sikik?! Daha yeni başlıyoruz!” Boğuk bir sesle
bağırdı. Ancak Jezebel bunu hiç umursamıyordu.
“Meczuplarla konuşmam ben,” diye cevap verdi arkasını bile dönmeden. Bu
üç kelime Urag’ı delirtti ve Kilian’a doğru tekmeler attı, en azından atmaya
çalıştı.
“Meczuplar mı? İnsan gibi deliler desene lan salak! Hangi eski kafalı
yetiştirdi seni? Amcık amcık konuşuyorsun. Sırf bu yüzden karını sikeceğim!”
Urag’ın tepesinin tası attı ve Kilian hayatı boyunca ilk defa beyninin
algılayamadığı bir düşmanla karşılaştığını kabul etmek zorunda kaldı. 180
derece dönüp Urag’a doğru yürüdü, yüzünde bir tebessümle şeytan lorda baktı.
“Ne diyebilirim ki? Böyle konuşmaya alışkın değilim, ama bir herif beni
altı yıl boyunca eğitince alışkanlık oldu,” diye yanıt verdi Kilian ve Urag’ın
yüzüne bir tane geçirdi.
“Dur, dur, her şey pazarlıkla çözülebilir. Şiddet karısını siktirenler
içindir. Sikeyim, şiddet karıs-” Urag “yalvarmayı” bitiremeden Kilian sağ
yumruğunu burnuna geçirdi ve Urag’ın yumruklanabilir yüzüne yarım saat boyunca
vurmaya devam etti.
*BAM* *BAM* *BAM* *BAM* *BAM*
Kilian hıncını çıkardığında, Urag'ın kalın suratı şişliklerle doluydu.
Ortaya koyduğu snat eserini takdir eden Kilian, onaylarcasına başını salladı ve
tekrar döndü.
“Dur, dur! Ciddi iş! İş ciddi!” Urag ivedilikle bağırdı. Ve bunun da
saçma sapan bir şey çıkacağına inanan Kilian, onunla yüzleşmek için döndü.
“Beş dakikan var,” dedi ve kollarını arkasına atıp Urag’ın devam
etmesini bekledi. Urag boynunu kütletti, boğazını temizledi ve kan çanağına
dönmüş gözlerini kaldırıp Kilian’a baktı.
“Hım hım. Şimdi beni dinle. Hayatının fırsatını yakaladın, beklediğin o
gün geldi çattı. Lord Urag seninle konuşuyor! Öncelikle, burası niye bu kadar
sıcak?! Fehlim lan ben, çizkek değil! Erimek istediğimi kim söyledi sana? Şu
ruhunu biraz söndür!” Urag şikayetlerini bağırdı. Ashera onu Kilian’ın ruhuna
mühürleyeceğini söylediğinde, kurtuluş fırsatının gelip çattığını düşünmüştü.
Ancak bu lanetli çocuğun ruhunun dünyadaki en sıcak fırınlardan bile
sıcak olacağını beklemiyordu! Beş ay boyunca sürekli yanmıştı! Böyle bir
muamele görecek ne yapmıştı?
Urag öfkelenirken Kilian sakinliğini korudu, beş dakikanın dolmasını
bekledi. Bu veletten sempati görmeyeceğini anlayan Urag devam etti.
“Gel bir anlaşma yapalım, ben sana karşındaki bu sikici tarafından 30
bin yıl önce icat edilmiş efsanevi Erobazlık sanatını öğreteyim! Sen de gidip biraz am sik, sevgini şehvetini
yayıp bu alevleri söndür!
Mazdan’ın karısını sikmiş olsam bile, bunları hak etmiyorum!” Urag
yaşlı gözlerle yalvardı. Ruh kişinin aynasıydı. Eğer Kilian yüklerinden
kurtulup bu dünyanın zevkini çıkarmaya başlarsa, ruhunun şekli de doğal olarak
değişirdi.
Ama “Mazdan” adını duyunca Kilian şaşırmadan edemedi. Yanlış mı
duyuyordu?
Ashera’nın en büyük oğlu Mazdan mı? 66 Fehl Prensinin ilki. Onun
karısını mı siktin?” diye sormadan edemedi Kilian. Mazdan’ın kimliği, son
birkaç ayda Jezebel’in geçmişine bakarak edindiği bir bilgiydi. En güçlü Fehl
Prensi olan Mazdan, Ashera’nın ordularını fetih savaşlarında yönetip annesinin
sarayında pek fazla kalmazdı.
Fehl Düzlemi’ndeki mevkisi Derebeylerinin hemen altındaydı. Kim o
herife yamuk yapmaya cüret edebilirdi? Ancak Kilian’ın şaşkınlığını gören Urag,
göğsünü kabarttı ve sırıttı. Ne yazık ki sonrasında olanları hatırlar
hatırlamaz gözlerini devirdi ve iç çekti.
“Karılarından birinin yatağına girdim, karıyı bütün gece inlettim.
Herif de hiç haber vermeden bizi basıverdi, ben ne yaptım? Karıya attırıp
siktir olup gittim!
Hayatımı kurtarmak için hakimi beni yüz yıllarca sakladı. Ama kafesten
kurtulur kurtulmaz sana rastlayacağım aklıma gelmezdi...” diye yakındı Urag,
daha zeki olmadığı için kendine sövdü. Keşke kapıyı kilitleseydi!
Ancak Kilian bu adam, hayır, fehlin karşısında alkış tutup ona hayran
oldu.
“Etkilendim, gerçekten etkilendim.” Fehl Düzlemi’nde Derebeyleri
kendilerine “hakim” derlerdi. Yani Urag “hakim” derken altı Derebeyi’nin en
güçlüsü Ashera’dan bahsediyordu.
Ve Ashera oğlunun en büyük düşmanına kol kanat gerdiğine göre, ikilinin
bir geçmişi olmalıydı.
“Hah, nihayet çaktın köfteyi!”
“Sakın yanlış anlama, yalnızca mala vuranlara saygı duyuyorum.”
“O da olur!
Tamam tamam! Evlat, senin bakirliğini bozup gerçek büyü öğretme vaktimiz
geldi! Merak etme, götün alev alsa bile başaracağız! Erobazlık sırlarını kafana
sokacağım ve birkaç büyü deseni öğrenerek başlayacaksın, kendini daha rahat
hissettiğinde düzgün derslere başlayabiliriz.
Seni öğrencim yapmak benim için pek de büyük bir mevzu değil, yani
önümde eğilip hocam demene falan gerek yok!” diye duyurdu Urag ve Kilian’ın
alnında kara çizgiler çıkarken, Urag’ın ezoterik sözleri aklından uçup
“öğrencisininkine” girdi.
Kilian gelenin geçenin karısını sikmekle ilgilenmiyordu, ama bu onu
Urag’ın sanatının değerini görmekten alıkoymamıştı. Şehvete hükmedebilen bir
büyücü hanedanların kaderini değiştirebilirdi.
...
Ruhundaki alevli dünyadan çıkan Kilian, gözlerini açtığında Lena ve
Jezebel’i karşısında buldu. Çok farklı görünmelerine rağmen, Jezebel ve Urag’ın
birbirlerine biraz benzediklerini düşünmeden edemedi.
“İsmini öğrendin mi bari? Annem ruhuna nasıl bir canavar mühürlemiş?”
diye sordu Jezebel, Ashera’nın hangi tutsaklarının Kilian’a destek olduğunu
merak ederek.
“Lord Urag diye biri...” dedi Kilian yavaşça, Jezebel’in ifadesindeki
değişiklikleri gözlemleyerek. Jezebel’in gözleri şaşkınlıktan fal taşı gibi
açıldı.
“Hasiktir, babam bu!” diye bağırdı. O kadar şaşırmıştı ki ağzı “O”
şekline gelmişti ve şu anda aklını kaçırmış gibiydi.
*ÖHÖ* *ÖHÖ* *ÖHÖ*
Böyle bir tepki beklemeyen Kilian gülmekten öksürdü. Neyse ki Dünya’da
değildi yoksa polisler onu kenara çekip koronavirüs testi yaparlardı!