Zanaatkâr Teknobaz

17 Haziran 2020
Çeviri: Lohengramm
Düzenleme: Lohengramm
1138 Görüntülenme
Bu bölümü 11 Kişi beğendi.
Cilt 1

Müzakereden Tehdite

Zanaatkâr Teknobaz – 7. Bölüm: Müzakereden Tehdite

 

 

 

Arkadya’da bir kral öldüğünde, sonraki taç giyme törenine kadar resmi varise Muhterem Yetim denirdi.  Eğer bütün vatandaşlar kralın çocuğuysa, o zaman varis de en onurlu kişiydi, bu yüzden ona “muhterem” diyorlardı.  En azından Arkadyalılar bunu böyle görüyordu. Kilian karşısında uygun biçimde davranmayı reddederek Kan Meclisi’ne Kars’ın Oliver’ı Nargoz tahtının varisi olarak görmediğini ima ediyordu.

 

 

 

Müzakerelere başlamak için ne harika bir yoldu.

 

 

 

Nargozlu Yüce Prens’in gözleri seğirdi, kendisini alçaktan ziyade dengiymiş gibi gören Kilian karşısında gözlerini kıstı. Oliver ondan anında nefret etti. Ama Kilian’ın yüzünde herhangi bir nefret görmediğinden kendisini tuttu. Diğer insanlar aynı öz denetime sahip değillerdi.

 

 

 

“Lord hazretleri bununla neyi ima etmektedir? Lütfen Muhterem Yetim’e adabına göre hitap ediniz. Yoksa Kars, lordumuzun haklı unvanını tanımamakta mıdır?” Nargozlu bir dük lafa daldı, ama onu görmezden gelen Kilian, Oliver’a doğru üç adım attı, kişisel alanını geçti ve birkaç santimetre uzağında durdu.

 

 

 

“Böyle durumlarda adab-ı muaşerete uymak yağcı amcıkların işidir. Başsağlığı diliyorum, Ekselânsları çok yaşasın falan filan, bunların hepsi yalan ve benim yalanlarla işim olmaz. İşler böyle giderse ve tacı takarsanız, babanızın birinci ölüm yıldönümünde buradan sizin mezarınızı kaldıracağız. Bunlar babamın sözleri, benim değil,” dedi kollarını sırtında kavuşturarak ve düke hiç bakmadan.

 

 

 

Klaus’u kullanarak sözlerine ağırlık katan Kilian, Nargoz meclisini bir anda paniğe soktu. Ve beklendiği gibi çoğu da altlarına işemek üzereydi. Bu esnada muhafızlar, Küçük Dük’ün neden Kan Meclisi’ni kışkırttığını anlayamıyorlardı.

 

 

 

Yine de Oliver sakinliğini korudu ve yüzünde bir tebessümle Kilian’a oturmasını işaret etti. Başını sallayan Kilian, kendisine ayrılan yere oturdu ve Kan Meclisi de aynısını yaptı. Kilian bir anlığına Nargoz’un tarihini anlatan duvar örtüsüne baktı, ardından dikkatini Oliver’a çevirdi.

 

 

 

“Ekselanslarına göre, dört krallıktan en güçlüsü Nargoz’un vergi tarihini kaçırmasına imkân yok. Hatta üç bin yıllık sadık hizmetlerinizden sonra imparatorun ilk cevabının bu olması, aşağılamaların en büyüğü. Bu yılki kaza muhtemelen İmparator Niklas’ın isteğinin bir sonucu ve eğer istediğini almazsa aynısı önümüzdeki yıl da yaşanacak.” Kilian biraz duraksadıktan sonra Oliver’ın ifadesindeki değişimleri gözlemledi. Prensin gözlerindeki düzensiz titreme ve dudaklarındaki gergin hareketler sayesinde Kilian varsayımlarını doğruladı ve devam etti.

 

 

 

“Ancak İmparatorluk’un istediği şey, sizin onlara verebileceğiniz bir şey değil. Belki de Kalarac’ın Gözyaşı, Taç Mücevheri’niz bile karşılık gelmez. Yoksa babanız şu anda ölü olmazdı. Sırtınız camdan yapılma, çatlak bir duvara dayalı ve on beşinci kattan düşmek üzeresiniz.

 

 

 

Sizin bu zor durumunuzu gören babam, Kars’ın korumasını size teklif etmem için beni yolladı, ancak karşılığında birkaç isteğimiz var.” Olay beş dakikadan kısa sürede müzakereden tehdite dönüşmüştü. Ve Oliver her ne kadar bu imaları sindirememiş olsa da geleceğin kralı ve 200 milyon canın koruyucusu olarak başka çaresi yoktu.

 

 

 

“Ne istiyorsunuz?” diye sordu Oliver. Babasının ölümüyle birlikte Nargoz, tek hükümdarını kaybetti. Ve askeri düzeyi, imparatorlukla aşık atamazdı. Büyük düklerden biri bile hiç zorlanmadan onları ezip geçebilirdi. Bu da Arkadya’nın yüksek asilleri ve krallıklar arasındaki farkı gösteriyordu. Destekleyici Klaus kesinlikle tek şanslarıydı ve Kilian da bunu anında anlamıştı.

 

 

 

Klaus koruyamayacağı hiçbir şeye bağlanmazdı. Bu yüzden gizemli muhafızı haricinde dostu yoktu. Yalnızca hizmetçileri ve kulları vardı. Oliver bu gerçeği Kilian’dan daha iyi anladığı için, konuşmalar sorunsuzca devam edebiliyordu. Ama babasının ezici baskısına rağmen, Kilian, Oliver’ın bazı şeyleri asla onaylayamayacağını biliyordu. O iki şeyi de elinden alacaktı.

 

 

 

“Çok basit. Önümüzdeki yüz yıl boyunca Nargoz yalnızca Kars ile ticaret yapacak. Orstalph, zuri, dra reaktörleri, hepsi Kars'tan gelecek. Doğal olarak fiyatları da biz belirleyeceğiz.” Zuri, bir numaralı büyütek maddesi olsa da çoğu büyük miktarda almayı karşılayamazdı. Devletler için orstalph daha ucuz bir seçenekti. Ve genel olarak daha az etkili olsa da orstalph zuriden çok daha rahat dövülürdü. En büyük rezervleri Kars’ta olsa bile, çoğu ülkenin ve düklük kendilerine yetecek miktarına sahipti.

 

 

 

Diğer gereksinimlerin yanısıra, Nargoz’un kendi rezervlerini kullanmasını engelleyerek Kilian onları Kars’ın ekonomik kölesi olmaya zorluyordu. Kan Meclisi’nin öfkesini belirtmeye gerek bile yoktu. Oliver bile öfkesini zar zor tutuyordu. Tam patlayacakken Kilian lafını kesti ve “Bunun karşılığında üç Kristal Lord ve on iki Zurhlu muhafız alacaksınız” dedi ve tüm muhalefet ortadan kayboldu.

 

 

 

Üç metrelik mekanik kuvars zırhlar, inkisar alanı, yavaşlatma alanı ve tek seferde şehirleri toza çevirebilecek dra lazerleriyle donanmış Kars’ın Kristal Lordları, Arkadya’nın en büyük askeri gücüydü ve İmparatorluk’un Altın Şövalyeleri’yle bile aşık atabiliyorlardı. Daha da önemlisi Klaus’un isteğini temsil ediyorlardı.

 

 

 

Bu üçü sayesinde İmparatorluk, Nargoz’a saldırmadan önce Kars’la yüzleşmeliydi. Ancak Oliver buna sevinemezdi.

 

 

 

Dudaklarıyla gülümsedi, ama sonrasında çocuğun böyle bir yetkisi olup olmadığını merak etti ve sanki Kilian da bu sözleri duymayı bekliyormuş gibi Klaus’un Gizemli Mührü’nün basılı olduğu itimat mektubunu çıkardı.

 

 

 

Parlayan kuvars kartalın karşısında Nargoz’un Muhterem Yetimi’nin ekleyebileceği hiçbir şey yoktu ve teşekkür ederek eğildi.

 

 

 

“Sahte beyanlara gerek yok. Artık Nargoz emriniz altındadır. Temellerimizi ve geleceğimizi tehdit etmediğiniz sürece, beklentilerinizi karşılamak için elimizden geleni yapacağız,” dedi Oliver ve Kilian’ın egosunu okşamak için olabildiğince nazik davrandı. Ama o esnada Kilian, Kan Meclisi’ne bir bakış attı, aralarında buraya gelmesinin esas amacını aradı, ama onu göremedi.

 

 

 

“Majestelerini göremiyorum,” dedi Kilian ve Kan Meclisi de sert bakışlar ve sıkılmış yumruklarla kendisine cevap verdi. Oliver ve kraliçesinin bile karmaşık ifadeleri vardı.

 

 

 

“Şey, bunu nasıl açıklayacağımı bilemiyorum. Kız kardeşim... Odasından üç yıldır çıkmadı. Kendisini rahatsız etmemeyi yeğlerim.”

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-07 10:05:12
Hmm.. demek kız için gelmişiz buralara
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-03-29 01:48:42
Çeviri ve edit için teșekkürler
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-03-29 01:48:33
Reis git hatunun yanına çeșitli spor aktiviteleri fln yapın.
Bayoku (55 puan) Üye
2021-03-02 21:14:25
Elinize sağlık
Demiurge (1721 puan) Üye
2020-08-17 02:09:39
Lan be bu adamın eskiden hırsız olduğuna inanmak çok zor aq.
Kaptan bijon (103 puan) Üye
2020-07-16 18:05:13
Çeviri ve edit için teşekürler elerinize sağlık
STERBEN (225 puan) Üye
2020-06-25 22:47:27
Çeviri ve edit için teşekkürler
ASİLZADE (3984 puan) Üye
2020-06-19 00:40:28
Kilianda babasına benzedi.
darys045 (56 puan) Üye
2020-06-18 12:12:53
Çeviri ve edit için teşekkürler
Eyisha (199 puan) Üye
2020-06-17 21:33:30
MC 500 kilo taşıyor aşağıda